Irak: Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi, bağımsız milletvekillerin hükümet kurma konusunda vereceği tepkiyi bekliyor

Mukteda es-Sadr (INA)
Mukteda es-Sadr (INA)
TT

Irak: Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi, bağımsız milletvekillerin hükümet kurma konusunda vereceği tepkiyi bekliyor

Mukteda es-Sadr (INA)
Mukteda es-Sadr (INA)

Irak’ta cumhurbaşkanı ve başbakan seçimiyle ilgili tüm anayasal süreler sona erdi. Şii cephenin iki büyük grubunu (Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi) bir araya getirme girişimleri başarısızlıkla sonuçlandı. Buna ek olarak Kürt partiler ortak bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde hâlâ uzlaşı sağlayamadı. Tüm bunların ardından gözler Irak Meclisi’ndeki bağımsız milletvekillerine çevrildi.
Yeni cumhurbaşkanını seçmek için Meclis’te düzenlenen üç oturum başarısızlıkla sonuçlandı. Nitekim Mukteda es-Sadr liderliğindeki Vatanı Kurtarma İttifakı (Şii-Kürt-Sünni ittifakı) oturumun düzenlenebilmesi için meclis üye tamsayısının üçte ikisinin oturuma katılmasını sağlayamadı. Yeni cumhurbaşkanının seçilememesinin temelinde, iki ana Kürt partinin (Kürdistan Demokrat Partisi/KDP ve Kürdistan Yurtseverler Birliği/KYB) ortak bir aday üzerinde anlaşmaya varamaması ve Mukteda es-Sadr’ın ulusal çoğunluk hükümeti kurulmasını isterken, Koordinasyon Çerçevesi’nin uzlaşı hükümetinin kurulmasını talep etmesi yatıyor.
Sadr, kendisine, Sünni müttefiki Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi’ye ve Kürt ortağı KDP lideri Mesut Barzani’ye yönelik doğrudan ve dolaylı İran baskılarını reddederek, Ramazan ayının hemen öncesinde 40 gün boyunca ‘siyasi itikafa’ gireceğini ilan etti. Sadr’ın itikafının bitmesine birkaç gün kala Koordinasyon Çerçevesi krizin çözümü için başlattığı yeni bir girişimle bağımsız milletvekillerine hükümetin kurulmasında rol oynama çağrısında bulundu. Bağımsız vekillerin çoğunun Şii olmasından hareketle bu girişimin bağımsız vekilleri Koordinasyon Çerçevesi’ne dahil etme çabası olduğunun anlaşılması üzerine Sadr, itikafının bitmesinin hemen öncesinde bağımsız vekillere Vatanı Kurtarma İttifakı’na katılma çağrısında bulundu.
Meclis çatısı altında ortak bir grup kuramayan bağımsız vekiller iki tarafın çağrısına da henüz yanıt vermedi. Ancak Şarku’l Avsat’ın konuya yakın kaynaklardan edindiği bilgilere göre, bağımsız vekiller bir yandan iki Şii taraftan birini seçmeden önce pozisyonlarını netleştirmeye çalışırken, diğer yandan kendi aralarındaki ihtilafları çözmeye çalışıyorlar. Zira bazı vekiller her iki tarafa da güvenmediği için bu çağrılara olumlu karşılık vermiyor. Eğer taraflardan birinin taleplerini kabul ederse onun tarafına geçmek durumunda kalacaklar. Taraf seçecek milletvekillerinin sayısı oldukça az. Bu da bağımsız vekillerin dağılacağı anlamına gelir. İki taraf da sayılarını artırmak için bunu istiyor. Ayrıca bu dağılma siyaset sahnesinde hiçbir değişiklik yaratmayacak. Bağımsız vekiller ise mezhepçi veya siyasi bir tarafa geçtiği için bağımsız sıfatını kaybedecek.
Iraklı araştırmacı, akademisyen ve Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı Dr. İhsan eş-Şammari, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti:
“Sadr Hareketi ve Koordinasyon Çerçevesi’nin başlattığı girişimler, karşı tarafın girişimini kuşatmayı amaçlıyor. Yani Sadr Koordinasyon Çerçevesi’nin girişimini kuşatmayı isterken, Koordinasyon Çerçevesi de 40 günlük itikafın bitmesinin ardından Sadr’ın vereceği tepkiyi kuşatmayı istiyor. Doğrusu Koordinasyon Çerçevesi’nin girişimi yeni bir şey söylemiyor. Zira önceki pozisyonlarından ibaret. İki tarafın bağımsız vekillere odaklanmasının sebebi, kaçmak ve oluşabilecek bir tıkanıklığın sorumluluğunu bağımsızlara atmaktır. Zira iki taraf da cumhurbaşkanı ve başbakan seçiminde başarısız oldu. Sadr, ‘Koordinasyon Çerçevesi’nin bağımsızlarını’ zor duruma düşürmek istedi. Nitekim bu son süreçte yapılan açıklamalar bağımsız vekillerin Koordinasyon Çerçevesi’nden yana olduğuna işaret ediyor.”
Şammari, Sadr ve Koordinasyon Çerçevesi’nin bağımsızları kendi tarafına çekme çabasının arkasında hangi motivasyonun bulunduğu sorusuna, “Sadr’ın amacı bağımsızlar ile Koordinasyon Çerçevesi’nin irtibatını kesmek ve onları, cumhurbaşkanı seçimi için gerekli üçte iki çoğunluğu şu ana dek sağlayamayan Vatanı Kurtarma İttifakı’na dahil etmek. Aylardır süren bu tıkanıklıktan sonra sorunların 15 gün içinde çözüleceğine ihtimal verilmiyor. Özellikle bölünmüş durumda bulunan ve kendisine güvenilecek tek bir parçadan oluşmayan bağımsızlarla bu işin çözülmesi mümkün değil” diye yanıt verdi.



İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
TT

İsrailli bakanlar eski Gazze yerleşiminde bayrak töreni düzenlenmesini talep etti

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (EPA)

Aralarında Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud Partisi’nden sekiz ismin de bulunduğu 11 İsrailli bakan, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz’dan Hanuka Bayramı sırasında Gazze Şeridi’nde bayrak töreni düzenlenmesine izin verilmesini talep etti.

Aşırı sağcı ve yerleşim yanlısı Nahala Hareketi tarafından başlatılan girişim kapsamında yayımlanan mesajda, “Gazze’nin İsrail topraklarının bir parçası olduğunu gururla teyit etmenin zamanı geldi. Bu bölge yalnızca Yahudi halkına aittir ve derhal İsrail devletinin bir parçası hâline gelmelidir” ifadeleri yer aldı.

Mesajda ayrıca, etkinliğin temel amacının ‘İsrail’in 2005’te bölgeden çekilirken boşalttığı, Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki eski Nisanit yerleşiminin kalıntıları üzerinde İsrail bayrağını göndere çekmek’ olduğu belirtildi.

dfrtg
İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir (Reuters)

Mesajın imzacıları arasında, aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir ile aralarında Ulaştırma Bakanı Miri Regev’in de bulunduğu sekiz Likud’lu bakan yer aldı.

Ayrıca, toplam 120 sandalyeli Knesset’ten 21 milletvekili de metne imza attı. İmzacı vekiller Ben-Gvir liderliğindeki Otzma Yehudit (Yahudi Gücü) Partisi ile Likud’a mensup.

Nahala Hareketi, ‘Nisanit’te bayrak töreni’ olarak duyurduğu etkinliğin, Gazze Şeridi’nde hâlen İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede yapılacağını açıkladı.

Etkinliğin 18 Aralık’ta, sekiz gün süren Hanuka’nın beşinci gecesinde düzenlenmesi planlanıyor. Bayram bu yıl pazar günü başlayacak.

İsrail Savunma Bakanlığı, konuya ilişkin AFP’nin yorum talebine henüz yanıt vermedi.

jbhj
İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz (DPA)

İsrail ordusu çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, ‘İsrail topraklarından Gazze Şeridi’ne geçen birkaç İsrailli sivilin gözaltına alındığını’ duyurdu.

Yerleşimciler ve Filistinlilere yönelik saldırılarla suçlanan aşırılık yanlılarına hukuki destek veren Honenu örgütü ise yaptığı açıklamada, ‘Çarşamba günü onlarca sağcı aktivistin, Nisanit’in kalıntıları üzerinde bir yerleşim kurulmasını talep etmek üzere Gazze sınır çitini aştığını’ belirtti.

10 Ekim’de İsrail ile Hamas arasında yürürlüğe giren kırılgan ateşkes kapsamında, İsrail ordusu Gazze Şeridi’nin yarısından fazlasında kontrol sağlamasına imkân veren bir hatta çekilmişti. Savaşın büyük yıkıma uğrattığı bölgede bu hat fiili kontrol sınırı olarak işliyor.

Geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından da desteklenen ABD’nin Gazze barış planı ise İsrail güçlerinin bölgeden kademeli olarak çekilmesini öngörüyor.


Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
TT

Gazze Anlaşması: Temel hükümlerin uygulanması 2026 yılına ertelendi... Anlaşma mı, gerileme mi?

Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)
Şiddetli yağmurların ardından ez-Zeytun mahallesindeki yerinden edilmiş Filistinlilerin barındığı derme çatma bir kampta su basmış sokakta yürüyen bir çocuk (AFP)

Gazze Şeridi’nde yürürlükte olan ateşkes anlaşmasının süreci son derece yavaş ilerliyor. Anlaşmada yer alan istikrar gücünün konuşlandırılması, Barış Konseyi ile Gazze Yönetim Komitesi’nin oluşturulması ve İsrail’in kademeli çekilmesi gibi başlıklar, ilk bakışta takvimin gerisinde kalmış görünüyor.

Bu gecikmeyi pekiştiren unsur ise Washington’ın söz konusu temel maddelerin uygulanmasını 2026’ya erteleme yönündeki resmi tutumu. Bu tarihe yalnızca birkaç hafta uzak olunmasına rağmen, Trump’ın barış planının çok daha hızlı hayata geçmesi bekleniyordu. Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlara göre bunun başlıca nedeni, İsrail’in çıkardığı engeller; bu durum ilk aşamanın henüz tamamlanamamasına ve ikinci aşamaya ilişkin tartışmaların da başlayamamasına yol açtı.

Uzmanlar, ertelemenin hem fırsat hem de risk içerdiğini belirtiyor. Fırsat, arabulucular arasında uzlaşıya varma ya da bu uzlaşıya ulaşmak için daha fazla zaman kazanılması anlamına gelirken, risk ise anlaşmanın tehlikeye girmesi. Süreçte yaşanacak tıkanmaların yalnızca birkaç haftalık gecikmeye değil, aylar sürecek yeni ertelemelere yol açabileceği ifade ediliyor. Bu durumun seyrinin ise büyük ölçüde ABD’nin tutumu ve İsrail üzerindeki baskısına bağlı olacağı vurgulanıyor.

Trump, çarşamba akşamı yaptığı açıklamada, Barış Konseyi’nin gelecek yılın başında ilan edileceğini söyledi ve ‘dünyanın en önemli ülkelerinin liderlerinin bu yapıya katılmak istediğini’ belirtti.

Trump’ın Gazze için hazırladığı 20 maddelik planın temel unsurlarından biri olan ‘konsey’ önerisi, geçtiğimiz kasım ayında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi tarafından kabul edilen kararda da yer almıştı. Plan uyarınca konsey, iki yıl süreyle Gazze’nin idaresinden sorumlu olacak ve bunu Filistinli teknokratlardan oluşan bir komite üzerinden yürütecek. Bu yapıya uluslararası güçler ile Mısır ve Ürdün tarafından eğitilmiş Filistin polisinin destek vermesi öngörülüyor. Konseyin ayrıca Hamas ve diğer grupların silahsızlandırılmasını denetlemesi planlanıyor.

İstikrar gücü

Barış Konseyi’nin ilanının ertelenmesine, istikrar güçlerinin konuşlandırılmasına ilişkin takvimin ötelenmesi de eşlik ediyor. ABD, İstikrar Gücü’nün Gazze’de konuşlanmasına gelecek yıl ocak ayının ortasında başlanmasını, bölgenin tamamen silahsızlandırılmasının ise nisan ayı sonunda tamamlanmasını hedefliyor. Ancak İsrail Kanal 14 televizyonu, bu takvimin ‘gerçeklikten kopuk bir beklenti’ olduğunu belirterek yeni gecikmelerin gündeme gelebileceğine işaret etti.

Bu ertelemeler, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun birkaç gün önce Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına yaklaşılmakta olduğu yönündeki açıklamalarına rağmen yaşanıyor. Öte yandan İsrail Genelkurmay Başkanı Eyal Zamir, Gazze Şeridi’ndeki ‘sarı hattın’ fiilen yeni bir sınır hattı niteliği taşıdığını söyledi.

hyu
El-Bureyc Mülteci Kampı’ndaki çadırların önünden geçen yerinden edilmiş Filistinliler (AFP)

Filistin ve İsrail meseleleri üzerine uzmanlaşan siyaset bilimi profesörü Dr. Tarık Fehmi’ye göre Trump’ın açıklamaları, ‘tarafların hâlâ uzlaşıya varamaması nedeniyle anlaşmanın şeklen aksadığına’ işaret ediyor. Fehmi, tüm aktörlerin zaman kazanmaya, yükümlülükleri ertelemeye ve birbirlerinin hamlelerini beklemeye devam ettiğini belirterek, “Netanyahu ikinci aşamanın yaklaştığını söylüyor ama gerçekte hedefi, Gazze üzerindeki kontrolünü artırmak ve ikinci aşamanın gerekliliklerini geciktirmek” değerlendirmesinde bulundu.

Filistinli siyasi analist Dr. Eymen er-Rakab ise Trump’ın söylemini ‘uzlaşı arayışı değil, oyalama ve aksama’ olarak nitelendirdi. Rakab, istikrar gücü, Gazze Yönetim Komitesi gibi dosyaların hâlâ sonuçlanmadığını ve bunların çözümü için haftalar değil aylar gerektiğini vurguladı. Rakab’a göre gecikmenin arkasında İsrail’in Gazze’de daha fazla toprak kontrolü sağlama çabaları var ve Washington bu süreçte sessiz kalmayı sürdürüyor.

Gazze'nin yeniden inşasının akıbeti ne olacak?

Bu aksamalara rağmen, Gazze Şeridi’nin yeniden inşası, ateşkes anlaşmasının bir diğer maddesi olarak hâlâ ertelenmiş durumda. Kasım sonunda düzenlenmesi planlanan yeniden inşa konferansının gecikmesine yanıt olarak, Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati, aralık başında Berlin’de Alman mevkidaşı Johann Wadephul ile düzenlediği ortak basın toplantısında, “Yeniden inşa konferansına eş başkanlık yapmak üzere ABD ile istişare halindeyiz. Konferansın tarihini mümkün olan en kısa sürede, ortaklarımızla iş birliği içinde belirlemeyi umuyoruz” dedi.

Tarık Fehmi’ye göre yeniden inşa adımlarını İsrail engelleyecek ve Washington’ın desteğini alarak Gazze Şeridi’ni bölme ve fiili durum stratejisini pekiştirme çabası içinde olacak. Bu durum, anlaşmanın maddelerinin bir kez daha ertelenmesine ve yeniden inşa konferansının gerçekleşmemesine yol açacak.

Arabulucuların açıklamaları, Netanyahu’nun 29 Aralık’ta Washington’a yapacağı ziyareti beklerken, kaygı ve taleplerin net bir şekilde ortaya konduğunu gösteriyor. İsrail Hükümet Sözcüsü Shosh Bedrosian birkaç gün önce düzenlediği basın toplantısında bu duruma dikkat çekti.

Öte yandan Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ile Bahreyn Kralı Hamad bin İsa Al Halife, dün yaptıkları telefon görüşmesinde, Gazze’deki savaşın sona ermesini öngören anlaşmanın tam olarak uygulanması ve insani yardımların hızlı ve kesintisiz ulaştırılmasının gerekliliğini vurguladı. Açıklamada, Gazze’nin yeniden inşasına başlama zorunluluğu da belirtildi.

6uı8
Deyr el-Balah dışındaki el-Meğazi Mülteci Kampı’nda yıkılmış bir binanın duvar resminin önünde el arabası çeken Filistinli çocuklar (AFP)

Daha önce arabulucular ve garantörler Washington’ın katılmadığı bir toplantıyı Kahire’de gerçekleştirdi. Toplantıya Mısır Genel İstihbarat Servisi Başkanı Tümgeneral Hasan Reşad, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) Başkanı İbrahim Kalın katıldı. Görüşmede, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarının arttığı geçen ayın ardından, herhangi bir ihlalin önlenmesi ve ateşkesin kalıcı hâle getirilmesi ele alındı.

Ancak arabulucuların açıklamaları, taleplerin yanı sıra endişeleri de yansıtıyor. Katar Başbakanı birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Şu anda kritik bir noktadayız… Ateşkesin sürdüğünü garanti edemeyiz. Ateşkes, ancak İsrail’in tamamen çekilmesi ve Gazze’de istikrarın sağlanmasıyla tamamlanmış olur” dedi. Başbakan, İsrail güçlerinin bölgede kalmaya devam etmesi ve ihlallerin sürmesinin çatışmanın yeniden tırmanmasına yol açabileceğini vurguladı.

Tarık Fehmi’ye göre Mısır’ın girişimleri, anlaşmanın uygulanmasının zorluğunun farkında olmasından kaynaklanıyor ve tarafların süreci geciktirme çabalarını gözlemlemek açısından kritik bir rol oynuyor. Fehmi, Trump ile Netanyahu arasında gerçekleşecek görüşmenin, mevcut aksaklıkları aşacak uzlaşıların sağlanması açısından belirleyici olacağını, örneğin Hamas’ın silahsızlandırılmasının süresinin iki yıla uzatılması gibi düzenlemelerin bu görüşmelerde gündeme gelebileceğini belirtti.

Eymen er-Rakab da aynı görüşte; Trump-Netanyahu görüşmesinin, Gazze anlaşması maddelerinin akıbetini netleştireceğini ve sürecin ya hızlandırılarak uygulanacağını ya da İsrail’in genişleme stratejisi lehine geciktirileceğini ifade etti.


El-Alimi, Suudi Arabistan'ın Yemen'in doğusunda gerilimlerin sona ermesindeki rolünü övdü

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
TT

El-Alimi, Suudi Arabistan'ın Yemen'in doğusunda gerilimlerin sona ermesindeki rolünü övdü

Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)
Yemen Cumhurbaşkanlığı Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi, (Saba)

Yemen Başkanlık Liderlik Konseyi Başkanı Reşad el-Alimi dün, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerginliğin sona ermesindeki rolünü övdü ve Hadramut ile el-Mahra (doğu) vilayetlerindeki siyasi, aşiret ve sosyal güçleri, iki vilayetteki gerginliğin artmasının sonuçlarını kontrol altına almak için devletin çabalarının arkasında birleşmeye çağırdı.

El-Alimi, bu gerilimlerin ekonomik ve yaşam koşulları üzerindeki etkileri konusunda uyarılarda bulundu.

Hadramut Valisi Salim el Hanbeşi ve al-Mahra Valisi Muhammed Ali Yasir ile yaptığı iki telefon görüşmesinde el-Alimi, iki valiliğin dışındaki tüm güçlerin geri çekilmesinin ve yerel yetkililerin anayasa ve kanunlara uygun olarak güvenlik ve hizmet görevlerini yerine getirmelerinin sağlanmasının gerekliliğini vurguladı.

Ayrıca, Güney Geçiş Konseyi'nin "tek taraflı eylemleri" olarak nitelendirdiği olaylarla ilgili tüm insan hakları ihlallerinin kapsamlı bir şekilde soruşturulması gerektiğinin altını çizdi; bu eylemler arasında keyfi tutuklamalar, zorla kaybetmeler ve kamu ve özel mülkiyete yönelik saldırılar yer alıyordu. El Alimi, hesap verebilirlik ve cezasız kalmama ilkesinin altını çizdi.