Rusya, Afrika’ya girişini ‘Wagner’in çatısı altında’ mı gizliyor?

Moskova, Wagner ile ilişkisini yalanlarken Afrika’daki nüfuz alanlarını savunmayı sürdürüyor.

Bamako’da Mali silahlı kuvvetlerini desteklemek için düzenlenen gösteride askeri konseyin lideri olan Albay Assimi Goita’nın fotoğrafı ve Rus bayrağı taşındı. (Reuters)
Bamako’da Mali silahlı kuvvetlerini desteklemek için düzenlenen gösteride askeri konseyin lideri olan Albay Assimi Goita’nın fotoğrafı ve Rus bayrağı taşındı. (Reuters)
TT

Rusya, Afrika’ya girişini ‘Wagner’in çatısı altında’ mı gizliyor?

Bamako’da Mali silahlı kuvvetlerini desteklemek için düzenlenen gösteride askeri konseyin lideri olan Albay Assimi Goita’nın fotoğrafı ve Rus bayrağı taşındı. (Reuters)
Bamako’da Mali silahlı kuvvetlerini desteklemek için düzenlenen gösteride askeri konseyin lideri olan Albay Assimi Goita’nın fotoğrafı ve Rus bayrağı taşındı. (Reuters)

Mana Abdulfettah
Rus Wagner şirketi, stratejik planlamadan savaş operasyonlarına doğrudan desteğe kadar çatışma bölgelerindeki faaliyetlerinde ve misyonlarının genişletilmesinde, Afrika’daki özel askeri şirketlerin rolüne yöneldi. Söz konusu kârlı şirketlerin amaçları, siyasi amaçlarla, çatışmalara dahil olduklarına dair şüpheleri azalttı. Ancak öyle görünüyor ki Wagner şirketinin Kremlin’e yakınlığı konusunda gündeme getirilenler ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in ‘özel ordusunu’ temsil etttiği söylentileri arasında bir fark var.
Bu inanç, Wagner’in Rusya ile seçkin ilişkilere sahip olan 5 Afrika ülkesi; yani Sudan, Libya, Orta Afrika, Mali ve Mozambik’te yoğunlaşması nedeniyle coğrafi dağılım ile de destekleniyor. Şirketin kullanımı, özellikle ulusal rakiplerin ortadan kaldırılmasında aktif olduğu için, çatışma alanlarında uluslararası hukuka saygısının kapsamı hakkında endişeler uyandırıyor.
Afrika Kıtası’nın bazı ülkelerinde bir vekalet savaşı olgusu olarak kullanılan Wagner’in faaliyetlerinin takibiyle Rusya’nın Afrika’da güçlü bir şekilde ilerlediği söylenebilir.

Boşluğu doldurma
Rusya’nın Afrika’da ilgisinin yoğunlaştığı birkaç ülke var. Ancak Moskova, jeopolitik, ekonomik ve askeri yaklaşımlar için, savunma ve ticaret anlaşmalarının net olduğu belirli ülkelere daha fazla odaklandı. Bu ülkelerin Rusya ile ilişkilerinin gücü; ekonomik iş birliği ve ticaret alışverişi ile siyasi ve askeri destek arasında değişiyor. Bu durumdan, bu ülkelerin rejimlerinin Doğu ile Batı arasında gidip geldiği sonucu çıkıyor. Ancak ABD’nin geri çekilmesiyle birlikte bu ülkeler, kısa sürede uluslararası izolasyon yaşamaya başladı.
Örneğin Sudan, Aralık 2018 devriminden sonra Batı ile ilişkilerini yeniden kurmasının ardından Egemenlik Konseyi Başkanı Korgeneral Abdulfettah el-Burhan’ın 25 Ekim’deki eylemleri sonrasında artan bir izolasyona maruz kaldı. Bu noktada Rusya, ABD’nin kahverengi kıtadan çekilmesiyle genişleyen bu boşluğu doldurdu. Rusya’nın adımı, Sovyetler Birliği’nin bu ülkeleri Soğuk Savaş sırasında müttefikleri olarak tutma konusundaki başarısız girişimleri nedeniyle çektiği acıyı telafi etme amacı taşıyordu.
Rusya’nın Sudan kapısı aracılığıyla Afrika’ya dönüşü, ‘diktatör rejimlerin gölgesinde doğrudan ve vekalet çatışmalarının artmasından beslenen’ bölgedeki jeopolitik kaymaların bir sonucudur. Rusya’nın Afrika’ya dönüşü, eski Devlet Başkanı Ömer el-Beşir’in Kasım 2017’de Moskova’yı ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’den yardım istemesi sonrasında gerçekleşti.

Wagner’in görevi
Wagner güçlerinin Afrika’daki fiili etkisi, yoğun tartışmalarla çevrili. Öyle ki saklanma girişimleri ve aynı zamanda doğal kaynaklar açısından zengin ülkelerdeki varlıkları göz önüne alındığında, belirli güçlere atfedilmesi zor olan operasyonları gerçekleştirme yeteneği, bu tartışmaları körüklüyor. Bu kuvvetler etkili bir araç olmasına rağmen, Rusya’nın Afrika’ya yönelik dış politikasında kullandığı enstrümanlardan olmaya da devam etmektedir. Ayrıca Rusya, Putin’in Ekim 2019’da Soçi’deki ilk Rusya-Afrika zirvesinin bitiminde yaptığı konuşmada atıfta bulunduğu ABD veya Çin gibi diğer ‘düşman uluslararası güçleri’ kışkırtmaya karşı da temkinliydi. Zirveye, Kıta ülkelerinden yaklaşık elli temsilci katılmıştı.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığına göre Çin ile Afrika arasındaki ticaret hacmi yaklaşık 185 milyar doları bulurken Moskova, zirve sırasında Afrika ile 20 milyar doları aşan ticaret alışverişini artırma ihtiyacına odaklandı. Aynı şekilde güvenlik işbirliğine atıfta bulunan Moskova, kendisini istikrarsızlaşmaya ve gerginliklere karşı Afrika ülkelerinin koruyucusu olarak gösteriyor gibiydi.
Kısa süre sonra Wagner güçleri, ‘düzenli kuvvetlerin kapsamı dışındaki çalışmalarıyla kötü bir üne sahip olduğu ve ihlallerin sorumluluğundan kolayca sıyrıldığı’ çatışma alanlarında daha net bir şekilde ortaya çıktı. Elverişli koşullar, fiilen devreye girerek veya düzenli kuvvetleri tavsiye ve planlama ile destekleyerek askeri operasyonların sürdürülmesini sağladı.
Farklı bölgelerde altın aramak ve Sudan ile Orta Afrika Cumhuriyeti arasındaki sınırın ötesine ihraç etmek suretiyle koşullar, Wagner güçlerinin Sudan’a girmesinin yolunu açtı. Eski rejimin güvenlik ihtiyaçlarıyla başlayan Rusya’nın ‘orduya silah sağlayarak ve Sudan güçlerini eğiterek ortaya koyduğu’ iş birliğine olanak tanıdı. Ayrıca Rusya’ya, Hartum rejimi ile Wagner arasında bir aracı olan başka bir Rus şirketi aracılığıyla altın arama ayrıcalıkları sağlandı.

Uluslararası yaklaşım
Moskova, Beşir’in devrilmesi sonrasında geçici hükümet ile temaslarını sürdürdü ve denizcilik alanında iş birliğini güçlendirmeyi amaçlayan iki askeri anlaşma ve Port Sudan’ın kuzeyinde Kızıldeniz kıyılarında bir deniz askeri üssü inşa etme projesi imzaladı. Üs, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından bu yana Afrika’daki ilk Rus askeri üssü.
Hartum aracılığıyla Ocak 2018’de Rus etkisi, Orta Afrika Cumhuriyeti’ne doğru genişledi. Bu bölgelerde Moskova, altın madenciliği ve elmas çıkarma sözleşmeleri imzaladı.
Öyle görünüyor ki ekonomik sorunları sürdüren dağınık ekonomik anlaşmalara itimat eden bu güçler aracılığıyla, Rusya’nın ilerleyişini engelleyebilecek hiçbir şey yok. Bu noktada Afrika ülkelerinin Batı koşullarına ayak uydurmasına izin verecek uluslararası bir yaklaşım sağlamak için Çin’in rolüyle de bir paralellik bulunuyor.

Altta yatan faktörler
Söz konusu güvenlik şirketlerinin orta bölgelerdeki varlığı, ABD ile başladı. Zira askeri güvenlik şirketlerinin çoğu, ABD’ye bağlı. George W. Bush yönetimindeki varlıkları, 1997 yılında fabrikaların ve özel askeri şirketlerin kurulmasına izin veren yasal bir çerçevede kurulmuş ‘Blackwater’ şirketi ile yasallaştırıldı. Söz konusu şirket, diğer ülkelere ek olarak, özel güvenlik görevlerini yürütmek için ABD tarafından orduya alımlarda aktifti. ABD şirketi, dünyanın en büyük güvenlik şirketlerinden biri olan ve kurulduğu 2004 yılından bu yana çoğu ülkede görev yapan İngiliz şirketi ‘G4S’ ile rekabet ediyor.
Bu şirketlerin ‘faaliyetlerini uluslararası hukuka aykırı olmayan meşru amaçlar’ doğrultusunda beyan etmelerine rağmen, birçok skandal onların peşini bırakmadı. Blackwater’in 2003 yılında Irak’taki Koalisyon güçlerine verdiği destek sırasında açıklanan en önemli hedefleri, ‘terörle mücadele, Saddam Hüseyin rejiminin El Kaide teröristlerine verdiği desteğin önüne geçmek, uluslararası barış ve güvenliği, kamu özgürlüklerini korumak ve demokrasiyi tesis etmek’ idi.
Ancak bu hedefler, Batı karşıtı bir diktatörlüğü ve onun liberal ilkelerini temsil ettiği için Wagner açısından geçerli değil. Ayrıca Blackwater’ın müdahalesinin ekonomik hedefin ve maddi kârın ötesine geçen hedefleri vardı. Bu hedefler de ABD’nin çıkarlarının korunmasını garanti eden bir düzenin kurulması ve askeri üslerin kurulmasıydı. Zamanla Wagner şirketi, Afrika’da güvenlik ve askeri eylemler gerçekleştirme karşılığında çeşitli ülkelerin hükümetleriyle sözleşmeler imzalayarak, daha etkili bir hal aldı.

Rus genişlemesi
Wagner güçlerinin aktif olduğu Libya, Sudan ve Orta Afrika ülkelerinin Çad’ı kuzey, doğu ve güney olmak üzere üç taraftan kuşatması, Çad Devlet Başkanı Mahamat Kaka Deby’i endişelendirdi. Bu kuşatma ayrıca bir yandan ‘terörle mücadele eden ve Orta Afrika’daki etnik şiddetin hareketini Çad içlerine yayılmaması için sınırlamaya çalışan’, bir yandan ‘Libya’nın güneyindeki diğer muhalif kabilelerle daha fazla boğuşmamak için muhalefeti uzlaşmaya çekmeye uğraşan ve diğer yandan da Darfur sorununu çözmeyi amaçlayan’ ülkesinde bir kargaşaya neden oldu.
Babası eski Devlet Başkanı İdriss Deby’nin ayak izlerini takip eden Mahamat Kaka, Sudan hükümeti ve Egemenlik Konseyi ile ve Çad’la iç içe geçmiş kabileleri temsil eden silahlı hareketler ile ittifakını sürdürmeye çalışıyor. Beşir ile anlaşmazlığa düşmeden ve Hızlı Destek Güçleri olarak adlandırılan güçler, Egemenlik Konseyi’nin şu anki başkan yardımcısı Muhammed Hamdan Daklu’nun (Hemideti) komutasına geçmeden önce Baba Deby, Cancavid milislerinin eski lideri Musa Hilal’in kızıyla evliliğini tebrik eden Ömer el-Beşir rejimiyle uzun süredir müttefikti. Şu an ise oğul Deby kendisini, Hamideti ve diğer silahlı hareketlerle olan bir ittifakın ortasında buldu. Bu tür bir ittifak, Darfur bölgesindeki savaşında eski rejim altında vekil olarak faaliyet gösteren Hızlı Destek Güçleri’nin rolünün doğasından kaynaklanıyor. Bu adım ayrıca, Fransızların çekildiği bu bölgedeki Rus hırslarının yanı sıra, özellikle Çad’ın ‘Rusya’nın bu güçler aracılığıyla yayılması’ korkusu nedeniyle kendisi ve Wagner arasındaki uyumu da güçlü kılıyor.



Netanyahu, Trump’ın ekibinin desteğini kaybediyor

Trump, Gazze'deki ateşkes sürecinde ikinci aşamaya yakında geçileceğini söylemişti (AFP)
Trump, Gazze'deki ateşkes sürecinde ikinci aşamaya yakında geçileceğini söylemişti (AFP)
TT

Netanyahu, Trump’ın ekibinin desteğini kaybediyor

Trump, Gazze'deki ateşkes sürecinde ikinci aşamaya yakında geçileceğini söylemişti (AFP)
Trump, Gazze'deki ateşkes sürecinde ikinci aşamaya yakında geçileceğini söylemişti (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump'ın ekibi, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun barış sürecini sabote etmek istediğini düşünüyor.

Kimliğinin açıklanmaması şartıyla Axios'a konuşan ABD'li yetkililer, Gazze'deki ateşkes anlaşmasının gidişatının Trump ve Netanyahu arasında pazartesi günü yapılacak görüşmeyle belirleneceğini söylüyor.

Trump'ın ekibinin Netanyahu'nun süreçte atılması gereken adımları geciktirdiğini ve Gazze'ye yönelik askeri operasyonları tekrar başlatabileceğini düşündüğü aktarılıyor.

Adının gizli tutulmasını isteyen İsrailli bir yetkili de Netanyahu'nun ABD Başkan Yardımcısı JD Vance ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio dahil Trump yönetimindeki üst düzey isimlerin desteğini kaybettiğini söylüyor.

Kaynaklar, Washington'ın bir an evvel anlaşmanın ikinci aşamasına geçilmesini istediğini belirtiyor.

Trump'ın damadı Jared Kushner'la ABD Başkanı'nın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff'un ikinci aşamaya geçiş için Türkiye, Mısır ve Katar'la yakın çalıştığı aktarılıyor. Ancak Netanyahu'nun planla ilgili Kushner ve Witkoff'la anlaşmazlık yaşadığı ifade ediliyor.

Öte yandan İsrail Savunma Kuvvetleri'nin (IDF) ateşkes ve rehine takası anlaşmasına rağmen Gazze'de saldırıları sürdürmesinin Washington'da olumlu karışlanmadığı belirtiliyor.

Kimliğinin paylaşılmamasını isteyen Beyaz Saray'dan bir yetkili, "Bazen sahadaki IDF komutanlarının önüne gelene ateş etmeye meraklı olduğunu düşünüyoruz" diyor.

Witkoff ve Kushner, geçen hafta Miami'de düzenlenen toplantıda Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati'yle bir araya gelmişti.

Axios'un aktardığına göre taraflar, Trump - Netanyahu toplantısı öncesi ele alınacak konuları belirledi. Bunlar arasında İsrail'e ateşkese uyma ve sivil kayıpları önleme çağrısı yapılmasının yanı sıra Gazze'nin Mısır sınırındaki Refah kapısının açılmasının sağlanması da yer alıyor. Ayrıca ABD Başkanı'nın Batı Şeria'daki yasadışı yerleşimlerle ilgili endişelerini dile getirmesi bekleniyor.

Gazze savaşının sonlandırılması için ABD öncülüğünde hazırlanan 20 maddelik barış planı 10 Ekim'de devreye girmişti. Anlaşmanın garantörleri arasında Türkiye, Mısır ve Katar var.

Anlaşmanın ilk aşamasında Hamas ve İsrail arasında rehine takası gerçekleştirilmişti. Ayrıca İsrail askerleri belirlenen "sarı hatta" geri çekilmişti. İsrail ordusu Gazze Şeridi'nin yaklaşık yüzde 53'ünü kontrol ediyor.

İkinci aşamadaysa Hamas'ın silah bırakması ve Gazze'nin geleceğinde söz sahibi olmaması isteniyor. Bunun yerine Gazze Şeridi'nin yönetiminin Filistinlilerin yer alacağı bir teknokratlar komitesine geçici olarak devredilmesi planlanıyor. Trump'ın başkanlık edeceği Barış Kurulu'na ek olarak bölgeye Uluslararası İstikrar Gücü'nün (ISF) konuşlandırılması öngörülüyor.

Independent Türkçe, Axios, Times of Israel


Guatemala'da bir otobüsün uçuruma yuvarlanması sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Olay yerindeki polis memurları (AFP)
Olay yerindeki polis memurları (AFP)
TT

Guatemala'da bir otobüsün uçuruma yuvarlanması sonucu 15 kişi hayatını kaybetti

Olay yerindeki polis memurları (AFP)
Olay yerindeki polis memurları (AFP)

Kurtarma ekiplerinin açıklamasına göre dün, Guatemala'nın batısındaki bir otoyolda yolcu otobüsünün uçuruma yuvarlanması sonucu en az 15 kişi hayatını kaybetti.

Gönüllü itfaiye sözcüsü Leandro Amado gazetecilere yaptığı açıklamada, "Bu trafik kazasında 15 kişi hayatını kaybetti" dedi. Yaklaşık 20 yaralının yakındaki hastanelere kaldırıldığını belirten Amado, ölenler arasında 11 erkek, üç kadın ve bir çocuğun bulunduğunu belirtti.

Otobüs, henüz bilinmeyen bir nedenle yaklaşık 75 metre derinliğindeki uçuruma yuvarlandı.

Guatemala'da ölümcül trafik kazaları sık sık yaşanıyor. Şarkul Avsat’ın edindiği bilgiye göre şubat ayında, Guatemala şehrinin kuzey eteklerinde bir yolcu otobüsü uçuruma yuvarlanmış ve 54 kişi hayatını kaybetmişti.


Trump'tan Epstein talimatı: "Bütün isimleri açıklayın"

Başkan Donald Trump, Jeffrey Epstein'le bağlantılı Demokratların isimlerini açıklaması için ABD Adalet Bakanlığı'na çağrı yaptı (AP)
Başkan Donald Trump, Jeffrey Epstein'le bağlantılı Demokratların isimlerini açıklaması için ABD Adalet Bakanlığı'na çağrı yaptı (AP)
TT

Trump'tan Epstein talimatı: "Bütün isimleri açıklayın"

Başkan Donald Trump, Jeffrey Epstein'le bağlantılı Demokratların isimlerini açıklaması için ABD Adalet Bakanlığı'na çağrı yaptı (AP)
Başkan Donald Trump, Jeffrey Epstein'le bağlantılı Demokratların isimlerini açıklaması için ABD Adalet Bakanlığı'na çağrı yaptı (AP)

Katie Hawkinson ABD Muhabiri 

ABD Başkanı Donald Trump, ABD Adalet Bakanlığı'na Jeffrey Epstein'le bağlantılı tüm Demokratların isimlerini açıklaması çağrısında bulunarak Epstein dosyaları denen belgelerle ilgili tartışmayı "cadı avı" ve "Demokratların başlattığı bir sahtekarlık" olarak nitelendirdi.

Trump cuma günü Truth Social'da "Şimdi Epstein'le ilgili 1 milyon sayfa daha bulundu. Adalet Bakanlığı tüm zamanını Demokratların başlattığı bu sahtekarlığa harcamaya zorlanıyor" diye yazdı.

ABD Başkanı şöyle ekledi:

Ne zaman 'ARTIK YETER' deyip Seçim Hilesi vb. konularla ilgilenecekler? Epstein'le çalışanlar Cumhuriyetçiler değil, Demokratlar. Hepsinin ismini açıklayın, onları utandırın ve ülkemize yardım etmeye geri dönün! Radikal Sol, TRUMP ve CUMHURİYETÇİLERİN BAŞARISININ konuşulmasını istemiyor, sadece uzun zaman önce ölen Jeffrey Epstein'den bahsedilsin istiyor. Bu da başka bir cadı avı.

Bu sözler, Trump'ın Noel Günü'ndeki paylaşımında, hayatını kaybeden seks suçlusu hakkındaki soruşturmayla ilgili ağzına geleni söylemesinden sonra geldi. Trump, Epstein'le ilişkisini "moda olmadan çok önce" kestiğini iddia etmişti. Trump, Epstein dosyaları etrafında dönen tartışmayı "Radikal Solun Cadı Avı" diye nitelendirmişti.

Perşembe günü Truth Social'da "Jeffrey Epstein'i seven birçok Ahlaksız dahil herkese Mutlu Noeller... Ancak işler fena KIZIŞINCA onu 'köpek gibi terk ediyorlar', yanlış bir iddiada bulunarak onunla hiçbir ilgileri olmadığını, onu tanımadıklarını, iğrenç bir insan olduğunu söylüyorlar ve sonra da elbette, Epstein'i terk eden tek kişiyi, bunu moda olmadan çok önce yapan Başkan Donald J. Trump'ı suçluyorlar" diye yazmıştı.

Bir zamanlar Epstein'le arkadaş olan Trump, 2002'de New York Magazine'e verdiği röportajda onu "harika bir adam" diye nitelendirmişti. Ancak Trump, finansçının reşit olmayan kişileri fuhuşa teşvik etmekten suçlu bulunduğu 2008'den önce arkadaşlıklarının sona erdiğini söylüyor. Beyaz Saray da Trump'ın, Epstein'i "sapıklık" yaptığı gerekçesiyle Mar-a-Lago kulübünden attığını ifade ediyor.

Trump yönetimi, Kongre tarafından belirlenen son tarih olan 19 Aralık'ta Epstein dosyalarının bir kısmını kamuoyuna açıkladı.
 

Görsel kaldırıldı.Epstein soruşturmalarıyla ilgili dosyaların bazılarını yayımlayan ABD Adalet Bakanlığı, yüzlerce sayfalık belgeyi büyük ölçüde sansürledi (AP)

Yönetim, geçen hafta belgelerin bir kısmını yayımladıkları için hızlı bir tepkiyle karşılaşırken, durumu eleştirenler birçok belgenin büyük ölçüde sansürlendiğine dikkat çekiyor.

Demokrat Partili Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, sansürlenmiş sayfaları ve 1990'larda Trump ve Epstein'in konuştuğunu gösteren görüntüleri içeren bir videoyu X'te paylaşarak başkanla dalga geçmişti.

Newsom videoyu "2025: SANSÜRLÜ" sözleriyle paylaşmıştı.

Adalet Bakanlığı yetkilileri daha sonra Epstein davasıyla bağlantılı olma "potansiyeli taşıyan" 1 milyondan fazla belge daha keşfettiklerini ve bunların yayımlanmasının "birkaç hafta daha" sürebileceğini itiraf etmişti.

Adalet Bakanlığı çarşamba günü yaptığı açıklamada, "Avukatlarımız gece gündüz çalışarak kurbanları korumak için yasal olarak uygulanması gereken sansürleri ele alıp uyguluyor ve belgeleri en kısa sürede yayımlayacağız" ifadelerini kullanmıştı.

Temsilciler Meclisi Gözetim Komitesi'ndeki Demokratlar da Epstein'den miras kalan ve kamuoyunun bilmediği bir dizi fotoğrafı 12 Aralık'ta yayımlamıştı. Bunlarda Trump ve eski ABD Başkanı Bill Clinton gibi güçlü isimler görülüyor.

Trump ve Clinton'a, Epstein'le ilgili herhangi bir resmi suçlama yöneltilmedi.

Independent Türkçe, independent.co.uk/news