Libya Temsilciler Meclisi, İstikrar Hükümeti’nin bütçesini onayladıktan sonra Sirte'ye taşınmayı planlıyor

Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi, Mısrata'da ‘uzlaşı projesini’ sürdüreceğini vurguladı

Muhammed el-Menfi dün Libya'nın batısındaki Mısrata şehrini ziyaret etti (Başkanlık Konseyi)
Muhammed el-Menfi dün Libya'nın batısındaki Mısrata şehrini ziyaret etti (Başkanlık Konseyi)
TT

Libya Temsilciler Meclisi, İstikrar Hükümeti’nin bütçesini onayladıktan sonra Sirte'ye taşınmayı planlıyor

Muhammed el-Menfi dün Libya'nın batısındaki Mısrata şehrini ziyaret etti (Başkanlık Konseyi)
Muhammed el-Menfi dün Libya'nın batısındaki Mısrata şehrini ziyaret etti (Başkanlık Konseyi)

Libya Temsilciler Meclisi (TM), Fethi Başağa’nın başbakanı olduğu İstikrar Hükümeti’nin önerdiği bütçeyi onayladıktan sonra Sirte şehrine taşınmayı planlıyor. Libyalı kaynaklar, Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) Başkanı Halid Mişri'nin yakın zamanda Kahire'yi ziyaret edebileceğini söylediler. Müslüman Kardeşler’in (İhvan) Libya'daki liderlerinden biri olan Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed el-Menfi, Mısır'a ilk ziyareti için davet aldığına dair herhangi bir açıklamada bulunmazken Libya basınında, Mişri’nin 15 Mayıs’ta Kahire'de yapılması planlanan TM ve DYK ortak komitesinin ikinci tur toplantılarından önce Mısır’ı ziyaret etmesi için bir davet aldığı haberleri yer aldı.
Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in Libya Özel Danışmanı Stephanie Williams, geçtiğimiz hafta bir araya geldiği TM Başkanı Akile Salih’in birinci yardımcısı Fevzi en-Nuveyri'nin kendisine Libya'da ulusal seçimlerin bir an önce düzenlenmesi için gerekli anayasal düzenlemeler üzerinde anlaşmak amacıyla TM’nin Kahire’deki toplantılara katılmaya devam edeceğine dair söz verdiğini aktardı.
TM’nin, yarın Nuveyri başkanlığında, Fethi Başağa hükümeti için önerilen bütçeyi görüşmek üzere ülkenin doğusundaki Tobruk kentindeki binasında resmi bir oturum gerçekleştirmesi bekleniyor.  
Bu arada TM, Sirte şehrine taşınmayı planlıyor. Libya resmi haber ajansı LANA'nın TM’deki Devlet Organlarını İzleme Komitesi Başkanı Adnan eş-Şaab’tan aktardığına göre TM, Tobruk’taki bütçe toplantılarının sonuçlanmasının ardından, Sirte kentine taşınacak. Şaab, TM’nin Sirte şehrindeki toplantılarının gündeminin Başağa’nın bütçe teklifi olacağını söyledi. Şaab, Başağa hükümetinin başkent Trablus'taki görevlerini henüz üstlenmediği göz önüne alındığında söz konusu toplantıların zaman alabileceğine dikkati çekti.
Öte yandan dün Mısrata'da, Belediye Meclisi Başkanı, şehrin ileri gelenleri ve alimleri ile bir araya gelen Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi, ülkedeki tüm bölgelerin, şehirlerin ve köylerin, Başkanlık Konseyi'nin yetkileri dahilinde ülkede bölünmeyi sonlandırma ve istikrar ve kalıcı barış içinde bir arada yaşama sürecine taşımaya çalıştığı ulusal uzlaşı projesinin bir parçası olduğunu vurguladı. Menfi’nin ofisi tarafından yapılan yazılı açıklamada, Mısrata’nın ileri gelenleri ve alimlerinin, Başkanlık Konseyi'nin her zaman itidalli olunması ve siyaset sahnesindeki tüm taraflarla iletişim kurma çabaları yoluyla istikrarı sağlamak için devam eden desteklerini teyit ettikleri aktarıldı.
Diğer taraftan Abdulhamid ed-Dibeybe’nin başbakanı olduğu Ulusal Birlik Hükümeti’nin (UBH) Petrol Bakanı Muhammed Avn, Zeytuna Limanı’ndan yapılan ihracatın geçici olarak yeniden başlamasının ardından tekrar durdurulduğunu duyurdu. Yerel basında yer alan habere göre Bakan Avn, limandan depolama alanı sağlamak ve bir çevre felaketini önlemek için toplam bir milyon varili aşan iki sevkiyatın yapıldığını söyledi.
İlgili bağlamda Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, Libya'da görev yapan Türk güçlerinin geçtiğimiz Perşembe günü ülkenin batısındaki Mısrata şehri açıklarında 10 gündür tekneyle seyir halinde olan Bengal uyruklu 17 düzensiz göçmeni kurtardığını duyurdu.
Anadolu Ajansı’nın (AA) haberine göre Bakanlık tarafından yapılan açıklamada Türk Deniz Görev Grubu’nda görev yapan TCG Gökçeada (F-494) fırkateynindeki unsurların düzensiz göçmenleri kurtardığı belirtildi. Gemideki doktor tarafından yapılan kontrolde, 12 kişinin sağlık durumunun iyi, 4 kişinin ise bilincinin kapalı olduğu tespit edilirken bir göçmenin ise tüm çabalara rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybettiği bildirildi.
Libya’nın batısındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, Zuvara kenti açıklarındaki bir tekneden yardım çağrısı aldığını ve teknedeki Avrupa kıyılarına doğru giden 20 yasadışı göçmeni kurtarmayı başardığını açıkladı. Açıklamada, Göçmenlik Kontrol Dairesi'nin göçmenlerle ilgileneceği ve güvenli bir şekilde ülkelerine sınır dışı edilmeleri için işlemleri başlattığı kaydedildi.
Öte yandan ABD’nin Libya Özel Elçisi ve Trablus Büyükelçisi Richard Norland, Libya'nın Houston'daki ilk Başkonsolosu olacak olan Muhammed et-Teriki ile Tunus'ta bir araya geldi. Büyükelçi Norland, ABD-Libya ekonomik ilişkilerini desteklemek gibi önemli bir misyon olarak nitelendirdiği bu görevden dolayı Teriki’yi tebrik ettiğini ifade etti.



Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
TT

Ortadoğu'da Dürziler: Gizemli doktrin ve önemli siyasi rol

Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)
Suriye’de bir cenaze sırasında Dürzi şeyhleri (AFP)

Dürziler, dini ve sosyal gizliliğini korumaya çalışırken, Ortadoğu'da Lübnan, İsrail ve Suriye gibi yayıldığı ülkelerde siyasi roller oynayan bir azınlığı oluşturuyorlar.

Son birkaç gün boyunca, Güney Suriye'deki Suveyda şehrinde Dürzi milisler, Bedevi milislerle çatışmaya girdiler ve bunun sonucunda yaklaşık 100 kişi hayatını kaybetti. Suriye hükümeti güçleri salı günü Suveyda şehrine girip ateşkes ilan ederken, İsrail Suriye güçlerini hedef alan hava saldırıları düzenlediğini duyurdu. Zira Tel Aviv daha önce azınlık Dürzi halkını korumaya ve Güney Suriye'de asker konuşlandırmayı önlemeye çalışacağına söz vermişti.

Peki Dürziler kimdir ve inançları, siyaset ve toplumdaki rolleri hakkında ne biliyoruz?

Dini inançları

Dürzilik, 11’inci yüzyılın başında, İmamiye’den (İsna Aşeriye) sonra Şiiliğin ikinci en büyük dalı olan İsmâiliyye mezhebinin bir fırkasıdır.

Kendilerine Muvahhidun diyen Dürziler, Lübnan'daki en yüksek dini otorite olan el-Akl Şeyhliğinin web sitesine göre, “Bir ve tek olan, yeri ve göğü yaratan Allah’a” meleklerine, peygamber ve resullerine, ahiret gününe inanırlar.

Mezhep mensupları ile sınırlı olan öğretilerinin gizliliğini açıklar şekilde, ritüellerine aşina olan ve adının açıklanmasını istemeyen birinin AFP’ye vurguladığı gibi, Dürziler inançlarında “zahiri mesaj ile batini mesaj”ı temel alırlar.

Bahsi geçen kişi, tek tanrılı dinlerin uzun bağlamlarına dayanan, dini kavramları felsefe ile karıştırma yoluyla Platon'un fikirlerinden etkilenen, “Allah’ın gerçek tevhidinde olgun bir aşamaya” dayanan öğretilerden bahsediyor.

Dürzilik, sözde doğruluk, iman kardeşlerini koruma ve karşılıklı yardım, İblis'i ve bütün şer güçleri tanımama gibi yedi temel tavsiyeyi (esası) benimser ve reenkarnasyonun “mezhebin bir parçası” olduğuna inanır.

Dini günler

Dini günleri, diğer mezhepler ile aynıdır. Ek olarak, kurban bayramından önceki on gün boyunca yapılan günlük toplantılar vardır. Bu toplantılarda dini okumalar, bazı ibadetler, bazı şiirler ve manevi okumalar yapılır. Bunlar Muvahhid birisinin yerine getirmesi halinde gerçek tevhidi uygulamış kabul edileceği yedi esası pekiştirmektedir.

Aynı şekilde, Hicri yeni yılı ihya ederler ve herkes gücü yettiğince zekat öder.

Şeyhleri iman kardeşlerini koruma ve iletişimi koruma ilkesini yerine getirmek için perşembe-cuma gecesi ritüelleri ve ibadetleri eda etmek, dini okumalar yapmak amacıyla toplanırlar.

Mezhebin öğretileri mensupları arasında gizli kalır ve bazı karma evliliklerin varlığına rağmen, genellikle Dürzilerin kendilerine mezhep mensuplarının dışında hayat arkadaşı seçmeleri hoş karşılanmaz.

Yayıldıkları bölgeler

Dindar erkeklerinin siyah kıyafetler giyinip başlarına beyaz sarık sardıkları, kadınlarının ise yine siyah kıyafetler giyip, başlarını ve yüzlerinin bir kısmını örten beyaz bir başörtü taktıkları Dürzilerin sayısının 1 milyondan fazla olduğu tahmin ediliyor.  

Dürzi mezhebi mensupları çoğunlukla Lübnan, Suriye, Filistin toprakları ve Ürdün'deki dağlık bölgelerde yoğun bir şekilde yaşıyorlar.

Suriye'deki nüfuslarının 700 bin olduğu tahmin ediliyor ve çoğu kaleleri sayılan Suveyda şehrinin bulunduğu ülkenin güneyinde yaşıyor. Ayrıca Şam kırsalındaki Ceramana ve Sahnaya ilçeleri ile ülkenin kuzeybatısındaki Idlib'de sınırlı sayıda bulunuyorlar.

Lübnan'da sayılarının yaklaşık 200 bin olduğu tahmin ediliyor ve yoğun olarak ülkenin merkezindeki dağlarda, özellikle de Şuf, Aliya ve el-Metn el-Ala bölgelerinde, ayrıca Cebel el-Şeyh’in batı eteklerindeki Hasbaya ve Raşiya gibi bölgelerde yaşıyorlar.

İsrail'de ise Celile, Karmel Dağı ve işgal altındaki Golan Tepeleri'nde 20'den fazla köyde dağınık bir şekilde yaşıyorlar. Merkezi İstatistik Bölümü'ne göre, İsrail vatandaşlığına sahip olanların sayısı 153 bin. Ek olarak, Golan'da yaşayan yaklaşık 23 bin Dürzi’nin büyük çoğunluğu kalıcı İsrail ikametgah belgesine sahip.

İsrail'deki Dürzi Mirası Merkezi'ne göre, İsrail mezhebi “kendi mahkemeleri ve bağımsız manevi liderliği ile tek başına bir oluşum olarak” tanıyor.

Tarihçi Sami Nesib Makarem, “Dürzi İnancı” adlı kitabında, özellikle Lübnan ve Kuzey Suriye'deki bazı Dürzilerin “16. yüzyıldan itibaren Cebel-i Havran'a göç ettiğini” ve bölgenin “Cebel-i Dürzi” olarak anılmaya başladığını belirtiyor.

Buradan bazıları, özellikle kuzeyde yaklaşık 15 bin ila 20 bin Dürzi'nin yaşadığı Ürdün'e göç etti.

Az sayıda Dürzi de Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Avustralya gibi dünyanın çeşitli bölgelerine ve ayrıca Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Meksika'ya göç etti.

Sosyal ve politik rol

Dürziler, farklı ülkelere yayılmalarına rağmen yakın bağlarını sürdürmeye çalıştılar.

Beyrut Amerikan Üniversitesi'nden tarihçi Profesör Makram Rabah, Dürziler, Maruniler ve Lübnan Dağı'ndaki çatışmalar üzerine yazdığı bir diğer kitapta şu açıklamayı yapıyor: “Karma evlilikler ve Dürziler arasında ilişkiler var ve din adamları bu ilişkinin sürdürülmesinde önemli bir rol oynuyorlar. Sınırlar çizilmiş olsa da, Dürziler onları gerçekte tanımadılar.”

Makram'a göre, bir azınlık olmalarına rağmen, Ortadoğu'da Dürziler “bölgenin siyasi ve sosyal yaşamında, ekonomik ve sosyal meselelerinde önemli ve bazen öncü bir rol” oynadılar.

Bu durum genellikle, azınlığın rolünü, büyüklüğünün ötesinde şekillendirmede önemli bir etkiye sahip olan feodal liderlerden veya aile liderlerinden kaynaklanıyordu.

Örneğin Lübnan'da lider Kemal Canbolat, 1950'lerden iç savaşın başlangıcı (1975-1990) ve 1977'deki suikastına kadar önemli bir siyasi rol oynadı.

Suriye'de Fransız manda yönetimi, 1921'de Cebel el-Dürzi bölgesine idari bağımsızlık verdi ve bu statü 1937'ye kadar devam etti. Ancak bu dönemde, en önde gelen Dürzi liderlerinden biri olan Sultan Paşa el-Atraş, 1925'te Fransızlara karşı patlak veren büyük bir ayaklanmaya liderlik etti.

İsrail'e gelince, Makram Rabah, Dürzilerin “devlete tamamen entegre olduklarını ve orduda görev yaptıklarını, bunun da onlara devlet nezdinde daha fazla nüfuz sağladığını” açıklıyor.

Suriye'de çatışmanın patlak vermesinin ardından Dürziler, kendilerini çatışmadan ve sonuçlarından uzak tuttular. Birkaç istisna dışında, genellikle rejime karşı silahlanmadılar veya muhalefete katılmadılar. Bulundukları bölgelerde çeşitli silahlı grupların parçası olan Dürziler, Beşşar Esed'in devrilmesinden sonra iktidara gelen yeni yetkililerle henüz bir anlaşmaya varamadılar.

Nisan ayı sonlarında Şam kırsalındaki iki bölgede patlak veren ve Suveyda'ya uzanan çatışmalar, Dürzi milisler ile güvenlik güçlerinin de aralarında olduğu en az 119 kişinin ölümüne yol açtı. Bu kanlı çatışmaya İsrail hava saldırılarıyla müdahale etti ve Şam’ı, Dürzilere zarar verilmemesi konusunda uyardı.

Nadir görülen bir siyasi ayrışmayla, Dürziler arasında son olaylara ilişkin tutumlar farklılaştı. Kemal Canbolat’ın oğlu Lübnanlı lider Velid Canbolat, Dürzileri Müslümanlar ile “sonsuz bir savaşa” sürüklemek konusunda uyarıda bulunurken, dini otoriteler ve Suriyeli Dürzi askeri gruplar, Dürzilerin ülkenin “ayrılmaz bir parçası” olduğunu vurguladılar.Şarku'l Avsat'ın Independet Arabia'dan aktardığı analize göre buna karşılık, Suriyeli din adamları ve İsrail’deki Dürzilerin dini lideri Şeyh Muvaffak Tarif, İsrail'e Suriye Dürzilerini koruma çağrısında bulundular.

Rabah, bu tarafların “farklı ajandalara sahip olduğunu ve daha da önemlisi, üç ülkeye uzanan bir nüfuz mücadelesi olduğunu” belirtti.