Elon Musk'ın lisedeyken arkadaşlarından neden dayak yediği ortaya çıktı

Ünlü teknoloji girişimcisi siyah bir arkadaşına hakaret eden bir beyazla kavgaya tutuşmuş

Lisedeyken Musk'ı tanıyanlar onu yalnız biri diye tanımlıyor (Maye Musk)
Lisedeyken Musk'ı tanıyanlar onu yalnız biri diye tanımlıyor (Maye Musk)
TT

Elon Musk'ın lisedeyken arkadaşlarından neden dayak yediği ortaya çıktı

Lisedeyken Musk'ı tanıyanlar onu yalnız biri diye tanımlıyor (Maye Musk)
Lisedeyken Musk'ı tanıyanlar onu yalnız biri diye tanımlıyor (Maye Musk)

SpaceX ve Tesla'nın CEO'su Elon Musk'ın nasıl bir çocukluk geçirdiğine dair yeni detaylar gün yüzüne çıktı. 
The New York Times'ın hazırladığı haberde teknoloji girişimcisinin Güney Afrika'daki okul arkadaşlarının ve babası Errol Musk'ın görüşlerine yer verildi.
Musk, Pretorya Erkek Lisesi'nde eğitimini sürdürürken bir öğle yemeğindeki olay nedeniyle beyazlarla kavga etmiş. 1980'lerde ırk üstünlüğüne dayalı apartheid rejimiyle yönetilen Güney Afrika'daki lisedeyken Musk siyahlara hakaret eden bir beyazla birbirine girmiş. 
Musk bu olaydan sonra da zorbalığa uğramış ve şiddet görerek iki hafta hastanede yatmış.
Pretorya Erkek Lisesi'nin ilk siyah öğrencisi, Musk'ın hakkını savunduğu siyah arkadaşı Asher Mashudu'nun kuzeni Stanley Netshituka'ydı.
Bununla birlikte Mashudu, 1987'de bir trafik kazasında hayatını kaybettiğinde Musk ve ailesi cenaze törenine katılan bir avuç beyazdan biriymiş. 
Beyazların çocukları o dönemde her ne kadar ülkedeki ırksal çatışmalardan izole biçimde büyütülse de Musk'ın babası Errol Musk çocuklarının siyahlarla iyi ilişkiler geliştirdiğini belirtti. 
Musk'ın liseden arkadaşı Terence Beney, beyaz çocukların siyahların karşı karşıya kaldığı sert gerçeklikten uzak olduğunu ifade ediyor. 
Kısa süre önce Twitter'ı satın alan Musk, 17 yaşında mezun olmasının ardından Kanada'ya üniversiteye gitmek için Güney Afrika'dan ayrılmıştı. 
Elon Musk'ın biyografisini yazan Ashlee Vance, Musk'ın Güney Afrika'da zorunlu askerlik yapmak istemediği için muhtemelen liseden sonra ülkeden ayrıldığını belirtiyor. 
Independent Türkçe, The New York Times, Futurism



Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Düğmeye basıldı: Araştırmacılar hayvanlarla iletişim kurmanın yollarını arıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Hayvanların bilincini araştırmaya odaklanan ilk bilimsel kurum kurulurken, yapay zeka araştırmacıları insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşabileceğini" keşfetmeye hazırlanıyor.

Londra Ekonomi ve Siyaset Bilimi Okulu'ndaki (LSE) 4 milyon sterlinlik (yaklaşık 218 milyon TL) Jeremy Coller Hayvan Duyarlılığı Merkezi, insan dışı hayvanları çeşitli disiplinlerden uzmanlarla araştıran çalışmalarını 30 Eylül'de başlatacak.

Merkezin projeleri arasında, yapay zekanın insanların evcil hayvanlarıyla nasıl "konuşmasını" sağlayabileceğini incelemenin yanı sıra sürecin neresinde sorunlar çıkabileceğini ve potansiyel tehlikelerden nasıl kaçınılacağını araştıracak bir çalışma da yer alıyor.

Merkezin ilk direktörü Profesör Jonathan Birch, Guardian'a konuştu:

Evcil hayvanlarımızın insani özellikler göstermesini çok seviyoruz ve yapay zekanın ortaya çıkmasıyla, evcil hayvanınızın sizinle konuşabileceği yollar yepyeni bir seviyeye taşınacak. Ancak yapay zeka genellikle nesnel gerçekliğe dayanmak yerine kullanıcıyı memnun eden uydurma yanıtlar üretir. Bu, evcil hayvanların refahına uygulanırsa felaket olabilir. Hayvanlarla ilgili sorumlu ve etik yapay zeka kullanımını yöneten düzenlemelere acilen ihtiyacımız var. Bu alanda tam bir düzenleme eksikliği var. Merkez, dünya çapında kabul görecek etik kurallar geliştirmek istiyor.

Merkez, daha sonra küresel lobi faaliyetlerinde kullanılabilecek rehberlik ve araştırmalar geliştirmek amacıyla sivil toplum örgütleriyle çalışacak.

New York Üniversitesi Çevre ve Hayvanları Koruma Merkezi Direktörü Jeff Sebo gazeteye, hayvan sezgisi ve refahı, yapay zekanın hayvanlar üzerindeki etkisi ve kamuoyunun hayvanlara yönelik tutumu gibi konuların "toplumca karşı karşıya olduğumuz en önemli, zor ve ihmal edilmiş konular arasında yer aldığını" söyledi.

"İnsanlar dünyayı milyonlarca tür ve kentilyonlarca bireysel hayvanla paylaşıyor ve hoşumuza gitse de gitmese de dünyanın her yerindeki hayvanları etkiliyoruz" diye ekledi.

Yeni merkezin mütevelli heyeti üyelerinden Profesör Kristin Andrews, yeni projenin bilimdeki en büyük soru olarak gördüğü insan bilinci ve bunun ne olduğu sorusuna bile yanıt verebileceğine inandığını söyledi.

İnsanları bilinçli yapan şeyin ne olduğunu ya da birinin neden bilinç kazandığını veya bilincini neden kaybettiğini hâlâ anlayabilmiş değiliz. Ancak cevaplara ulaşmanın yolunun önce basit sistemleri incelemekten geçtiğini biliyoruz: Bilim, genomik ve tıp alanlarındaki büyük ilerlemeleri basit organizmaları inceleyerek elde etti.

Independent Türkçe