Sudan’da Beşir ve Turabi çizgileri arasındaki rekabet sürüyor

Hartum’daki el-Cerif Mahallesi’nde kılınan Ramazan Bayramı namazından bir görüntü (AFP)
Hartum’daki el-Cerif Mahallesi’nde kılınan Ramazan Bayramı namazından bir görüntü (AFP)
TT

Sudan’da Beşir ve Turabi çizgileri arasındaki rekabet sürüyor

Hartum’daki el-Cerif Mahallesi’nde kılınan Ramazan Bayramı namazından bir görüntü (AFP)
Hartum’daki el-Cerif Mahallesi’nde kılınan Ramazan Bayramı namazından bir görüntü (AFP)

Sudan’daki iki İslamcı taraf olan eski Cumhurbaşkanı Ömer el-Beşir liderliğindeki Ulusal Kongre Partisi ile Ulusal Kongre’den ayrılan ve şu anda tutuklu bulunan Ali el-Hac tarafından yönetilen ‘Sudan Halk Kongresi Partisi’ arasında rekabet sürüyor.
İslami Hareket de dahil olmak üzere gruplar tarafından imzalanan ‘Kapsamlı İslami Akım’ adı altında siyasal İslam’a ilişkin yeni bir organın ilan edilmesinden yaklaşık 2 hafta sonra Halk Kongresi Partisi, akımı boykot etti.
Cumhurbaşkanı Beşir, Sudan’daki İslami Hareket’in teorisyeni olan Hasan et-Turabi’yi 1999’da iktidarın karar alma merkezinden devirdikten sonra iki partinin uzun bir rekabet geçmişi ortaya çıktı.
Halk Kongresi Partisi Genel Sekreteri el-Emin Abdurrazık, geçen cuma günü parti genel merkezinde partinin ismi açıklanmayan önemli bir liderine sözlü saldırıda bulundu. Ancak katılımcılar, Sudan’daki İslamcı Beşir rejimini deviren Aralık 2018 devriminden bu yana Sudan dışında yaşayan Ulusal Kongre lideri Ali Karti’ye dikkati çekti.
Abdurrazık, söz konusu yetkiliyi Ali el-Hac Muhammed’i Genel Sekreterlik görevini yürüttüğü Halk Kongresi Partisi’nden devirmeyi planlamakla suçlarken, tutuklanmasının arkasında onun olduğunu savundu. Abdurrazık, “Ve tüm bunlardan sonra, kendisiyle müttefik olmamızı istiyor” dedi.
Hartum’da Kober Merkez Hapishanesi’nde tutulan Ali el-Hac, onlarca askeri ve sivil liderin yanı sıra devrik lider Ömer el-Beşir ile birlikte 30 Haziran 1989 darbesinin planlanması ve uygulanmasına katılma suçlamasından yargılanıyor.
Abdurrazık, 25 Ekim’de ordunun iktidara gelmesinin arkasında yer alan Ulusal Kongre Partisi liderlerinin ‘ülkenin kaderiyle oynadıklarına ve ordunun yönettiği siyasi sahnede kararları verenlerin kendileri olduğuna’ dikkati çekti. Ayrıca Halk Kongresi Partisi’nin, siyasi çoğulculuk ve barışçıl güç aktarımı ile hiçbir askeri yönetimin parçası olmayacağını vurguladı. Ulusal Kongre Partisi liderlerinden Emin Hasan Ömer ise Kapsamlı İslami Akım’ın, ‘ortak çalışma programları’ hususunda bir araya gelip anlaşmaya varan, arenada farklı görüşlere sahip İslami güçler arasındaki fikir birliğini yansıttığını söyledi.
Hasan Ömer, “İslami Akım’da başkalarıyla çalışmak isteyen herkese açığız” diyerek, İslami hareketin geliştiğine dikkat çekti. Emin Hasan Ömer, “Genel fikir, ‘tüm İslamcılara ulaşıp onlarla aynı fikirde olmaktır. Sofi tarikatları ve sağ akımlar arasında farklı bir şekilde çalışacağız” dedi.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir kaynak, Şarku’l Avsat’a İslami akımlar arasındaki çatışma hakkında açıklamada bulundu. Kaynak, bu çatışmanın, Ali Karti liderliğindeki Ulusal Kongre’nin, Kapsamlı İslami Akım’daki yeni cepheyi kontrol etmek istemesi ve Halk Kongresi içerisindeki bir akımın da ona destek vermesinden kaynaklandığını söyledi. Kaynak, Halk Kongresi Partisi Genel Sekreteri Ali el-Hac’a yakın olan ve Ulusal Kongre ile Halk Kongresi arasında birlik olmasını isteyen grubun, kendisine karşı döndüğünü ve ona karşı olan başka bir grubun da kendisine yakınlaştığını belirtti. Kaynak ayrıca, anlaşmazlığın eski olduğunu, ancak Kapsamlı İslami Akım’ın ortaya çıkmasıyla yenilendiğini ve Ulusal Kongre ve Halk Kongresi’ndeki liderlerin bu akımın liderliği için yarıştığını belirtti.
Öte yandan Şimdi Reform Hareketi liderlerinden Hasan Rizk, şu anda yaşananların Ulusal Kongre ile Halk Kongresi arasında bir çatışma olarak adlandırılamayacağını dile getirdi. İki taraf arasındaki eski çatışmadan etkilenen bazı insanların olduğunu söyleyen Rizk, kongre içerisindeki çatışmanın, ‘İslami Akım’ın birliğini ve İslami hareketin tüm bileşenlerinin geçmişin sayfasını çevirmesini isteyenler’ ile ‘bu akımı reddedenler’ arasında olduğunu vurguladı. Hasan Rizk, “İslam hareket birleşmeli, çünkü düşman, Ulusal Kongre ile Halk Kongresi arasında ayrım yapmaz” ifadelerini kullandı. Yetkili, konu karşısında bölünmüş olan Halk Kongresi dışında İslamcıların İslami Akım’ın birliğinden yana olduklarını ve kongre içerisinde İslamcılara önderlik etmeyi arzulayanların bulunduğunu ifade etti. Halk Kongresi’nin Kapsamlı İslami Akım’ın koordinasyonunun ve tüzüğün oluşturulmasının bir parçası olduğunu ve yeni yapının kuruluşunun tüm aşamalarına katıldığını da belirtti.



Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
TT

Şam, federal sistemi reddetmeye devam ederken Kürtleri orduya katılmaya çağırdı

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara ve ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Thomas Barrack, dün Şam'daki cumhurbaşkanlığı sarayında bir araya geldiler (AFP)

Suriye hükümeti tarafından dün yapılan açıklamada federal sistemin reddedildiği bir kez daha ifade edilirken Kürt güçlerine orduya katılmaları çağrısı yapıldı. Kürt ve resmi Suriye kaynaklarına göre bu karar Cumhurbaşkanı Ahmed Şer'in Suriye Demokratik Güçleri Komutanı Mazlum Abdi ile ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın katıldığı bir toplantıda alındı.

Şarku’l Avsat’ın Fransız Haber Ajansı AFP'den aktardığı habere göre Suriyeli bir Kürt yetkili, Şara ve Abdi, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni (KDSÖY)Suriye devletine entegre etme çabalarını görüşmek üzere bir araya geldiğini ifade etti.

Kimliğinin gizli tutulması şartıyla konuşan yetkili, ABD’nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Barrack'ın da toplantıya katıldığını söyledi.

Toplantının, ‘KDSÖY ile Şam hükümeti arasındaki ilişkiler ile ekonomik ve askeri konuların’ görüşülmesi için düzenlendiğini de sözlerine ekledi.

Bu toplantı, Şara ve Abdi arasında henüz uygulanmayan bir ikili anlaşmanın imzalanmasından dört ay sonra gerçekleşti.

Şara’nın 10 Mart'ta ABD’nin himayesinde Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Abdi ile imzaladığı anlaşma, ‘Suriye'nin kuzeydoğusundaki tüm sivil ve askeri kurumların, sınır geçişleri, havaalanı, petrol ve gaz sahaları dahil olmak üzere Suriye devletinin yönetimi altına alınmasına’ ilişkin maddeler içeriyordu.

Ancak KDSÖY, anayasal bildirinin ardından hükümetin çeşitliliği yansıtmadığını söyleyerek yönetimi eleştirdi. Kürt güçler geçtiğimiz ay ‘merkezi olmayan demokratik’ bir devlet talebinde bulunmuş, Şam ise buna ülkede ‘bölünme girişimlerini’ reddettiğini vurgulayarak yanıt vermişti.

Suriye hükümetinden bir kaynak dün devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “Suriye devleti, ‘tek Suriye, tek ordu, tek hükümet’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı olduğunu yineler ve Suriye Arap Cumhuriyeti'nin egemenliği ve toprak bütünlüğüne aykırı her türlü bölünme veya federalizm biçimini kesin bir şekilde reddeder” ifadelerini kullandı.

Kaynak, “Suriye ordusu, tüm vatandaşları birleştiren ulusal bir kurumdur. Devlet, SDG'den Suriyeli savaşçıların anayasal ve yasal çerçeve içinde ordunun saflarına katılmasını memnuniyetle karşılıyor” dedi.

Kaynak ayrıca, ‘imzalanan anlaşmaların uygulanmasındaki herhangi bir gecikmenin ulusal çıkarlara hizmet etmeyeceği, aksine durumu karmaşıklaştıracağın ve Suriye'nin tüm bölgelerinde güvenlik ve istikrarın yeniden sağlanmasına yönelik çabaları engelleyeceği’ uyarısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Şara, geçtiğimiz yıl aralık ayında İslamcı grupların ittifakının başında eski Devlet Başkanı Beşşar Esed rejimini devirerek Şam'da iktidarı ele geçirdi. O tarihten bu yana Şara, Suriye'deki tüm askeri grupların lağvedilmesini savunuyor.

Ancak Suriyeli Kürtler, on binlerce erkek ve kadından oluşan askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Suriye'nin birliğini korumak ve ülkede güvenliği yeniden tesis etmek, yeni yetkililer için başlıca zorluklar arasında yer alıyor.

On yıllardır ötekileştirilmeye ve dışlanmaya maruz kalan Suriyeli Kürtler, bugün yeni iktidarın karar alma sürecini merkezileştirme ve geçiş döneminin yönetiminden önemli unsurları dışlama çabalarını eleştiriyorlar.

SDG lideri Abdi, mayıs ayı sonlarında bir televizyon röportajında “Şam ile yaptığımız anlaşmaya bağlıyız ve şu anda uygulama komiteleri aracılığıyla bu anlaşmayı hayata geçirmeye çalışıyoruz” dedi. Ancak ‘Suriye'nin merkezi olmayan, tüm bileşenlerinin tüm haklarına sahip olduğu ve kimsenin dışlanmadığı bir ülke olması’ konusunda kararlı olduğunu da vurguladı.

Şara, Şam’da iktidarı devralmasının ardından tüm silahlı grupların feshedileceğini açıklamasına rağmen, ABD destekli Kürtler, DEAŞ’ı 2019 yılında son kalesinden de kovana kadar mücadelede etkinliğini kanıtlamış olan organize askeri güçlerini korumakta ısrar ediyorlar.

Kürt özyönetim, Suriye'nin kuzeyinde ve doğusunda, Şam’daki kaynaklara ihtiyaç duyduğu en önemli petrol ve doğalgaz sahalarını da içeren geniş bir alanı kontrol ediyor. Aralarında binlerce yabancının da bulunduğu DEAŞ üyelerini de kamplarda ve gözaltı merkezlerinde tutuyor.

Suriye Dışişleri Bakanı Esad eş-Şeybani daha önce yaptığı bir açıklamada, KDSÖY’le imzalanan anlaşmanın maddelerinin uygulanmasında ‘oyalanmanın ülkedeki kaosu uzatacağını’ söylemişti.