Dünya, Zafer Bayramı’nda ‘Putin’in sürprizlerini’ bekliyor

Rusya’nın en önemli kutlama günü, Batı’yla paradokslar ve tartışmalar tarihini yansıtıyor

Onlarca Rus, 7 Mayıs’ta Moskova’da Zafer Bayramı’nda yapılacak askerî geçit töreni hazırlıklarını seyrediyor (AP)
Onlarca Rus, 7 Mayıs’ta Moskova’da Zafer Bayramı’nda yapılacak askerî geçit töreni hazırlıklarını seyrediyor (AP)
TT

Dünya, Zafer Bayramı’nda ‘Putin’in sürprizlerini’ bekliyor

Onlarca Rus, 7 Mayıs’ta Moskova’da Zafer Bayramı’nda yapılacak askerî geçit töreni hazırlıklarını seyrediyor (AP)
Onlarca Rus, 7 Mayıs’ta Moskova’da Zafer Bayramı’nda yapılacak askerî geçit töreni hazırlıklarını seyrediyor (AP)

Yarın (9 Mayıs) dünya, Sovyetler Birliği’nin Nazizm’e karşı kazandığı zaferin büyük kutlamasına kilitlenecek. Bu yıl bayram, Ukrayna’da devam eden savaş zemininde özellikle önemli. Dünyanın dört bir yanında milyonlarca insan, ordu konvoylarını ve askeri geçişleri izlemeye hazırlanıyor. Başkan Vladimir Putin’in ikinci başkanlık döneminde (2004 - 2008) ‘süper gücün ihtişamını geri kazanma’ stratejisini ortaya koymasından bu yana, sürekli bir gelenek haline gelen devasa askerî geçit töreninde bu konvoylar, Moskova’nın merkezindeki Kızıl Meydan’dan geçiyor.
Dünya, bu gösteriyi takip ederken, bir taraftan da ‘Putin’in sürprizlerini’ bekliyor. Bu tören, Kremlin sakininin şu anda sahip olduğu ve her konuşmasında ‘dünyada benzeri olmamasıyla’ övündüğü modern silah ve teçhizat modelleriyle sınırlı olmayabilir. Öyle ki meraklar, Kremlin duvarlarının yakınında kutlamalar devam ederken, tüm dünyanın şu anda her sözünü ve hareketini oldukça yakından takip ettiği bu adamın ne söyleyeceğine kadar uzanıyor.
Batı, şu anda Putin’in konuşmasının son metni üzerinde çalışan Kremlin yetkililerine yorum için çok az yer bıraktı. Öyle görünüyor ki geçen hafta özel servis departmanları ve Batı medyası beklenen konuşmanın birkaç kopyasını bir araya getirmişti. Metin, konuşmasındaki her cümleyi gözden geçirmeye hevesli olan Rusya Devlet Başkanı’nın çabasını içeriyordu.
Batı, konuşmada ilk başta Putin’in Ukrayna’da zafer ilan etmeye hazırlık olarak operasyonlarını hızlandıracağını ortaya koydu. Rus ordusu, savaşı planlanandan iki hafta önce sonlandırmak zorundaydı. Ayrıca Putin’in bu gün Ukrayna’ya karşı ‘topyekün savaş’ ilan edeceği ve ‘özel askeri operasyon’ aşamasını sonlandıracağı öngörülüyordu. Ülkede genel seferberlik ilan ederek Ukrayna’daki ordusunu güçlendireceği belirtiliyordu.


Rus askerleri, Moskova’da Zafer Bayramı hazırlıkları için bir eğitim tatbikatına katıldı (Reuters)

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre beklenen konuşma hakkındaki bir başka tahmin çerçevesinde Batı raporları, dünyayı Putin’in Zafer Bayramı’ndaki devasa askerî geçit töreni sırasında rakiplerinin yüzüne vuracağı bir ‘kıyamet gününe’ dair gözdağı verdi. Burada Hava Kuvvetleri’nin Ilyuşin-80 uçağına atıf yapılıyor. Uçak, bu garip adı taşıyor, çünkü bazılarının dediği gibi, nükleer bir çatışma durumunda kıdemli generalleri ve siyasi liderleri güvenli saklanma yerlerine taşımak için donatılmış.
Putin’in beklenen konuşmasına dair Batı ‘tespitlerinin’, kendisini doğrulayacak hiçbir delili yok. Kremlin, bir belirsizlik politikası benimsemeye devam ederken, Rusya Devlet Başkanı’nın ülkedeki en önemli olaya ilişkin konuşmasının ana detayları konusunda da kesinlikle ihtiyatlı davrandı. Uzmanların belirttiğine göre yalnızca Devlet Başkanı’nın, devam eden askeri operasyonların seyri ve bundan sonraki aşamaların sonucu hakkında Rus takvimindeki ‘harflere nokta koyacağı’ kesin.
Zafer Bayramı: Bu yıl özellikle önemli
Bu bayram, Ruslar için özel bir yere sahip. Nazizm’e Karşı Zafer Bayramı, çeşitli milliyetlere ve farklı yönelimlere sahip Rus halkının tüm bileşenlerinin birleştiği tek münasebet olabilir. Ayrıca bu bayram, Rusya’nın gerileme, çöküş ve prestij kaybı yaşadığı dönemlerinde tanık olduğu tüm dalgalanmalara ve trajedilere rağmen statüsü ve önemi değişmeyen belki tek münasebet. Öyle ki bu bayram, geçmişteki azametli ülkenin ihtişamını her zaman hatırlatacak olan ana giriş noktası olarak kaldı.
Bu durum, yalnızca İkinci Dünya Savaşı’nın Rusça adı olan ‘Büyük Vatanseverlik Savaşı’nda ‘zafer’ fikrinin büyük sembolizmiyle de ilgili değil. Öyle ki Rusya’nın ‘tarihsel rolünün’ ivmesini geri kazanma hırsı da içeriyor. Son yıllarda resmi propagandaya sağlam bir şekilde yerleşmiş olan ‘Ruslar, insanlığı her tehlikeden ve tehditten yeniden kurtarmaya geliyor’ gibi önemli fikre ulaşarak, ‘Rusya, dünyayı Hitler’in kötülüklerinden kurtardı’ sloganını yükseltiyor.
Rusya’nın resmi propagandaya göre Ukrayna savaşından pek de farklı olmayan ve 1941- 1945 yılları arasında Sovyetler Birliği’nin yürüttüğü büyük savaşın siyasi, askeri, ekonomik ve diplomatik düzeylerde genişlemesine dayanan bir ‘dünya savaşı’ ile karşı karşıya kaldığı düşünüldüğünde, bu yılki etkinlik bu nedenle özel bir öneme sahip. 1941’de de 1945’te de düşman Naziler idi. Şu anda Kremlin’in Ukrayna’daki politikalarına tam destek veren Rusya Komünist Partisi lideri Gennadi Zyuganov’un sözleri, ‘geçen yüzyılın ortalarında Sovyetler Birliği’ne yenilen Nazizm’ ile ‘Rusya’nın kaçınılmaz olarak yeneceği Nazizm’ arasında karşılaştırmalar yapmaya yönelmiş iç siyasetin mantığını yansıtıyor olabilir. Zyuganov, bir törende yandaşlarına Nazi liderliğindeki mevcut Ukrayna’nın ‘Hitler rejiminden çok farklı olmadığını ve daha da kötü olabildiğini’ söyledi.
Bu arka plana karşı çoğu Rus, yarın Kızıl Meydan’daki askerî geçit törenini yalnızca ‘sahnenin tekrarlandığına’ kesin olarak inanarak izleyecek. Bir sonraki gösteriye ise, 77 yıl önce yürütülen gibi Ukrayna savaşındaki galiplerin konvoyları ve zaferle sonuçlanan büyük savaştan dönen konvoylar eşlik edebilir.
9 Mayıs: Tarihten yeni dersler çıkarma günü
Pek çok kişi, bu önemli bayramın, onlarca yıldır Rusya ile Batı arasında son yıllarda yoğunlaşan ve Rusya’nın 1945’teki zafer olaylarını ‘Soğuk Savaş’ın galibi’ dilinde kaydederek Batı’yı tarihi tahrif etmekle suçladığı geniş tartışmalarla ilişkilendirildiğini bilmiyor olabilir. Resmi oranlara göre Sovyetler Birliği’nin yaklaşık 25 milyon insanın kaybıyla temsil edilen zafer için ağır bir bedel ödediği göz önüne alındığında bu olay, birçok duyguyla çevrili. Sovyet devletinin çöküşünden sonra araştırmacıların tahminleri, gerçek savaş kayıplarının 38 milyonu aştığı yönünde. Bu nedenle bu gün, onlarca yıldır yayılan popüler şarkının sözleriyle ilişkilendirildi: “Bu bayram, gözlerinizde bir yaş”. Ancak bu bayramın tarihi, aynı zamanda dikkate değer olaylar, paradokslar ve tartışmalarla da bağlantılı.
İronik olarak olay, 9 Mayıs’ı kutlayan Rusya’nın aksine Avrupa ve dünyanın neden 8 Mayıs’ta Nazizm’e karşı zaferi kutladığını açıklıyor.
8 Mayıs 1945 gecesi, Eisenhower’ın karargahında Reims’te Nazi Almanyası’nın teslimiyetine ilişkin bir ön protokol imzalandı. Belge, Alman tarafından Mareşal Jodl ve Sovyet tarafından General Susloparov tarafından imzalandı. Protokol, 8 Mayıs’tan itibaren Alman ordusunun tüm cephelerdeki saldırganlıkları tamamen durdurmasını şart koşuyordu. Hemen ardından ABD ve İngiltere merkezli gazeteler, Alman ordusunun o tarih itibariyle müttefiklere teslim olduğunu ilan etti.
Ancak Stalin bu durumdan memnun değildi. Onun görüşü, dünya tarihinde böylesine önemli bir olayın, önce büyük törenlerle, sonra da Nazi Almanyası’nın başkentinde bir törenle gerçekleşmesi gerektiğiydi. Bu çerçevede Berlin’deki medya organları, müttefik kuvvetler ve Sovyet kuvvetlerinin temsilcilerinin katılımıyla, ertesi gece 8- 9 Mayıs 1945’te Almanya’nın koşulsuz teslim olduğuna dair belge imzalandı. Almanya tarafında Mareşal Keitel ve Sovyet tarafından Mareşal Jukov arasında imzalandı. Tören, 9 Mayıs gece yarısı başladı ve 43 dakika sürdü.
Buradaki ironi, belgede belirtilen teslim tarihinin 8 Mayıs, Berlin saatiyle 23:00 olmasıydı. Ancak Berlin ile Moskova arasındaki bir saatlik zaman farkı nedeniyle, ‘Sovyet zaferi’ tarihi 9 Mayıs gece yarısı olarak belirlendi.
Rusya, Sovyetler Birliği gibi olayı resmi olarak 9 Mayıs’ta kutluyor olsa da ancak savaşın galiplerinin ilk askeri töreni, bu gün değil, 24 Haziran 1945’te Kızıl Meydan’da yapıldı. İlk geçit töreni, belirleyici zafer savaşını yöneten General Konstantin Rokossovski tarafından yönetildi.
Geçmişle günümüz arasındaki paradoksların tuhaflıklarından biri de bu askeri liderin tarihte iki ülkeyi (Sovyetler Birliği ve anavatanı ve Rusya’nın Nazizm’e karşı mevcut savaşta yeminli düşmanı Polonya) aynı anda temsil eden tek general olmasıydı.
Kendisi, Kızıl Meydan’da ‘gerçek zaferi getirici’ olarak nitelendirilen Rus ordularının komutanı Mareşal Georgi Jukov tarafından karşılandı. Tarihçilerin yazdığı gibi Başkomutan’ın emirlerine uymamaya cesaret eden çok az kişiden biriydi.
Ancak ilk zafer gösterisi, sonraki yılların görkemli gösterilerinin aksine, Rusya tarihinin en hızlısıydı. Teknik arızalar ve tutarsızlıklar önlenemiyor ve özellikle organizatörlerin, askerler ve memurlar için yeni bir üniforma geliştirme zamanları yoktu. Ayrıca geçit törenini, yerel üniformalarla yapmak istemiyorlardı. Ancak savaş sonrası koşullar için malzeme eksikliği nedeniyle yeni kıyafetler dikmekte zorlandılar. Bu nedenle aceleyle özel bir askeri üniforma modeli tasarlandı ve kötü boyanmış malzemelerle dikildi. Sonuç, bir tarihçinin yazdığı gibi ön cephedeki askerler dimdik duruyor, etraflarındaki renkli su birikintilerinden etkilenmiyor ve yüzlerinden boyalar akıyordu.

Askeri gövde gösterisi
Paradoksal olarak zafer kutlamalarının tarihi, her zaman askeri güç sergilemek için bir fırsat değildi. Nitekim Sovyetler Birliği, savaşta ‘galip gelen’ taraf olarak, tören mesaj vermek istediği büyük olaylara denk gelmedikçe, askeri geçit törenlerine fazla önem vermiyordu.
Öte yandan askeri geçit törenlerinin düzenliliği, Putin’in ülkesinin geçmiş ihtişamını geri kazanmaya çalışan bir lider olarak yıldızının güçlü bir şekilde parlamasıyla geldi.
Böylece Kızıl Meydan, 1965 yılında ‘bu tarihte bir tatil ve büyük bir ulusal kutlama ilanından’ önce savaşta galip gelenlerin askerî geçit törenine ve herhangi bir görkemli askerî geçit törenine henüz tanık olmamıştı. O yıl Kızıl Ordu, en önemli askeri başarılarını dünyaya sergilemeye hevesliydi.
Bir sonraki geçit töreni, yalnızca 1985’te Kızıl Meydan’da yapıldı. O zamanlar büyük ülke, yeni kan enjekte etmeyi ve ülkenin siyasi ve ekonomik sistemini yeniden inşa etmeyi amaçlayan büyük reformların doğum sancılarına yeni başlamıştı. Ancak sonra, bir sonraki geçit töreni 1990’da, ardından 1995’te gerçekleşti ve iki kere de Zafer Bayramı başka etkinliklerle kutlandı. Ancak askeri güçler sergilenmedi.
Yıllardır Kızıl Meydan’da büyük gösterilerin yapılmamasının ardından en dikkat çekici gelişme ise Putin’in, 2008’de ‘Batı hegemonyasına’ itiraz politikası başlatması ve Zafer Bayramı’nda Rusya’nın askeri dişlerini sergilemesini emretmesi oldu. Böylece büyük askerî geçit töreni, Rusya’nın Putin’in coşkulu konuşmalarında birçok kez atıf yaptığı en son silah ve teçhizat modellerini sergilediği yıllık bir etkinlik haline geldi.
Son yılların en önemli konuşması beklenirken dünya, bu yıl 9 Mayıs tarihini sadece Ukrayna ile değil, ‘bütün Batı’ ile devam eden savaşta bir dönüm noktası olarak konumlandırıyor.



Deniz gücü olarak Çin, ABD'nin çevreleme stratejisini bozacak mı?

Güney Çin Denizi üzerinde keşif uçuşu yapan bir Çin donanma helikopteri (Arşiv – AP)
Güney Çin Denizi üzerinde keşif uçuşu yapan bir Çin donanma helikopteri (Arşiv – AP)
TT

Deniz gücü olarak Çin, ABD'nin çevreleme stratejisini bozacak mı?

Güney Çin Denizi üzerinde keşif uçuşu yapan bir Çin donanma helikopteri (Arşiv – AP)
Güney Çin Denizi üzerinde keşif uçuşu yapan bir Çin donanma helikopteri (Arşiv – AP)

Çin, 600 yıl aradan sonra deniz gücüne yeniden açılıyor. Coğrafi konumu gereği hem kara hem deniz ülkesi olarak sınıflandırılan Çin’in kara sınırları 14 ülke ile 22 bin 117 kilometre, deniz sınırları ise 18 bin kilometre uzunluğunda.

15. yüzyılda Çin, yaklaşık 300 savaş gemisinden oluşan en büyük donanmaya sahipti (günümüzde bu sayı 370). O dönemde Çin’in denizlerdeki hâkimiyeti tartışmasızdı; hem Pasifik hem de Hint Okyanusu’nda etkin bir güç olarak öne çıkıyordu. İlginç olan, o dönemin deniz komutanı Zheng He’nin Han etnisitesinden olmamasıydı. Müslüman ve Moğol kökenli olan Zheng He, o dönemde Hac görevini de yerine getirmişti. Zheng He’nin okyanus seferlerinin amacı halkları boyunduruk altına almak değildi. Seferler daha çok vergi toplamak ve kültürel alışverişi sağlamak üzerine kuruluydu; gemilerinde askerlerin yanı sıra tercümanlar ve doktorlar da bulunuyordu.

O dönemde okyanuslar, sömürgeciliği kolaylaştıran bir araç değil; uygarlıkları birbirine bağlayan bir köprü işlevi görüyordu. Ancak bu, gücün kullanılmadığı anlamına gelmiyordu; güç, ‘yumuşak güçle’ birlikte var oluyordu. Zheng He, son seferinde hayatını kaybetti ve cenazesi denize bırakıldı. Onun ardından Ming Hanedanı, denizlerdeki etkinliğini azaltma kararı alarak kuzeyden gelebilecek Moğol tehlikesine odaklandı.

dfrgt
Çin ve Tayvan bayrakları (Reuters)

Dünya değişti ve Çin birçok krizden geçti; özellikle Batı’nın ve komşusu Japonya’nın yol açtığı ‘Aşağılanma Yüzyılı’ bu dönemin en çarpıcı örneklerindendi. Bu süreçten sonra Napolyon’un sözleri gündeme geldi: “Çin uyuyor, bırakın uyusun; çünkü uyandığında dünyayı sarsacak.”

Çin, zamanla kıyı savunması veya ‘önleme yoluyla caydırma stratejisi’ (Green Navy-Denial) anlayışından uzaklaşarak, uzak mesafelerde operasyon yapması öngörülen ‘mavi su donanması’ (Blue Navy) stratejisine geçti.

Stratejik etki

Çin’in güçlü bir deniz gözüne sahip olması mantıklı görünüyor. Çünkü deniz güvenliği ve deniz geçiş noktalarının (Choke Points) kontrolü hâlâ büyük ölçüde Amerikan donanmasının insafına bağlı. Bu durum özellikle Güney Çin Denizi ve Malakka Boğazı için geçerli. Çin, enerji ihtiyacının yüzde 80’ini bu boğaz üzerinden karşılıyor ve toplam ticaretinin yüzde 66’sı da buradan geçiyor. Bazı strateji uzmanlarına göre Çin, bu sıkışmış durumdan iki yolla çıkmaya çalışıyor: Birincisi, ABD ile deniz rekabeti; ikincisi ise Kuşak ve Yol Girişimi’ne dayalı strateji. Söz konusu girişim, Çin’i Amerikan deniz hâkimiyetinden kurtarırken, aynı zamanda ülkeyi en önemli rakibi Rusya’nın insafına bırakıyor. Peki Çin, ulusal güvenliğini bir rakibinin eline bırakmayı kabul edecek mi?

b
Mayıs 2024'te gizli bir yerde yapılan denemeler sırasında Çin’in üçüncü uçak gemisi Fujian'ı gösteren videodan alınan ekran görüntüsü (AFP)

ABD’nin Büyük Okyanus’taki stratejisi, Çin’i coğrafi olarak kuşatma üzerine kurulu. Bu strateji, güney Japonya’dan Tayvan üzerinden Malezya’ya uzanan Birinci Ada Zinciri (First Island Chain) ve temel ağırlık merkezi olarak Guam Deniz Üssü’ne dayanan İkinci Ada Zinciri’ne dayanıyor. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping, Tayvan’ı ana topraklara katmayı 2027 yılı için öngörüyorsa, Çin donanmasının buna uygun araçlara sahip olması gerekiyor; bu araçların başında uçak gemileri geliyor.

Fujian uçak gemisi

Çin’in üçüncü uçak gemisi, diğerlerinden farklı olarak tamamen Çin yapımı ve üstün teknolojiye sahip. Gemide, uçakları fırlatmak için elektromanyetik (Electromagnetic) katapult sistemi kullanılıyor. ABD’nin çoğu uçak gemisinin aksine nükleer enerjiyle çalışmıyor, ancak katapult sistemi bakımından USS Gerald R. Ford ile benzerlik gösteriyor. Gemide 50’den fazla uçak barındırılabiliyor; bunlar arasında hayalet uçaklar, erken uyarı uçakları (örneğin KJ-600) ve çok sayıda insansız hava aracı (İHA) da bulunuyor. Uçak gemisi, yakıt ikmali yapmadan denizde 45 gün boyunca görev yapabiliyor.

cdfrgt
ABD Başkanı Donald Trump ve Japonya Başbakanı Sanae Takaichi, 28 Ekim 2025 tarihinde Tokyo'da düzenlenen ABD-Japonya ticaret anlaşmasının imza töreninde (Reuters)

Zayıflıklar ve sınırlamalar

Askeri uzmanlar, Çin’in bu başarısını son derece önemli buluyor; çünkü uçak gemisine sahip olmak, bir ülkenin küresel düzeydeki konumunu ve gücünü yansıtıyor. 21. yüzyıldaki savaşlarda bunun tersinin kanıtlanması mümkün olsa da, uçak gemisi Çin’e sahillerden uzak denizlerde ileri düzeyde varlık gösterme imkânı sağlıyor. Üzerindeki uçaklar sayesinde hızlı bir askeri müdahale olanağı da sunuyor. Bu uçak gemisi, diğer iki gemiyle birlikte Tayvan çevresinde görev yaptığında, ABD’nin deniz planlarını ve bölgedeki diğer ülkelerin stratejilerini zorlayabilir. Ancak gemi tek başına çalışamıyor; bunun için deniz üslerine ihtiyaç var ve Çin’in çevresindeki birçok ülke ile deniz sınırı sorunları bulunduğundan bu üsler mevcut değil. Buna ek olarak, deniz savaşları konusundaki deneyim ve birikim de kritik bir faktör. 1775’te kurulan ABD donanması, özellikle 2. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş dönemlerinde yaklaşık 249 yıl boyunca tecrübe kazandı. ABD’nin 11 uçak gemisi bulunuyor; hepsi nükleer enerjiyle çalışıyor ve özellikle toplu operasyonlar, hızlı konuşlanma ve uygulama gibi kabiliyetlere sahip. 21. yüzyılda ise teknoloji hızla ilerlediği için, uçak gemisinin korunması büyük önem taşıyor; zira gemiler büyük ve hareketleri nispeten yavaş.

Güvenlik ikilemi

Güvenlik ikilemi şu prensibe dayanıyor: Güvenliğini artırdıkça, başkasının güvenliğini tehdit edersin. Bu nedenle, yeni bir tehdide uyum sağlamak için kendi güvenliğini geliştirmek gerekir. Kendi güvenliğini artırdığında ise diğerinin güvenliği tehlikeye girer ve o da güvenliğini yeniden güçlendirmek zorunda kalır; süreç böyle devam eder. Çin’in uçak gemisi Fujian da bu prensipten muaf değil; gemi, özellikle Tayvan çevresinde Doğu Asya’daki stratejik dinamikleri hareketlendirdi.

thy
Güney Kore'nin Busan kentindeki bir deniz üssünde bulunan USS George Washington uçak gemisi (Arşiv – EPA)

Japonya Başbakanı Sanae Takaichi’ye, Çin’in Tayvan’a saldırması hâlinde nasıl bir tutum izleneceği sorulduğunda şu yanıtı verdi: “Bu, varoluşu tehdit eden bir durumdur.” Japonya’nın 2015 Güvenlik Yasası’na göre bu ifade, kaçınılmaz bir askeri karşılık anlamına geliyor. Coğrafyanın jeopolitiği belirlemesi, Japonya’nın 14 bin 125 adadan oluşması, deniz hatlarının ulusal güvenlik açısından yaşamsal olması ve ülkenin Birinci Ada Zinciri’nin en kritik düğüm noktası konumunda bulunması nedeniyle, Çin’in Tayvan’ı ele geçirme girişimi hem Japonya’nın ulusal güvenliğine doğrudan tehdit oluşturacak hem de hayati deniz hatlarını tehlikeye atacaktır. Örneğin Japonya, sıvılaştırılmış doğal gazın yüzde 99’unu deniz yoluyla ithal ediyor; çünkü deniz, en ucuz ve en etkili güzergâh.

Bu nedenle, Çin’in artan askeri faaliyetlerine karşılık Japonya, özellikle seyir füzeleri ve hipersonik füzeler başta olmak üzere silah envanterini modernize etmeye başladı. Uzmanlara göre, eğer bir çatışma çıkarsa bu savaş büyük ölçüde deniz merkezli olacak.

Aynı çerçevede, Çin’in deniz gücü modernizasyonu nedeniyle ABD de Pasifik’teki ana askeri ağırlık merkezi olan Guam Deniz Üssü’nü, 360 derece kapsama sağlayan hava savunma sistemleriyle güçlendirdi.

Çin’in yaklaşımının, Mao Zedong’un ‘kalem ve silah’ doktrinine dayandığı belirtiliyor. Buna göre ‘kalem’, ulusal ve uluslararası kamuoyunu hazırlamak için; ‘silah’ ise kalemin yetersiz kaldığı noktada devreye girmek için kullanılıyor. Aynı zamanda Çin, büyük düşünür Sun Tzu’nun ‘düşmanın stratejisini hedef alma’ ilkesine dayanarak doğrudan çatışmadan kaçınan bir yöntem izliyor. Bu bağlamda Pekin, ‘salami stratejisi’ yerine ‘cabbage stratejisini’ benimsiyor. Cabbage stratejisi, elde edilen her kazanımın sağlamlaştırılması ve geri döndürülemez biçimde bir sonrakine geçilmesine dayanıyor.

Ancak bütün bu teorik analizlere rağmen asıl yanıt sahada verilecek. Dolayısıyla kritik soru şu: Çin ordusu ve donanması muhtemel savaş sahnesi için gerçekten hazır mı?

*Bu makale Şarku’l Avsat için bir askeri analist tarafından kaleme alındı.


Ukrayna’ya karşı savaşan “Donbas Kovboyu’nu” öldüren Rus askerlere hapis cezası

Bentley, eski ABD Başkanı Barack Obama'ya "faşist ve ırkçı" demesiyle de gündem olmuştu (@bentleyrussell / Instagram)
Bentley, eski ABD Başkanı Barack Obama'ya "faşist ve ırkçı" demesiyle de gündem olmuştu (@bentleyrussell / Instagram)
TT

Ukrayna’ya karşı savaşan “Donbas Kovboyu’nu” öldüren Rus askerlere hapis cezası

Bentley, eski ABD Başkanı Barack Obama'ya "faşist ve ırkçı" demesiyle de gündem olmuştu (@bentleyrussell / Instagram)
Bentley, eski ABD Başkanı Barack Obama'ya "faşist ve ırkçı" demesiyle de gündem olmuştu (@bentleyrussell / Instagram)

Ukrayna'ya karşı savaşan ABD vatandaşı Russell Bentley'in ölümünden sorumlu tutulan 4 Rus askere hapis cezası verildi.

Donetsk'in Kremlin'in kontrolündeki bölgesinde görülen duruşmada karar dün açıklandı.

Mahkeme, Binbaşı Vitaliy Vansitaski ve Teğmen Andrey Iordanov'un askeri rütbelerini sökerek ikisine de 12 ay hapis cezası verdi. Çavuş Vladislav Agaltsev 11 yıl, olaya karışan diğer bir askerse işlenen suçu gizlediği gerekçesiyle 1,5 yıl hapis cezası aldı.

Açıklamada, 63 yaşındaki Bentley'nin geçen yıl Ukrayna'nın Donetsk'e düzenlediği saldırıya ilişkin görüntülerden bir belgesel hazırlarken Rus askerlerince 'ajan sanılarak' gözaltına alındığı belirtildi.

Askerlerin, "Donbas Kovboyu" diye de bilinen ABD vatandaşının kafasına çuval geçirip onu zorla arabaya soktuğu belirtildi.

Bentley'nin ağır darp ve işkence sonucu yaşamını yitirdiği aktarıldı. Rus askerlerin cesedi ortadan kaldırmak için arabanın bagajına yerleştirip aracı patlattığı ifade edildi.   

Russell Bentley'in Moskova kontrolündeki Ukrayna topraklarında ölümü Rusya'da tepki yaratmıştı.

"Teksaslı" diye de anılan Amerikan vatandaşının, Ukrayna ordusunun Donetsk'teki Petrovski bölgesine geçen yıl 8 Nisan'da düzenlediği topçu saldırısının ardından kaybolduğu bildirilmişti.

Eşi Lyudmilla da Bentley'nin Rus ordusuna ait 5. Tank Tugayı'ndaki askerler tarafından kaçırıldığını söyleyerek serbest bırakılmasını istemişti.

2014-2017'de Donetsk'teki Kremlin yanlısı ayrılıkçıların safına katılarak Vostok Taburu'nda Ukrayna'ya karşı savaşan Bentley, 2021'de Rusya pasaportu da almıştı. 

Bentley, tabura katılmak için GoFundMe üzerinden topladığı 2 bin dolarla Rusya'ya gitmişti.

BBC, Bentley'nin Rusya'daki radikal solcu "Sut' vremeni" (Zamanın Özü) hareketinin parçası olduğunu da yazmıştı. Rus milliyetçiliğiyle komünizm düşüncesini merkez alan hareket, Sovyetler Birliği'ni yeniden diriltmeyi amaçlıyor.

Independent Türkçe, Guardian, CBS News


Meksika, ABD'nin Rus ajanı listesini kale almamış

Meksika, BM'deki oylamalarda Ukrayna'nın egemenliğini savunurken Rusya'ya yaptırım konusunda çekimser davranıyor (Reuters)
Meksika, BM'deki oylamalarda Ukrayna'nın egemenliğini savunurken Rusya'ya yaptırım konusunda çekimser davranıyor (Reuters)
TT

Meksika, ABD'nin Rus ajanı listesini kale almamış

Meksika, BM'deki oylamalarda Ukrayna'nın egemenliğini savunurken Rusya'ya yaptırım konusunda çekimser davranıyor (Reuters)
Meksika, BM'deki oylamalarda Ukrayna'nın egemenliğini savunurken Rusya'ya yaptırım konusunda çekimser davranıyor (Reuters)

New York Times'ın (NYT) Meksika ya da ABD yönetimlerinde geçmişte çalışmış veya hâlâ görev yapan 9 kişiye dayandırdığı haber, iki ülke arasındaki uyumsuzluğu ortaya koydu. 

ABD'nin güney komşusunu topraklarında diplomat kisvesi altında faaliyet gösteren istihbaratçılara karşı uyardığı ancak Meksika'nın bu kişileri sınır dışı etmediği bildirildi. 

Mart 2022'de ABD'li General Glen VanHerck'in "Meksika, dünyada en fazla Rus ajanına sahip olan ülke" dediği, dönemin Meksika lideri Andres Manuel Lopez Obrador'un bu iddiayı "Bizde böyle bir bilgi yok" diye yanıtladığı hatırlatıldı. 

Ancak o sırada iki ülkenin bu konu hakkında defalarca bilgi alışverişinde bulunmuş ve Lopez Obrador'un doğrudan uyarılmış olduğu belirtildi. 

Amerikan gazetesinin kaynakları, Meksika'daki Rusya Büyükelçiliği'nde çalışan 25'e yakın ajandan oluşan bir liste CIA tarafından iletilse de bu kişilerin sınır dışı edilmesi için hiçbir girişimde bulunulmadığını öne sürdü. 

Amerikalı yetkililer, Meksika'nın turistik bir yer olmasına ve ABD'ye yakınlığına işaret etti. Rus ajanlarının Meksika'da buluşup ABD topraklarında edindikleri istihbaratı gizlice paylaşmalarının bu sayede kolaylaştığını dile getirdiler.

NYT, Rusya'nın Meksikalıları ABD ve Avrupa devletleriyle karşı karşıya getirme çabaları konusunda Birleşik Krallık ve Fransa'nın da Meksika'yı uyardığını bildirdi. 

Meksika'daki ABD Büyükelçiliği'ne Rusya'nın faaliyetlerini gözlemlemekten sorumlu bir kişinin atandığı, benzer bir şekilde Fransa'nın da dezenformasyona odaklanan bir kişiyi görevlendirdiği vurgulandı. 

Rusya Büyükelçiliği ise ajan iddialarını reddederek Meksika'yla iyi ilişkilere sahip olduğunu bir e-postayla NYT'ye iletti. 

NYT iki hafta önce yayımladığı bir başka haberde de Rusya'nın Meksika'daki dezenformasyon çalışmalarını son iki yılda artırdığını bildirmişti. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla gazeteye konuşan kaynaklar, dezenformasyon kampanyasının Sputnik ve RT gibi Kremlin'e ait medya kuruluşları tarafından yürütüldüğünü ileri sürmüştü. 

Özellikle ABD'nin en büyük ticaret ortağı olan Meksika'nın hedef alındığı aktarılmıştı.

Independent Türkçe, New York Times, NDTV