Tunus İşçi Sendikası ve Nahda Hareketi ‘göstermelik siyasi diyalogu’ reddetti

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
TT

Tunus İşçi Sendikası ve Nahda Hareketi ‘göstermelik siyasi diyalogu’ reddetti

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)
Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said (Reuters)

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ülkede derinleşen siyasi krize son vermeyi amaçlayan siyasi diyalogun başlangıç tarihini henüz ilan etmedi. Ancak bazı siyasi partiler, sivil toplum ve insan hakları örgütleri, Said’in “Söz konusu diyaloga, 2013 yılındaki ulusal diyaloga öncülük eden Tunus Genel İşçi Sendikaları (TGİS), Sanayi, Ticaret ve El Sanatları Konfederasyonu, Barolar Birliği ve İnsan Hakları Birliği katılacak” açıklamasına yönelik tepkilerini, endişelerini ve çekincelerini dile getirmeye devam ediyor.
Nahda Hareketi ve Cumhuriyetçi Parti ‘hayati öneme sahip’ konularda ‘göstermelik bir diyalog yapılmasını’ reddettiklerini duyurdu. Ayrıca muhalefete liderlik eden Nahda ile “göstermelik bir siyasi diyalogun parçası olmanın Kays Said’in siyasi projesine onay vermek anlamına gelebileceği” endişesini dile getiren TGİS ortak bir pozisyonda buluştu. TGİS son Yürütme Kurulu Toplantısı’nda, Kasım 2020’de Cumhurbaşkanı Said’e sunduğu diyalog teklifine işaret ederek, kendisinin geç davet edilmesini eleştirdi ve hazırlanmakta olan diyalogla ilgili çekincelerini dile getirdi. TGİS bu kapsamda “gerçekçi, doğrudan ve geniş katılımlı” olması gerektiğini belirttiği ulusal diyalog başlamadan önce gerekli açıklamaların yapılması gerektiğini vurgulayarak, diyalogun hedefleri, çerçevesi, katılımcıları, konu başlıkları ve çalışma alanlarını belirleme çağrısında bulundu. TGİS ayrıca “göstermelik, şartlı, ciddiyetsiz ve etkin siyasi ve toplumsal güçleri ötekileştiren” bir diyalog yapılmasını reddettiğini kaydetti.
TGİS Sözcüsü Sami et-Tahiri, Nahda Hareketi başta olmak üzere bazı muhalif siyasi partilerin diyalog görüşmelerine davet edilmemesine atıfta bulunarak, “TGİS, siyasi partileri katletme suçuna ortak olmayacak. Çünkü partilerin ortadan kaldırılması, toplumsal örgütlerin ortadan kaldırılmasının önünü açacak” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Said, daha önceki bir açıklamasında, önümüzdeki siyasi diyaloga, 2013 yılında Ulusal Diyalog’a öncülük eden ve Tunus Ulusal Diyalog Dörtlüsü olarak bilinen TGİS, Sanayi, Ticaret ve El Sanatları Konfederasyonu, Barolar Birliği ve İnsan Hakları Birliği’nin katılacağını belirtmişti. Said eski koalisyon hükümetine liderlik eden Nahda’yı kastederek “Tunus halkını mahveden, açlığa mahkum eden ve eziyet edenlerin” diyalogun dışında kalacağını söylemişti. Cumhurbaşkanı Said ayrıca 25 Temmuz 2021’deki ‘reform hareketini’ destekleyenlerin de sınırlı bir süreliğine bu diyalogda yer alacağını kaydetmişti.
Siyasi analist Cemal el-Urfavi, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Tunus’taki güncel siyasi, ekonomik ve sosyal koşullar, ülkenin gelecek on yıllarını belirleyecek bir diyaloga hazır değil. Bu diyalogun siyasi sistem ve Seçim Kanunu konularında birtakım sonuçları olacağını ve belki de yeni bir anayasanın ilan edilmesine varabileceğini hesap eden bazı siyasi isimler, sendikalar ve insan hakları örgütleri tereddüt ediyor. Tüm bu gündemlerin başarılı olmasını sağlamak için sahada geniş bir katılım gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Cumhuriyetçi Parti provokasyon çağrılarına, sözde 25 Temmuz koordinatörlüklerinin şüpheli hamlelerine ve Kays Said’i destekleyen kampanyalara karşı dikkatli olma çağrısı yaptı. Parti ayrıca “yasa dışı faaliyet gösteren garip oluşumların” feshedilmesini talep etti.
Öte yandan Nahda Hareketi, yaptığı açıklamada, Tunus’ta yapılması planlanan diyalogla ilgili “göstermelik, seçici ve dışlayıcı yaklaşımları” reddettiğini belirtti. Açıklamada bu yaklaşımların siyasi krizi derinleştireceği, mali ve ekonomik durumu çöküşe sürükleyeceği, tehlikeli ve artan bir sosyal tıkanmaya ve Tunus halkının önceliklerinden büyük oranda sapmaya yol açacağı vurgulandı. Hükümetin etkili bir yapısal reform planı hazırlayamamasından Cumhurbaşkanı Said’in sorumlu tutulduğu açıklamada, Necla Buden hükümetinin toplumsal aktörler ve Uluslararası Para Fonu (IMF) ile müzakerelerin başarılı olması için gerekli şartları sağlayamadığı ve bunun ışığında meşruiyetini kaybettiği ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Said, daha önceki bir açıklamasında, Ulusal Kurtuluş Cephesi’ni Bayram günlerinde ülkede yaşanan bazı yangınların arkasında olmakla suçlamıştı. Said, açıklamasında, “Bu yangınlar tesadüf eseri değil aksine sözde Ulusal Kurtuluş Cephesi’nin hareketleriyle bağlantılıdır. Bunlar yakıp yıkma politikası izliyorlar ve ülkeyi yakmak istiyorlar. Ulusal kurtuluş bu mu? Asıl Tunus bunlardan kurtulmayı arzuluyor” ifadesini kullanmıştı.



Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
TT

Türkiye Dışişleri Bakanı: Suriye'deki durum “kırılgan ve tehlikeli”

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)
Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan (Türkiye Dışişleri Bakanlığı)

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Suriye'deki durumu "kırılgan ve tehlikeli" olarak nitelendirerek, ülkesinin güney komşusunun birliğinden yana olduğunu ve Şam'daki yeni yönetimi uluslararası topluma açılmaya teşvik ettiğini söyledi.

Fidan, Türkiye'nin Suriye'ye yaklaşımının, Suriye'ye ilişkin temel kararların Suriyeliler tarafından alınması ilkesine dayandığını belirtti. Hem Suriye hem de Irak'ta "kaygan zemin" ve "kırılgan ve tehlikeli" bir durum olduğunu, Türkiye'nin genel olarak bu durumu ele alma ve iyileştirme kapsayıcılığına dayanan son derece yapıcı bir dış politika izlediğini vurguladı.

Suriye tarafının Türkiye'nin kendileri için neyi temsil ettiğini iyi fark ettiğini vurgulayarak, "Oradaki kardeşlerimizle (yeni Suriye yönetimi) bazı istişarelerde bulunuyoruz ve Suriye bölgesinin birliğine önem veriyoruz" ifadelerini kullandı.

Görsel kaldırıldı.
Fidan, dün gece televizyon röportajında ​​konuşuyor (TC Dışişleri Bakanlığı)

Fidan, dün gece 24TV'ye verdiği röportajda, yeni Suriye hükümetinin diğer ülkelerle çıkarlarını ilerletmek için atacağı adımların önemli olduğunu söyledi.

Türkiye'nin, Suriye hükümetinin üçüncü ülkelerle görüşmeler yapmasını, uluslararası topluma yeni Suriye'nin mahiyetini anlatma çabalarının doğal bir adımı olarak gördüğünü ve bunu önemli bulduğu için açıkça teşvik ettiğini ifade etti. Fidan, hedeflediği üçüncü ülkelerin hangileri olduğunu belirtmezken, Suriye Devlet Başkanı Ahmed el-Şara son günlerde ülkesindeki durumu yatıştırmak için İsrail ile dolaylı temaslarda bulunduğunu söyledi. Şara yönetimi, İbrani devletiyle dolaylı temasların yanı sıra Batı ve Arap ülkeleriyle de temaslarını sürdürüyor.

Eski rejim döneminde Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılması gerektiğini vurgulayan Fidan, Avrupa Birliği ve ABD tarafından uygulanan yaptırımların kaldırılması için çaba sarf edilmesi gerektiğini, bölgedeki bazı ülkelerin tutumlarındaki ayrışmanın diyalog ve ikna yoluyla çözülmesi gerektiğini kaydetti.

PKK'nin Suriye'deki varlığına, örneğin Suriye Demokratik Güçleri'nin (SDG) öncülüğündeki Kürt Halk Koruma Birlikleri (YPG) üzerinden ve Suriye Kürt Demokratik Birlik Partisi'nin (PYD) Türkiye'de devam eden PKK'yi tasfiye sürecine yönelik izleyeceği yola ilişkin soruya Fidan, "Bizim için önemli olan, Türkiye'yi başından beri etkileyen silahlı terörist unsurların artık bölgede olmamasıdır" dedi.

"PKK kendini feshedip silah bırakmaya karar verirse, bunun Suriye ve Irak'taki varlığını nasıl etkileyeceğini zamanla hep birlikte göreceğiz."

Fidan, "Suriye ve Irak'taki durum istikrarsız ve Kürdistan İşçi Partisi'nin (PKK) Türkiye içindeki varlığı neredeyse imkânsız hale geldi. Ancak bu iki ülkenin toprakları hala işgal altında. Onlara adım atmaları gerektiğini söylüyoruz ve topraklarının işgalinden de rahatsız olduklarını kaydediyoruz" diye devam etti.

Görsel kaldırıldı. Amerikan güçleri Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı'da (AFP)

Geçtiğimiz hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Donald Trump arasında Suriye'deki durum ve ABD'nin çekilme planlarını ele alan telefon görüşmesiyle ilgili olarak Fidan, "ABD'nin Suriye'deki askeri varlığı mutlak gereklilik değildir" ifadelerini kullandı.

ABD'nin, terör örgütü DEAŞ'a karşı mücadelede müttefik olarak Kürt birliklerine verdiği destek, Ankara ile Washington arasındaki tartışmalı konulardan biri. Türkiye, DEAŞ'a karşı mücadelede Suriye hükümetine destek vermeyi ve binlerce DEAŞ üyesi ve ailelerinin tutulduğu cezaevlerinin güvenliğini SDG yerine sağlamayı teklif etti. Türkiye ayrıca Suriye'de örgütle mücadele etmek için Ürdün, Irak, Suriye ve Lübnan'ın da aralarında yer aldığı beşli bir mekanizma oluşturmak için çalışıyor. 

Fidan, Türk-Amerikan ilişkilerinin mükemmel olması gerektiğini belirterek, Erdoğan ve Trump'ın, eğer sorunlar varsa bunların çözülmesi gerektiği konusunda mutabakata vardıklarını söyledi. Trump yönetiminin, ABD'de yıllardır görülmemiş, klasik Cumhuriyetçi yaklaşımdan daha devrimci, radikal değişimi hedefleyen bir dış politika yaklaşımı benimsediğini kaydetti.

Trump'ın politikalarının Türkiye üzerindeki olası etkilerinin Türkiye tarafından yakından takip edildiğini ve birçok alanda yankılarının neler olabileceğinin görüşüldüğünü belirtti.