Sudan üçlü diyaloğu, yarın siyasi partilerin boykot edilmesi ile başlıyor

Sudan üçlü diyaloğu, yarın siyasi partilerin boykot edilmesi ile başlıyor
TT

Sudan üçlü diyaloğu, yarın siyasi partilerin boykot edilmesi ile başlıyor

Sudan üçlü diyaloğu, yarın siyasi partilerin boykot edilmesi ile başlıyor

Siyasi güçler, Birleşmiş Milletler (BM) üçlü mekanizmasının ‘kolaylaştırdığı’, siviller ve askeri personel arasında düzenlenecek Sudan diyalog forumunun ikinci turuna uzak bir tutum izledi. Büyük partiler orduyla müzakere etmeyi reddettiklerini açıklarken, diyaloğa katılmaya hazır olduğunu teyit eden Milli Ümmet Partisi ise katılımının yarın kaydedilmesi beklenen başlangıç öncesinde turun başarısızlığı tehdidinde bulunan ihlallerin durdurulması ile bir müzakere ortamı yaratılmasına bağlı olduğunu belirtti.
Ordu 25 Ekim'de iktidara gelmeden önce ülkeyi yöneten Özgürlük ve Değişim Koalisyonu ile Komünist Parti, ordu ile iktidardan çekilmeleri, kışlalarına geri dönmeleri ve tam sivil otoritenin geri getirilmesi konularına değinilmeyen her türlü diyaloğu reddettiklerini açıkladı. Özgürlük ve Değişim Koalisyonu’nun ana partilerinden Milli Ümmet Partisi ise ‘barışçıl bir çözüme’ bağlılığını vurgulayarak diyaloğa katılacağını bildirerek BM, Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'da Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesinden (IGAD) oluşan üçlü mekanizmaya desteğini açıkladı.
BM Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS) Başkanı Volker Peretz, geçen ayın sonlarında yaptığı açıklamada, misyonunun siyasi partiler, ordu liderleri, direniş komiteleri, sivil toplum kuruluşları ve mutasavvıflardan olumlu tepkiler aldığını, bu tarafların tek bir diyalog masası etrafında oturma isteklerini dile getirdiklerini, diğerlerinin ise şu an diyalog için isteksiz göründüklerini ifade etti. Volker, devrik Devlet Başkanı Ömer el-Beşir rejiminin bir uzantısı olarak Özgürlük ve Değişim şeklinde sınıflandırılan, Beşir'in yasaklı Ulusal Kongre partisinin ayrılan Halk Kongresi Partisi ve Şimdi Reform Hareketi'ni de Diyalog Forumu'na dahil etme yönünde istişarelerin yapıldığını açıkladı.
Diyalog turunda siviller ile ordu arasındaki ilişkiyi düzenleyen anayasal düzenlemelerin, geçiş kurumlarının kurulmasının, bir egemenlik konseyi oluşturulmasının, başbakan ve hükümetin seçilmesinin, bir yasama konseyi teşkilinin, serbest ve adil seçimlere ulaşmak için geçiş hükümeti programının belirlenmesinin ele alınması bekleniyor.
Sudan Ordu Komutanı Orgeneral Abdulfettah el- Burhan, geçtiğimiz Nisan ayı başlarında yaptığı açıklamada, olağanüstü halin gözden geçirilmesi ve tutukluların serbest bırakılması ile diyalog ortamı yaratılması üzerinde durulduğunu duyurmuştu. Ancak sokak hareketine önderlik eden direniş komiteleri liderleri ve bir dizi eylemciyi bir kenara bırakarak yalnızca bazı siyasi liderleri serbest bırakmakla yetinmişti. Güvenlik güçlerinin göstericilere karşı azami şiddet kullanmaya devam edişi ise, ordunun iktidara gelmesinden bu yana 96 barışçıl protestocunun ölümüne neden oldu. Burhan, ulusal meselelere hizmet eden tüm girişimleri memnuniyetle karşıladığını, siyasi süreçte hiçbir partinin dışlanmaması yönünde neredeyse oybirliği olduğunu söyledi. Muhalefet partileri bu durumu Müslüman Kardeşler örgütlerini siyasi sürece dahil etme girişimi olarak görüyor.
Milli Ümmet Partisi, dün (Pazar) siyasi ofisinin toplantısı ardından yaptığı açıklamada, barışçıl diyalog için her türlü ciddi çabayı prensipte memnuniyetle karşıladığını belirterek, üçlü mekanizmaya ve Pazartesi günü başlayacak olan hazırlık forumuna desteğini ilan etti. Açıklamada, “Forumun yeri, zamanı, gündemi ve katılıma ilişkin ayrıntılı vizyonunu oybirliğiyle onaylayan parti, Özgürlük ve Değişim İttifakı'ndan başlayarak devrim güçlerinin ortak bir konuma gelmesi için tüm gücüyle çaba gösterecektir” ifadeleri kullanıldı.
Barışçıl çözümü, müzakere ortamının yaratılması ve ihlallerin durdurulmasına bağlayan Milli Ümmet Partisi, “Hala olağanüstü hal mevcut, hapishaneler direniş komiteleri üyeleri ve gençlik aktivistleriyle dolu. Rejim güçleri düne kadar devrimcileri dünyanın gözü önünde ezmek için göstericileri çirkin bir şekilde kasten öldürüyordu” vurgusunda bulundu.
Şarku'l Avsat'a konuşan Sudan Kongresi Partisi Başkanı Ömer ed-Digeyr, darbe otoritesinin barışçıl göstericilerin öldürülmesi, tutuklamaların gerçekleştirilmesi ve olağanüstü halin yürütülmesi gibi otoriter uygulamalara giriştiği bir vakitte ‘askeri bileşenin bakış açısı ile ‘karışması’ sebebiyle mevcut müzakere turunu boykot ettiğini söyledi. Daha önceki açıklamasında ise, üçlü mekanizmanın ülkedeki mevcut krizi çözme çabalarına verdiği desteği açıklamıştı.
Partisinin turu boykot edişini, açıklandığı şekli ile ‘mevcut krizin siviller arasındaki anlaşmazlık neticesi olduğu tasavvuruna’, asıl nedenlerini ise krizi siviller arası bir çatışma olarak betimleyen askeri darbeye bağlayan Sudan Kongresi Partisi Başkanı, “Mevcut siyasi çatışma ise bir yanda askeri ve sivil darbeciler ile öte yanda sivil demokratik dönüşümün destekçileri arasındadır” ifadelerine başvurdu.
Ortaya atıldığı şekliyle hazırlık toplantısını ‘siyasi sürece hatalı giriş’ şeklinde değerlendiren Digeyr, “Bu toplantı darbeye bir son vermeyecek, aksine sonuç darbeyi meşrulaştıracaktır. Darbeyi ve bundan kaynaklanan her şeyi sona erdirme konusunda ısrarcıyız. Krizden mevcut darbe durumunu bitirmek haricinde bir çıkış yolu olmadığını teyit ediyoruz” vurgusunda bulundu.
Arap Baas Sosyalist Partisi Sözcüsü Adil Halfullah, dün Şarku'l Avsat'a verdiği demeçte, partisinin birinci tura katılmayı reddettiği gibi ikinci tura da katılmayacağını söyledi. Bu tutumun girişimin destekçilerinin ve diyalog taraflarının belirsizliği üzerine kurulu olduğunu söyleyen Halfullah, “Sudan halkının darbeyi sona erdirme iradesiyle tutarlı olmadıkça, uluslararası ve bölgesel çabaların hiçbir değeri yok” değerlendirmesinde bulundu.
Kendi deyimiyle ‘eski rejimden kalanların farklı isimlerle harekete geçirilmesine imkan sağlayacak, tarafları belirsiz diyaloğu reddettiklerini belirten Halfullah, “Nitekim ikinci tura katılmayı reddetmemiz doğal. Siyasi greve ve sivil itaatsizliğe varılması, bir avuç asker kökenlinin askeri düzen adına oynadığı siyasi rolü sona erdirecek, tam demokratik bir sivil otoritenin kurulması için en az üç yıldır devam eden uyanışın geliştirilmesi üzerine çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.
Komünist Parti Merkez Komitesi üyesi Sıddık Yusuf, UNITAMS Başkanı ile görüşerek kendisine orduyla herhangi bir müzakereye katılmayacakları ve ordu ile herhangi bir anlaşmaya varmayı reddettiklerini sözlü olarak bildirdiklerini aktardı. Aynı zamanda “Ona şunları söyledik: ‘Yazılı bir davet alırsak, size aynı tavırla cevap vereceğiz.’ Şu ana kadar toplantıya katılım için herhangi bir davet gönderilmedi. Tutumumuz: Bu toplantıya katılmayacağız” ifadelerini kullandı.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.