Ağır psikolojik işkenceye maruz kalan İran asıllı İsveçli Ahmed Rıza Celali idama mahkûm edildi

Celali’nin eşi Şarku’l Avsat’a konuştu: Celali, Tahran ve Stockholm arasındaki bir meydan okumanın kurbanı ve kaderi Nuri’ye bağlı.

Celali hakkında verilen idam cezasına karşı, geçen Kasım ayında Brüksel’deki İran büyükelçiliği önünde düzenlenen bir protesto gösterisi (Getty)
Celali hakkında verilen idam cezasına karşı, geçen Kasım ayında Brüksel’deki İran büyükelçiliği önünde düzenlenen bir protesto gösterisi (Getty)
TT

Ağır psikolojik işkenceye maruz kalan İran asıllı İsveçli Ahmed Rıza Celali idama mahkûm edildi

Celali hakkında verilen idam cezasına karşı, geçen Kasım ayında Brüksel’deki İran büyükelçiliği önünde düzenlenen bir protesto gösterisi (Getty)
Celali hakkında verilen idam cezasına karşı, geçen Kasım ayında Brüksel’deki İran büyükelçiliği önünde düzenlenen bir protesto gösterisi (Getty)

İran asıllı İsveçli Ahmed Rıza Celali’nin eşi Vida Mehran Nia, kocasının sürekli işkenceye maruz kaldığını açıkladı. Mehran Nia, Tahran’ın kocasının kaderini savaş suçları suçlamasıyla İsveç’te tutuklu bulunan, eski İran savcısı Hamid Nuri’ye bağladığını söyledi. İran’ın İsrail adına casusluk yapmakla suçlanan Celali’nin 21 Mayıs’a kadar idam edileceğini açıklamasının ardından geçen hafta Tahran ve Stockholm arasında gerginlik tırmandı.
Yarı-resmi İranlı Öğrenciler Haber Ajansı’nın (İSNA) aktardığına göre İsveç mahkemesinin, 1988 yılında muhaliflere karşı bir tasfiye kampanyası sırasında savaş suçlarına karışmakla suçlanan eski yetkili Nuri’nin davasına son vermesiyle İsveç ve Avrupa’da yaygın bir hoşnutsuzluk baş gösterdi. Dava çerçevesinde kararın, gelecek Temmuz ayında verilmesi planlanıyor.

Ağır işkence
Mehran Nia, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, kocasının ağır bir psikolojik işkenceye maruz kaldığını ve kendisiyle iletişimi kaybettiğini belirtti. Vida Mehran Nia, “Ahmed Rıza’nın, İsveç’te bizimle iletişim kurması hala yasak. Bu nedenle durumu hakkında doğrudan bilgi sağlayamıyoruz” dedi. “İran’daki ailesinden ağır psikolojik işkence gördüğünü duyuyoruz. Ayrıca sağlığı da iyi değil” diyen Mehran Nia, kocasının sürekli işkenceye maruz kaldığını söylerken, “Her an ölmeyi bekliyor. Durumunu anlayamıyoruz” şeklinde konuştu.
İsveç hükümetinin Celali’nin hayatını kurtarmak üzere sarf ettiği çabaları hakkında ise Mehran Nia, “İsveç hükümetiyle defalarca temasa geçtim, ancak hiçbir yetkiliyle görüşme fırsatım olmadı” dedi. Vida Mehran Nia, “Sadece e-postama şu şekilde yanıt vermekle yetindiler; Endişeliyiz ve durumu takip ediyoruz. İran’ın Celali’yi serbest bırakmasını talep ettik ve idam cezasını kınıyoruz” ifadelerini kullandı. Mehran Nia, İsveç hükümetinin geçmiş yıllarda kocasını serbest bırakmak üzere ortaya koyduğu stratejiyi de üstü kapalı bir şekilde eleştirirken, “Onun hayatını kurtarmak ve serbest kalmasını sağlamak için ne yapabileceklerini bilmiyorum. Çoğunlukla fayda veren bir şey yapılmıyor. Hükümet tarafından son 6 yıldır takip edilen kınama stratejisi, başarısız oldu. Şu an en kötü senaryoyu bekliyoruz” dedi.

Baskı kartı
Mehran Nia, kocasının İran’ın elinde bir baskı kartı olduğunu belirtirken, kaderinin İsveç’te insanlığa karşı suç işlemekle suçlanan Hamid Nuri’nin kaderine bağlı olduğuna dikkati çekti. Bu bağlamda İranlı yetkililer, Ahmed Rıza’nın avukatına, onu kurtarmanın tek yolunun Nuri ile bir takas anlaşması yapmak olduğunu söyledi” diyen Mehran Nia, “Ahmed Rıza’nın İran ve İsveç arasındaki siyasi bir meydan okumanın kurbanı olduğunu herkes kolayca anlayabilir” ifadelerini kullandı. Vida Mehran Nia, “İran’ın Ahmed Rıza’yı Nuri davasıyla ilişkilendirdiğine şüphe yok. İran medyası, bu hafta Ahmed Rıza Celali’nin idamının, İsveç gibi ülkelere Nuri’ye yaptıklarını tekrarlamamaları için bir ders vereceğini yazdı” şeklinde konuştu.
İran asıllı İsveç vatandaşı akademisyen Ahmed Rıza Celali, iki hafta sürmesi beklenen bir iş gezisi çerçevesinde afet tıbbı çalıştaylarına katılmak üzere akademik bir davete yanıt olarak İran’a ziyarette bulunmuştu.
Celali, 25 Nisan 2016’da Tahran’dan Kerec’e arabayla seyahat ederken, İstihbarat ve Ulusal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri tarafından tutuklandı. Yetkililer herhangi bir tutuklama emri veya başka bir resmi belge ibraz etmedi. Aynı şekilde eşinin belirttiğine göre Ahmed Rıza’ya tutuklanma nedeni de belirtilmedi. Celali’nin gözaltına alınmasından yaklaşık iki hafta sonra yetkililer, İsrail ile işbirliği yaptığını iddia etti. Mehran Nia, İran yargısı veya İstihbarat Bakanlığı tarafından ‘asılsız’ olan bu suçlamalara ilişkin hiçbir kanıt sunulmadığını savunuyor.
İsrail İstihbarat Teşkilatı Mossad’a gizli bilgi aktarmakla suçlandığı için idama mahkûm edilen Celali, şu anda Evin Hapishanesi’nde tutuluyor. İktidara yakın İran medya organları, Celali’nin 21 Mayıs’a kadar infaz edileceğini bildirdi.

Çıkmaz nokta
Öte yandan Celali’nin avukatlarından Hilal Mousavian, reformist ‘İmtidad’ internet sitesine yaptığı açıklamada, cezaların uygulanmasından sorumlu yargı makamlarının cumartesi günü kendisine ‘infaz edileceği’ bilgisi verdiğini söyledi. Mousavian’a göre yargı yetkilileri, kararın birkaç yıl önce alındığını ve bu meselenin bir an önce çözüme kavuşturulması gerektiğini belirtti. Mousavian, “İdam cezasını uygulamaya yüzde yüz hazırız dediler” diyerek, Ramazan Bayramı tatili sırasında ISNA’nın kimliği belirsiz kaynaklardan aktardığı haberinin ardından Celali’nin idam cezasının tarihini öğrendiğini söyledi. Avukat, İsveç Büyükelçiliği ve Celali’nin ailesinin bu cezayı önleme amaçlı çabalarına da dikkati çekti.
Hilal Mousavian, “Celali’nin idam cezası yıllar önce verilmişti ve şu ana kadar birkaç kez uygulama aşamasına geldi” şeklinde konuştu. Prosedürlerin artık çıkmaz bir noktaya ulaştığını belirten Avukat, yeniden yargılama ve af talep etme girişimlerinin sonuç vermediğini vurguladı. Nuri ve Celali’nin takası ile ilgili bazı haberlere yanıt olarak, “Hükümet politikalarına aşina değilim, ancak ISNA tarafından yayınlanan haber açıkça Nuri’nin davasına atıfta bulunuyor. Öte yandan İsveç hükümetiyle konuştuğumuzda davalarının bağımsız olduğunu ve takas tartışmanın yasa dışı olduğunu söylüyorlar. Davayı, uluslararası yasalarla takip etmeliyiz” dedi. “Sayın Nuri’nin durumu belirsiz. Benim açımdan açık olan şey, karar yayınlanmadan önce takas olmayacağıdır” diyen Mousavian, “Celali’yi idamdan ancak İsveç hükümetinin bir mucizesi kurtarabilir, aksi takdirde ceza uygulanacak” ifadelerini kullandı.



Almanya, Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın Gazze'de yardım dağıtımını eleştirdi

Gazze Şeridi'ndeki Filistinli mülteciler (EPA)
Gazze Şeridi'ndeki Filistinli mülteciler (EPA)
TT

Almanya, Gazze İnsani Yardım Vakfı’nın Gazze'de yardım dağıtımını eleştirdi

Gazze Şeridi'ndeki Filistinli mülteciler (EPA)
Gazze Şeridi'ndeki Filistinli mülteciler (EPA)

Alman hükümeti, Filistin'in abluka altındaki Gazze bölgesinde “Gazze İnsani Yardım Vakfı” tarafından dağıtılan insani yardımları yetersiz bularak eleştirdi.

Alman Haber Ajansı'nın haberine göre, Yeşil Parti parlamento bloğunun sorularına yanıt veren Dışişleri Bakanlığı, örgütün uyguladığı yeni dağıtım yöntemi hakkında şu yorumu yaptı: “Alman hükümetinin görüşüne göre bu mekanizmanın sivil halka yeterince ulaşmadığı ve insani ilkelere uygun şekilde işlemediği açıktır” denildi.

Hem İsrail hem de ABD tarafından desteklenen örgütün, İsrail'in kıyı şeridini aylarca abluka altına alması ve yardımları kesmesinin ardından mayıs ayı sonunda faaliyete geçtiğini belirtmekte fayda var.

Kuruluş, sınırlı sayıda dağıtım merkezinde gıda dağıtımı yapmakta. Bu merkezlerin yakınında, yardım almak isteyen birçok Filistinlinin hayatını kaybettiği silahlı çatışmaların yaşandığına dair haberler tekrarlanmakta ve bu haberlerde, çatışmalarda ateş açan tarafın İsrail ordusu olduğu iddia edilmektedir.

Birleşmiş Milletler'e göre geçen mayıs sonundan bu yana bu kuruluşun dağıtım merkezlerinin çevresinde yüzlerce Filistinli öldürüldü.

İsrail, yeni dağıtım mekanizmasını Hamas'ın yardımları ele geçirmesini önlemek amacıyla uyguladığını gerekçe gösterdi. Ancak eleştirenler, İsrail'in yardımları taraflı bir şekilde kullandığını iddia ediyor. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Birleşmiş Milletler daha önce Gazze Şeridi'nde yaklaşık 2 milyon Filistinliye hizmet vermek için 400 dağıtım merkezi işletiyordu, ancak İsrail'in yardımların ulaşmasını engellemesi nedeniyle bu merkezler şu anda neredeyse tamamen işlevsiz hale geldi.

Almanya hükümeti yanıtında, yardım almaya veya dağıtmaya çalışırken hayatını kaybeden kişilerin ölümüne yol açan şok edici olayların tam ve hızlı bir şekilde soruşturulması gerektiğini kaydetti.

Almanya hükümeti ayrıca, bu kuruma Alman devletinden herhangi bir destek sağlamadığını ve finansmanına ilişkin herhangi bir kararın bulunmadığını da açıkladı.

Hükümet, Gazze'deki insani durumu “dayanılmaz” olarak nitelendirerek, insanların acılarının hafifletilmesi ve koşulların insani ilkelere ve uluslararası insani hukuka tam olarak uygun bir şekilde iyileştirilmesi gerektiğini belirtti.

Gazze'deki durumun, yaklaşık iki yıllık savaşın ardından felaket boyutlarına ulaştığı, birçok Filistinlinin açlık çektiği ve yüz binlerce yerinden edilmiş kişinin temel ihtiyaçlarından mahrum olduğu belirtiliyor.