Sovyetler ile ABD'nin Afganistan hezimeti ve ödenen ağır bedel

Independent Türkçe'den Sohrab Omar, İki süper gücün amansız rekabetinin Afganistan'ın nasıl bataklığa sürüklediğini kaleme aldı.

Fotoğraf: (Sohrab Omar/Independent Türkçe)
Fotoğraf: (Sohrab Omar/Independent Türkçe)
TT

Sovyetler ile ABD'nin Afganistan hezimeti ve ödenen ağır bedel

Fotoğraf: (Sohrab Omar/Independent Türkçe)
Fotoğraf: (Sohrab Omar/Independent Türkçe)

Sovyetler Birliği, 24 Aralık 1979'da Afganistan'ı işgal etti. Afganistan'ın ilk cumhurbaşkanı Serdar Davud Han'ın öldürülmesiyle başlayan bu işgal, yıllarca sürecek olan savaşın fitilini çekmek demekti.
Sovyet Lideri Leonid Brejnev'in talimatı ile Afganistan'ın kuzeyindeki Amu deresinden geçerek ülkeye giren 130 bin Rus askerinin amacı, Afganistan komünist rejimini desteklemek ve ayakta tutmaktı.

1 milyon can kaybı
Eski Sovyetler ve ABD güdümündeki Mücahitler arasında yaşanan savaş yaklaşık 10 yıl sürdü.
Savaş sonucu 15 bin Sovyet askeri ve 1 milyondan fazla Afgan hayatını kaybetti. Sovyetler Birliği'nin Afganistan işgali bununla da kalmadı. Bu savaş, 7 milyon insanın komşu ülkelere göç etmesiyle birlikte, Arap coğrafyasından gelip Sovyet güçlerine karşı gönüllü olarak savaşan El-Kaide kurucusu Usama Bin Ladin ve Ayman Alzavahiri gibi terör örgütü liderlerinin doğmasına da sebep oldu.
Eski Sovyetler Birliği ile ABD arasında vekalet savaşına dönen bu çatışma, büyük enkaza yol açtı.

Sovyetlerin Vietnam Savaşı 
Kızıl Ordu'nun Afganistan'a müdahalesi, soğuk savaş hasımlarının arasındaki çatışmayı daha da kızıştırdı.
ABD'nin 1986'da Sovyetlere karşı direnen Afgan gerillalara uçaksavar Stinger füzelerini sağlaması, savaşın seyrini değiştirdi.
ABD, Arap ülkeleri, Çin, İran ve Pakistan'dan gelen para ve silah desteğiyle Kızıl Ordu'nun hava gücü kırıldı ve hakimiyet alanı gün geçtikçe daraldı.
Dönemin en güçlü ordularından birine sahip Sovyetler Birliği'nin 9 yıl 1 ay ve 19 gün süren Afganistan işgali, 15 Şubat 1989'da resmen sona erdi.
Yüz milyarlarca dolar zararın yanı sıra 118 savaş uçağı ve 333 civarında da helikopterini kaybetmişti.

Mücahitler ve iç savaş 
Sovyetler Birliği'nin 10 yıl süren işgalin ardından 1989'da ülkedeki askerlerini çekmesiyle komünist rejiminin son devlet başkanı olan Dr. Najibullah Ahmzai'in hükümeti devrildi.
Yurt dışına kaçmaya çalışan Najibullah Ahmadzai, Kabil havalimanından döndürülerek Birleşmiş Milletlerin binasına hapsedildi.
Afganistan'da mücahit gruplar arasında 1992'de başlayan bir iç savaş yaşandı.
Mücahitlerin başkent Kabil'i ele geçirmesiyle başlayan ve dört yıl süren bu iç savaşta Kabil viraneye dönüştü ve 50 bin kişi hayatını kaybetti.
Geride siyasi ve askeri olarak bölünmüş, altyapısı enkaza dönmüş bir Afganistan kaldı.
Yine Sovyetler Birliği'nin çekilmesi ile Afganistan'da yıllar sürecek iç savaşın temelleri atıldı.

ABD'nin Afganistan işgali
ABD, 11 Eylül saldırılarının ardından,  Taliban lideri Mollah Omar'a bir ültimatom gönderdi.
Mullah Omar ya ölümcül bir savaşa hazırlanacaktı, ya da Afganistan topraklarında barındırdığı Usama Bin Ladin'i ABD'ye teslim edecekti. Taliban birinciyi seçti.
ABD, 7 Ekim 2001'de Afganistan'ı işgal etmesiyle Taliban hakimiyeti sona erdi.
Beş yıl süren ve son dönemlerin en aşırı dinci diktatörlüğü olan yönetim son bulmuştu.
Saldırılar sonucu ağır darbe alan Taliban lideri Molla Muhammad Omar, Pakistan topraklarına kaçtı.
Kuzey Koalisyonu'nun yardımıyla gerçekleşen harekatta 10 binden fazla Taliban üyesi yaşamını yitirdi.
Aralık 2001'de ise Taliban hakimiyeti resmi olarak sona erdi. Taliban'ın radikal rejiminin devrilmesiyle derin bir nefes alan Afgan halkı, geleceğe umutla bakıyordu. 
Savaşın dinmesiyle ABD Başkanı George W. Bush, 2 Mayıs 2003'te Afganistan'daki büyük muharebe operasyonlarının sona erdiğini ilan etti.

Afganistan tarihinde yeni bir sayfa açıldı
Savaştan yeni kurtulan Afganlar, devlet başkanı seçmek için sandık başına gitti. Ülke tarihinde devlet başkanı ilk defa halk tarafından seçiliyordu.
2004 ile 2014 arası genel seçimlerde Hamid Karzai iki defa art arda cumhurbaşkanı seçildi. 
Bu arada, işgalden sonar ülkedeki hakimiyetini kaybeden Taliban, yeniden örgütlenerek hakimiyetini arttırdı.
Saldırılarını yoğunlaştıran Taliban, onlarca ilçeyi ele geçirdikten sonra kuşatmaya aldığı vilayet merkezlerine yöneldi.
Afganistan'daki ABD güçlerinin sayısı 2010 yılında ilk kez 100 bine ulaştı.
2008'den sonra yıllık 2 binin üzerine çıkan sivil ölümleri 2010'da 2 bin 794 oldu.
ABD'nin Afganistan'a girmesiyle, halk savaşların biteceğini ve gelişmiş bir Afganistan'a doğru yürüyeceklerini hayal ediyordu, ancak bu hayal hiçbir zaman geçekleşmedi.

Barış süreci
ABD'nin ilk kez Başkan Barack Obama yönetiminde, savaş açtığı Afganistan'da barış adına Taliban ve Afgan hükümetleri arasında görüşmeler yürütülmesi için girişimleri oldu. 2011, 2012 ve 2013'teki çabalar sonuçsuz kaldı.
2016'da Pakistan'ın eş güdümünde ABD ve Çin'in katılımıyla Taliban ile Afgan hükümeti arasında yapılan barış görüşmelerinden de sonuç alınamadı.
Afganistan işgalinin yanlış olduğunu ve askerlerin çekilmesi gerektiğini düşünen Donald Trump'ın 2017'de ABD Başkanı seçilmesinin ardından müzakereler yeniden gündeme geldi.
Afganistan'da ikinci kez göreve seçilen Cumhurbaşkanı Eşref Gani, 2018 başında Taliban ile ön koşulsuz müzakereye hazır olduklarını açıkladı.
Gani ayrıca, Taliban'ı meşru bir siyasi parti olarak tanımayı ve hapisteki örgüt üyelerini salıvermeyi vadediyordu.
Taliban barış için muhatabının Afgan hükümeti değil ABD olduğunu söyleyerek Gani'nin teklifine olumsuz yanıt verdi.
2021 yılının ortalarında ABD'nin yurt dışındaki en büyük askeri üssü olan Bagram Havalimanı Amerikan askerleri tarafınca boşaltıldı ve Afgan hükümetine devredildi.
Bu olaydan sonra, Kabil hükümeti için alarm zili çalınmaya başladı.
İlçeleri bir bir hakimiyet altına alan Taliban, şehir merkezlerine hücum etti.
Taliban'ın başkent Kabil'in kapılarına kadar ulaştığını gören Eşref Gani, direniş göstermeden Kabili Taliban'a bıraktı ve ülkeyi terk etti.
Taliban 15 Ağustos 2021'de Kabili yönetimini ele geçirdi.

ABD işgalinin geride bıraktığı ağır bilanço
ABD'deki Watson Uluslararası Çalışmalar Enstitüsünün "Costs of War" (Savaşın Maliyetleri) raporuna göre, savaşın başladığı 2001'den bu yana 46 bin 319'ü sivil, 69 bin 95'I asker ve polis ve geride kalan 52 bin 893'ü muhalif güçler olmak üzere 176 bin kişi hayatını kaybetti.
Bu çatışmalarda 2 bin 500'e yakın Amerikan askeri de yaşamını yitirdi.
Savaşın ABD ordusuna maliyeti ise 2 trilyon dolara yaklaştı.
2022 yılında ülke nüfusunun yüzde 55'ini oluşturan 23 milyon insan aşırı açlıkla karşı karşıya kalacak.
UNICEF'in (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) aktardığı bilgilere göre ülke genelinde 5 yaş altındaki 3,2 milyon çocuk yetersiz beslenme ile karşı karşıya. 
Taliban hakimiyetinden bu yana, 153 medya kuruluşu kapandı, 600 kadın medya mensubu işsiz kaldı.



Trump bugün eş-Şara'yı "talepler listesi" ile kabul ediyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
TT

Trump bugün eş-Şara'yı "talepler listesi" ile kabul ediyor

Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)
Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş Şara (Reuters)

Suriye'de ve tüm dünyada gözler, ABD Başkanı Donald Trump ile Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın bugün Beyaz Saray'da gerçekleştireceği görüşmede. Bu, bir Suriye Devlet Başkanı'nın ABD başkentine yaptığı ilk ziyaret olacak.

Beyaz Saray, bu görüşmeye bir dizi taleple hazırlandı. Trump yönetimi, yeni Suriye hükümetini kimyasal silah stoklarını imha etmeye, terörle mücadele uluslararası koalisyonuna katılma anlaşması imzalamaya (bu anlaşmaya göre Suriye hükümeti DEAŞ ile mücadele sorumluluğunu üstlenecek), Suriye'yi dışlanmış bir devlet yerine potansiyel bir güvenlik ortağı olarak konumlandıracak bir ilişki kurmaya ve kayıp Amerikan vatandaşlarının bulunmasında iş birliği yapmaya ikna etmeyi amaçlıyor.

Şarku'l Avsat'ın edindiği bilgiye göre toplantının en önemli konusunun Suriye ve İsrail arasında bir güvenlik anlaşması olması bekleniyor. Görüşmelerin, Suriye'nin, işgal altındaki Golan Tepeleri'nden feragat etmeden, 1974 tarihli Suriye-İsrail anlaşmasına benzer güvenlik düzenlemeleriyle İbrahim Anlaşmaları'na olası katılımına odaklanması bekleniyor.

Suriye İçişleri Bakanlığı, Suriye'nin doğusundaki Deyrizor ilindeki DEAŞ mevzilerini hedef alan bir güvenlik harekâtı duyurdu. Harekât kapsamında, İç Güvenlik Kuvvetleri ve diğer ilgili birimlerden uzman birlikler, Genel İstihbarat Müdürlüğü ile iş birliği içinde, çeşitli bölgelerdeki DEAŞ sığınaklarına koordineli baskınlar düzenledi.


Venezuela, 1994 yılında Panama'da bir yolcu uçağının bombalanması olayına karışan şüphelinin tutuklandığını duyurdu

ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun Ali Zeki Hacı Celil'in uçak bombalamasının ardından yayınladığı fotoğraflar (Arşiv)
ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun Ali Zeki Hacı Celil'in uçak bombalamasının ardından yayınladığı fotoğraflar (Arşiv)
TT

Venezuela, 1994 yılında Panama'da bir yolcu uçağının bombalanması olayına karışan şüphelinin tutuklandığını duyurdu

ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun Ali Zeki Hacı Celil'in uçak bombalamasının ardından yayınladığı fotoğraflar (Arşiv)
ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun Ali Zeki Hacı Celil'in uçak bombalamasının ardından yayınladığı fotoğraflar (Arşiv)

Panama, dün yaptığı açıklamada, Venezuela'nın 1994 yılında Lübnanlı Hizbullah örgütüne atfedilen ve çoğunluğu Yahudi olan 21 kişinin ölümüne yol açan Panama yolcu uçağının bombalanması olayından şüphelenilen bir kişiyi kendi topraklarında tutukladığını duyurdu.

Ne yazık ki, Chiricanas'ın 901 sefer sayılı uçağı, 19 Temmuz 1994 gecesi Panama'nın Colón bölgesindeki bir havalimanından kalkışından kısa bir süre sonra infilak etti.

Uçaktaki yolcuların tamamı hayatını kaybetti. Bunların çoğu Orta Amerika ülkesindeki Yahudi cemaatinin üyeleriydi ve aralarında üç Amerikalı da vardı. Bombalama, Panama tarihinin en kötü terör saldırısıydı.

Panama polisinden yapılan açıklamaya göre, Interpol'ün Karakas ofisi, Venezuela uyruklu Ali Zeki Hacı Celil'in tutuklandığını Panamalı mevkidaşına doğruladı.

Açıklamada, tutuklamanın 6 Kasım'da Venezuela'nın Nueva Espara eyaletine bağlı Margarita Adası'nda gerçekleştiği ve Hacı Celil'in iade işlemlerinin devam ettiği belirtildi.

Ali Zeki Hacı Celil (Amerika Birleşik Devletleri Federal Soruşturma Bürosu)Ali Zeki Hacı Celil (Amerika Birleşik Devletleri Federal Soruşturma Bürosu)

Panama Dışişleri Bakanlığı cumartesi günü, şüpheliyi Panama adaletine teslim etmek için "diplomatik ve yasal prosedürler" başlattığını vurguladı.

Bakanlık ayrıca, "901 sefer sayılı uçuşa yönelik terör saldırısıyla açık bağlantısı" olmasına rağmen, "Bolivarcı Venezuela Cumhuriyeti'nde hesap sorulmadan bulunan ve ikamet eden bir birey" konusunda endişelerini dile getirdi.

Ekim 2014'te ABD, Washington'un Lübnanlı Hizbullah örgütüyle bağlantılı intihar bombacılarının olası bir saldırısına bağladığı uçak bombalama olayının soruşturulmasına yol açacak bilgiler için 5 milyon dolar ödül koydu.

Panama yetkilileri, dönemin Devlet Başkanı Juan Carlos Varela'nın 2018'deki İsrail ziyaretinin ardından soruşturmayı yeniden başlattı. Ziyarette Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail istihbaratının olayın muhtemelen Hizbullah tarafından gerçekleştirilen bir "terör saldırısı" olduğu sonucuna vardığını Varela'ya bildirmişti.


ABD Senatosu, hükümetin kapanmasını sona erdirebilecek bir anlaşmaya vardı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)
TT

ABD Senatosu, hükümetin kapanmasını sona erdirebilecek bir anlaşmaya vardı

ABD Senatosu (AFP)
ABD Senatosu (AFP)

ABD medyasına göre, ABD Senatosu bugün federal fonların yeniden sağlanması ve rekor kıran 40 günlük hükümet kapanışının sona erdirilmesi için iki parti arasında bir anlaşmaya vardı.

CNN ve Fox News de dahil olmak üzere medya kuruluşları, sağlık finansmanı, gıda yardımı ve Başkan Donald Trump'ın federal çalışanları işten çıkarma kararları konusundaki anlaşmazlıkların ardından senatörlerin ocak ayına kadar hükümete fon sağlamak için geçici bir anlaşmaya vardıklarını bildirdi.

Trump, Florida'daki Mar-a-Lago tatil köyünde hafta sonunu geçirdikten sonra Beyaz Saray'a vardığında, çığır açan gelişmenin haberi duyulunca gazetecilere, "Kapanmanın sonuna yaklaşıyoruz gibi görünüyor" dedi.

Senato'nun bugün ilerleyen saatlerde yasa tasarısı üzerinde usule ilişkin oylama yapması planlanıyor.

Senato'dan geçtikten sonra, Trump'ın imzasına gönderilmeden önce Cumhuriyetçilerin kontrolündeki Temsilciler Meclisi tarafından onaylanması gerekecek.

Milletvekillerine göre, yasa tasarısı, 42 milyondan fazla düşük gelirli Amerikalıyı destekleyen SNAP gıda yardım programına geri ödeme yapıyor.

Anlaşma ayrıca, Trump'ın geçen ay binlerce federal çalışanı işten çıkarma kararını geri alıyor ve bu yıl sonunda bitmesi planlanan sağlık hizmetleri yardımlarının uzatılması için oylama yapılmasını garantiliyor.

Demokrat Senatör Tim Kaine, "Bu anlaşma, Uygun Fiyatlı Bakım Yasası'ndaki vergi indirimlerinin uzatılması için oylama yapılmasını garantiliyor; Cumhuriyetçiler bunu yapmak istemiyordu" dedi.

Hükümet fonlarının sürdürülmesini amaçlayan Sürekli Karar (CR) adlı yasa tasarısının, "federal çalışanları keyfi işten çıkarmalardan koruyacağını, kapanma sırasında haksız yere işten çıkarılanların yeniden işe alınmasını sağlayacağını ve federal çalışanların yasa gereği geriye dönük maaşlarını almalarını sağlayacağını" belirtti.

Ancak Senato Azınlık Lideri Chuck Schumer da dahil olmak üzere bazı Demokratlar anlaşmaya karşı çıkıyor. Schumer, yasa tasarısının sağlık hizmetlerini doğrudan finanse etmek yerine sağlık hizmetlerine sağlanan sübvansiyonları uzatma yönünde oy kullanmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.

 Schumer, "Sağlık hizmetleri krizini ele almayan bu kararı iyi niyetle destekleyemem," diyerek, "Bu mücadele devam etmeli ve devam edecek" ifadelerini kullandı.