Cezayir’de sınırlı kabine değişikliği yapılacak  

Kaynaklar, halkın öfkesine maruz kalan bakanların hükümetten uzaklaştırılacağını öngördü

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)  
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)  
TT

Cezayir’de sınırlı kabine değişikliği yapılacak  

Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)  
Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun. (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)  

Cezayir’deki siyasi kaynaklar, önümüzdeki haftalarda sınırlı bir kabine değişikliği gerçekleştirileceğini bildirdi. Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, hükümet üyelerine, ithalat faturasını azaltmak için ulusal sanayi yatırımlarına ağırlık vermeleri çağrısında bulundu.  
Başkentteki siyasi kulislerde, yakın bir gelecekte sınırlı bir kabine değişikliği yapılacağına kesin gözüyle bakılıyor. Cumhurbaşkanı Tebbun geçtiğimiz ay ‘yakında hükümette bazı değişiklikler olacak’ demişti. Yönetime yakın kaynaklar, halkın tepkisine maruz kalan maliye, ticaret ve sanayi bakanlarının değişeceğini öngördü. Aynı kaynaklar, temel malzemelerdeki kıtlık dahil olmak üzere çoğu hayati emtia ve ürünün yüksek fiyatlarından sorumlu olduğu düşünülen Ticaret Bakanı Kemal Rızik’in yerine bir başka ismin atanacağını değerlendirdi. Cumhurbaşkanı Tebbun geçen ay, Başbakan Eymen bin Abdurrahman başkanlığındaki hükümette bazı değişikliklere gidileceğinin sinyalini vermişti.  
Tebbun bu bağlamda şunları söylemişti; "Bazı bakanlara kamu hizmetleri konusunda bir süre uygulamalı eğitim verilmeli. Bakanların tamamı üniversite mezunları, bazılarının akademik kariyeri de var ancak bir kısmının tecrübesi yok ve tecrübe ancak çalışarak elde edilebilir. Bazı bakanlar televizyonlarda teoride gayet iyi konuşuyordular ancak iş yapmaya geldiğine başarısız oldular, kamera önünde halkın duygularına hitap etmek yeterli değildir. Bu bakanların somut başarıları değerlendirilecek ve yakında bir kabine değişikliği olacak.’’  
 Cumhurbaşkanı Tebbun önceki gün yapılan kabine toplantısında, "ithalatı yasaklanan malzeme ve malların listesinin sıkı kontrole tabi tutulması ve ulusal sanayi ve üretimin teşvik edilerek, pazarın ihtiyaçlarının yerli üretimle karşılanması için bir program başlatılması’’ çağrısında bulundu. Tebbun ayrıca, ithalatı kısıtlanması gereken ürünler için reel bir vizyon oluşturulması ve gümrüklerdeki kontrollerin arttırılmasını talep etti. Enerji fiyatlarındaki artıştan, yerli sanayinin geliştirilmesi hususunda istifade edilmesi gerektiğini vurgulayan Tebbun, "Milli sanayi tarafından üretilen ürünlerin istatistiklerini içerecek ve piyasanın gerçek ihtiyaçlarını belirleyecek olan bir veri bankası kurulması’’ talimatını da verdi. Cumhurbaşkanı Tebbun, gerçek mücadelenin, 35 milyar doları bulan ithalatı kısıtlamaktan geçtiğini ve Cezayir’in gaz ve petrol satışından elde ettiği gelirleri çeşitlendirmesi gerektiğini ifade etti. Kabine toplantısında ayrıca, geçen yıl oluşturulan on yeni valilikle ilgili teknik konular da ele alındı. Cezayir’de geçen yıl on ilçeye il statüsü verilmiş ve böylece il sayısı 58’e yükselmişti. Söz konusu kararın, ‘vatandaşların idari hizmetlere ulaşımının kolaylaştırılması’ kapsamında alındığı ifade edilmişti. Kabine toplantısında yeni valiliklerde iş imkanları sağlanması ve nüfus yoğunluklarına göre yatırım yapılması konuları ele alındı.



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.