ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ile telefonda görüştü: Sudan’a yönelik yardımlar yönetimin sivillere teslim edilmesine bağlı

Sudan Direniş Komiteleri yarın Halk Otoritesi Kurma Sözleşmesi’ni imzalayacak.

Halk Direniş Komitelerinin öncülüğünde Sudan’da devam eden gösteriler (AP)
Halk Direniş Komitelerinin öncülüğünde Sudan’da devam eden gösteriler (AP)
TT

ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan ile telefonda görüştü: Sudan’a yönelik yardımlar yönetimin sivillere teslim edilmesine bağlı

Halk Direniş Komitelerinin öncülüğünde Sudan’da devam eden gösteriler (AP)
Halk Direniş Komitelerinin öncülüğünde Sudan’da devam eden gösteriler (AP)

Washington Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Abdulfettah el-Burhan’a, ABD ve uluslararası toplumun Sudanlılara yardım yapmasının yönetimin sivillere teslim edilmesine bağlı olduğunu bildirdi. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü, Şarku’l Avsat’a yaptığı açıklamada, ABD'nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee’nin “Sudan ordusunun söz verdiği güven inşa etme tedbirlerinin tamamını uygulamaya teşvik etmek için” pazar akşamı Burhan ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini bildirdi.
Sözcü, Molly Phee’nin, görüşmede “Sudanlı aktörler arasındaki müzakerelerin Birleşmiş Milletlerin kolaylaştırma girişimi ile olumlu sonuçlara yol açabilecek bir ortamda yapılması için güven inşa edici önlemlerin alınması gerektiğine” işaret ederek, “olağanüstü hal durumunun kaldırılması ve keyfi bir şekilde tutuklanan tüm sivillerin derhal serbest bırakılması gerektiğini” vurguladığını belirtti.
Burhan ile görüşmesinde, BM süreci üzerinden geçiş dönemi için sivil bir çerçevenin oluşturulması konusunda hızlı bir ilerleme sağlanmasının önemine dikkat çeken Molly Phee, Sudan ordusuna yakın gelecekte bu çerçeveye göre kurulacak sivil bir hükümete yönetimi devretme çağrısında bulundu. Molly Phee, “Sudan, Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) mali desteğini kaybetmekten kaçınmak ve Paris Kulübü tarafından borçlardan muaf tutulmak istiyorsa bu adımlar gerekli” dedi.
Öte yandan Sudan’da sivil yönetimin kurulması ve Aralık 2018 Devrimi’nin hedeflerinin gerçekleştirilmesi talebiyle düzenlenen protestolara öncülük eden Direniş Komiteleri, yarın Halk Otoritesi Kurma Sözleşmesi’ni imzalamaya hazırlandığını duyurdu. Direniş Komiteleri’nin bu açıklaması BM Sudan'daki Entegre Geçiş Yardım Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği (AfB) ve Doğu Afrika'da Hükümetler Arası Kalkınma Otoritesi’nden (IGAD) oluşan üçlü mekanizmanın gözetimindeki diyalogun başlayacağı ve ülkede gergin bir havanın hakim olduğu bir ortamda geldi. Direniş Komiteleri’nin sözleşmesi, Direniş Komiteleri’nin siyasi kurulları ve programı bulunan, sivil yönetim ve askerlerin iktidardan indirilmesi hedeflerini gerçekleştirmeye yönelik bir siyasi haritaya sahip tek çatı altında toplanan örgütlü bir yapıya dönüşmesini amaçlıyor.
Şarku’l Avsat’a konuşan Direniş Komiteleri Sözcüsü, çeşitli şehirlerdeki Direniş Komiteleri tarafından hazırlanan sözleşmeler ile başkent Hartum’da hazırlanan sözleşmenin birleştirilerek ortak bir metin oluşturulduğunu belirtti. Direniş Komiteleri’nin hazırladığı sözleşmenin yarın imzalanacağını aktaran Sözcü, bu sözleşmenin temel amacının devrim güçlerinin birleşmesi, askeri cuntanın düşürülmesi için halkın yöneteceği birleşik bir merkez kurulması ve devrimin “özgürlük, barış, adalet, şehitlerin intikamını alma ve failleri adil mahkemelere çıkarma” hedeflerinin gerçekleştirilmesi olduğunu ifade etti.
2013’te kurulan Direniş Komiteleri, aynı yıl gerçekleşen Eylül Ayaklanmasında önemli rol oynadı. Nitekim bu ayaklanma İslamcı rejimin sarsılmasına ve neredeyse düşmesine yol açıyordu. İslamcı rejim bu nedenle milisleri kullandı ve ayaklanmayı şiddete başvurarak bastırdı. Yüzlerce kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. O tarihten bu yana Direniş Komiteleri devrik lider Ömer el-Beşir rejimine karşı protestolara öncülük etmeye devam etti. Direniş Komiteleri Genelkurmay Başkanlığı’nın 11 Nisan 2019’da Beşir’i görevden almasına yol açan Genelkurmay Başkanlığı Karargahı önündeki protestolarda aktif bir şekilde rol aldı.
Direniş Komiteleri, mahallelerde ve şehirlerde ortaya çıkan halk örgütlerinden oluşuyor. Bünyesinde çok sayıda genç bulunuyor. Faaliyetleri gösterici kalabalıklarını toplama ve koordinasyon oluşturmakla sınırlı olan Direniş Komiteleri, sözleşmenin imzalanmasının ardından Ordu Komutanı’nın uygulamaları ve devrimi destekleyen siyasi güçlerin arasındaki ihtilaflarla başa çıkabilecek bir yönetim merkezine dönüşmesi bekleniyor. 25 Ekim’de Orgeneral Abdulfettah el-Burhan komutasındaki Sudan ordusunun yönetime el koyduğu ilk günden beri Direniş Komitelerinin yöneticileri takibata uğruyor. Güvenlik güçlerinin, ordunun yönetime el koymasını protesto için düzenlenen gösterilerde orantısız güç kullanması sonucu 95 kişi hayatını kaybetti, binlerce kişi yaralandı ve şu ana kadar çok sayıda hapiste kalmaya devam ediyor.
Başkent Hartum’da örgütlenen ve kendisini “Koordinatörlükler” diye isimlendiren Direniş Komiteleri, Facebook sayfasında yaptığı paylaşımda, yürüttüğü görüşmelerde, ülkede taban politikasının uygulanmasında yeni aşamaya geçmek için sözleşmeyi imzalama kararı çıktığını bildirdi. Kendilerini “Devrimci Erkekler ve Devrimci Kadınlar” diye isimlendiren bir grup, taban politikasını yeni bir siyasi dönem başlatmak için ilan etme ve ülkenin dört bir yanında güçlendirme çağrısında bulunarak, halkın ve ülkenin kaderine karar verecek olan tarafın yine halk olduğunu vurguladı.
Hartum’daki tüm koordinatörlükler, Aralık Devrimi’nin zafere ulaşmasını ve hedeflerini gerçekleştirmenin yolunu açacak ve siyasi ve örgüt programları üzerinde birleşmeyi mümkün hale getirecek Halk Otoritesi Oluşturma Sözleşmesi’ni imzalama çağrısında bulundu. Hartum’daki koordinatörlüklerin sözleşmeyi imzalaması, siyasi partilerden bağımsız bir ‘halk örgütü’ oluşturma yolunda büyük adım bir adım atılması anlamına gelir. Nitekim eski tecrübeler koordinatörlüklerin ordunun uygulamalarıyla başa çıkma hususunda en fazla güce ve etkiye sahip olduğunu kanıtlıyor.
Yarınki sözleşmeyi imzalaması beklenen gruplar şunlar: Hartum’un Doğu Mahalleleri Komiteleri, Hartum’un Güney Direniş Komiteleri Koordinatörlüğü, Kalakla Direnişi ve Hartum’un Güneyi Komiteleri, Cebelu’l Evliya Direnişi Merkez Komiteleri Topluluğu, Hartum’un Bahri Mahalleleri Direniş Komiteleri, Sudan’ın Güneyindeki Nil Nehri Doğusu Direniş Komiteleri Koordinatörlüğü, El-Hac Yusuf Direniş Komiteleri Koordinatörlüğü, Karari Direniş Komiteleri Koordinatörlüğü ve El-Erbain, El-Fil, El-Mevrada Direniş Komiteleri Koordinatörlüğü. Başkent Hartum’daki komiteleri birleştirme adımı, tüm ülke genelindeki direniş komitelerini birleştirme yolundaki ilk adım kabul ediliyor. Hartum dışındaki diğer kentlerdeki komitelerin de Halk Otoritesi Oluşturma Sözleşmesi’ni imzalamak için görüşmeler gerçekleştirmesi bekleniyor.
Direniş Komiteleri Ramazan ayında kısa süreli bir ‘dinlenmenin’ ardından sokaklara ve gösterici kalabalıklarına geri döndü. Perşembe günü düzenlenen gösterilere binlerce kişi katıldı. Polisin gösterilere müdahalesinde orantısız güç kullanması sonucu polis aracının ezdiği genç bir gösterici hayatını kaybetti, onlarca kişi yaralandı, onlarca gösterici tutuklandı. Hapishanelerdeki göstericiler kötü koşullar altında tutuluyor. Olağanüstü Hal Avukatları başta olmak üzere birçok insan hakları örgütü hapishanelerdeki göstericilerin serbest bırakılması için çalışıyor.



Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?
TT

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Hizbullah'a yönelik çağrı cihazı saldırısıyla ilgili en büyük soru: Neden şimdi?

Colin P. Clarke

Lübnan ve Suriye’nin bazı bölgelerinde salı günü gerçekleştirilen eş zamanlı bir saldırıda, Lübnan’daki Hizbullah Hareketi tarafından kullanılan yüzlerce çağrı cihazı peş peşe patladı. Saldırıda en az 10 kişi öldü, binlerce kişi yaralandı.

Birçok kişi saldırının neden şimdi düzenlendiğini ve saldırının zamanlamasının daha geniş bir anlamı olup olmadığını merak ediyor.

İsrail, ABD'nin daha geniş çaplı bir operasyonun, bölgede topyekûn bir savaşa yol açabileceği yönündeki uyarılarına rağmen, Hizbullah’ın saldırılarını önlemenin savaştaki hedeflerinden biri olduğunu açıkladı. Çağrı cihazı saldırısı İsrail'in Lübnan'da Hizbullah'a karşı yürüteceği uzun vadeli bir askeri harekatın başlangıcı olabileceği gibi, İsrail ile İran'ın vekilleri arasında uzun süredir devam eden gölge savaşının son gizli operasyonu da olabilir. İsrail, saldırıyı fark edilmeden gerçekleştirilebileceği zaman aralığı sınırlı olduğu için de böyle bir saldırı düzenlemiş olabilir.

İsrail'in istihbarat servisi Mossad için bu saldırı, 7 Ekim 2023 tarihinde Hamas'ın İsrail'e yönelik saldırısında yaşanan başarısızlıklar nedeniyle ciddi şekilde zedelenen itibarını iyileştirme yolunda atılan sağlam bir adım olabilir. Saldırı aynı zamanda bir casus romanından fırlamış gibi görünüyor. Mossad'ın böylesine büyük ve dramatik bir operasyonu nasıl gerçekleştirebildiğine dair çok sayıda hipotez ortaya atıldı. Patlayıcıların çağrı cihazlarına üretim aşamasında mı yoksa tedarik süreci sırasında mı yerleştirilmiş olabileceğini henüz bilmiyoruz.

Hizbullah, İsrail'in siber saldırılarına karşı önlem amacıyla çağrı cihazları gibi eski iletişim araçlarını kullanıyordu. Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın alternatif iletişim araçları kullanmaya çağırdığı Hizbullah üyeleri 7 Ekim saldırısının ardından cep telefonu kullanmaktan büyük ölçüde kaçındılar.

Bazı kişiler cihazlara sızan kötü amaçlı yazılımın pillerin aşırı ısınmasına ve sonunda patlamasına neden olduğunu düşünüyor. Oysa saldırı titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi. Saldırının anlık etkisi ne olursa olsun, ortaya çıkan tablo Hizbullah'ın paranoyasını arttıracak ve Mossad'ın gelecekte yapabileceklerine karşı daha fazla temkinli olmasına yol açacak. Hizbullah'ın bu saldırının ardından iç güvenlik aygıtında bir revizyona gidebilir, operasyonel güvenliğindeki boşlukları gözden geçirebilir ve üyelerinin yeteneklerini arttırmaya çalışabilir. Tüm bunlar aynı zamanda Hizbullah içinde kan dökülmesine yol açabilir ve içeride bir casus avı başlayabilir. Bu da İsrail istihbaratı için bir başka kazanç olacaktır.

Saldırı, titiz bir planlama ve ayrıntılara gösterilen özenle dikkatlice organize edildi.

Hamas Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’ye geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında Tahran'da düzenlenen suikastta olduğu gibi çağrı cihazı saldırısının arkasındaki nedenlerden biri de Mossad'ın prestijini yeniden kazanma konusundaki kararlılığıydı. İsrail istihbaratı 7 Ekim 2023 saldırısından önce her şeye gücünün yetebileceği yönünde güçlü bir imaja sahipti. Mossad efsaneleri, Steven Spielberg yönettiği Münih ve Netflix yapımı Kaos gibi popüler casusluk filmleriyle ekranlara taşınmıştı.

İsrail'in hedef odaklı suikastlarında, geçtiğimiz ocak ayında Beyrut'ta Hamas'ın Siyasi Büro Başkan Yardımcı Salih el-Aruri, temmuz ayı sonlarında yine Beyrut'ta Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından Fuad Şükür ve Şükür’den kısa bir süre sonra da İsmail Heniyye öldürüldü.

dfv fdev
Patlayan çağrı cihazlarından birinden geri kalanlar Beyrut'ta sergilendi, 18 Eylül (AFP)

İsrail'in gizli operasyonlarının Mossad'ın imajını iyileştirmenin yanı sıra daha pratik bir etkisi de var. Saldırı büyük olasılıkla Hizbullah'ın komuta ve kontrol merkezini yok etti. Bu da öngörülebilir gelecekte Hizbullah için büyük iletişim sorunlarına yol açacak. Dahası, salı günü gerçekleşen saldırıda yüzlerce Hizbullah üyesi yaralandı. Bazılarının parmaklarının ya da ellerinin koptuğu ya da geçici de olsa sahadan uzaklaşmalarına neden olan başka yaralanmalar gibi fiziksel bozukluklara sebep olduğu şüphesiz.

Yemen'deki Husiler, Irak ve Suriye'deki milisler ve İran'ın diğer vekilleri daha fazla önlem almaya başlayacaktır. Bu durum söz konusu grupların birbirleriyle iletişim kurma şekillerinde değişikliklere yol açarak koordinasyon düzeylerini doğrudan etkileyebilir ve saldırı düzenleme kabiliyetlerini engelleyebilir.