Kovid-19 pandemisinde tehlikeli bir varyant çıkmaması halinde sakin bir yaz bekleniyor

Pekin’in Kovid-19 ile mücadele kapsamında izole ettiği mahallelerden biri (Reuters)
Pekin’in Kovid-19 ile mücadele kapsamında izole ettiği mahallelerden biri (Reuters)
TT

Kovid-19 pandemisinde tehlikeli bir varyant çıkmaması halinde sakin bir yaz bekleniyor

Pekin’in Kovid-19 ile mücadele kapsamında izole ettiği mahallelerden biri (Reuters)
Pekin’in Kovid-19 ile mücadele kapsamında izole ettiği mahallelerden biri (Reuters)

ABD’li epidemiyologlar, Kovid-19 pandemisinde vaka, hastaneye yatış ve can kayıplarında keskin bir artış yaşanan son iki yılın yaz mevsimlerinden farklı olarak önümüzdeki yazın sakin geçmesini bekliyor.
Sağlık uzmanları, vaka sayılarında artış ihtimali olmasına rağmen, herhangi bir dalganın ‘önceki iki yazda tanık olunan kadar yıkıcı olmayacağını’ söyledi.
Önceki iki yazın aksine, birçok insanın, aşılar, destek dozları ve enfeksiyonlar sayesinde Kovid-19’a karşı bir miktar bağışıklığı bulunuyor. Ayrıca aşılanmamış kişilerin hastanelere yatış gerektiren enfeksiyonlar geçirmesini engelleyebilecek antiviral ilaçlara da erişim imkânı bulunuyor.
Uzmanlar, yaz beklentilerine ilişkin bu iyimser görüşü, ilkbahardaki Kovid-19 virüsünün yönelimlerine dayanarak ortaya koydu. Zira Omikron varyantı sebebiyle kış aylarında enfeksiyonların artmasının ardından vakalar azaldı, stabilize oldu ve ilkbaharda tekrar yükselmeye başladı. Örneğin, ABD’nin Johns Hopkins Üniversitesi’nden alınan verilerin analizi, Nisan ayında vaka sayısının bir önceki aya göre ikiye katlanarak günde yaklaşık 54 bin vakaya çıktığını, ancak vaka sayısındaki bu artışa karşın, ortalama can kaybı oranın Mart sonundaki verilerin yaklaşık yarısı olarak, günde 327 vakaya düştüğünü gösterdi.
Ay sonunda hastaneye yatırılan toplam vaka sayısı 17 bin 288 olarak kaydedildi. Bu sayı Mart ayının sonunda kaydedilen 16 bin 32 kişinin çok üzerinde değildi.
Koronavirüsün öngörülememesi, yazın nasıl olacağını belirlemeyi zorlaştırsa da Johns Hopkins Üniversitesi'nde epidemiyoloji profesörü olan Keri Althoff, USA Today tarafından dün yayınlanan bir haberde, “Aşıların ve önceden geçirilmiş enfeksiyonların sağladığı bağışıklığın karşı koyamadığı yıkıcı bir varyant ortaya çıkmadıkça, pandeminin akut aşamasını geride bırakmış olacağız” değerlendirmesinde bulundu. Ancak, bir pandeminin akut olduğu aşamaya geçilmesi, grip gibi virüsün endemik aşamasına geçilmesi ve mevsimsel olması anlamına gelmiyor. Zira bir hastalığın endemik olması, ciddi enfeksiyon veya ölüm riskinin daha düşük olduğu, bir veya iki haftalık enfeksiyonların yaşandığı bir aşama anlamına geliyor.
Althoff, “Ortadayız, endemik aşamaya ulaştığımızı söyleyemem, çünkü şu anda bile öngörülmesi zor olan şeyler var. Kovid-19’un endemik olarak kabul edilebilmesi için bilim insanlarının kabul edilebilir bir bulaşma seviyesi olduğunu tespit etmesi gerekiyor ancak henüz bu olmadı” ifadelerini kullandı.
Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi’nde halk sağlığı araştırmacısı olan Julie Swann da Althoff ile aynı fikirde olduğunu belirtti. Swann, “Virüs, öngörülebilir bir model izlediğinde de endemik olarak kabul edilebilir. Örneğin, sağlık yetkilileri her yıl grip mevsiminin ne zaman başlayıp biteceğini, hangi varyantların ortaya çıkabileceğini ve kaç vakanın oluşabileceğine yönelik tahminde bulunabilir. Kovid-19 henüz belirgin bir mevsimsel model göstermedi” dedi.
Swann “Endemik bir virüs insanların hayatını bozmaz, ancak Kovid-19 için durum öyle değil. İnsanlar koronavirüs için pozitif olarak tespit edildiğinde, aile üyelerinin kendilerini izole etmeleri, karantinaya alınmaları, maske takmaları ve seyahat etmekten kaçınmaları gerekiyor. Bazı zamanlarda kişinin okuldan uzaklaşması ya da evden çalışması gerekebiliyor. Enfekte kişilerin yakınlarına haber vermesi gerekiyor. Dolayısıyla virüs hala hayatı felç ediyor” şeklinde konuştu.
Sağlık uzmanları, virüsün endemik olma aşamasına girme yolunda olduğumuzu düşünüyor. Columbia Üniversitesi’nde epidemiyoloji doçenti Jessica Justman, ilk adımın ciddi enfeksiyonları önlemek olduğunu, vaka sayısındaki artış, daha fazla hastaneye yatış ve ölüme yol açmadığı sürece artık sorun olmadığını belirtti.
Bunu sağlamanın en iyi yolunun, daha fazla kişinin aşı yaptırması ve risk altındakileri güvende tutmak için önleyici tedbirlerin uygulanması olduğu belirtildi. Justman, “Vakalardaki artışı, hastaneye yatışlardaki artıştan ayırabileceğimiz noktaya yaklaştığımızı umuyorum. Ulaşmaya çalıştığımız hedef bu” ifadelerini kullandı.



Google'ın New York ofisini tahtakurusu bastı

Google'ın New York ofisinde çalışanlara, olası bir tahtakurusu salgınının ardından evde kalmaları söylendi (AP)
Google'ın New York ofisinde çalışanlara, olası bir tahtakurusu salgınının ardından evde kalmaları söylendi (AP)
TT

Google'ın New York ofisini tahtakurusu bastı

Google'ın New York ofisinde çalışanlara, olası bir tahtakurusu salgınının ardından evde kalmaları söylendi (AP)
Google'ın New York ofisinde çalışanlara, olası bir tahtakurusu salgınının ardından evde kalmaları söylendi (AP)

Google'ın New York ofisinde çalışanlara, olası bir tahtakurusu istilası nedeniyle evde kalmaları söylendi.

WIRED'ın ulaştığı e-postaya göre, ilaçlama ekipleri ve bir arama köpeği "tahtakurusu varlığına dair güçlü kanıtlar" bulduktan sonra, çalışanlar pazar günü sorun hakkında bir e-posta aldı.

Kaynaklar, yayın kuruluşuna istilanın Chelsea kampüsündeki büyük peluş oyuncaklarla bağlantılı olabileceğini söyledi ancak bu henüz doğrulanmadı. Chelsea kampüsünün 1930'lardan kalma tarihi bir tren terminalinin bulunduğu yere inşa edilmesi yaklaşık 2,1 milyar dolara mal olmuştu.

The Independent, salgın hakkında yorum almak için Google'la geçti.

Şirketin çevre, sağlık ve güvenlik ekibi adına New York'taki tüm Google çalışanlarına gönderilen e-postada, işlem tamamlanana kadar ofisten uzak durmaları söylendi ancak bazıları pazartesi günü geri döndü.

WIRED'a göre şirketin New York'taki diğer Google kampüslerinde "aşırı tedbir" amacıyla ek denetimler gerçekleştirdiği bildiriliyor.

E-postaya atıfta bulunan yayın kuruluşu, Google'ın çalışanlarından "tahtakurusu maruziyeti" belirtileri yaşamaları halinde rapor vermelerini istediğini ve tesis içinde tahtakurusu gördüklerinde bunu bildirmeleri gerektiğini de ekledi.

Google çalışanlarına, evlerinde tahtakurusu bulmaları halinde profesyonel böcek ilaçlama şirketlerine başvurmaları söylendi.

Tahtakurularının yok edilmesi, hızlı üreme döngüleri, yaygın böcek ilaçlarına karşı dayanıklılıkları ve uyum sağlama yetenekleri gibi çeşitli faktörler nedeniyle epey zor.

Bu parazitlerin kolayca yayıldıkları ve bagaj, giysi ve diğer eşyalarla otostop çekerek yeni alanlara hızla yayılabileceği de biliniyor.

The Bed Bug Experts'e göre, "Bu, bir yeri başarıyla arındırsanız bile, istila edilmiş eşyaları evinize getirirseniz veya tahtakurularının istila ettiği bir yere seyahat ederseniz, tekrar bulaşma riski olduğu anlamına geliyor".

Google'ın New York ofisleri daha önce 2010'da, teknoloji devinin 9. Cadde ofisinde tahtakurularınca istila edilmişti. Bu ofis, parazitlerin New York'ta daha geniş bir alana yayılmasının bir parçasıydı.

Independent Türkçe


İspanya'nın popüler tatil beldesinde sigara yasağı

Önerge, evcil hayvanların yaz aylarında San Sebastian sahil şeridinde 21.00'le gece yarısı arasında dolaşmasına izin veriyor (Wikimedia Commons)
Önerge, evcil hayvanların yaz aylarında San Sebastian sahil şeridinde 21.00'le gece yarısı arasında dolaşmasına izin veriyor (Wikimedia Commons)
TT

İspanya'nın popüler tatil beldesinde sigara yasağı

Önerge, evcil hayvanların yaz aylarında San Sebastian sahil şeridinde 21.00'le gece yarısı arasında dolaşmasına izin veriyor (Wikimedia Commons)
Önerge, evcil hayvanların yaz aylarında San Sebastian sahil şeridinde 21.00'le gece yarısı arasında dolaşmasına izin veriyor (Wikimedia Commons)

İspanya'nın gözde tatil beldelerinden biri, sigara izmaritlerinin "kumları kirletmesini" önlemek için kıyılarında sigara içilmesini yasaklamayı planlıyor.

San Sebastian Donostia Belediye Meclisi, belediye plajlarında sigara içmeyi yasaklamak ve "sigara içilmeyen alanları teşvik etmek" için yönetmeliği değiştirmeyi amaçlıyor.

Meclis "Yönetmelik, belediye plajlarında sigara içme yasağı getirmeyi, köpeklerin yıl boyunca belirli kullanım koşulları altında plajlara erişmesine izin vermeyi, hijyen, kontrol ve güvenlikle ilgili hususları düzenleyerek saygılı bir şekilde birlikte yaşama ortamı sağlamayı ve kamusal alanların bakımında sorumluluk sahibi bir sahiplenmeyi ve vatandaşların ortak sorumluluğunu teşvik etmeyi amaçlıyor" ifadelerini kullanıyor.

İspanyol araştırma kuruluşu AZTI'nin bir araştırmasına göre sigara izmaritleri, Gipuzkoa ilinin plajlarında toplanan atıkların yüzde 30 ila 50'sine denk geliyor.

AZTI, her bir sigaranın 500 ila 1000 litre deniz suyunu kirletebileceğini de ekliyor.

Belediye meclisi, kumsalların halihazırda "istismar edilmesini" kontrol altına alarak "çevreye ve hayvanlara saygılı, daha sağlıklı, dost canlısı ve sessiz plajlara" doğru ilerlemeyi hedefliyor.

Çeşitlilik, Kapsayıcılık ve Çevreden Sorumlu Belediye Meclis Üyesi Iñigo García şöyle diyor:

Düzenlemedeki bu güncelleme, açık bir toplumsal talebe yanıt vererek bir arada yaşamayı, çevre kalitesini ve toplumsal refahı iyileştirmeyi amaçlıyor.

Teklif edilen önerge, belediye meclislerinin plajlarda tütün kullanımını düzenlemesine olanak tanıyan 7/2022 sayılı Atık ve Kirlenmiş Topraklar Kanunu'yla destekleniyor.

Köpeklerin plaja erişimi de yıl boyunca düzenlenecek ve plaja giden herkesin "iç huzurunu" sağlamak için hoparlörlerin kullanımı sınırlandırılacak.

Yeni önerge, köpeklerin yaz aylarında saat 21.00'le gece yarısı arasında San Sebastian plajlarına erişmesine izin verecek.

San Sebastian vatandaşları öneri hakkındaki görüşlerini 7 Kasım'a kadar sunabilecek.

Belediye meclisi yeni kurallara uyulmaması durumunda yaptırım uygulanacağı uyarısında bulundu.

Garcia, "Plajlarımızın San Sebastian halkının tamamı için çevre kalitesi, huzur ve sağlığın simgesi olmaya devam etmesini istiyoruz ve bu ancak kolektif katılımla mümkün olabilir" diye ekliyor.

Independent Türkçe 


Yaşlılarda obezite kaynaklı kanser hızla artıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Yaşlılarda obezite kaynaklı kanser hızla artıyor

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Çığır açan yeni bir araştırma, genç ve yaşlı yetişkinlerde obeziteye bağlı kanser vakalarında dünya çapında artışa dair uyarıda bulunuyor.

Annals of Internal Medicine adlı akademik dergide yayımlanan çalışma, bazı kötü huylu tümörlerin çoğunlukla genç yetişkinleri etkilediği yönündeki eski düşünceleri altüst ederek, 21. yüzyılda kansere bakışta bir paradigma değişimine yol açıyor.

Imperial College London’dan araştırmacıların da aralarında yer aldığı bilim insanları, obezite kaynaklı kanser gelişiminin küresel bölgeler ve yaş grupları genelindeki kişileri etkilediğini göstermek için 20 yıllık kanser hastası verilerini değerlendirdi.

Çalışmada, Uluslararası Kanser Araştırmaları Ajansı'nın GLOBOCAN veri tabanı aracılığıyla Asya, Avrupa, Afrika, Kuzey ve Güney Amerika ve Avustralasya'daki 42 ülkeden toplanan, 2003'le 2017 arasındaki yıllık kanser vakası verileri incelendi.

Araştırmacılar, daha önceki çalışmalarda genç yetişkinlerde artış gösterdiği tespit edilen lösemi, kolorektal, mide, meme, prostat, endometriyal, safra kesesi, böbrek, karaciğer, özofagus, ağız, pankreas ve tiroid kanserleri gibi 13 kanser türüne ilişkin verileri analiz etti. Daha sonra hasta gruplarını genç yetişkinler (20-49 yaş) ve yaşlı yetişkinler (50 ve üzeri) olarak ayırdılar.

Bu yaklaşım, araştırmacıların yaşa bağlı kanser örüntülerine odaklanmış bir anlayış geliştirmesine imkan tanıyarak beklenmedik bulgular elde etmelerini sağladı. Bazı kanserlerin sadece gençlerde görüldüğü yönündeki eski kanıların aksine araştırma, 6 kanser türünün (lösemi, tiroid, meme, endometriyal, kolorektal ve böbrek) ankete katılan ülkelerin neredeyse dörtte üçünde genç ve yaşlı yetişkinlerde artan görülme sıklığı gösterdiğini ortaya koydu.

Araştırmacılar, büyük ölçüde obeziteyle bağlantılı olan bu kanserlerin, belirli yaş gruplarıyla sınırlı kalmak yerine yetişkinlik dönemi boyunca geniş etkiler gösterdiği uyarısını yaptı. Önceki çalışmalar obezite ve kanser arasındaki bağlantıyı ortaya koymuştu.

Bilim insanları, artan yağ dokusu birikiminin vücutta iltihaplanmaya neden olabileceğini, hormon seviyelerini değiştirebileceğini, hücre metabolizmasını bozabileceğini ve kanserojen bir ortam yaratabileceğini söylüyor.

Çalışmada, rahim ve böbrek kanserlerinin obeziteyle en güçlü bağlantıları gösterdiği belirtiliyor ve yağ dokusunun yalnızca bir enerji deposu olarak değil, aynı zamanda hormon üretimi için bir merkez olarak da hizmet ettiği vurgulanıyor.

Araştırmacılar, kişinin hormon salgılama profilinin düzensiz olması durumunda hücre çoğalmasının artabileceğini ve ölü hücrelerin atılımının bozulabileceğini, bunun da tümör riskini yükseltebileceğini söylüyor.

Çalışmada, özellikle genç nüfusta karaciğer, ağız, yemek borusu ve mide kanserlerinin oranlarında düşüş tespit edildi; bu düşüş büyük olasılıkla tütün kullanımı, alkol tüketimi ve viral hepatiti hedef alan başarılı halk sağlığı müdahalelerinden kaynaklanıyor.

Öte yandan kolon kanseri oranlarının genç yetişkinlerde yaşlılara göre daha keskin bir şekilde arttığı görülüyor. Bilim insanları, bunun yaşlı yetişkinlerde artan tarama ve erken teşhis çalışmalarından kaynaklanabileceğini, gençlerinse muhtemelen çevreleri veya beslenme biçimleri yoluyla yeni kanserojen maddelere daha fazla maruz kalabileceğini belirtti.

Bilim insanları, yeni bulguların farklı yaş gruplarındaki kanser alt tiplerinin nedenlerini keşfeden özel araştırmalara olan ihtiyacı vurguladığını belirtti.

"Bu bulgular gelecekteki araştırmalara, klinik ve halk sağlığı kılavuzlarına bilgi sağlayabilir" diye yazdılar.

Independent Türkçe