ABD Başkanı Biden, Suriye, Irak ve Yemen'le ilgili ulusal OHAL süresini uzattı

Mart 2018 tarihinde Münbiç'te devriye görevi gerçekleştiren ABD güçleri (AP)
Mart 2018 tarihinde Münbiç'te devriye görevi gerçekleştiren ABD güçleri (AP)
TT

ABD Başkanı Biden, Suriye, Irak ve Yemen'le ilgili ulusal OHAL süresini uzattı

Mart 2018 tarihinde Münbiç'te devriye görevi gerçekleştiren ABD güçleri (AP)
Mart 2018 tarihinde Münbiç'te devriye görevi gerçekleştiren ABD güçleri (AP)

ABD Başkanı Joe Biden, Ortadoğu’daki üç ülkede; Suriye, Irak ve Yemen’deki ulusal olağanüstü halin (OHAL) uzatılmasını onayladı. Biden,  ABD'nin ulusal güvenliğini tehdit eden bu ülkelerdeki çalkantılı iç koşullara dikkati çekti.
Biden’ın, Suriye'de ulusal OHAL’i bir yıl daha uzatma kararı 11 Mayıs’ta yürürlüğe girecek. Suriye hükümetinin eylemlerinin terörizmi desteklediğini, Lübnan ve Irak'ı istikrarsızlaştırdığını ve füze programları ve kitle imha silahlarıyla ilerlemeye devam ettiğini söyleyen Biden, “Suriye rejiminin kendi halkına uyguladığı baskı sadece Suriye halkını tehlikeye atmakla kalmıyor, tüm bölgede istikrarsızlık yaratıyor” ifadelerini kullandı. ABD Başkanı, Suriye rejiminin kimyasal silahlarla ilgili eylem ve politikalarının, terör örgütlerini desteklediğini ve böylece ABD’nin ulusal güvenliği ve dış politikası için bir tehdit oluşturduğunu kaydetti.
Biden yönetimi, Rusya ve İran’ı, Esed rejimini Suriye halkına karşı uyguladığı ‘vahşi şiddet ve insan hakları ihlallerinde’ desteklemekle suçluyor. Esed rejimini ve destekçilerini Suriye’deki savaşı durdurmaya ve ateşkese ulaşmaya çağıran ABD yönetimi, tüm Suriyelilere engelsiz bir şekilde insani yardımların ulaştırılmasının sağlanması ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararı uyarınca Suriye'de siyasi bir çözüm için müzakerelere devam edilmesini istedi.
Biden’ın kararında, ABD’nin gelecekte ulusal OHAL’in devam edip etmeyeceğini belirlemek için Suriye hükümetinin politika ve prosedürlerindeki değişiklikleri dikkate alacağı belirtildi.
ABD, Suriye rejimini Lübnan ve Irak'taki terör örgütlerini desteklemekle suçlayarak Esed rejimine karşı yaptırımlar uyguladı ve 2004 yılından bu yana devam eden bir ulusal OHAL ilan etti. 2011'den bu yana ABD yönetimleri, rejimin protestocuları bastırmaya devam etmesi nedeniyle Suriye’deki hükümet kurumlarına ve özel kuruluşlara, rejimdeki yetkililere ve destekçilerine karşı çok sayıda yaptırım uyguladılar.
Öte yandan Başkan Biden, Irak'taki ulusal OHAL süresinin de bir yıl daha uzatılması kararı aldı. Kararın nedeni olarak Irak'ın yeniden inşasının ve ülkede barış ve güvenliğin yeniden sağlanmasının önündeki engellerin halen mevcut olması ve ABD'nin ulusal güvenliğini ve dış politikasını tehdit etmesi gösterildi.
Biden, Yemen'de 16 Mayıs'ta sona erecek olan ulusal OHAL süresinin uzatılması kararıyla ilgili açıklamasında ise Husileri anmadan şunları söyledi:
“Yemen hükümetinin bazı eski üyelerinin ve ‘diğerlerinin’ eylemleri ve politikaları, Yemen'in güvenliğini, barışını ve istikrarını tehdit etmeye devam ederken ABD’nin ulusal güvenliğine ve dış politikasına karşı bir tehdit oluşturuyor.”



Ali Laricani'nin dönüşü İran’ın güvenlik politikalarını değiştirir mi?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla
TT

Ali Laricani'nin dönüşü İran’ın güvenlik politikalarını değiştirir mi?

Fotoğraf: Majalla
Fotoğraf: Majalla

Araş Azizi

İran, İsrail ve ABD ile 12 günlük savaştan bu yana ilk kez güvenlik liderleri arasında önemli değişiklikler yaptı. İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan, 7 Ağustos'ta Ali Laricani'yi Ali Ekber Ahmedi'nin yerine Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri olarak atadı. Laricani aynı zamanda Ali Hamaney'in Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ndeki temsilcilerinden biri oldu.

Pezeşkiyan ayrıca Savunma Konseyi adıyla yeni bir konseyin kurulduğunu açıkladı, ancak anayasa böyle bir konseyin varlığını öngörmediğinden bu açıklama geniş çapta soru işaretlerine yol açtı. Anayasa, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ne bağlı alt organların kurulmasına izin veriyor, ancak bu sadece parlamentonun kararıyla mümkün. Yeni konsey ise çoğu üyesi Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi ile ortak olan, bir başkan tarafından yönetilen ve önde gelen siyasi ve askeri liderlerin yanı sıra İran’ın Dini Lideri’nin de iki temsilcisinin yer aldığı tekrarlanan bir yapıya benziyor.

Bu değişiklikler, geçen yıldan beri şekillenmeye başlayan bir sürecin devam ettiğini gösteriyor. Bu süreç, aşırı uçların etkisinin azalması ve Batı ile müzakereye açık olan daha pragmatik kişiliklerin yükselişini içeriyor.

Bu adım, son yıllarda nispeten marjinalleşmiş, nüfuzlu dini ailenin üyesi olan Laricani için önemli bir geri dönüş anlamına geliyor. Anayasayı Koruyucular Konseyi (AKK) Laricani’nin 2021 ve 2024 yıllarında cumhurbaşkanlığı adaylığını reddetmişti. Ali Laricani’nin İran’da ağırlığı olan kesimlerle çatışmaya giren kardeşi Sadık Laricani ise 2021 yılında AKK’deki koltuğunu, 2024 yılında ise Uzmanlar Meclisi'ndeki koltuğunu kaybetti, ancak rejimin çıkarlarını belirleyen Düzenin Maslahatını Teşhis Konseyi başkanlığını elinde tuttu.

Laricani'nin yeniden ön plana çıkması bir süredir bekleniyordu. Son yıllarda Hamaney'in danışmanı olarak görev yapan Laricani, önemli diplomatik görevler üstlendi. Bunların başında geçtiğimiz ay Moskova'ya yaptığı sürpriz ziyaret geliyor.

Laricani ailesi her zaman muhafazakar akımla bağlantılı olsa da 2007 yılında Ali Laricani ile sertlik yanlısı Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad arasında çıkan anlaşmazlık, onu yavaş yavaş muhafazakarların katılık yanlısı kanadına karşı çıkan ve daha pragmatik politikalar savunan kanada doğru itti. Bu durum, dönemin Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'ye ve onun Batı ile nükleer müzakerelerdeki yaklaşımına verdiği destekle ortaya çıktı. Bu da onu, kendisini ötekileştirmeye çalışan muhafazakarların gözünde önemli bir rakip haline getirdi.

Ancak 2023 yılına gelindiğinde, muhafazakarlar devlet kurumlarını ele geçirmiş ve on yıllardır rejimi karakterize eden çok partili sistemi fiilen sona erdirmişlerdi. İran’da 2022 ve 2023 yıllarında patlak veren protesto gösterilerinin güç kullanılarak bastırılmasıyla, siyaset sahnesini tamamen kontrol altına aldılar.

Öte yandan geçtiğimiz yıl meydana gelen gizemli helikopter kazasında katı muhafazakar çizgideki Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümü, politikalarının çoğu halen Hamaney'in çizgisinde olmasına rağmen katı muhafazakar kanat için bazı gerilemelerin başlangıcı oldu. Bu durum, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhafazakarların adayı Said Celili'nin Mesut Pezeşkiyan karşısında yenilgisiyle somutlaştı.

frve
Ali Laricani ve İranlı siyasetçi ve eski nükleer müzakereci Said Celili, Tahran'da yeni cumhurbaşkanının göreve başlama töreninde, 28 Temmuz 2024 (AFP)

Bir süredir Laricani'nin yeniden ön plana çıkması bekleniyordu, zira son yıllarda Hamaney'in danışmanı olarak çalışmış ve en önemlisi geçtiğimiz ay Moskova'ya yaptığı sürpriz ziyaret gibi üst düzey diplomatik görevler üstlenmişti. Ancak Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreterliği gibi hassas bir göreve atanması, ona politikalar üzerinde etkili olabilecek güçlü bir konum kazandırıyor. İç siyasette durgun bir ortamın hakim olduğu dönemde, Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi en önemli karar alma merkezlerinden biri olmaya devam ediyor. Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi son aylarda, katı muhafazakar çoğunluğa sahip İran Şura Meclisi’nin kabul ettiği katı başörtüsü yasasının uygulanmaması kararı da dahil olmak üzere önemli kararlar aldı.

Laricani, son zamanlarda üstlendiği görevlere rağmen rejimin önemli bir parçası olmaya devam etse de iktidardaki tabanını genişletmesi veya Hamaney'i herhangi bir şekilde geçmesi olası görünmüyor.

Peki, pratikte bu değişiklikler ne anlama geliyor?

Öncelikle Laricani Batı ile müzakereleri, özellikle de nükleer dosyayı yönetebilir. Bu rol daha önce ulusal güvenlik danışmanına verilmişti ve Laricani 2005 ile 2007 yılları arasında bu görevi üstlenmişti.

İkincisi, Laricani, son zamanlarda üstlendiği görevlere rağmen rejimin önemli bir parçası olmaya devam etse de iktidardaki tabanını genişletmesi veya Hamaney'i herhangi bir şekilde geçmesi olası görünmüyor. Ayrıca, 1994 ile 2004 yılları arasında başkanlığını yaptığı devlet televizyonunda itirafların yayınlanmasında oynadığı rol nedeniyle, mirası birçok muhalifte büyük bir tiksinti uyandırıyor.

crtgh
İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney, İsrail ile 12 gün süren savaşta öldürülen İranlı komutanların ve bilim adamları için Tahran’da düzenlenen anma töreninde konuşurken, 29 Temmuz 2025 (AFP)

Üçüncüsü, muhafazakarların nüfuzunun azalması belirgin olmakla birlikte sınırsız değildir. Birçok rakibi, bu değişiklikler kapsamında Celili'nin Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nden çıkarılmasını umuyordu, ancak Hamaney onu Laricani ile birlikte Konsey'deki temsilcisi olarak tuttu. Hatta İsfahan'dan muhafazakar bir milletvekili, iki adamın yakın iş birliği yapabileceğini umduğunu ifade etti. Ancak Celili'nin Laricani'nin atanmasına verdiği tepki, tutumunu ve konumunun ne kadar kırılgan olduğunu ortaya koydu. Celili, sosyal medya platformu X üzerinden paylaştığı tartışmalı bir yazıda, Batı ile diplomatik ilişkiler kurulmasını destekleyenleri, Kur’an-ı Kerim’de anlatılan Hz. Musa kıssasındaki buzağıya tapan İsrailoğulları'na benzetti.

Bu açıklamanın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin birçok kesiminde bile kabul edilebilir sınırları aştığı görülüyor. İran Devrim Muhafızları Ordusu’na (DMO) yakın Tesnim Haber Ajansı, Celili'yi eleştirerek aşırılık ve kışkırtmadan uzak durmasını istedi. Yine DMO'ya yakın Civan gazetesi ve Parlamento Başkanı Muhammed Bakir Kalibaf'a yakın olan Horasan gazeteleri de aynı tutumu benimserken, Celili’yi destekleyen medya kuruluşları ise Keyhan gazetesi ve merhum Cumhurbaşkanı Reisi'nin yakınları tarafından yönetilen Raja News sitesinden ibaretti.

Celili'nin en önemli müttefiklerinden biri, İran Radyo Televizyon Kurumu Başkan Yardımcısı olan kardeşi Vahid Celili. İran tarihini hatırlatarak ulusal birliği sağlamaya çalışanları eleştiren Vahid Celili, bu sözleriyle son zamanlarda büyük tartışma yarattı. Vahid Celili, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada “Onlar ülkeyi bir çiftliğe dönüştürmek istiyorlar” dedi.

Şu an 86 yaşında olan Hamaney’in yaşının ilerlemesiyle halefinin kim olacağı konusunda çatışmalar su yüzüne çıkmaya başladı. Yeni görevi Laricani'ye bu yarışa katılmak için önemli bir fırsat sunuyor.

Bu siyasi akımlar arasındaki çatışmaların önemi bir yana, asıl sorulması gereken “Laricani, İran'ın temel güvenlik politikalarını değiştirme konusunda fiili bir güce sahip mi?” sorusu önem taşıyor. Hamaney’in politikaları, ülkeyi şu anki stratejik çıkmaza sürükledi. Bununla birlikte bölgedeki Batı ve İsrail karşıtı milislerin oluşturduğu bir ittifak olan ‘Direniş ekseni’ çöküşle karşı karşıya.

sdfrgt
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn, İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi Sekreteri Ali Laricani ile Lübnan'ın Baabda kentindeki Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya geldi, 13 Ağustos 2025 (Reuters)

Ancak soru şu: “Laricani ve ekibi bu adımı atmak için gerekli güce sahip mi?” Mevcut durumda, İran'ın zayıflığı açıkça ortaya çıktı. Bu zayıflık, Trump'ın arabuluculuğunda imzalanan Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasına karşı İran'ın olumsuz tutumunda da görüldü. Şarku’l Avsat’ın al Majalla’dan aktardığı analize göre anlaşma, İran-Ermenistan sınırı yakınlarında İran’ın ulusal çıkarlarını tehdit eden bir ulaşım koridoru kurulmasını öngörüyor. Ancak rejim bu konuda hiçbir önlem almadı.

Şu an 86 yaşında olan Hamaney’in yaşının ilerlemesiyle halefinin kim olacağı konusunda çatışmalar su yüzüne çıkmaya başladı. Yeni görevi Laricani'ye bu yarışa katılmak için önemli bir fırsat sunuyor. Ancak İran yakında ciddi olarak müzakerelere başlamaz ve politikalarını kısa sürede gözden geçirmezse, bu değişiklikler sonunda sadece Titanik gemisinin güvertesindeki sandalyelerin yeniden düzenlenmesinden ibaret kalabilir.

*Bu analiz Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli al Majalla dergisinden çevrilmiştir.