Mısır’dan Nahda barajı sorunu için diplomasi trafiği

Kahire, su kaynakları ve Nahda Barajı konularında Arap dünyasında ve Avrupa’da faaliyet gösteriyor

Hollanda ile su alanında bir iş birliği programı imzaladıktan sonra Mısır Sulama Bakanı (Mısır Bakanlar Kurulu)
Hollanda ile su alanında bir iş birliği programı imzaladıktan sonra Mısır Sulama Bakanı (Mısır Bakanlar Kurulu)
TT

Mısır’dan Nahda barajı sorunu için diplomasi trafiği

Hollanda ile su alanında bir iş birliği programı imzaladıktan sonra Mısır Sulama Bakanı (Mısır Bakanlar Kurulu)
Hollanda ile su alanında bir iş birliği programı imzaladıktan sonra Mısır Sulama Bakanı (Mısır Bakanlar Kurulu)

Etiyopya’nın Mısır ve Sudan ile arasındaki gerilimin artmasına neden olan, Nahda (Hedasi) Barajı’nın üçüncü dolumuna yönelik hazırlığı ile eş zamanlı olarak Kahire, su konusunda Arap dünyasında ve Avrupa’da faaliyet gösteriyor. Fas, Mısır’ın Nahda Barajı krizi konusunda bağlayıcı bir anlaşmaya varılmasının gerekli olduğuna yönelik tutumunu desteklerken, Mısır ve Hollanda, ‘su idaresi’ alanındaki iş birliğini güçlendirdi. Nahda Barajı konusundaki müzakerelerinin son oturumu 2021 yılı Nisan ayında Afrika Birliği’nin himayesinde gerçekleşti. Müzakerelerin ardından Mısır, Sudan ve Etiyopya bir gelişme kaydedemediklerini açıkladı. Bu durum, Mısır ve Sudan’ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konsey’ne başvurmasına yol açtı. BM Güvenlik Konseyi, Eylül ayı ortasında, üç ülkeyi makul bir süre içerisinde bağlayıcı bir anlaşmaya varmak amacıyla Afrika Birliği himayesinde, müzakerelerin yeniden başlatılmasını teşvik eden bir ‘başkanlık bildirisi’ yayınladı.
Mısır ve Hollanda dün su kaynakları alanında bir iş birliği programı imzaladı. Mısır Su Kaynakları ve Sulama Bakanı Muhammed Abdulati, “Su alanında Mısır ve Hollanda arasında imzalanan programı, iş birliği, karşılıklı menfaat ve karşılıklı saygı için bir model” dedi. Bakan Abdulati, Kahire’deki Hollanda Büyükelçisi Han-Maurits Schaapveld’inde katılımıyla programın imzalanması sırasında, “Programın imzalanması, su kaynakları alanında ikili teknik iş birliğinin büyük potansiyelin ve bunun iki ülke üzerindeki sosyal ve ekonomik etkisinin anlaşılmasının yanı sıra iki ülkenin su kaynakları alanında karşılaştıkları benzer zorluklar sebebiyle, mevcut dostane ilişkileri güçlendirme kapsamında geliyor” ifadelerini kullandı.
Mısır Bakanlar Kurulu’nun açıklamasına göre, Bakan “Program, su kaynaklarının planlanması ve yönetimi alanlarında iş birliğinin güçlendirilmesini, entegre su kaynakları yönetimi ilkelerinin hayata geçirilmesini, su kaynaklarının en iyi şekilde kullanımı ve sürdürülebilir yönetiminin sağlanması, su kullanım verimliliğinin artırılması, tarımsal atık suların yeniden kullanımı, su arıtma ve modern sulama sistemleri konusunda ortak işbirliği konularını içeriyor” ifadelerini kullandı. Sulama Bakanlığı’na göre Kahire su kaynakları konusunda sıkıntı çekiyor, zira ülkenin su ihtiyacı 114 milyar metreküpe ulaşırken, su kaynakları ancak 74 milyar metreküp su sağlıyor.
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Faslı mevkidaşı Nasır Burita ile önceki gün başkent Rabat’ta bir araya geldiği görüşmelerde, mevkidaşına Nahda Barajı’ndaki son gelişmeler hakkında bilgi verdi. Burita ülkesinin, Arap su güvenliğinin ayrılmaz bir parçası olması sebebiyle Mısır’ın su güvenliğine tam destek verdiğini, uluslararası nehirlerle ilişkili olarak tek taraflı politikalardan vazgeçilmesini ve 2015 yılında imzalanan İlkeler Bildirgesi Sözleşmesi de dahil olmak üzere barajın doldurulması ve işletilmesine yönelik herhangi bir tek taraflı önlem alınmaması ve uluslararası hukuktaki taahhütlere uyulması çağrısında bulunduğunu belirtti. BM Güvenlik Konseyi tarafından 2021 yılı Eylül yayınlanan ‘başkanlık bildirisine’ uygun olarak, herhangi bir gecikme olmaksızın, barajın dolum ve işletim kurallarını belirleyen hukuki olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varmak için iyi niyetle iş birliği yapmaya çağırdı. Kahire ve Hartum, Addis Ababa’dan, aralıkla düzenlenen ve 10 yıldan uzun bir süre devam etmesine rağmen başarılı olmayan müzelerde, barajın beklenen olumsuz etkilerini sınırlanmasını garanti eden bağlayıcı bir yasal anlaşma imzalanmadan önce, barajın dolum ve işletimi konusunda tek taraflı herhangi bir adım atmaktan kaçınmasını talep ediyor. Kahire, bölgesel güvenliği ve istikrarı artıracak şekilde, uygun bir zaman çerçevesi içerisinde yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmaya varılmasının gerekliliğini vurguluyor. Başka bir bağlamda, Şukri ve Burita görüşmeleri sırasında, sürdürülebilir kalkınma, güvenlik ve istikrara ulaşma çabalarını geliştirmek üzere Akdeniz bölgesi çerçevesinde sürekli koordinasyon ve iş birliği kurmanın önemini vurgularken, terörizm ve aşırıcılık dahil olmak üzere sınır ötesi güvenlik tehditlerine karşı etkili uluslararası iş birliğinin sağlanmasının önemine de değindi.
Fas ve Mısır bu yılın ikinci yarısında Kahire’de Koordinasyon ve Siyasi Danışma Mekanizması’nın 4’üncü oturumunun düzenlenmesinin yanı sıra çeşitli Arap ülkeleri ve Afrika kıtası meselelerinde fikir alışverişinde bulunma ve koordinasyonu geliştirme konusunda anlaştı. İki taraf Afrika Birliği içinde koordinasyon ve iş birliğini sürdürme konusunda anlaşmaya vardı. Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından dün yapılan açıklamaya göre, Başkan Şukri, Temsilciler Meclisi Başkanı Raşid et-Talibi el-Alemi ile yaptığı görüşmede, Mısır’ın iki ülke arasındaki çeşitli parlamenter diplomasi çerçevelerini ilerletmeye ve ikili ilişkileri geliştirmek üzere yasama kurumları arasındaki iş birliğini artırmaya yönelik ilgisini vurguladı.



Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
TT

Hizbullah'a "çağrı cihazı" operasyonunun detayları ortaya çıktı

Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)
Hizbullah destekçileri, çağrı cihazlarının patlatılmasıyla öldürülenler için dün cenaze töreni düzenlemişti (AFP)

Lübnan'da Hizbullah'ın çağrı cihazlarının ardından telsiz, radyo ve güneş enerjisi panellerinin patlatılmasıyla bölge topyekun savaşa doğru sürükleniyor. 

17 Eylül'de Hizbullah'ın kullandığı çağrı cihazlarında eş zamanlı patlamalar yaşanmış, ikisi çocuk 12 kişi hayatını kaybetmiş, 2 bin 800 kişi de yaralanmıştı. 

Dün de ülkedeki telsiz, radyo ve güneş enerji sistemlerinde patlama gerçekleşti. En az 20 kişinin öldüğü, 450'den fazla kişinin de yaralandığı bildiriliyor. Lübnanlı yetkililer, olaydan İsrail'i sorumlu tutarken Tel Aviv'den henüz açıklama gelmedi.

Diğer yandan saldırıyla ilgili bilgiye sahip olan fakat adlarının gizli tutulmasını isteyen kaynaklar, Amerikan gazetesi New York Times'a (NYT) operasyonun ardında İsrail'in olduğunu doğruluyor. 

Mossad'ın BAC Consulting adlı bir paravan şirket kurduğu ve çağrı cihazlarını bubi tuzağına dönüştürerek Lübnan'a soktuğu iddia ediliyor. Macaristan merkezli bu paravan şirket, kağıt üstünde Tayvanlı Gold Apollo firması adına çağrı cihazı üretiyor. Kimliklerinin açıklanmasını istemeyen İsrailli istihbaratçılar, buna ek olarak operasyonda en az iki paravan şirket daha oluşturulduğunu belirtiyor. 

Kaynaklar, AR-924 model numaralı cihazların bataryalarına patlayıcı bir madde olan pentaeritritol tetranitrat (PENT) yerleştirildiğini ve bunların 2022 yazında Lübnan'a gönderildiğini ifade ediyor.

Hizbullah, İsrail istihbaratı tarafından takip edilmemek için cep telefonlarını bırakıp çağrı cihazı kullanmaya başlamıştı. Kaynaklar, bu kararın ardından milyonlarca dolarlık yatırımla üretimin artırıldığını ve Lübnan'a bubi tuzağı haline getirilmiş binlerce cihaz sokulduğunu söylüyor.

Öte yandan ikinci dalga saldırıda telsiz ve güneş enerji panellerinin nasıl patlatıldığı henüz bilinmiyor.

NYT'nin patlayan telsizlerin görüntülerinden yola çıkarak yaptığı analizde, bunların çağrı cihazlarından daha ağır ve büyük olduğuna, bu yüzden daha fazla hasar yarattığına işaret ediliyor. 

Ayrıca telsizlerin patlamasıyla daha büyük yangınlar çıktığına, bunun da çağrı cihazlarına kıyasla telsizlere daha fazla patlayıcı yerleştirilmiş olabileceğini gösterdiğine dikkat çekiliyor.

Lübnan'ın açıkladığı rakamlara göre telsizlerin patlatılmasıyla en az 71 ev ve dükkanla 18 sivil araç ve motosiklet yandı. 

Telsizlerden bazılarında Japon firması Icom'un amblemi görülüyor. Ancak şirket, IC-V82 model numaralı telsizlerin ve bunlarda kullanılan bataryaların üretiminin neredeyse 10 yıl önce durdurulduğunu belirtiyor. Patlayıcıların bu cihazlara nasıl yerleştirildiğiyse henüz netleştirilemedi. Icom, bu telsizlerin sahte olabileceğini öne sürüyor.

Lübnan medyasındaki haberlerde, saldırıda en az iki güneş enerjisi panelinin de alev aldığı bildiriliyor. Saldırılarda çıkan küçük çaplı yangınların söndürüldüğü bildirilirken, patlamada bir kız çocuğunun yaralandığı aktarılıyor. Ancak bu panellerin infilak ettirilen diğer cihazların etkisiyle mi alev aldığı yoksa uzaktan kumandayla mı patlatıldığı belli değil. 

Amerikan düşünce kuruluşu Soufan Center'dan Clara Broekaert, CNN'e açıklamasında saldırı dalgasının Lübnan halkının psikolojisini olumsuz etkilediğini ve Hizbullah üzerinde misilleme baskısı oluşturduğuna dikkat çekerek şunları söylüyor:

Saldırılarda günlük hayatın böylesine korkunç, beklenmedik ve geniş ölçekte kesintiye uğratılması, misilleme yapılmasına yönelik ekstra bir baskı yaratacaktır diye düşünüyorum. İnsanlar yaşananların hesabının sorulduğunu görmek istiyor.

Üst üste gelen saldırıların ardından dün Hizbullah, İsrail sınırındaki el-Merc bölgesine füze fırlattı. İkisi ağır 8 İsraillinin yaralandığı bildirilirken, bu kişilerin sivil veya asker olduğuna ilişkin bilgi paylaşılmadı.

Independent Türkçe, Times of Israel, New York Time, Japan Times, CNN, France 24