İran, bildirilmemiş bölgelerdeki uranyum izleriyle ilgili bilgi vermeye yanaşmıyor  

Avrupa Birliği’nin nükleer müzakereler koordinatörü Mora, Tahran’da Kani ile görüşecek  

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Avrupa Parlamentosu’na konuştu. (UAEA) 
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Avrupa Parlamentosu’na konuştu. (UAEA) 
TT

İran, bildirilmemiş bölgelerdeki uranyum izleriyle ilgili bilgi vermeye yanaşmıyor  

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Avrupa Parlamentosu’na konuştu. (UAEA) 
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı Başkanı Rafael Grossi, Avrupa Parlamentosu’na konuştu. (UAEA) 

Avrupa Birliği’nin, Viyana’daki ‘nükleer müzakereleri’ kurtarmak için İran’la ‘son girişim olarak addedilen’ görüşmelere hazırlandığı bir süreçte, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’ndan olumsuz bir açıklama geldi. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Başkanı Rafael Grossi, İran'ın uranyum parçacıkları hakkında bilgi vermeye yanaşmadığını söyledi. UAEA Başkanı Grossi, salı günü yaptığı açıklamada, İran'ın ‘2025 nükleer anlaşma öncesinde müzakerelerde bildirmediği’ alanlarda rastlanan ‘uranyum izleri’ konusunda bilgi paylaşmaya yanaşmadığını ve bu durumun haziran ayında konuyla ilgili ‘çatışma olasılığını’ arttırdığını söyledi.  
İran'ın Batılı ülkelerle ‘2015 nükleer anlaşmasını canlandırma’ amacıyla Viyana’da bir yılı aşkın süredir yürüttüğü müzakereler, özellikle Tahran’ın, Devrim muhafızları Ordusu’nun ABD’nin terör listesinden çıkarılması ısrarı nedeniyle mart ayından bu yana askıya alınmış durumda. Teknik olarak nükleer anlaşmanın bir parçası olmasa da Tahran yönetiminin, ‘daha önce bildirilmemiş bölgelerde rastlanan uranyum parçacıkları izleri dosyasının’ kapatılması talebi, Batı ile İran arasında gerginliğe ve güvensizliğe neden olmuştu. UAEA yetkilileri ile İran arasında 5 Mart’ta yapılan görüşmelerde bu konuda bilgi ve belgelerin üç ay içinde UAEA’ya teslim edilmesi hususunda uzlaşı sağlanmış ve bir yol haritası belirlenmişti. Söz konusu ‘uranyum izleri’ İran’ın UAEA’ya bildirmediği nükleer malzemelere sahip olduğunu gösteriyor. Batılı diplomatlar İran’ın şu ana kadar UAEA’ya ikna edici yanıtlar vermediğini bildirdi.  
Reuters haber ajansı, UAEA Başkanı Grossi’nin Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, mevcut durumdan son derece endişe duyduğunu ve İran'a, UAEA’nın bilmek istediği konularda ikna edici yanıtlar alamaması durumunda, Viyana müzakerelerinin başarıyla sonuçlanabileceğini hayal etmenin zor olacağını bildirdiğini söyledi. Video konferans aracılığıyla Avrupalı parlamenterlere bilgi veren Grossi, "Çıkmazda olduğumuza dair bir mesaj iletmeye çalışmıyorum ancak durum pek iyi görünmüyor. İran ihtiyacımız olan türden bilgileri vermeye yanaşmıyor. Fırsatların her an kaçabileceği gerçeğini kabul etmemize rağmen, makul bir zaman çerçevesinde bir anlaşmaya varılabileceğinden hala umutluyuz’’ dedi.  
Grossi daha önce Fransız haber ajansı AFP’ye, UAEA uzmanlarının, daha önce bildirilmemiş üç konumdaki ‘uranyum izleri konusunda’ İran’ın yanıtlarını netleştirmeye çalıştığını açıklamıştı. İran ve UAEA arasında belirlenen üç aylık yol haritasına göre, UAEA ‘gizli bölgeleri denetleyecek’, İran da ilgili bilgi ve belgeleri sağlayacaktı. Grossi’nin bu sürecin ardından haziran ayı içinde ‘nihai bir rapor’ hazırlaması planlanıyordu. İran Atom Enerji Kurumu Başkanı Muhammed İslami geçen hafta yaptığı açıklamada, "Viyana müzakerelerinde teknik konular tamamlandı ve çerçeveleri netleştirildi. Ancak askıda olan siyasi konular şu ana kadar anlama yapılmasını engelledi.’’ dedi.  
Avrupa Birliği’nin Viyana’daki nükleer müzakerelerinin koordinatörü Enrique Mora, mart ayından bu yana askıya alınmış olan müzakereleri canlandırmak amacıyla bugün İran’ın Başmüzakerecisi Ali Bakıri Kani ile istişare toplantıları yapacak. Twiter hesabından açıklamada bulunan Mora, "Viyana görüşmeleri ve diğer konularda Bakıri Kani ve diğer yetkililerle görüşmek üzere tekrar Tahran'a seyahat ediyorum" diye yazdı. Mora ‘müzakerelerdeki sorunları çözmek amacıyla’ ikinci kez İran’a gidiyor. İran Dışişleri Bakanlığı pazartesi günü, Washington’la iletişimin Avrupa Birliği koordinatörü aracılığıyla sürdürüldüğünü duyurmuştu. Müzakereleri yakından takip eden kaynaklar, Batılı yetkililerin İran ile ‘2015 nükleer anlaşmasının’ canlandırılması hususunda iyimser olmadıklarını aktardı. Batılı ülkeler, Rusya’nın Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan kritik süreçte, anlaşma olmaksızın İran’ın nükleer faaliyetlerinin nasıl kısıtlanabileceğine odaklanmış durumda. 



İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
TT

İsrail, Filistin Yönetimi liderlerinin hareketlerine yönelik kısıtlamaları sıkılaştırıyor

Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)
Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa salı günkü kabine toplantısında (WAFA)

İsrail, sahada gerilimin arttığı ya da Filistin Yönetimi'nin çeşitli siyasi kazanımlar elde etmeye çalıştığı dönemlerde yıllardır sürdürdüğü bir politikanın parçası olarak Filistinli yetkililerin iç ve dış hareketlerini kısıtlamaya geri döndü.

Gazze savaşının başlamasından bu yana İsrail bu yaklaşımını yoğunlaştırdı. İsrail makamları dün Filistin Başbakanı Muhammed Mustafa'nın Batı Şeria'daki Ramallah ve Nablus vilayetlerinde bir dizi kasaba ve köyü ziyaret etmesini engelledi.

Duvar ve Yerleşim Direniş Komisyonu’nun Facebook sayfası üzerinden yapılan paylaşımda, “İsrail işgal yetkilileri, önceden uyarıda bulunmaksızın, Başbakan Muhammed Mustafa'nın Nablus vilayetindeki Duma ve Kusra kasabalarını, Ramallah vilayetindeki Berka ve Deyr Dibvan kasabalarını ziyaret etmesini engelledi” denildi.

Paylaşımın devamında, “Bu keyfi adım, işgal makamları tarafından Filistin hükümetine karşı alınan bir dizi ırkçı tedbirin devamı niteliğinde olup, hükümet ile Filistin vatandaşları arasındaki güveni sarsmaya yönelik umutsuz bir girişimdir” ifadesi yer aldı.

Abbas'ın seyahatinin engellenmesi

Geçtiğimiz günlerde İsrail, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas'ın Suriye'ye yapacağı ziyarete hazırlık amacıyla Ürdün'e gitmesini de engellemeye çalıştı. Ancak yoğun çabaların ve çeşitli tarafların temaslarının ardından Abbas, İsrail'in oyalamasının ardından Ürdün'e karayoluyla gitmek zorunda kaldı.

y6jukı
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Yönetimi bu konuda resmi bir açıklama yapmadı. Bazı yetkililer son dakikaya kadar ve birden fazla kez Abbas'ın hava yoluyla seyahat edeceğini teyit etmeye çalıştı, ancak sonunda yıllardır nadiren gerçekleşen bir şey olarak Abbas karayoluyla gitti.

İsrail'in bu kısıtlamasının, Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye'yi ziyaret etme ve İsrail'in halen ‘terörist’ olarak tanımladığı ve ülkesinin topraklarına saldırdığı Suriyeli mevkidaşı Ahmed eş-Şera ile görüşme niyetinden mi yoksa Filistin'in ‘iki devletli çözüm’ çerçevesinde bir Filistin devletinin uluslararası alanda tanınması için başta Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleriyle ve Suudi Arabistan'la koordinasyon içinde hareket etmesinden mi kaynaklandığı bilinmiyor.

Elbette bu tutum İsrail hükümetini ve Başbakanı Binyamin Netanyahu'yu kızdırdı ve Fransa'nın çabalarına ve Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un açıklamalarına saldıran açıklamalar yapmasına neden oldu.

Sessiz kalmak

Filistin hükümeti Mustafa'nın Batı Şeria'daki bazı kasabaları ziyaret etmesinin engellenmesi konusunda sessiz kalırken, Filistin Devlet Başkanlığı da Suriye ziyareti öncesinde Başkan Abbas'a karşı İsrail tarafından yapılan girişimler konusunda sessiz kaldı.

dfrgthy
İsrail askerleri askeri operasyonlar sırasında Batı Şeria sokaklarında (İsrail ordusu)

İsrail'de hiçbir resmi kurum İsrail'in attığı bu adımlar hakkında yorum yapmazken, bazı medya kuruluşları Netanyahu hükümetinden resmi bir yorum almaksızın Filistin Devlet Başkanı'nın Suriye ziyaretini engelleme girişimlerini haber yaptı.

Gözlemciler, Filistinli yetkililerin hareketlerine getirilen bu kısıtlamanın, İsrail'in 7 Ekim 2023'ten bu yana Batı Şeria şehirlerine uyguladığı siyasi ve fiziki kuşatma çerçevesinde gerçekleştiğini düşünüyor.

Geçtiğimiz birkaç ay içinde Batı Şeria bir dizi yoğun askeri operasyona maruz kaldı. İsrail ordusu gece gündüz baskınlar düzenliyor, daha fazla kontrol noktası kuruyor, bölge sakinlerine yaptırımlar uyguluyor ve bir bölgeden diğerine veya bir vilayetten diğerine hareketlerini kısıtlıyor. İsrail polisi çeşitli yollarda konuşlanmış durumda ve Filistinlilere hiç de azımsanmayacak miktarlarda trafik cezaları uyguluyor.

Batı Şeria'nın coğrafi yapısının değiştirilmesi

İsrail askeri operasyonları üç aydır ağırlıklı olarak Cenin Mülteci Kampı’nda, aynı süre zarfında Tulkerim Mülteci Kampı’nda ve yaklaşık 70 gündür Tulkerim vilayetindeki Nur Şems Mülteci Kampı’nda yoğunlaştı. Bu operasyonlar, ‘silahlı terörizmin yuvası’ olarak tanımlanan bu kampların coğrafi yapısını değiştirmeye yönelik olarak evleri buldozerle yıkmayı ve yeni yollar inşa etmeyi içeriyor.

Söz konusu operasyonlar, yaklaşık 18 aydır acımasız bir savaşa maruz kalan Gazze Şeridi'nde yaşananların bir tekrarı olarak on binlerce Filistinlinin bu kamplardan göç etmesine neden oldu. Diğer vilayetlerdeki köyler, kasabalar ve kamplar da her gün daha fazla yerleşim karakolu kuran, yerleşim yolları inşa eden, Filistinli çiftçilere ait ekipmanlara el koyan ve onlara saldırarak aralarında çok sayıda kişinin yaralanmasına neden olan yerleşimcilerin saldırılarına maruz kalıyor.

DFRGTYH
Batı Şeria'nın El Halil kentinde Yahudi yerleşimine bakan bir tepede yürüyen Filistinli adam, 3 Nisan 2025. (AFP)

İsrailli yerleşimciler dün sabah Nablus'un doğusundaki Beyt Decen köyünde bir elektrik hattını uzatmak için çalışırken Filistinlilerin ekipmanlarına ve üç kamyona el koydu. Başka bir grup yerleşimci de Ürdün Vadisi'nin kuzeyinde mahsulleri sulamak için kullanılan su pompalarını çaldı.

Filistinlilere göre yerleşimciler tarafından gerçekleştirilen bu saldırıların çoğu İsrail ordusunun koruması altında gerçekleştiriliyor. Bu durum, Tel Aviv'de yerleşimi ve yerleşimcileri teşvik eden Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir gibi aşırılık yanlısı bakanların yer aldığı aşırı sağcı hükümet altında bu tür saldırıları meşrulaştırarak İsrail'de açık ve net bir yaklaşım değişikliğine işaret ediyor.