Sudan krizini çözme amaçlı üçlü mekanizma forumunun zorlukları neler?

Bölünme ve kutuplaşma, çatışmayı sona erdirme amaçlı diyaloğun başlamasından önce geliyor

Sudanlı yetkililer, bazı siyasi liderleri serbest bırakırken, sokak hareketine öncülük eden direniş komitelerinin liderlerini ve bir dizi eylemciyi alıkoymayı sürdürdü (Reuters)
Sudanlı yetkililer, bazı siyasi liderleri serbest bırakırken, sokak hareketine öncülük eden direniş komitelerinin liderlerini ve bir dizi eylemciyi alıkoymayı sürdürdü (Reuters)
TT

Sudan krizini çözme amaçlı üçlü mekanizma forumunun zorlukları neler?

Sudanlı yetkililer, bazı siyasi liderleri serbest bırakırken, sokak hareketine öncülük eden direniş komitelerinin liderlerini ve bir dizi eylemciyi alıkoymayı sürdürdü (Reuters)
Sudanlı yetkililer, bazı siyasi liderleri serbest bırakırken, sokak hareketine öncülük eden direniş komitelerinin liderlerini ve bir dizi eylemciyi alıkoymayı sürdürdü (Reuters)

İsmail Muhammed Ali
Birleşmiş Milletler (BM), Afrika Birliği (AfB) ve Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nden (IGAD) oluşan mekanizmanın çağrı yaptığı hazırlık forumu, 10 Mayıs Salı günü Sudan’ın başkenti Hartum’da başladı. Forum, Sudan Ordu Komutanı Abdulfettah el-Burhan’ın 25 Ekim’de ülkede olağanüstü hâl ilan etmesi ve anayasal belgenin çalışmasını askıya alması sonrasında ortaya çıkan siyasi krize son verecek bir çözüme ulaşmak için, Sudanlı sivil ve askeri partileri diyalog masasında bir araya getirmeyi amaçlıyor. Burhan’ın söz konusu hamlesi, siyasi ve toplumsal güçlerin çoğunluğu tarafından darbe olarak nitelendiriliyor.

İki gün devam edecek olan söz konusu forum, bir dizi partinin ve meslek kuruluşunun ‘orduyu ve iktidardaki sivil müttefiklerini güçlendirmeyi amaçladığı’ için forumun faaliyetlerine katılmayı reddetmesi ortasında düzenleniyor. Bu reddin yanı sıra direniş komiteleri, devrimci hareket için 12, 16, 19 ve 26 Mayıs’ta milyonluk yürüyüş düzenlemeyi içeren bir program açıkladı. Durum, forumun başlangıcından bu yana olumsuz engeller ve zorluklarla karşı karşıya kaldığını gösteriyor.
Ancak gözlemciler, Sudan arenasındaki şiddetli bölünme ve kutuplaşma ortasında bu forum aracılığıyla Sudan’daki yönetim sorununa pratik çözümler bulmak için üçlü mekanizmanın çabalarını nasıl değerlendiriyor? Ayrıca bu krize yönelik olumlu sonuçlar doğuracak bir atılım yapmak ne kadar mümkün?

Tüketim ve bürokrasi
Sudan Üniversitesi’nde Siyasi Ekonomi Profesörü el-Hav Hamad, “Üçlü mekanizmanın bürokrasi tarafından kontrol edildiği açık. Sadece ‘buradayız ve varız’ demek istiyor. Yaptığı şey sadece küresel sistemin kaynaklarını tüketmek. Üçlü mekanizmanın önderlik ettiği bu toplantı ölü doğdu. Sudan sokaklarının askeri projeye ve devletin militarizasyonuna karşı olduğu göz önüne alındığında, siviller ve ordu arasındaki önceki ortaklığı hiçbir güvence olmaksızın yeniden kurmaya çalışıyor” açıklamasında bulundu.
Hamad, “Bu hazırlık forumuna göre şu anda sarf edilen çabalar, gelecekte gerçek çözümler bulma çabalarından ziyade bir çıkar evliliğidir ve boştur. Ordunun, hatalarını ve iktidardaki başarısızlıklarını kabul ettiği bir zamanda ana oyuncuların, birçok sorunla karşı karşıya olan bir projeyle geçiş dönemini boşa harcamaya devam etmeye çalıştıkları açıktır. Ramazan Bayramı vesilesiyle yaptıkları konuşmalar, devrimci pozisyonlarının yasını tutuyor” dedi.
Siyasi ekonomi profesörüne göre bu ikilemin çözümü, en fazla altı aylık bir süre içinde tek bir ulusal ordunun kurulması şartıyla, ‘Sudan sokaklarındaki gücü ordudan devralacak güvenilir siyasi güçlerden oluşan’ bir yürütme komitesi oluşturarak, sivil otoriteyi yeniden kurmakta yatıyor. Ayrıca geçiş döneminin sonunda özgür ve adil seçimlere uzanan sivil bir hükümet kurma görevini üstlenecek bir parlamentonun oluşturulması da şart koşuluyor.

Önemli adım
Hartum’daki Uluslararası Afrika Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi Profesörü Muhammed Halife Sıddık, “Bu forum, ülkedeki belirsizlik gölgesinde önemli bir adımdır. Bu nedenle kriz durumu hakkında düşünmek için siyasi güçler arasındaki herhangi bir toplantı veya diyalog, desteklenmesi gereken olumlu bir eylemdir. Ancak sorun şu ki bazı siyasi güçler, bu hazırlık forumunu boykot etti. Çünkü bu aşamanın, feshedilen Ulusal Kongre Partisi dışındaki tüm siyasi güçlerin katılımını gerektiren bir geçiş aşaması olduğunu bilmesine rağmen, diyaloğu belirli güçlerle sınırlamak istiyor. Vatan konusunda oybirliği sağlansın diye, daha önce eski rejime katılmış olsa dahi, hiçbir parti veya grubun diyalogdan izole edilmemesi, kamu çıkarının bir gereğidir” ifadelerini kullandı.
Sıddık, “Herkesin bu diyaloğa katılımı, geçiş döneminin seyrinin engellenmeyeceğini garanti eder. Bu nedenle bu foruma katılmayı reddeden güçler kendi bakış açılarını gözden geçirmelidir. Geçiş dönemini tamamlamak, genel seçimlere ulaşmak, siyasi, ekonomik ve güvenlik bozulmalarına yol açan devletsizlik durumunu sona erdirmek için birleşik bir vizyona ulaşılana kadar herkesin katılımı önemlidir” dedi.

Darbeyi sonlandırma
Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nin (ÖDBG) taraflarından biri olan Sudan Kongresi, üçlü mekanizmanın hazırlık toplantısına katılmayı reddettiğini açıkladı. Kongre, darbe haline son vermeyen ve ‘geçiş döneminin geriye kalan döneminde Sudan sokaklarının taleplerini dile getiren ve uzlaşı sağlanan noktaları hayata geçirmeye çalışan tam bir sivil otorite aracılığıyla’ sivil demokratik geçiş yolunu onarmayan hiçbir siyasi sürecin parçası olmayacağını vurguladı. Kongre, “Bu toplantı, buna olanak tanımaz. Çünkü krizin mahiyetini, taraflarını ve meselelerini tanımlamakta hata yapıyor. Saiklerini ve yapısının mahiyetini gizlemek isteyen darbe gerekçelerini meşrulaştırıyor” dedi. Yapılan açıklamada barışçıl göstericilerin öldürülmesinin devam etmesi, tutuklamalar, olağanüstü hâl ve diğer zalimane uygulamalarla temsil edilen darbeci otoritenin faaliyetleri ortasında, herhangi bir siyasi süreçten bahsetmenin mümkün olmadığı belirtildi.
Kongre, darbeyi ve bir emrivakiye teslim olmayı reddeden katı tavrını sürdürdüğüne dikkati çekti. Sudan Kongresi ayrıca, darbeciler yenilene ve sivil demokratik dönüşüm yolu restore edilene kadar barışçıl direniş yoluyla darbeye karşı direnmek için tüm devrimci güçlerle birlikte çalıştığını kaydetti.

Orduyu güçlendirme
Sudan Komünist Partisi resmi sözcüsü Fethi Fadl, askeri bileşenin iktidara dahil edilmesi amacıyla üçlü mekanizmanın çabaladığı her türlü siyasi çözüm sürecine karşı olduklarını açıkladı. Fadl, “Bu, ordunun ekonomik kontrolü ve güçlendirilmesi ve şirketlerinin Maliye Bakanlığı’nın vesayeti dışında var olması, ayrıca başta altın olmak üzere ülkenin ekonomik kaynaklarının ve topraklarının sürekli yağmalanması anlamına gelir” dedi.

Sağır diyalog
Aynı şekilde Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Sudan Baas Partisi Sözcüsü Adil Halfullah, sağır bir diyalog olduğu için partisinin, üçlü mekanizma tarafından çağrı yapılan diyaloğa katılmayı kabul etmediğini söyledi. Halfullah, partisinin askeri darbeyi ve sonuçlarını reddettiğini, onlarla uzlaşmadığını, bir emrivakiye teslim olmadığını dile getirirken, ‘darbeciler yenilene ve sivil demokratik dönüşüm yolu restore edilene kadar barışçıl direniş yoluyla darbeye karşı direnmek için tüm devrimci güçlerle birlikte çalıştığını’ vurguladı.

Yanıt veren güçler
Sudan Ulusal Ümmet Partisi, üçlü mekanizmanın toplantılarına katıldığını ve barışçıl bir çözüm için her türlü girişimi memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Üçlü mekanizmaya ve Sudan- Sudan diyaloğu için hazırlık forumuna desteğini dile getiren parti, yaptığı açıklamada siyasi bürosunun ‘yer, zaman, gündem ve foruma katılımla ilgili ayrıntılı vizyonunu’ oybirliğiyle onayladığını belirtti. ÖDBG’den başlayarak, devrim güçleri için birleşik bir pozisyona ulaşmak için yoğun bir çaba sarf edeceğini belirten Parti, barışçıl bir çözüm ortamı yaratmanın önemli olduğunu söyledi ve “Bu durum, en önemlileri ‘olağanüstü halin kaldırılması, direniş komitelerinin liderlerinin serbest bırakılması ve protestolarla eş zamanlı olarak güvenlik birimleri tarafından işlenen ağır ihlallerin durdurulması’ olan somut pratik adımlarla gerçekleştirilir” dedi.
Parti, yaşayan devrimin tüm güçlerine ve anavatan ve onun asil devriminin gündemine bağlı Meslek Grupları’na da ‘sivil yönetimi sağlamaya ve demokratik dönüşüm yolunu yeniden tesis etmeye yönelik’ siyasi sürecin başarısı için çalışma çağrısı yaptı.

Anayasal düzenlemeler
BM Sudan Temsilcisi Volker Peretz, daha önce misyonunun ‘siyasi partilerden, ordu liderlerinden, direniş komitelerinden, sivil toplum örgütlerinden, Sufi tarikatlarından ve yerli yönetimlerden olumlu tepkiler aldığını’ belirtmişti. Peretz ayrıca, kendilerinin bir diyalog masası etrafında oturmak istediklerini, ancak diğer tarafların ise katılım isteksizliğini dile getirdiklerini söylemişti.
Öte yandan hazırlık forumunda ‘siviller ve ordu arasındaki ilişkiyi düzenleyen anayasal düzenlemeler, geçiş kurumlarının inşası, Egemenlik Konseyi’nin oluşturulması, başbakan ve hükümetin seçilmesi, yasama konseyinin oluşturulması ve serbest ve adil seçimlere ulaşmak için geçiş hükümeti programının belirlenmesi’ meseleleri ele alınıyor.
Son günlerde bir diyalog atmosferi oluşturma çerçevesinde Sudanlı yetkililer, bazı siyasi liderleri serbest bırakırken, sokak hareketine öncülük eden direniş komitelerinin liderlerini ve bir dizi eylemciyi alıkoymayı sürdürdü.



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP