Diyarbakır'ın tarihi mekanları ünlü mankenlerin yer aldığı defileye ev sahipliği yaptı

Diyarbakır'ın tarihi ve turistik mekanlarının tanıtılması amacıyla ünlü mankenlerin katılımıyla dijital platform defilesi gerçekleştirildi.

Kaynak: (Dosso Dossi Fashion Show)
Kaynak: (Dosso Dossi Fashion Show)
TT

Diyarbakır'ın tarihi mekanları ünlü mankenlerin yer aldığı defileye ev sahipliği yaptı

Kaynak: (Dosso Dossi Fashion Show)
Kaynak: (Dosso Dossi Fashion Show)

Dosso Dossi Fashion Show 2021-22 Sonbahar-Kış Kreasyonu için Diyarbakır'ın tarihi ve turistik mekanları arasında yer alan Ongözlü Köprü, Cemil Paşa Konağı ve Keçi Burcu'nda defile ve çekim yapıldı.
Aralarında Tülin Şahin, Demet Şener, Zeynep Sever Demirel, Buse İskenderoğlu, Dilara Korkmaz, Cemrenaz Turhan, Şira Sahilli, Deren Talu, Derin Talu ve Madelein Sarıkabadayı'nın da olduğu 25 manken, koreograf Yasin Soy eşliğinde gerçekleştirilen çekimlerde görev aldı.
Çekimlerin finalinde mankenler ellerindeki beyaz güvercini uçurdu.
Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Hikmet Eraslan, Cemil Paşa Konağı'nda düzenlenen defilede gazetecilere yaptığı açıklamada, daha önce Doğubayazıt ve Kapadokya'da yaptıkları başarılı çalışmalara bir yenisini eklemek için Diyarbakır'a geldiklerini söyledi.
Ülkenin en güzel köşelerinden biri olan Diyarbakır'ın tarihi ve turistik güzelliklerini moda aracılığıyla dünyaya göstermeyi planladıklarını kaydeden Eraslan, yaptıkları çalışmanın şehrin tanıtımına ve ticari kalkınmasına destek olacağına inandıklarını belirtti.
Defile çekimlerinin yaklaşık 50 ülke televizyonlarında gösterileceğini dile getiren Eraslan, şöyle konuştu:
"Sadece bir moda etkinliği değiliz, aynı zamanda ülkemizi dünyaya tanıtan organizasyonuz. Diyarbakır'ın güzelliklerini ve tarihi özelliklerini gösteren bir sunum niteliğinde çekim yapıyoruz. Bunun bir sosyal sorumluluk olarak adlandırıyoruz. Çünkü firmamız milyonlarca insana ulaşabilen büyülü bir gücü kullanıyor. Modanın gücünü kullanıyor ve biz bunu bir misyon olarak görüyoruz. Moda kültürel sanatsal etkinliktir. Diyarbakır görülmeye değer bir yer. Doğubayazıtlıyım. Önceki defilemizi orada gerçekleştirdik. İlgi duyulan bir defile olmuştu. O defilenin ardından yine memleketim diye adlandırabileceğim Diyarbakır'da da aynı etkiyi yaratmak istiyorum. Valimiz Münir Karaloğlu'na ev sahiplikleri için teşekkürlerimi sunuyorum."
Manken Demet Şener ise Diyarbakır'da bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Kentte ilk defa geldiğini ve mutlu olduğunu anlatan Şener, "Böyle bir projenin içinde bulunmaktan gurur duyuyorum. Bu projenin nerelere gittiğini ve ne şekilde ülkemizi tanıttığını da çok iyi bildiğim için bu beni daha da mutlu ediyor. O yüzden ne kadar insana ulaşırsak ülkemizin güzelliklerini ne kadar çok insana gösterirsek bizler o kadar mutlu oluruz." dedi.
Manken Tülin Şahin de birkaç kez Diyarbakır'a geldiğini ve her seferinde aynı sıcaklık ve güzellik ile karşılaştığını anlattı.
Şahin, "Çok teşekkür ediyorum herkese. Etkinlikle modanın, turizmin ve Türkiye'nin güzelliğini ve gücünü hepsini bir araya koyup bütün dünyaya sunuyorlar. Burada olmak çok güzel" ifadelerini kullandı.



1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)
TT

1400 yıllık altın kuzgun başı keşfedildi: İnanılmaz bir şey

(Minelab Metal Detectors/Facebook)
(Minelab Metal Detectors/Facebook)

İngiltere'nin güneybatısındaki Wiltshire'da metal dedektörü kullanan kişiler, yaklaşık 1400 yıl öncesine ait Anglosakson döneminden kalma altın ve lal taşından nadir bir kuzgun başı buldu.

Ayrıca küçük boncuklar ve üçgen lal taşlarıyla süslenmiş altın bir halka veya yüzük de keşfettiler.

Yaklaşık 60 gram ağırlığındaki kuzgun başı, çarpıcı bir lal taşı göz ve "tüylü" kısımlarının hatlarını çizen minik altın kürelerden oluşuyor.

Eserleri ocak ayında bulan iki dedektörcüden biri Paul Gould, bunların MS 7. yüzyıl Anglosakson dönemine tarihlendirildiğini söylüyor.

Kuzgun başının neyi temsil ettiği net değil ancak daha önceki araştırmalar, Cermen ve Viking çağlarında İskandinav tanrısı Odin'le bağlantılı şekilde karanlığı ve ölümü sembolize ettiğini gösteriyor.

Diğer dedektörcü Chris Phillips "Bu hayatta bir kez yapılacak bir keşif: Paul ve ben Sakson altınını keşfettik" diyor. 

İnanılmaz bir şey. Biraz duygusalım.

Ender nesneler halihazırda British Museum'daki uzmanlar tarafından temizlenip işlemden geçiriliyor.

Kuzgun başının sağ tarafında lal taşı bir gözün eksik olduğu tespit edildi ve içinden çıkarılan pislik, başka bir esere takılmış olabilecek küçük iğneleri gözler önüne serdi.

Phillips, uzmanlara atıfla kuzgun başının bir zamanlar bir boynuzdan yapılmış bir kadehin ucuna takılmış olabileceğini söyleyerek "hiçbir şeyin buna benzemediğini" ekliyor.

"Diğer taraf ya hasar görmüş gibi görünüyor ya da bu şekilde olması gerekiyor" ifadelerini kullanıyor.

Parıltılı, yanardöner görünümünü hâlâ koruyor.

Diğer altın ve lal taşı eserin ayrı bir mücevher mi yoksa daha büyük bir mücevherin parçası mı olduğu sorusu da cevapsız.

"Bunun bir yüzüğün parçası mı yoksa başka bir şeyin parçası mı olduğundan emin değiliz, belki de boynuzdan yapılan kadehe takılıydı" diyen Phillips, tüm lal taşlarının sağlam olduğunu da ekliyor.

Bu eserleri tam olarak kimin yaptığı belirsiz olsa da uzmanlar, Anglosakson ya da İskandinav kökenlerine uyduklarını söylüyor.

Daha önce Sutton Hoo ve Staffordshire istiflerinde de bulunan bunun gibi kuş benzeri mücevher parçalarının üzerinde, belirgin lal taşı kakmalı gözler ve gaga şekilleri vardı.

LiveScience'a göre Phillips, "Bölgede yapılacak sonraki araştırmalarda yer almayı umuyoruz ve tüm doğru prosedürleri uygulayarak keşif yapmaya devam edeceğiz" diyor.

Organizatörlerin alandaki metal dedektör çalışmalarını durdurduğu ve Wiltshire'ın irtibat görevlisini bilgilendirdiği bildirildi.

Independent Türkçe