Libya Ulusal Birlik Hükûmeti’nden Uluslararası Af Örgütü’ne tehdit

ABD, ‘seçimlerin özgür ve adil bir biçimde yapılmasının gerekliliğini’ yineledi.

ABD heyeti Tunus'ta Libya Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile bira araya geldi. (Libya'daki ABD Büyükelçiliği)
ABD heyeti Tunus'ta Libya Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile bira araya geldi. (Libya'daki ABD Büyükelçiliği)
TT

Libya Ulusal Birlik Hükûmeti’nden Uluslararası Af Örgütü’ne tehdit

ABD heyeti Tunus'ta Libya Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile bira araya geldi. (Libya'daki ABD Büyükelçiliği)
ABD heyeti Tunus'ta Libya Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile bira araya geldi. (Libya'daki ABD Büyükelçiliği)

Abdulhamid Dibeybe başkanlığındaki Libya Milli Birlik Hükümeti’nin Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Uluslararası Af Örgütü'nün raporunun ‘bariz siyasileştirilmesi, haksız tırmandırılması ve ortak iş birliğinin kötüye kullanılmasından’ duyulan üzüntü dile getirildi. Açıklamada ‘profesyonellikten ve inandırıcılıktan yoksun olan’ raporun, Libya devletinin çıkarlarına karşı yıllardır devam eden sistematik önyargı sürecinin devamı olduğu ifade edildi.
Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasında şu iddialara yer verildi:
“Örgütten bir delegasyonun yakın zamanda ülkeyi ziyaret eden bir üyesi, ülke içindeki bazı zayıf karakterli kişilerle iş birliği yapıp, ateist ve eşcinsel düşünceyi yayarak, Libya devletinin sosyal güvenliğini etkileyen fikir ve inançların yayılmasını teşvik etti.”
Tüm bunların ‘ülke içindeki yetkili güvenlik servisleri tarafından sağlanan kanıtlarla’ ispatlandığına dikkat çekilen açıklamada iddia edilen operasyonlara güvenlik servislerinin katıldığına dair örgütün kanıtlarının beklediğini belirtildi. Hükümet, ‘örgüt aleyhine dava açmak da dahil olmak üzere önlemler alma’ tehdidinde bulundu. Ayrıca örgüt heyetini ‘hükümetin iş birliğini Libya toprakları içinde yerel yasalara göre cezai ve cezalandırılabilir olarak sınıflandırılan yetkisiz yollarda sömürmekle’ suçladı.
Dibeybe hükümetine bağlı İç Güvenlik Teşkilatı, örgütün adam kaçırma ve işkence suçlamalarını ve tutuklulara yönelik ‘uydurma’ olarak nitelediği suçlamaları reddetmişti. Diğer yandan ülkede yürürlükte olan yasal prosedürlere göre faaliyet gösteren ve devletin varlığını korumayı amaçlayan düzenli bir organ olduğu vurgulandı. Teşkilat, ülkenin güvenlik ve istikrarını bozmayı veya siyasi, ekonomik veya sosyal varlığını etkilemeyi amaçlayan her türlü eyleme yanıt verme sözü verdi.
Aynı bağlamda ABD, bir kez daha Libyalıların ‘özgür ve adil’ seçimler yapmayı hak ettiğini belirterek yabancı ‘paralı askerlerin’ Libya topraklarından çıkması çağrısında bulundu. ABD Büyükelçiliğ’inden dün yapılan kısa bir açıklamada, ABD'nin Yakın Doğu İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Yael Lambert'in geçtiğimiz perşembe günü dün Tunus'ta Yüksek Seçim Komisyonu Başkanı İmad es-Saih ile bir araya gelerek ABD'nin Komisyona olan bağlılığını yeniden teyit ettiği ve tüm Libyalıların liderlerini seçmek için özgür ve adil seçimleri hak ettiğini vurguladığı bildirildi.
Diğer yandan ABD Büyükelçisi Richard Norland, seçimlerin önemine vurgu yaptı. Seçimleri Libya'daki güvenliğin geleceği, kalıcı, meşru bir hükümet oluşturmak ve tüm yabancı güçleri terk etmesi için bir anahtar olarak nitelendirdi. Norland, geçtiğimiz perşembe günü ‘Libya Al-Wasat’ televizyon kanalına yaptığı açıklamalarında şu ifadeleri kullandı:
“Seçim sürecinin halen geçerli ve sürdürülebilir olduğunu görüyorduk. Ancak Seyfülislam'ın (eski Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi'nin ikinci oğlu) ortaya çıkışı odanın içine atılan bir bomba gibiydi ve her şeyi yok etti. Mesele, Libyalılara kalmış durumda.”
ABD’li Büyükelçi, Kahire'de Temsilciler Meclisi ile devlet arasındaki tartışmanın anayasal bir zemin bulma konusunda seçimlere kimlerin katılıp aday olabileceğini araştıracağını açıkça belirttikten sonra “Güvenilir seçimler için koşulların, mevcut olması esastır ve bunların çok yakında gerçekleşmesi önemlidir” dedi. Bu seçimler için bir tarih belirlemenin mümkün olmadığına dikkat çekti.
Norland, Libya’nın Ulusal Petrol Şirketi’nin (NOC ) Başkanı Mustafa Sanalla'ya yönelik üstü kapalı bir eleştiride bulunduğu açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Büyük baskı altında olmasına şaşırdık. Merkez Bankası’na 2,6 milyar dolardan fazla bir meblağ transfer edildi. Sabırlı olmayı ve petrol gelirlerini yönetme mekanizması tartışılana kadar transfer etmemeyi tercih ederdik.”
Libya'nın küresel pazardaki petrolden faydalanması gereken bir fırsatın kaçırıldığı ve bazı yabancı güçlerin varlığının ‘Libya'nın istikrarsızlaştırılmasını temsil ettiğini’ ifade eden Norland, Libya'daki çatışmanın her iki tarafını da içeren Ortak Askeri Komite'nin (5+5) ‘tüm yabancı güçlerin ve paralı askerlerin Libya'yı terk etmesi çağrısında bulunduğunu ve bu dosyayı Libyalılarla kaydetti.
Buna paralel olarak, Halife Hafter liderliğindeki Ulusal Ordu, İnsani Diyalog Merkezi tarafından düzenlenen İsviçre Forumu'na katılımına karşı çıktı. Yerel basında çıkan habere göre bir ordu kaynağı, herhangi bir temsilcinin katılmayacağını söyledi. Bunun karşılık İtalyan ‘Nova’ haber ajansı haberinde iki rakip hükümetin temsilcilerinin yokluğunda Temsilciler Meclisi, Devlet ve Libya Devlet Başkanı temsilcileriyle birlikte batı ve doğu Libya'nın ana milislerinin ve silahlı oluşumlarının liderlerinin toplantıya katılacağı iddia edildi.



Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
TT

Trump’ın açıklaması ateşkesi tehlikeye mi attı? 17. Maddeyle Gazze'de fiili bölünme ihtimali masada mı?

Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)
Filistinliler, Gazze Şeridi'nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampında kaplarını suyla dolduruyor (AFP)

ABD Başkanı Donald Trump’ın, Gazze’deki ateşkes anlaşmasının “ikinci aşamasının değiştirileceği” yönündeki kısa ve belirsiz açıklaması, bu değişikliğin ne anlama geldiğine ilişkin soruları gündeme taşıdı.

Uzmanlara göre Trump’ın işaret ettiği değişiklik, anlaşmanın uygulanma biçiminde bir revizyon anlamına geliyor. Buna göre, İsrail’in hâlihazırda yüzde 55’ini kontrol ettiği Gazze’den çekilmesi ve Hamas’ın silahsızlandırılmasına geçilmesi yerine, 17. maddenin devreye alınması söz konusu olabilir. Bu madde, barış planının taraflardan biri kabul etmese bile tek taraflı olarak ilerletilmesine imkân tanıyor.

10 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasındaki 17. madde, Hamas’ın öneriyi geciktirmesi veya reddetmesi halinde, “yardımların genişletilmesi dahil, planın belirtilen unsurlarının, İsrail ordusunun terörden arındırılmış olarak uluslararası istikrar gücüne devrettiği bölgelerde uygulanacağını” düzenliyor.

Geçen ekim ayında Hamas ile İsrail arasında imzalanan “barış belgesi” sadece birinci aşamayla ilgili maddeleri içeriyordu. Bu aşama; ilk ateşkes, İsrail güçlerinin geri çekilmesi, esir takası ve insani yardım girişlerinin kolaylaştırılmasını kapsıyor. Ancak savaş sonrası Gazze’nin yönetimine ilişkin “ikinci aşama” konusunda resmî bir mutabakat sağlanmış değil.

Perşembe günü yaptığı açıklamada Trump, planın ikinci aşamasının “çok yakında değiştirileceğini” söyledi. Açıklama, sürecin tıkanması ve sahadaki ilerlemenin sınırlı kalması nedeniyle endişelerin arttığı bir döneme denk geldi; ancak Trump değişikliğin içeriğine dair ayrıntı vermedi.

Görsel kaldırıldı.
Filistinli bir kadın, İsrail'in Han Yunus'ta düzenlediği bir baskın sonucu akrabalarından birinin öldürülmesine tepki gösteriyor (AFP)

Ahram Siyaset ve Strateji Merkezi İsrail Çalışmaları uzmanı Dr. Said Okaşa, (Saeed Okasha) Trump’ın sözünü ettiği değişikliğin büyük olasılıkla 17. maddeye dayanacağını belirtiyor. Okaşa’ya göre bu adım, “eski Gazze” ve “yeni Gazze” ayrımını güçlendirecek bir fiili bölünmeye kapı aralayabilir. Bu yaklaşımı geçen ay ABD’nin bölge özel temsilcisi Steve Witkoff’un da çeşitli görüşmelerde dile getirdiğini hatırlattı.

Okkaşa, anlaşmanın geçen ay Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylandığını anımsatarak, Hamas’ın silahsızlanma sürecine yanıt vermemesi gibi gerekçelerle 17. maddenin yeniden devreye sokulmasının mümkün olduğunu söyledi. Uzman, böyle bir senaryonun Gazze’de “ne savaş ne barış” şeklinde sürecek bir çıkmaz yaratabileceğini ifade etti.

Görsel kaldırıldı.
Filistinliler, Cebaliye'de yıkılan binaların enkazı arasında sokaklara kurulmuş çadırların yanından geçiyor (AFP)

Filistinli siyaset analisti Dr. Ayman el-Rakkab da, Trump’ın değişiklik açıklamasının içeriğinin belirsizliğine işaret ederek, “İsrail’in bölgede kalma isteğiyle birleştiğinde, Gazze’nin fiilen ikiye bölünmesi ihtimali güçleniyor” değerlendirmesinde bulundu.

Bu belirsizlik sürerken, Axios haber sitesi Trump’ın 25 Aralık’tan önce Gazze’de barış sürecinin ikinci aşamasına geçileceğini açıklamayı planladığını duyurdu. Habere göre Washington, Gazze’de oluşturulacak yeni yönetim yapısı ve uluslararası istikrar gücünün son hazırlıklarını tamamlıyor. ABD Başkanı’nın, bu adımları görüşmek üzere İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile ay sonundan önce bir araya gelmesi bekleniyor.

İkinci aşamanın önünde ciddi engellerin olduğunu ifade eden Rakkab: “Barış Konseyi ile teknokrat hükümet henüz kurulmadı. Güvenliği devralacak polis gücü ve uluslararası istikrar kuvveti oluşturulmadı. Bu nedenle somut bir hareketin en erken ocak ayında mümkün olabileceğini düşünüyorum” dedi.

Okaşa, yakın vadede İsrail’in kontrolde tuttuğu bölgeyi yüzde 60 seviyesine çıkarmaya çalışabileceğini, ancak anlaşmanın genel çerçevesinde büyük bir tırmanış beklemediğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Yedioth Ahronoth, İsrail’in yaklaşık iki milyon Filistinliyi sarı çizginin doğusunda İsrail kontrolündeki yeni bölgelere yeniden yerleştirmeyi, Hamas kontrolündeki bölgeleri tamamen sivillerden boşaltmayı ve Hamas unsurlarını bu bölgelerde aşamalı şekilde takip etmeyi içeren bir plan hazırladığını yazmıştı. Şarku’l Avsat’ın  Telegraph gazetesinin Batılı diplomatlara dayandırdığı haberinden aktardığı bilgilere göre ABD planının Gazze’nin kalıcı biçimde ikiye ayrılması riskini barındırdığını bildirmişti.

Mısır Dışişleri Bakanı Bedr Abdulati ise geçtiğimiz günlerde Barselona’da AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Kaja Kallas ile yaptığı görüşmede, Gazze ile Batı Şeria’nın birliğinin korunması gerektiğini vurgulayarak, ayrıntıları tartışılan hiçbir adımın “bölünmeyi pekiştirmesine” izin verilemeyeceğini söyledi. Abdulati, çarşamba günü yaptığı başka bir açıklamada da, “Gazze’nin bölünmesini konuşmak dahi mümkün değildir. Gazze, Doğu Kudüs dâhil olmak üzere, kurulacak Filistin devletinin ayrılmaz bir parçasıdır” dedi.

Uzman Okaşa’ya göre Mısır, hem Gazze’nin bölünmesini hem de anlaşmayı zayıflatacak her türlü değişikliği engellemek için diplomatik çabalarını sürdürecek. Buna karşın, Trump’ın planı etrafındaki belirsizlik nedeniyle önümüzdeki döneme ilişkin tüm senaryolar hâlâ masada.


Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
TT

Avn, BM Güvenlik Konseyi heyetinden İsrail'e ateşkes ve geri çekilme anlaşmasını uygulaması için baskı yapmasını istedi

Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)
Lübnan Cumhurbaşkanı Joseph Avn'ın bugün Baabda'daki Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle yaptığı görüşmeden (Lübnan Cumhurbaşkanlığı’nın resmi X hesabı)

Lübnan Cumhurbaşkanlığı, Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ın bugün ülkede bulunan Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi temsilcilerinden oluşan bir heyetle bir araya geldiğini açıkladı. Görüşmede Avn, Lübnan ordusunun görevini tamamlaması için destek çağrısında bulunarak, İsrail’in Güney Lübnan’dan çekilmesi için baskı yapılmasını talep etti.

Cumhurbaşkanlığı, heyetin ‘uluslararası kararların uygulanması yoluyla Lübnan’da istikrarı destekleme ve ülkelerin Lübnan ordusuna yardım ederek birliklerini tamamlamaya ve silah tekelini sağlamaya hazır olduklarını’ belirttiğini duyurdu.

Açıklamada Avn’ın, Lübnan’ın uluslararası kararları uygulama taahhüdünü yinelediği ve “İsrail tarafını ateşkesi uygulamaya ve çekilmeye zorlamamız gerekiyor; bu konuda sizden destek bekliyoruz” ifadelerini kullandığı kaydedildi.

Geçen yıl kasım ayında, ABD arabuluculuğunda İsrail ile Hizbullah arasında bir ateşkes sağlanmıştı. Bu ateşkese rağmen, İsrail hâlâ Güney Lübnan’daki bazı noktalarda kontrolünü sürdürüyor ve ülkenin doğusu ile güneyine yönelik saldırılarını devam ettiriyor.


Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna: Rusya ile taviz değil, gerçek barış peşindeyiz

Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)
Ukrayna'nın güneydoğusunda Rus araçları ve askerleri (Reuters)

Ukrayna Dışişleri Bakanı Andriy Sibiga, dün Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı'na (AGİT) yaptığı açıklamada, Ukrayna'nın Rusya ile "taviz değil, gerçek barış" istediğini söyledi.

Güvenlik ve insan haklarına odaklanan bir kuruluş olan AGİT, savaş sonrası Ukrayna'da rol oynamayı hedefliyor.

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile ABD elçileri arasında "oldukça iyi" olarak nitelendirdiği görüşmelerin ardından çarşamba günü yaptığı açıklamada, barış görüşmelerine giden yolun şu anda belirsiz olduğunu söyledi.

Sibiga, örgütün yıllık bakanlar kurulu toplantısından önce, "Münih'te gelecek nesillere ihanet edenlerin isimlerini hâlâ hatırlıyoruz" diyerek, "Bu bir daha asla olmamalı. İlkelerden taviz verilmemeli ve uzlaşmaya değil, gerçek barışa ihtiyacımız var" ifadelerini kullandı.

devfdr
Rus askerleri Kursk bölgesindeki Sudzha’da devriye geziyor (Arşiv- AP)

Bakan, görünüşe göre İngiltere, Fransa ve İtalya'nın Adolf Hitler'in o dönem Çekoslovakya olan toprakları ilhak etmesini kabul ettiği 1938 tarihli Nazi Almanyası anlaşmasına atıfta bulunuyordu. Bu anlaşma, tehditkâr bir güçle yüzleşmemenin işareti olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Sibiga, ABD'ye barışı sağlama çabalarından dolayı teşekkür etti ve Ukrayna'nın "bu savaşı sona erdirmek için mümkün olan her fırsatı değerlendireceğine" söz verdi. "Avrupa geçmişte çok fazla adaletsiz barış anlaşması imzaladı. Hepsi yeni felaketlere yol açtı" diye ekledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy dün, ekibinin Amerika Birleşik Devletleri'ndeki toplantılara hazırlandığını ve Trump'ın temsilcileriyle diyaloğun devam edeceğini söyledi.

Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Rusya ve Avrupa ile Orta Asya'nın büyük bir bölümünü içeren 57 üye ülkeyi kapsayan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), Soğuk Savaş döneminde Doğu-Batı diyaloğu için kilit bir forum olarak ortaya çıktı.

Örgüt son yıllarda, Rusya'nın kilit kararların uygulanmasını engellemesi ve örgütü Batı kontrolü altında olmakla suçlamasıyla sık sık çıkmaza giriyor. Rusya, açıklamasında Ukrayna'nın AGİT gündemine "tamamen hakim olmasından" şikayet etti.