Mısır’dan iklim taahhütlerine ilişkin açıklama

Kahire yönetimi, taahhütlerin uygulanmasında ‘hızlı olunması’ gerektiğini vurguladı.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
TT

Mısır’dan iklim taahhütlerine ilişkin açıklama

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)
Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri. (Mısır Dışişleri Bakanlığı)

Mısır, iklim taahhütlerini uygulamak için ‘hızlı olunmasının’ gerekli olduğunu vurguladı. Söz konusu açıklama, 27. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP27) Başkanı olarak belirlenen Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri tarafından, Danimarka’nın ev sahipliğinde düzenlenen ve iklim değişikliğine neden olan emisyonların azaltılması da dahil olmak üzere iklim taahhütlerinin uygulanması konulu bakanlar düzeyindeki toplantının üçüncü oturumunun ortak başkanlığı sırasında yapıldı. Mısır Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ahmed Hafız’ın dün yaptığı açıklamaya göre ‘Bakan Şukri, oturum sırasında, Glasgow Konferansı’nın son oturumunda üzerinde anlaşmaya varılan kararlara değinirken, emisyon azaltma alanında ulusal olarak belirlenmiş katkılara dikkat çekti.’ Hafız açıklamasınının devamında “Bakan Şukri, bu bağlamda, iklim taahhütlerinin uygulanmasının hızlı bir şekilde harekete geçmesinin gerektiğini vurguladı” dedi.
Şukri dün Ruanda Çevre Bakanı ve Bolivya Çevre ve Su Bakanı’nın yanı sıra bir dizi Arap ülkesinin büyükelçileri ile bir araya geldi. Şukri dün akşam Danimarka Veliaht Prensi Prens Frederick’in, iklim taahhütlerinin uygulanmasına ilişkin bakanlar toplantısı vesilesiyle düzenlediği iş yemeğine de katıldı. Bakan Şukri söz konusu  etkinlikte, bakanlık toplantısının iklim taahhütlerini uygulamaya koymak ve mevcut durum hakkında bilgi edinmek için önemli bir fırsat olduğunu vurguladı. Bakan ayrıca Danimarkalı yetkililerle yapılan görüşmelerde iklim sorunları da dahil olmak üzere iki ülke arasındaki genişletilmiş iş birliği ilişkilerinin çeşitli yönlerinin de ele alındığını kaydetti.
Mısır Dışişleri Bakanı, Danimarka’nın ev sahipliğinde yapılan bakanlar toplantısının açılış oturumunda şu açıklamada bulundu:
“Toplantı, uluslararası iklim eyleminin uygulamaya konulması hakkında görüş ve deneyim alışverişinde bulunulması için fırsat sağlıyor. Zira iklim konusundaki Paris Antlaşması’nın şartlarını etkinleştirmek, geçen yıl Glasgow’da düzenlenen 26. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Taraflar Konferansı’nın (COP26) son oturumunda verilen taahhütlerin yanı sıra emisyonları azaltmaya yönelik taahhütleri gerçekleştirmek için de fırsat sunuyor.”
Mısır Dışişleri Bakanlığı tarafından önceki gün yapılan açıklamada, Bakan Şukri’nin iklim taahhütlerini yerine getirmedeki en önemli konunun, COP27’nin bir sonraki oturumu konusunda Mısır Cumhurbaşkanlığı önceliklerinin ve söz konusu taahhütlerin sahada somut bir gerçekliğe nasıl dönüştürüleceği olduğunu bildirildi.



Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA
TT

Suriye: Gürültünün ortasında hukuk devleti talepleri

Fotoğraf: SANA
Fotoğraf: SANA

Aliya Mansur

Yeni Suriye ulusal logosunun (görsel kimlik) lansman töreni, Suriye'deki her etkinlik gibi Suriyeliler arasında geniş çaplı bir tartışmanın eşlik ettiği, etkileyici ve güzel bir etkinlikti. Suriye Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara'nın katıldığı Halk Sarayı'ndaki görkemli törene, “Suriye Demokratik Güçleri”nin kontrolü altındaki Rakka ve Haseke hariç olmak üzere Suriye'nin çeşitli bölgelerinde aynı anda düzenlenen kutlamalar eşlik etti. Gösteriler ve sloganlar Suriye devriminden sahneleri çağrıştırdı.

Şara'nın tören sırasında yaptığı etkileyici konuşma Suriye'nin birliğinin ve çeşitliliğinin altını çizdi ama daha tören bitmeden önce Suriyeliler arasında şu tartışma başlamıştı; bu ulusal logo gerçekten Suriyeli mi yoksa başka ülkelerden “ilham mı” alındı? Bazıları bunun bir alkollü içecek şirketnin ticari logosu olduğunu söyleyecek kadar şüphelerinde ileri gittiler.

Suriye şahininin “çalıntı” olduğu suçlamaları - ki bu kesinlikle doğru değil - ve bunlara verilen karşılıklar arasında meselenin özü neredeyse kayboldu. Oysa meselenin özü şu: Nasıl bir Suriye istiyoruz? Hukuk devleti olan bir Suriye mi yoksa halkın ruh hallerinin dalgalanmalarına tabi bir Suriye mi?

Konuya ilişkin yorumunda Anayasa Bildirgesi Taslağı Komitesi üyesi Dr. Ahmed el-Karbi, resmi logoların kabulü tartışılırken yasal temellere dayanmanın gerekliliğini vurguladı. Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesinde açıkça “devletin logosu kanunla belirlenir” ifadesinin yer aldığına ve hukuka dayalı bir devletin anayasal çerçevelere uygun olarak onaylanmamış bir logoya indirgenemeyeceğine işaret etti.

Suriye'deki tartışma ve çekişmenin özü bu olmak yerine, bazı Suriyeliler binlerce yıllık Suriye anıtlarına kazınmış olan Suriye şahininin kökeni ve sembolizmiyle ilgili suçlamalarda bulunmakla meşgul oldular.

Esed rejiminin devrilmesinden ve Şara'nın yönetime gelmesinden bu yana, Suriye halkı hükümetin, özellikle de Başkan Şara'nın her eylemini mutlak biçimde destekleyenler ile hükümetin yaptığı her eylemi veya açıklamayı mutlak biçimde reddedenler arasında bölündü. İki grup arasında, bir şeyleri düzeltmek amacıyla eleştirenlerin ve teşvik etmek amacıyla destekleyenlerin sesleri kayboldu.

Esed rejiminin devrilmesinden bu yana 7 ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak

Şarku'l Avsat'ın Al Majalla'dan aktardığı analize göre Esed rejiminin devrilmesinden bu yana yedi ay geçti ve yeni otoritenin en belirgin özelliği Suriyelilerle ilişkilerinde şeffaf olmamak. Bu da yorumlara kapıyı açıyor ve Suriye halkının doğasını ve doğruluğunu bilinmediği söylentilerin yayılmasına katkıda bulunuyor.

17 Mayıs'ta Suriye Cumhurbaşkanlığı, eski rejim tarafından işlenen ihlallerle ilgili gerçekleri ortaya çıkarmak, sorumlularından hesap sormak, mağdurlara tazminat ödemek ile görevli bir geçiş adaleti komisyonu kurulacağına dair bir kararname yayınladı. Kararname, Abdulbasıt Abdullatif'in komisyon başkanı olarak atanmasını ve duyuru tarihinden itibaren 30 günü geçmeyecek bir süre içinde bir çalışma grubu oluşturma ve iç yönetmelikler hazırlama görevini üstlenmesini öngörüyordu.

Bu kararnamenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık bir buçuk ay geçti, yani komisyonun kurulması için öngörülen 30 günlük süre geçti. Peki bu komisyon hangi aşamada? Cevap yok. Bu sadece şeffaflığın eksik olduğunu değil, aynı zamanda hükümetin kendi yayınladığı kararnamelere ve mevzuata, örneğin Anayasa Bildirgesi'nin 5. maddesine bağlı olmadığının da bir örneği.

İşte meselenin özü de budur: Nasıl bir Suriye istiyoruz?

Hukuk ve kurumlar devleti Suriye'nin sesi, iki grubun kopardığı gürültü arasında neredeyse duyulmuyor. Bir tarafta destekçiler var ve bunların çoğu Suriyelilerin “Aralık 2024 devrimcileri” olarak adlandırdığı, devrimin 14 yılı boyunca önemli bir rol veya sese sahip olmayan, şimdiyse hükümetin sağ tarafında yer alan kişiler. Diğer taraftaki hükümetin muhalifleri arasındaysa, hükümetin her türlü eylemini çarpıtmakla meşgul olan, çoğunluğu eski rejim kalıntısı ve solcu olan sesler bulunuyor. İkisi arasında aklın sesi kayboluyor.

Suriye'nin istikrarı sadece Suriye için değil, bölge için de bir öncelik. İstikrarlı bir Suriye, komşu ülkelerin istikrarının başlangıcıdır ve bir vatandaşlık devleti ve hukukun üstünlüğünün inşası, Suriyelilerin onlarca yıllık geleceğinin temel taşıdır. Sağlam olmayan temeller üzerine inşa edilen her yapı, özellikle Suriye'nin düşmanları hâlâ pusuda beklediğinden, çökme riski altındadır. Hukukun üstünlüğü, adalet, özgürlük, vatandaşlık ve şeffaflık, istediğimiz devleti inşa etmek için önceliklerdir.