Filistinliler Nekbe'yi ‘Adaletsizliğe Yeter’ sloganıyla anıyor

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)
TT

Filistinliler Nekbe'yi ‘Adaletsizliğe Yeter’ sloganıyla anıyor

Fotoğraf (AA)
Fotoğraf (AA)

Filistinliler bugün, bin 300 köy ve kasabada yaşayan bir milyon 400 bin Filistinliden yaklaşık 950 bininin memleketlerinden göç ettirildikleri Nekbe (Büyük Felaket) Günü’nün 74. yıl dönümünü ‘74 yıllık adaletsizliğe ve çifte standartlara yeter’ sloganı altında düzenledikleri gösterilerle anıyorlar. Bu sloganla Filistinliler, son zamanlardaki uluslararası olaylara doğrudan müdahale eden ancak 74. yılında halen devam eden Nekbe için kılını kıpırdatmayan uluslararası topluma açık bir mesaj gönderiyorlar.
Cuma günü, sosyal medya üzerinden düzenlenen ve Filistinlilerin geri dönüş haklarının kutsal olduğu, dünya ‘çifte standart’ politikasını sürdürmeye devam ederken bu hakkın zaman aşımına uğramadığını vurgulanan bir kampanya ile başlayan gösteriler 17 Mayıs’a kadar devam edecek. Filistinliler bugün yerel saatle 12:20’de, cami hoparlörlerinden yükselen tekbir sesleri, kiliselerin çanları ve resmi televizyon ve yerel radyo kanallarından çalınan yas sirenleri ile Nekbe’nin 74. yılına atıfla 74 saniye boyunca saygı duruşunda bulundular. Filistinliler Batı Şeria'nın merkezinde etkinlikler düzenlerken Filistin’in unutulmaz lideri rahmetli Yaser Arafat'ın mezarından el-Halil kentinin merkezindeki el-Menara Meydanı'na yapılan yürüyüş, yarın Gazze Şeridi'nde de düzenlenecek.
Fetih Hareketi (El Fetih) tarafından dün yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
“Filistinliler, 1948 yılındaki Büyük Felaket’in üzerinden geçen 74 yılın ardından bugün evlerine ve topraklarına dönme hakkına her zamankinden daha fazla bağlılar. Uluslararası ilkelere, insan haklarına ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına uygun olan bu hakkın uygulanması ne kadar sürerse sürsün asla yok sayılmasına izin vermemekte daha fazla kararlılar.”
İşgalci İsrail’in yüz yılı aşkın bir süredir devam eden çatışmalardan ders almadığını belirtilen açıklamada, İsrail’in Filistin halkının varlığını ve anavatanlarındaki ulusal haklarını inkar etme politikasını sürdüremeyeceği ve Filistinlilerin iradesinin kırılamayacağı vurgulandı.
El Fetih, bölgede herhangi bir adil, kapsamlı ve kalıcı barışın, BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) 194 sayılı kararı uyarınca Filistin halkının geri dönme hakkının tanınmasına dayanması ve Filistinlilerin kendi kaderini tayin hakkı ve başkenti Doğu Kudüs olan 1967 sınırlarında bağımsız bir Filistin devletinin kurulması gerektiğini kaydetti.
Filistinliler her yıl Nekbe Günü’nü çeşitli etkinliklerle anıyor ve yerlerinden edildikleri evlerinin anahtarlarıyla gösteriler düzenliyorlar.
Filistinli makamlarca yayınlanan resmi rakamlara göre Nekbe sırasında İsrailli çeteler 774 Filistin köyünü ve kasabaya saldırdı, bunlardan 531'i tamamen yok edildi. Buralara Yahudi yerleşim birimleri kurularak, arazi sahipleri kamplarda mülteci durumuna düşürüldü. Nekbe'den bu yana mülteci kamplarında kalan Filistinlilerin sayısı 9 kat arttı.
Merkez İstatistik Bürosu'na göre 2019 yılı sonlarında Filistinli mültecilerin sayıları, Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde yaşayan yaklaşık 5 milyon Filistinli dahil olmak üzere yaklaşık 13 milyona ulaştı. 2017 yılındaki genel nüfus, konut ve işyeri sayımına göre Filistinlilerin yüzde 43'ü mülteci konumunda. İsrail tarafından 1948 yılında işgal edilen topraklarda yaklaşık bir milyon 597 bin Filistinli yaşıyor. Arap ülkelerindeki Filistinlilerin sayısı yaklaşık 6 milyona, yabancı ülkelerde yaşayanların ise 727 bine ulaştı.
BM Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) kayıtlarına göre Ürdün'de 10, Suriye'de 9, Lübnan'da 12, Batı Şeria'da 19 ve Gazze Şeridi'nde 8 olmak üzere Filistinli mültecilerin kaldıkları UNRWA’ya bağlı 58 adet resmi kamp var.
Öte yandan bugün gerginliği ve gerilimi artırabilecek bir olay yaşandı. Tapınak Örgütleri adıyla bilinen fanatik Yahudiler, Mescid-i Aksa'ya baskın planı çerçevesinde Mescid-i Aksa’nın topluca basılması ve içerisinde kurbanlar kesilmesi çağrısında bulundular.
Buna karşın Kudüslüler, Mescid-i Aksa’yı korumak için ‘Büyük Şafak’ kampanyası çerçevesinde Mescid-i Aksa'ya gidilmesi çağrısı yaptılar.
Hamas Sözcüsü Hazım Kasım tarafından dün yapılan açıklamada, “Yarın (bugün) Nekbe'nin dönümünde Mescid-i Aksa'ya baskın yapma çağrıları tehlikeli bir tırmanış olmasının yanı sıra halkımızın ve milletimizin duygularına yönelik bir provokasyondur” ifadeleri kullanıldı.
Baskın çağrılarının açıkça bir çatışmaya yol açacağını ve tüm sonuçlarından İsrail'in sorumlu olacağını vurgulayan Kasım, Mescid-i Aksa'ya tekrar tekrar düzenlenen baskınların bir oldu-bittiyi dayatmakta başarılı olamayacak ‘umutsuz girişimler’ olduğunu ve bunun Mescid-i Aksa'nın Müslümanlara ait olduğunu gösteren tarihi gerçekleri değiştirmeyeceğini kaydetti.
İşgalci İsrail’in tüm saldırgan politikalarının burada hiçbir zamansal veya mekânsal bir bölünmeyi dayatamayacağını söyleyen Hamas Sözcüsü, Mescid-i Aksa için verilen mücadelenin, hak ve mülk sahibi Filistin halkının çıkarına olduğunu vurguladı.
Kasım, Kudüs, Batı Şeria ve iç kesimlerde yaşayan Filistinlileri işgalci İsrail’in planlarını engellemek için Mescid-i Aksa'ya gitmeye çağırdı.



Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
TT

Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)

Güney Suriye'deki Dera vilayetinin sağlık müdürlüğü dün yaptığı açıklamada, Dera kırsalının batısındaki Abidin kasabasında bir düğün merasimi sırasında meydana gelen ve kaynağı bilinmeyen patlamada 33 kişinin yaralandığını duyurdu.

Dera Sağlık Müdürü Ziyad el-Mehamid, yaralılar arasında çocukların da bulunduğunu söyledi.

Dera Ulusal Hastanesi 19, Tafas Ulusal Hastanesi 6 ve el-Şecere kasabasındaki sağlık merkezi 8 yaralıyı tedavi altına aldı.

Abidin kasabası sakinleri Alman Basın Ajansı'na (DPA) şunları söyledi: “Ne olduğunu bilmiyoruz. Patlayıcı bir cihaz mıydı yoksa bir top mermisi miydi? Bazıları düğün kutlaması sırasında patlayan bir el bombası olduğunu söyledi ve çoğunluğu çocuk olmak üzere yüzlerce insan toplanmıştı.”

Suriye medyası, İsrail ordusuna ait bir devriyenin batı Dera kırsalındaki patlama bölgesine doğru ilerlediğini bildirdi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Bu arada, Suriye devlet televizyonu, güneydeki Süveyda vilayetinde silahlı grupların el-Mezra kasabasında İç Güvenlik Güçlerine ait bir aracı silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef aldığını bildirdi.

Bir güvenlik kaynağı televizyon kanalına, "isyancı grupların bombardımanı ateşkes anlaşmasının ihlali anlamına geliyor ve güvenlik güçleri bu ihlallere kararlı bir şekilde karşılık verecektir" ifadelerini kullandı.


İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
TT

İsrail, Güney Lübnan’ı hedef aldı

Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)
Lübnan ve İsrail sınırındaki Ras el-Nakura bölgesinde bulunan bir Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü merkezi (AFP)

Lübnan’ın resmî haber ajansı Ulusal Haber Ajansı (NNA), bugün (Cuma) Güney Lübnan’daki Vezzani ve Mecidiye çevresinin İsrail topçuları tarafından hedef alındığını bildirdi.

Ajansa göre, İsrail’e ait bir insansız hava aracı Ras el-Nakura bölgesinde bir balıkçı teknesinin yakınına ses bombası bıraktı; olayda yaralanan olmadı. Aynı bölgede İsrail’e ait bir savaş botu da ülkenin kara sularına doğru makineli tüfekle ateş açtı.


İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
TT

İslami Cihad, son İsrailli esirin cesedinin teslim edilmediği iddiasını yalanladı

Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)
Bir İslami Cihad savaşçısı, Gazze Şeridi'nin kuzeyindeki Nuseyrat'ta kaçırılanların cesetlerini arayan Mısırlı işçilerin ağır makinelerle kazı yapmasını izliyor (Arşiv - AP)

Filistinli kaynaklar, İsrail’in iki gündür öne sürdüğü, İslami Cihad Hareketi’nin Hamas ile iş birliği yapmayı reddettiği ve ateşkesin ikinci aşamasına geçilmeden önce elindeki son İsrailli esirin cesedini teslim etmediği yönündeki iddiaları yalanladı.

İsrail’in Maariv gazetesinin güvenlik kaynaklarına dayandırdığı haberine göre, Hamas ile İslami Cihad arasında, Ran Gafeli isimli son esirin cesedinin teslim edilmemesi konusunda gerilim yaşandığı iddia edildi. İsrail, Gafeli’nin kaçırılmasında İslami Cihad mensuplarının doğrudan rol aldığını düşünüyor.

İslami Cihad’ın askeri kanadı Saraya el-Kudüs, günler önce yaptığı açıklamada tüm esirleri teslim ettiklerini ve ateşkes anlaşmasına tamamen uyduklarını belirtti. Hareketten Şarku’l Avsat’a konuşan kaynaklar, Gafeli’nin cesedinin kendi ellerinde bulunmadığını, cesedin Hamas’ın kontrolünde olduğunu ifade etti. Kaynaklar, Hamas ile koordinasyonun “mükemmel seviyede” olduğunu ve İsrail basınında yer alan gerilim iddialarının gerçeği yansıtmadığını vurguladı.

dsvf
İslami Cihad savaşçıları ve Mısırlı işçiler, Gazze Şeridi'ndeki Nuseyrat'ın kuzeyinde İsrailli rehinelerin cesetlerini arıyor (Arşiv - AP)

Hamas kaynakları da Şarku’l Avsat’a, cesedin Gazze kentinin doğusundaki Şucaiyye ve Zeytun mahallelerinde 3 veya 4 farklı noktada bulunmuş olabileceği yönünde şüpheler olduğunu aktardı. Ancak bu noktalarda yürütülen aramalarda cesede ulaşılamadığı, esir alma ve gömülme süreçlerine dahil olan saha sorumluları ve militanların tamamının çeşitli saldırılarda öldüğü için kesin yer tespiti yapmanın zorlaştığı bildirildi. Kaynaklar ayrıca yoğun bombardıman ve bölgenin tamamen yıkılması nedeniyle tespit çalışmalarının daha da güçleştiğini belirtti.

Yediot Aharonot gazetesine göre İsrail, arabulucular aracılığıyla Hamas’a, cesedin yerinin belirlenmesine yardımcı olabilecek kişilere ilişkin bilgiler ve bölgenin olası konumunu gösteren uydu görüntüleri iletti. Hamas kaynakları, bu dosya ve diğer konularla ilgili arabulucularla temasın sürdüğünü söyledi.

Yeni videonun ortaya çıkardığı soru işaretleri

Bu gelişmeler, İsrailli esir ailelerinin yayımladığı görüntülerle eş zamanlı yaşandı. Videolarda, Ağustos 2024’te Refah’taki bir tünelde cesetleri bulunan altı esirin, tünelde birlikte yaşarken Hanuka’yı kutladıkları, 2024 yeni yılına girdikleri, konuşup saç tıraşı oldukları ve tünel içinde farklı noktalara hareket ettikleri görülüyor.

dfgh
Hamas militanları, 20 Şubat 2025'te Han Yunus'ta İsrailli rehinelerin cesetlerinin Kızılhaç'a teslimi sırasında tabutlardan birini taşıyor (DPA)

Görüntüler, İsrail ordusunun söz konusu altı kişinin tünele ulaşımdan iki gün önce Hamas tarafından öldürüldüğü yönündeki açıklamalarına dair soru işaretleri doğurdu. Hamas bu iddiayı reddederek, esirlerin bölgeyi hedef alan İsrail bombardımanında öldüğünü söyledi.

Maariv'den gazeteci Miki Levine, esirlerin “Nisan ayında anlaşma sağlanmış olsaydı hayatta olabileceklerini” belirten bir değerlendirme yayımladı. Levine, Başbakan Netanyahu ile bakanlar Smotrich ve Ben-Gvir’in “tam zafer” stratejisinde ısrar etmelerinin, Refah’a girilmesinin esirleri tehlikeye atacağı yönündeki uyarıları göz ardı ettiklerini yazdı.

İsrail devlet televizyonu da, esirlerin öldürülmesinden birkaç gün önce müzakerelerin tıkanma noktasına gelmesinin, Tel Aviv’in Filadelfi Koridoru’nun kontrolünü şart koşmasından kaynaklandığını; o aşamada anlaşma imzalansaydı altı esirden beşinin serbest bırakılacağını aktardı.

Hamas kaynakları ise Şarku’l Avsat’a, esirlerin topçu ve hava bombardımanında öldüğünü, saldırı sırasında bazı esir gardiyanlarının da yaşamını yitirdiğini teyit etti. Kaynaklar, savaş boyunca İsrail güçleri esirlere yaklaşırsa “tehlike durumunda esirin öldürülmesi” yönünde talimat bulunduğunu da belirtti.7Tünelin Refah’ın batısındaki Tel Sultan’da bulunduğu, İsrail ordusunun sonraki incelemelerinde esirlerin “bölgedeki yoğun askeri baskı nedeniyle hayatını kaybettiğini” kabul ettiği bildirildi.

Ekim 2024’te İsrail, Hamas’ın eski siyasi büro şefi Yahya es-Sinvar’ı, Tel Sultan’daki bir evde, yanında silahlı bir grupla bulunduğu sırada öldürmüştü. Kasım ayında Hamas kaynakları, Muhammed es-Sinvar’ın oğlu İbrahim’in de Refah’taki bir tünelde hava saldırısında öldüğünü açıklamıştı. DNA bulgularının, aynı tünelde Hamas mensuplarının bulunduğuna işaret ettiği belirtildi. Esirlerin, İbrahim es-Sinvar’ın öldüğü saldırıda hayatını kaybetmiş olabileceği değerlendiriliyor.

Hamas kaynakları, İsrailli esirlere ilişkin talimatların çok sıkı olduğunu ve hayatta kalmaları için tüm imkânların seferber edildiğini vurguladı.