Atina’nın Müslüman sakinleri cenazeleri için mezarlık alanı tahsis edilmesini istiyor

Atina’da yaşayan Müslümanlar ölülerini Ortodoks Kilisesi’ne defnediyorlar ve kalıntılarını üç yıl sonra taşımaları gerekiyor.

İsfendiyar Fakiri Atina yakınındaki Schisto Mezarlığı’nda oğlunun mezarındaki gülleri suluyor (AFP)
İsfendiyar Fakiri Atina yakınındaki Schisto Mezarlığı’nda oğlunun mezarındaki gülleri suluyor (AFP)
TT

Atina’nın Müslüman sakinleri cenazeleri için mezarlık alanı tahsis edilmesini istiyor

İsfendiyar Fakiri Atina yakınındaki Schisto Mezarlığı’nda oğlunun mezarındaki gülleri suluyor (AFP)
İsfendiyar Fakiri Atina yakınındaki Schisto Mezarlığı’nda oğlunun mezarındaki gülleri suluyor (AFP)

Yunanistan’ın başkenti Atina’nın dış mahallelerinden biri olan Schisto’daki Ortodoks Hristiyan Mezarlığı’nda, Hasibullah Fakiri’nin mezarlığı pek fark edilmiyor. Hasibullah geçen yıl Yunanistan’daki göçmen kampında 5 yaşında hayatını kaybetti.
Afgan çocuğun mermere kazınmış adı, ebeveynleri İsfendiyar Fakiri ve Zarneger Nazari'nin "çifte acısını" diri tutuyor. AFP’ye konuşan Fakiri’nin anlattığına göre, Yunanistan’a geleli bir yıl olmadan 5 yaşındaki çocuklarını kaybetmelerinin acısının üzerinde bir de Atina’da çocuklarını defnedecek bir Müslüman mezarlığı bulamama acısı eklendi.
Eylül 2020’de ailesiyle birlikte Yunanistan’a ulaşan Hasibullah Fakiri, Atina’nın kuzeyindeki Malakassa göçmen kampının girişinde çocuklarla oynarken kamyonun çarpması sonucu 9 Ocak 2021’de hayatını kaybetti.

Müslüman mezarlığı yok
Hasibullah ‘çok hızlı bir şekilde’ Schisto Mezarlığı’na defnedildi. Ailesine Atina merkezde bir daire verildi. Baba Fakiri’ye göre daire mezarlıktan 17 kilometre uzaklıkta yani mezarlığa ulaşmak ‘otobüsle bir saat sürüyor’.
Atina’daki mezarlıklarda yer olmadığı için üç yıl sonra, 2024’te, çocuklarının cesedini çıkarmak zorunda olmaları ailenin acısını daha da katlıyor.
Baba Fakiri, “Dinimiz cesetlerin çıkarılmasına izin vermiyor” diyerek, İslam’da ceset yakmanın haram olduğunu ve ‘sonsuza dek defnedilmiş olması gerektiğine’ işaret etti.
Schisto mezarlığı yakınlarındaki Belediyeler Birliği Başkanı Dimosthenis Stamatatos, “Ölen kişinin aile mezarı yok. Üç yıl sonra mezardan çıkarmak zorunlu” dedi. Ölülerin kalıntıları genellikle mezarlığın ait olduğu kilisede özel bir bölmede muhafaza ediliyor.
Ortodoks Hristiyan nüfusun çoğunlukta olduğu Yunanistan’da, Müslüman azınlıkların yaşadığı ülkenin kuzeydoğusundaki Trakya bölgesi dışında Müslüman mezarlıkları bulunmuyor.

Gecikmiş proje
Geçtiğimiz 10 yıl içinde savaş ve yoksulluktan kaçan göçmen dalgasının ardından şu anda Atina’da yaklaşık 500 bin Müslüman yaşıyor.
Yunanistan’daki Afgan Diasporası Başkanı Rızai Muhtar, geçen hafta düzenlediği basın toplantısında, “Ölen kişinin Trakya'ya nakledilmesinin yüksek maliyeti göz önüne alındığında özellikle Kovid-19 salgınıyla beraber son yıllarda Atina’daki Ortodoks mezarlıklarına defnedilen Müslümanların sayısı arttı” dedi.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre, Yunanistan’daki Pakistan Diasporası lideri Cavid İslam, Atina’da Müslüman mezarlığının bulunmamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. İslam, bir Müslüman mezarlığının kurulması talebinin göç eden Müslüman diasporasının ‘ezeli talebi’ olduğunu belirtti.
Stamatatos, 2016 yılında Yunanistan Ortodoks Kilisesi'nin Müslümanlara tahsis edilmek üzere Schisto mezarlığında 20 metrekare (beş dönüm) arazi bağışladığını ancak üstlenici ile yaşanan hukuki anlaşmazlık sebebiyle projenin geciktiğini söyledi.

Göç karşıtlığı
Yunanistan Din İşleri Bakanlığı’ndan üst düzey bir yetkili, isminin açıklanmaması kaydıyla yaptığı açıklamada, “Atina’daki Müslümanların sayılarının çokluğu dikkate alınarak proje onaylandı ve hayata geçirilecek” dedi.
Ancak insan hakları grupları ve ana muhalefetteki sol parti Syriza, ülke sınırlarında yasadışı bir şekilde göçmenleri geri itme iddialarının tekrarlandığı bir ortamda mevcut muhafazakar hükümetin güçlü göç karşıtı söylemine işaret ederek o kadar iyimser değiller.
Syriza Milletvekili Giorgos Psychogios, Meclis’te yaptığı son konuşmasında, “Göçmenlerin ve mültecilerin haklarına saygı konusunda Yunanistan'daki atmosfer olumsuz” ifadesini kullandı.
Atina’daki Müslümanlar burada bir cami açılması için 15 yıl bekledi. Ortodoks Kilisesi ve milletçi grupların güçlü muhalefetiyle karşılaşan caminin inşası 10 yıldan fazla sürdü ve cami 2020’de açıldı.



İsveç’te bir bara düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı

Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
TT

İsveç’te bir bara düzenlenen silahlı saldırıda 2 kişi öldü, 2 kişi de yaralandı

Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)
Sandviken’de olay mahallindeki polisler (AFP)

İsveç’in doğusunda, küçük bir kasabada bulunan bara, silahlı bir kişinin ateş açması sonucu iki kişi öldü, iki kişi de yaralandı.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Stockholm’ün yaklaşık 190 kilometre kuzeybatısındaki Sandviken’de bulunan bir barda, dün geç saatlerde, silahlı saldırı meydana geldi.

Saldırıda, 20’li yaşlarında bir kadın ve 50’li yaşlarında bir erkek öldü.

Polis, olayın suç çeteleri arasında artan şiddet dalgasının bir parçası gibi göründüğünü bildirdi.

İsveç, son birkaç yılda, bazı silahlı saldırılara maruz kaldı. Söz konusu saldırıların şiddeti son aylarda neredeyse her gün meydana gelecek kadar arttı.

FOTO: Sandviken’de olay mahallindeki polisler (EPA)
 Sandviken’de olay mahallindeki polisler (EPA)

Polis Sözcüsü, ölen 20 yaşındaki kişinin muhtemelen saldırganın hedefi olduğunu dile getirdi. Diğer ölen bir kişi ile yaralanan iki kişinin ise tesadüfen orada bulunduklarına inanıldığını söyledi.

Sözcü, polisin silahlı saldırganı aradığını, ancak henüz olayla ilgili hiç kimsenin gözaltına alınmadığını bildirdi.

Başbakan Ulf Kristersson, saldırının ardından İsveç haber ajansı TT’ye verdiği demeçte, “Çetelerin birbirini vurarak öldürmesi yeterince kötü. Ancak tamamen masum insanların ateş hattına düşmesi kesinlikle korkunç” dedi.

Kristersson liderliğindeki merkez sağ azınlık hükümeti, geçen yılki seçimleri, kısmen çete bağlantılı suçlardaki artışı durdurma taahhüdüyle kazandı.

Polis, İsveç’te yaklaşık 30 bin kişinin doğrudan çete suçlarına karıştığını veya bağlantılı olduğunu bildirdi.

Ülkedeki şiddet, büyük şehirlerin yanı sıra nadiren suça tanık olan küçük kasabalara da yayıldı.


Hindistan’daki G20 Zirvesi sonrasında Ukrayna’nın öfkesi ve Çin’in sessizliği

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve eşi Akshata Murthy, Sunak'ın 10 Eylül'deki G20 Zirvesi'ne katılımının oturum aralarında bir Hindu tapınağını ziyaret ettiler. (Reuters)
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve eşi Akshata Murthy, Sunak'ın 10 Eylül'deki G20 Zirvesi'ne katılımının oturum aralarında bir Hindu tapınağını ziyaret ettiler. (Reuters)
TT

Hindistan’daki G20 Zirvesi sonrasında Ukrayna’nın öfkesi ve Çin’in sessizliği

İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve eşi Akshata Murthy, Sunak'ın 10 Eylül'deki G20 Zirvesi'ne katılımının oturum aralarında bir Hindu tapınağını ziyaret ettiler. (Reuters)
İngiltere Başbakanı Rishi Sunak ve eşi Akshata Murthy, Sunak'ın 10 Eylül'deki G20 Zirvesi'ne katılımının oturum aralarında bir Hindu tapınağını ziyaret ettiler. (Reuters)

Sanjay Kapoor

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin binlerce reklam panosunda gülümseyen yüzü, Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi, G20 Zirvesi'nin ardından adeta parladı. Etkinliğin, bütçede yer alan miktarların dört katına mal olduğu söylentileri dolaşıyor.

Ancak etkinliğin bütçesiyle ilgili sorular, Hindistan hükümetinin elde ettiği büyük başarının önemini azaltmaz. Bu başarı, sadece Çin, Rusya, ABD ve Avrupa ülkeleri arasında siyasi bir anlaşmaya vararak ve tıkanmış G20'yi yeniden canlandırarak değil, aynı zamanda Hindistan'dan Suudi Arabistan'a, oradan Avrupa'ya ve ardından ABD'ye uzanacak pahalı ve coğrafi olarak kapsamlı bir anlaşma imzalayarak ‘imkansızı’ başarmasından kaynaklanıyor.

Zirvenin Çin Devlet Başkanı Şi Cinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in yokluğu nedeniyle başarılı olmayacağı tahmin ediliyordu. Ancak zirve, Hindistan ve yurtdışındaki birçok dış politika uzmanının beklediğinden çok daha verimli oldu. Bazıları, Çin Devlet Başkanı'nın yokluğu ve Çin'i Başbakanı’nın temsil etmesi, Hindistan Başbakanı Narendra Modi'ye alan açtığını ve aynı zamanda zirvenin başarısı için gerekli olan birliği sağladığını düşünüyor.

Başbakan Modi, her zaman olduğu gibi bu koşullardan yararlandı. ABD Başkanı Joe Biden'ın tam desteğiyle, Hindistan imkansızı başardı. Yani tüm katılımcı ülkelerden siyasi bildiri konusunda mutabakat sağlandı. Bu nedenle bu başarının sağlanması, dünyanın güç dengesinin Asya'ya kaydığının önemli bir göstergesidir.

Bu dönüşümü, hiçbir şey uzun zamandır beklenen Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın Yeni Delhi'ye yaptığı resmi ziyaretten daha iyi açıklayamazdı. Şarku’l Avsat’ın Majalla’dan aktardığına göre bu ziyaret, zirveye eşi görülmemiş bir anlam kazandırdı. Veliaht Prens, Hindistan ile Ortadoğu ve Avrupa arasında ekonomik koridor (IMEC) kurmak için bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, Çin'in çok gurur duyduğu Bir Kuşak Bir Yol Girişimi'nin (BRI) ışıltısını azalttı. Avrupa ve Ortadoğu'nun Hindistan ile eski ticaret yollarını yeniden gözden geçirip canlandırarak,  ulaşım ve ekonomi koridoru, bu bölgedeki büyümeyi canlandıracak ve küresel ekonomiyi yeniden şekillendirecek.

İlginç bir şekilde, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de bu projeyi memnuniyetle karşıladı ve Rusya'ya da yardımcı olacağını söyledi. Putin'in iddialarına birçok kişi temkinli yaklaşsa da şüpheler sadece Rusya ile sınırlı değil. ABD'nin de bu kıtalararası anlaşmadan kazanç sağlayacağını iddia etmesi şüpheleri artırdı. Bazıları, ABD'nin bu projeye gösterdiği hevesle alay etti ve Washington'ın çok geç kaldığını söyledi.

ABD Başkanı Joe Biden'ın tam desteğiyle, Hindistan imkansızı başardı, yani tüm katılımcı ülkelerden siyasi bildiri konusunda mutabakat sağlandı. Bu başarının sağlanması, dünyanın güç dengesinin Asya'ya kaydığının önemli bir göstergesidir.

Biden ve Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile iyi ilişkileri olan Modi, zirve sırasında liderleri bir araya getirmeyi başardı. Geçen yıl Ukrayna savaşının ardından petrol fiyatları ve arzını manipüle etmeyi reddeden Genç Veliaht Prens, bir süredir Başkan Biden'dan memnun değil.

Riyad, ABD'nin önemini daha da azaltmak için Çin'in arabuluculuğundan sonra rakibi İran ile bir anlaşma imzaladı. Çin tarafından arabuluculuk edilen anlaşmanın imzalanmasından bu yana ABD, Riyad ile ilişkilerini yeniden kurmak için çok çalıştı ancak bu boşunaydı.

ABD son zamanlarda Riyad'a İsrail ile ilişkileri normalleştirmenin yanı sıra bir dizi başka kazanım teklif etti. Şimdi Delhi toplantısından sonra, ABD'nin çalkantılı ilişkisini Suudi Arabistan ile yeniden inşa etme umudu var.

Ancak en önemlisi, Delhi zirvesinden sonra G20'nin küresel ekonominin bir forumu olarak ayakta kalabilmesidir. Tüm ülkeler, siyasi bildiride Rusya ve Ukrayna'dan bahsetmemeyi kabul etti. İlginç olan ise bu mutabakat metninin taslağındaki ilk işaret, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken'dan geldi. ABD, akıllıca bir şekilde Moskova ile Kiev arasındaki çatışma konusundaki tutumundan vazgeçti. Bu da Çin'in BRICS'i G20'nin alternatifi olarak güçlendirme çabalarını engellemeye yardımcı oldu. Hiç şüphesiz bu süreçte Yeni Delhi temel bir rol oynadı.

Moskova ve Pekin, bu bildirinin nasıl yazıldığını bilseler de Yeni Delhi ile diplomatik ilişkileri sürdürmeye devam ettiler. Her iki ülke de G20'nin ayakta kalmasının, jeopolitik meselelere sapmadan ekonomik konulara odaklanmasına bağlı olduğunu vurguladı. Çin ve Rusya'nın açıklamaları, iki ülkenin ve liderlerinin de zirvenin tüm sürecini yakından takip ettiğini gösteriyor. Hatta her ne kadar resmi olarak toplantılara katılmamış olsalar da Putin ve Şi Cinping'in varlığı, zirvenin iki günü boyunca hissedildi.

Fotoğraf Altı: G20 Zirvesi logolarının yer aldığı posterler ve  Yeni Delhi'de Başbakan Narendra Modi'nin resimleri. (Reuters)
 G20 Zirvesi logolarının yer aldığı posterler ve  Yeni Delhi'de Başbakan Narendra Modi'nin resimleri. (Reuters)

Diğer yandan, koşullar nedeniyle dışlanan liderlerin çoğu Avrupalıydı. Zirvede Avrupa ülkelerinin temsiliyeti, mevcut önemlerine kıyasla abartılı görünüyordu. Bazı gözlemciler, Almanya Şansölyesi Olaf Scholz'un veya hatta Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un katılımının tamamen gereksiz olduğunu düşünüyorlardı. Hindistan kökenli olan İngiltere Başbakanı Rishi Sunak, Başbakan Modi tarafından büyük bir ilgiyle karşılandı. Ancak zirvede büyük ölçüde görmezden gelindi. İngiltere'den Delhi'ye gelmesi planlanan ticaret heyeti katılmadı. Sunak ve eşi, şehirdeki bir otelde akşam yemeği yemek veya yerel bir Hindu tapınağını ziyaret etmek dışında pek bir şey yapmadı. Medyada çıkan bazı haberler, Sunak'ın yalnız hissettiğini ve zirve sırasında İngiliz Parlamentosu'ndan yoğun eleştirilere maruz kaldığını gösteriyor. Görünüşe göre Başbakan Sunak'ın iç sorunları, Delhi'deki konumunu olumsuz etkiledi.

Çin ve Rusya'nın açıklamaları, iki ülkenin ve liderlerinin de zirvenin tüm sürecini yakından takip ettiğini gösteriyor. Hatta, her ne kadar resmi olarak toplantılara katılmamış olsalar da Putin ve Şi Cinping'in varlığı, zirvenin iki günü boyunca hissedildi.

Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ülkesinde popülaritesi düşen bir lider olarak, İngiltere Başbakanı Rishi Sunak'a benzer bir kader yaşadı. Trudeau ve Modi'nin görüşmesi, iki ülke arasındaki anlaşmazlıkları çözmek için çok önemliydi. Hindistan Ottawa hükümetini, Hindistan'ın Pencap eyaletinde ayrı bir devlet talebinde bulunan Sih militanları kontrol altına almak için yeterli önlem almamak ve bu militanları uyuşturucu kaçakçılığı ve Kanada ve başka yerlerdeki Hint diplomatlarına yönelik saldırılarla suçlamakla eleştirdi."

Diğer yandan, iktidarda kalabilmek için Sih Jagmeet Singh liderliğindeki Yeni Demokrat Parti'nin desteğine ihtiyaç duyan Liberal Parti'nin lideri Justin Trudeau, Hindistan'ı kendi ülkesinin iç işlerine karışmakla eleştirdi. Trudeau, ayrıca, New Delhi'nin protestoları, özellikle de Kanada'dan büyük destek gören çiftçilerin gösterilerine karşı çıkmasına yönelik bir eleştiri olarak, ifade özgürlüğünü korumaya söz verdi. Trudeau'nun, Ottawa'ya dönmek için kullandığı uçakta yaşanan teknik bir sorun nedeniyle, Kanada'ya dönüşü 36 saat gecikti. Bu süre zarfında Trudeau, hem Hindistan'da hem de Kanada'da sosyal medya kullanıcılarından acımasız eleştirilere maruz kaldı. Özellikle Kanada'da Trudeau'ya yönelik eleştiriler oldukça sert oldu.

Hindistan'da düzenlenen G20 Zirvesi'nin sonuçlarının, hızla değişen küresel gerçekler üzerinde ne kadar etkili olduğu üzerinde durmak önemli. Ekonomik küresel bir örgüt olarak G20'nin rolünü yeniden teyit etmek önemli olsa da ABD ve Avrupa'nın, Ukrayna'yı dahil etme ve Rusya'yı son bildiride karalama konusundaki ısrarlarından vazgeçme şekli daha derin bir etkiye sahipti. Kiev, yayınlanan bildiriden memnuniyetsizliğini dile getirirken, zirve sırasında ABD ve Çin-Rusya ekseni arasında basit bir yakınlaşma umudu ortaya çıktı. Hindistan'da bulunduğu süre boyunca Başbakan Modi'den büyük ilgi gören ABD Başkanı Joe Biden, Çin ile gergin ilişkileri yeniden kurmak istediğini söyledi.

Elbette, Başkan Biden, önümüzdeki yıl sandık başına gitmeye hazırlanırken, Çin'in karşısında olmak istemez. Hiçbir ülkenin Rusya'dan yana konuşmamasına rağmen, G20'nin gelecekteki ev sahibi Brezilya'nın varlığı, Rusya'yı eleştirecek olan Avrupalı ülkeleri endişelendirdi. Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inacio Lula da Silva, savaşın G20 zirvesinin ülkesine taşınmasından önce sona ermesini umduğunu söyledi. Başkan Lula, Putin'in ülkesine ziyarette bulunması için bir davet de gönderdi ve Putin'in orada tutuklanmayacağını söyledi. Unutulmamalıdır ki Putin'in Ukrayna'daki savaş sırasında işlediği iddia edilen suçlardan dolayı Uluslararası Ceza Mahkemesi tarafından bir tutuklama emri var. Bu emir, Putin'in Johannesburg'daki BRICS zirvesine ve Delhi'ye yaptığı ziyarete kısmen engel oldu, ancak Hindistan, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin bir üyesi değil.

Afrika Birliği'nin (AfB) G20'ye üye olması, başka bir önemli kazanım olarak görülüyor. Batı’nın, Afrika ülkelerinin Rusya ve Çin'e yaklaşmasından endişe duyduğu yönünde bir görüş var. Sahel bölgesinde yaşanan darbeler, Fransız hükümetine yönelikti ve bu hükümet, bu ülkelerde sömürgeci politikalarını sürdürdüğü için eleştiriliyordu. AfB'nin G20'ye üye olması, BRICS'in bazı Afrika ülkelerini üye alarak genişleme girişimine karşı önleyici bir hamle olarak da görülüyor.

AfB Başkanı, G20'ye üye olmalarından dolayı o kadar heyecanlandı ki Hindistan'ın artık Çin'den daha güçlü olduğunu söyledi. Ancak kimse böyle iddialara inanmayacaktır. Hindistan, Ay'a ve Güneş'in dış yörüngesine uzay aracı göndermiş olsa da Çin'e benzer sanayilere ve becerilere sahip olmadığı için Hindistan'ın Çin ile rekabet edebileceğine dair şüpheler var.

Hindistan Başbakanı Narendra Modi'nin iç politikaya olan ilgisi göz önüne alındığında asıl endişesi, bunun 2024'te yapılacak olan genel seçimlerde şansını nasıl etkileyeceği olacak. Modi'nin tek kaygısı, G20 Zirvesi sırasında Delhi'deki yoksul mahallelerden insanların tahliye edilmesinin ve marjinalleştirilmesinin, gelecek seçimlerde kendisine olan desteklerine yansıması…

*Bu makale Şarku’l Avsat tarafından Londra merkezli Al-Majalla’dan çevrildi.


AB dışişleri bakanları gelecek toplantılarını Kiev'de yapacak

AA
AA
TT

AB dışişleri bakanları gelecek toplantılarını Kiev'de yapacak

AA
AA

AB ülkelerinin dışişleri bakanları, Birleşmiş Milletler (BM) 78. Genel Kurulu vesilesiyle bulundukları New York'ta gayri resmi toplantı yaptı.

Toplantının ardından basına açıklamada bulunan Borrell, AB ve üyelerinin BM Genel Kurulu marjında 133 ülke ile görüşeceğini ve ana gündemin "iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınma hedefleri, uluslararası finansal mimarideki reform ve Rusya'nın Ukrayna'da yürüttüğü savaş" olacağını söyledi.

Borrell, "Barış formülüne mümkün olduğu kadar çok sayıda BM üyesinin desteğini sağlamak için Ukrayna ile çalışmaya devam etmek istiyoruz. Bunun için de tüm bakanlarımız ortaklarıyla yoğun temaslarını sürdürecek." dedi.

AB dışişleri bakanlarının toplantıda Ukrayna'ya verilecek güvenlik taahhütlerini ele aldığını ifade eden Borrell, gelecek haftalarda yapılacak dışişleri bakanları toplantısının ise ilk kez Kiev'de düzenleneceğini bildirdi.

"Oturup onların gelmesini bekleyemeyiz"

Borrell, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyelerinden Rusya'nın Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in New York'a gelmemesiyle ilgili bir soruyu, "Çalışmaya devam etmek zorundayız. Oturup onların gelmesini bekleyemeyiz. Acil bir durumumuz var. Her gün insanlar ölüyor. Ne kadar erken biterse can kayıplarını engellemek için o kadar iyi. Öncelikle Ukraynalılar, Rus askerleri ve dünyada savaştan etkilenen diğer herkes." yanıtını verdi.


GKRY’den göçmenlerin geri gönderilmesi konusunda Suriye'deki durumun gözden geçirilmesi talebi

Kıbrıs Ortak Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından servis edilen bu fotoğraf, 21 Ağustos 2023 Pazar günü, adanın doğu yakasındaki sahil beldesi Protaras yakınlarında, göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi gösteriyor. (AP)
Kıbrıs Ortak Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından servis edilen bu fotoğraf, 21 Ağustos 2023 Pazar günü, adanın doğu yakasındaki sahil beldesi Protaras yakınlarında, göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi gösteriyor. (AP)
TT

GKRY’den göçmenlerin geri gönderilmesi konusunda Suriye'deki durumun gözden geçirilmesi talebi

Kıbrıs Ortak Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından servis edilen bu fotoğraf, 21 Ağustos 2023 Pazar günü, adanın doğu yakasındaki sahil beldesi Protaras yakınlarında, göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi gösteriyor. (AP)
Kıbrıs Ortak Kurtarma Koordinasyon Merkezi tarafından servis edilen bu fotoğraf, 21 Ağustos 2023 Pazar günü, adanın doğu yakasındaki sahil beldesi Protaras yakınlarında, göçmenlerin bulunduğu bir tekneyi gösteriyor. (AP)

Avrupa Birliği üyesi Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden (GKRY) dün yapılan açıklamada, Suriye'nin halen güvenli olmaması ve sığınmacıların geri gönderilememesine karşın bloktan Suriye'deki durumu gözden geçirmesi talep edildi. AFP’nin haberine göre bu talep, Akdeniz adasında göçmen karşıtı söylemin arttığı bir dönemde, son haftalarda yabancılara yönelik yaşanan ırkçı saldırı dalgasının ardından geldi.

GKRY’nin iç işlerinden sorumlu bakanı olan Konstantinos Ioannou, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler'i, Suriye'nin mültecilerin geri gönderilemeyeceği güvensiz ülke statüsüne son vermeleri konusunda ikna etmeye çalışacağını söyledi.

Loannou gazetecilere yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Güney Kıbrıs olarak biz de diğer üye yönetimlerle birlikte Suriye'deki durumun yeniden değerlendirilmesinin yararlı olduğunu düşünüyor ve buna inanıyoruz. Birlik 11 yıldır Suriye'nin statüsünü değiştirmedi, bu durum yeniden gözden geçirilmeli. Çünkü bazı alanlar güvenli kabul ediliyor. Avrupa Birliği İltica Ajansı'nın (EUAA) halihazırda güvenli alanlar olarak tanıdığı iki alan var. Bu iki alan artık AB düzeyinde de tanınması gerekiyor. Böylece göçmenler Suriye'ye geri gönderilebilir veya sınır dışı edilebilir. Şu an hiçbir ülke bunu yapamaz.”

Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas'a yazdığı mektupta Loannou, yaklaşık 2,5 milyon Suriyelinin sığındığı Lübnan'a acil yardım ihtiyacını şu sözlerle dile getirdi:

“Lübnan'daki yetkililerden bize ulaşan bilgi, Lübnan'a sığınan Suriyeli sayısında artış olduğu yönünde. Lübnan bir barikattır. Lübnan çökerse bu tüm Avrupa'nın sorunu olur.”

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre dış etkenler ve alınan özel tedbirler sayesinde hükümetin düzensiz göçmenlerin gelişini yüzde 50 oranında azalttığını belirten Loannou sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerek gönüllü gerek de sınır dışı etme yoluyla geri dönüşleri yüzde 50 oranında, 3 bin 200'den 4 bin 700'e çıkarmayı başardık. Sığınma başvuruları hızlandırıldı ve artık dokuz yerine üç ay sürüyor. Hükümet adayı çekici olmayan bir destinasyon haline getirmek için sığınmacılara yapılan mali tahsisleri azaltmayı amaçlıyor.”

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi son aylarda Suriye ve Lübnan'dan deniz yoluyla gelen çoğu Suriyeli, sığınmacı akınına tanık oldu.

İçişleri Bakanlığı rakamlarına göre geçen yılın aynı döneminde 11 bin 961 olan sığınma başvurularının sayısı mart-ağustos döneminde 5 bin 866'ya düştü.

GKRY, adanın Akdeniz boyunca uzanan göç yolunun ‘ön cephesinde’ olduğunu belirtiyor. Sığınmacılar, hükümet kontrolündeki bölgelerdeki 915 bin kişilik nüfusun yüzde 6’sını oluşturuyor. Bu, Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek oran olarak biliniyor.

Sığınma başvurularındaki düşüşe rağmen tekneyle gelen göçmen sayısı yükseldi ve yılın ilk yedi ayında yüzde 60'lık bir artış kaydedildi.


AB İçişleri Komiseri, İran’ın gözaltına aldığı İsveçli diplomatın akıbetine ilişkin endişeli

Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson ve Europol İcra Direktörü Catherine De Bolle, Brüksel’de bir araya geldiler. (EPA)
Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson ve Europol İcra Direktörü Catherine De Bolle, Brüksel’de bir araya geldiler. (EPA)
TT

AB İçişleri Komiseri, İran’ın gözaltına aldığı İsveçli diplomatın akıbetine ilişkin endişeli

Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson ve Europol İcra Direktörü Catherine De Bolle, Brüksel’de bir araya geldiler. (EPA)
Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson ve Europol İcra Direktörü Catherine De Bolle, Brüksel’de bir araya geldiler. (EPA)

Avrupa Birliği İçişleri Komiseri Ylva Johansson, İran'da gözaltında tutulan İsveçli Avrupa Birliği (AB) diplomatı Johan Fluderos'la ilgili ‘derin endişesini’ dile getirerek, onun kendisinin arkadaşı olduğunu söyledi.

AFP’nin haberine göre Johansson, “Kendimi çok üzgün ve endişeli hissediyorum. Uzun zamandır bu duyguyu yaşıyorum” ifadelerini kullandı.

Fluderos, Nisan 2022'de özel bir ziyaretten dönerken Tahran Havaalanı’nda gözaltına alındı.

Pazar günü 33’üncü yaşına Evn Hapishanesi’ndeki parmaklıklar ardında basan Avrupalı diplomat, AB’nin göçmenlik ve içişleri dosyasını yönetirken yaklaşık iki yıl boyunca Johansson'ın gözetiminde çalıştı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Johansson, “Zeki, arkadaş canlısı ve kişisel olarak onunla çalışmak harika. Elbette iki kişi yakın işbirliği içinde çalıştığında bir dostluk gelişiyor” şeklinde konuştu.

Fluderos Eylül 2021'de Johansson'ın gözetimi altında çalışmaktan Avrupa Birliği'nin Dış Diplomasi Birimi'ne bağlı Avrupa Dış Eylem Hizmetine geçti ve AB’nin Afganistan'daki delegasyon programından sorumlu olarak Brüksel'de çalışmaya başladı.

İranlı yetkililer geçtiğimiz yılın temmuz ayında bir İsveçlinin casusluk suçlamasıyla gözaltına alındığını duyurdu.

Johan Fluderos. (X-eski adıyla Twitter))
Johan Fluderos. (X-eski adıyla Twitter))

İki hafta önce İsveç'te bir İranlı, İran rejiminin 1988'de binlerce muhalife karşı gerçekleştirdiği toplu infazlardaki rolü nedeniyle ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Fluderos’un ailesi, gözaltı koşullarının ‘kabul edilemez’ olduğunu belirterek, hücresinin sürekli açık kaldığını, doğru düzgün beslenemediğini, sağlık muayenesinden geçemediğini ve dışarıda egzersiz yapamadığını aktardı.

Aile serbest bırakılması için yaptığı video çağrısında şu ifadelere yer verdi:

“Johan'ın ailesi, arkadaşları ve destekçileri, onun derhal serbest bırakılması ve Avrupa'ya güvenli bir şekilde geri dönmesi için acil uluslararası müdahale çağrısında bulunuyor” ifadelerini kullandı.

AB, New York Times'ın bu ayın başlarında haberi duyurmasına kadar İran'ın diplomatlarından birini gözaltına aldığını doğrulamamıştı.

Daha önce gözaltında tutulan bir İsveçlinin varlığını doğrulamış ancak onun Avrupa Birliği'ndeki konumuna ilişkin ayrıntı vermemişti.

Avrupa Birliği Dışişleri Sorumlusu Josep Borrell daha sonra İsveç hükümetinin AB kurumlarının desteğiyle Fluderos'u serbest bırakma çabalarına öncülük ettiğini bildirdi.

Johansson, Fluderos'la ilgili kaygılarının ‘Johan'ın durumuyla veya aile üyelerinin günlük olarak yaşadığı kaygıyla karşılaştırılamayacağını’ vurguladı.

Reuters, Fluderos ailesinin, onun dil öğrenmek, arkeolojik alanları keşfetmek ve Avrupa Birliği adına İran'daki insani iş birliği projelerini desteklemek için Ortadoğu'ya gittiğini ve yetkililerin ülkeyi terk etmeden önce onu Nisan 2022'de orada gözaltına aldığını söylediğini aktardı.

İran Devrim Muhafızları son yıllarda çoğu casusluk suçlamasıyla karşı karşıya kalan onlarca çifte vatandaş ve yabancıyı gözaltına alırken, insan hakları aktivistleri İran'ı diğer ülkelere taviz vermeye baskı yapmak amacıyla çifte vatandaş ve yabancıları tutuklamakla suçluyor. Fluderos’un davası, Tahran ve Washington'ın, İran'da tutuklu bulunan beş ABD vatandaşının serbest bırakılmasını ve İran'ın Güney Kore'deki dondurulmuş altı milyar dolar değerindeki varlıklarının serbest bırakılmasını içeren bir anlaşmaya varmasından haftalar sonra duyuruldu.


Ukrayna: Luhansk’ta Rusya işbirlikçisi yetkiliye saldırı 

20 Eylül 2022'de Ukrayna'nın Rus işgali altındaki Luhansk kentinde bir sokakta Rusya yanlısı sloganların yer aldığı reklam panolarının önünden araçlar geçiyor (Reuters)
20 Eylül 2022'de Ukrayna'nın Rus işgali altındaki Luhansk kentinde bir sokakta Rusya yanlısı sloganların yer aldığı reklam panolarının önünden araçlar geçiyor (Reuters)
TT

Ukrayna: Luhansk’ta Rusya işbirlikçisi yetkiliye saldırı 

20 Eylül 2022'de Ukrayna'nın Rus işgali altındaki Luhansk kentinde bir sokakta Rusya yanlısı sloganların yer aldığı reklam panolarının önünden araçlar geçiyor (Reuters)
20 Eylül 2022'de Ukrayna'nın Rus işgali altındaki Luhansk kentinde bir sokakta Rusya yanlısı sloganların yer aldığı reklam panolarının önünden araçlar geçiyor (Reuters)

Rusya, Ukrayna’nın doğusunda bir yetkili ve oğlunu yaralayan saldırıya teşebbüs eden kadının gözaltına alındığını duyurdu.

Rusya’nın işgali altındaki Ukrayna topraklarında yaşanan vandalizm ve saldırı eylemleri, Moskova'nın taarruzu sırasında yaygın olarak görülürken, bazen ise Kiev güçlerine atfediliyor.

Rusya Soruşturma Komitesi konuyla ilgili açıklamasında, (sözde) Luhansk Halk Cumhuriyeti Gümrük Komitesi eski Başkanı’nı öldürmeye teşebbüs suçlamasıyla bir kadının gözaltına alındığını bildirdi. Açıklamada, adam ve oğlunun yaralanarak hastaneye kaldırıldığı aktarılırken, hayati tehlikeleri olmadığı kaydedildi.

Soruşturma Komitesi, yetkilinin adını vermezken, Tass haber ajansı ve Ukrayna medyası, onun Avrupa Birliği, İsviçre, Kanada ve Japonya'nın yaptırımları altındaki Yuriy Afanasyevski olduğunu aktardı. Moskova’ya göre şüpheli, 3 Eylül'de görevliye üzerinde "patlayıcı madde bulunan bir telefon" verdiği iddia edilen bölgenin ana şehri Luhansk'ta yaşayan bir kadın. Kadın yasadışı olarak patlayıcı depolamak ve taşımak şüphesiyle göz altına alınırken, Komite saldırıyla ilgili olarak "çok çeşitli kişilerin" sorgulandığını doğruladı. Ukrayna Güvenlik Servisi'nden bir kaynak, Ukrayna medyasına Afanasyevski'nin "evinde hedef alındığını" belirterek, kendisinin " yoğun bakımda" olduğuna dikkat çekti.

Bölgeyi işgal eden Rusya bölgede mizansen bir referandum düzenledi. Bu sözde referandum sonucunda sözde Lugansk Halk Cumhuriyeti 30 Eylül 2022'de sözde Donetsk Halk Cumhuriyeti, Herson ve Zaporijiya Bölgeleriyle beraber Rusya'ya ilhak edildi.


Ukrayna ön saflarda ilerleme kaydedildiğini duyururken, Rusya Ukrayna’nın karşı saldırısını başarısızlık olarak nitelendirdi

Ukrayna askerleri (Reuters)
Ukrayna askerleri (Reuters)
TT

Ukrayna ön saflarda ilerleme kaydedildiğini duyururken, Rusya Ukrayna’nın karşı saldırısını başarısızlık olarak nitelendirdi

Ukrayna askerleri (Reuters)
Ukrayna askerleri (Reuters)

Ukrayna ordusu, Rusya ile 18 aydır süren savaşın ön saflarında ilerleme olduğunu ve güçlü savunma operasyonları yürütüldüğünü duyurdu.

Rusya ise, güney kesimdeki ‘gerginliği’ kabul ederken, Kiev’in karşı saldırısını küçümsedi ve bunu bir başarısızlık olarak nitelendirdi.

Ukrayna, Rusya’nın ele geçirdiği toprakları geri almak için Haziran ayında bir karşı saldırı başlattı. Ancak güçlü Rus hatlarına nüfuz etmekte zorluklarla karşılaştı ve Batı medyasında, Ukrayna güçlerinin yanlış yerlere konuşlandırıldığı yönündeki eleştiriler arttı.

Kiev güneye, Azak Denizi’ne doğru ilerlerken birçok köyü geri aldı.

Ukrayna, Rusya’nın aylar süren çatışmalardan sonra Mayıs ayında ele geçirdiği doğudaki Bahmut kenti yakınlarında kazanımlar elde ettiğini öne sürüyor.

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı tarafından dün akşam yapılan açıklamaya göre, Ukrayna güçleri, Moskova’nın 2014’te ilhak ettiği Kırım Yarımadası ile Rus kuvvetlerinin işgal altındaki doğudaki bölgeler arasında kurduğu kara köprüsünü kesmek amacıyla güneydeki Melitopol’e doğru ilerliyor.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu, Ukrayna’nın karşı saldırısını başarısızlık olarak nitelendirdi ve Moskova’nın kontrol ettiği güneydoğudaki Zaporijya bölgesinin bazı kısımlarında işlerin hiç de kolay olmadığını kabul etti.

Savunma Bakanlığı’nın aktardığına göre Şoygu, “Ukrayna Silahlı Kuvvetleri hiçbir cephede hedeflerine ulaşamadı. En gergin durum, Zaporijya cephesinde yaşanıyor. Düşman, personeli Batılı eğitmenler tarafından eğitilmiş olan stratejik tugaylarla çatışmaya giriyor” dedi.


İngiltere’nin Birmingham şehri, artık harcamaları finanse edemiyor

Birmingham’da bir demiryolu inşaatı atölyesi (Arşiv- Reuters)
Birmingham’da bir demiryolu inşaatı atölyesi (Arşiv- Reuters)
TT

İngiltere’nin Birmingham şehri, artık harcamaları finanse edemiyor

Birmingham’da bir demiryolu inşaatı atölyesi (Arşiv- Reuters)
Birmingham’da bir demiryolu inşaatı atölyesi (Arşiv- Reuters)

İngiltere’nin en büyük ikinci şehri, dün maliyesinde artık bir denge sağlayamayacağını itiraf ederek, art arda gelen muhafazakâr hükümetleri şehre yeterli fon temin etmemekle suçladı.

İngiltere’nin merkezindeki Birmingham Belediye Meclisi, 1988 tarihli Yerel Yönetim Finansmanı Yasası’nın 114. maddesi uyarınca, temel hizmetler dışındaki harcamaları yasaklayan bir bildiri yayınladı.

Muhalif İşçi Partisi tarafından kontrol edilen meclisin liderleri, bu hareketin harcama durumunu iyileştirmek için gerekli olduğunu vurguladı. Liderler, yeni bir bilgisayar sisteminin başlatılması da dahil olmak üzere uzun süredir devam eden sorunların, 2010 yılında iktidara gelmelerinden bu yana birbirini takip eden muhafazakâr hükümetlerin 1 milyar pound (1,25 milyar dolar) tutarındaki bütçe kesintileriyle daha da kötüleştiğini söyledi.

Hiperenflasyonun, yetişkinlere yönelik yüksek sosyal bakımın maliyetinin ve kurumlar vergisinden elde edilen gelirlerin düşüşünün finansal iflasa yol açtığı dile getirildi.

Muhafazakâr meclis üyeleri ise İşçi Partisi’nin kamu fonlarını kötü yönettiğini iddia etti.

Haziran ayında meclis, tarihi eşit ücret şikayetlerini çözüme kavuşturmak için 760 milyon pounda kadar ödeme yapması gerektiğini açıklamıştı.

Birmingham, yaklaşık 1,1 milyon insana ev sahipliği yapıyor.

Yerel Yönetim Finansman Yasasına tabi 47 belediye meclisinden oluşan Sigoma Grubu, geçen hafta 10 üyesinin artık masraflarını dengeleyemeyeceklerini resmi olarak beyan etmesini değerlendirdiklerini açıkladı.

Fransız Haber Ajansı AFP'nin haberine göre belediye meclislerinin yaklaşık yüzde 20'si, mevcut krizin gelecek yıl da devam edeceğini dile getirdi.


Ukrayna’nın Romanya sınırı bölgesine yeni bombardımanlar düzenlendi

Ukrayna’nın İzmail Limanı açıklarında balık tutan iki Rumen. (Reuters)
Ukrayna’nın İzmail Limanı açıklarında balık tutan iki Rumen. (Reuters)
TT

Ukrayna’nın Romanya sınırı bölgesine yeni bombardımanlar düzenlendi

Ukrayna’nın İzmail Limanı açıklarında balık tutan iki Rumen. (Reuters)
Ukrayna’nın İzmail Limanı açıklarında balık tutan iki Rumen. (Reuters)

Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis, Rus insansız hava araçlarının (İHA) Tuna Nehri’ne düşmesinin ertesi günü, dün, komşusu Ukrayna’ya yönleik yeni bombardımanların Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyesi olan ülkesinin sınırlarına ‘çok yakın’ olduğunu duyurdu.

Lüksemburg Başbakanı Xavier Bettel ile düzenlediği basın toplantısında açıklamalarda Iohannis, “Bugün yeni bombardımanlar meydana geldi ve Savunma Bakanı bana, bunların sınırımıza 800 metre mesafeden kaydedildiğini bildirdi. Yani sınırlarımıza çok yakındı” ifadelerini kullandı.

Ukrayna tahılının Karadeniz üzerinden ihraç edilmesine olanak tanıyan anlaşmanın temmuz ayında askıya alınmasından bu yana Rusya, limanların ve altyapının söz konusu ticaret açısından hayati öneme sahip olduğu Romanya sınırında, Ukrayna’ya yönelik bombardımanlarını yoğunlaştırdı.

Ukrayna’dan pazartesi günü yapılan açıklamada, pazarı pazartesiye bağlayan gece Romanya’da Rus İHA’larının düştüğüne dair ellerinde kanıt bulunduğu bildirildi.

Ancak Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre Bükreş yönetimi, ‘durumu izlediğini’ belirten Savunma Bakanlığı aracılığıyla bu haberi ‘kategorik olarak’ yalanladı.

AFP’ye göre Iohannis dün, ‘Romanya’ya herhangi bir parça düşmediğini’ açıkladı. “Hava sahamızın kontrolü tamamen bizde. Her şeyi kontrol ettik ve insanlara güvence verebilirim. Ama evet, bu tekrarlanan saldırıların yakınlığı nedeniyle endişeleniyoruz” ifadelerini kullandı.


Putin: Batı, Nazizm’i yüceltme eğilimini örtbas için Yahudi olan Zelensky’yi Devlet Başkanı olarak atadı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Eylül 2023’te Rusya’nın Soçi kentinde video bağlantısı aracılığıyla bir toplantıya katıldı (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Eylül 2023’te Rusya’nın Soçi kentinde video bağlantısı aracılığıyla bir toplantıya katıldı (Reuters)
TT

Putin: Batı, Nazizm’i yüceltme eğilimini örtbas için Yahudi olan Zelensky’yi Devlet Başkanı olarak atadı

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Eylül 2023’te Rusya’nın Soçi kentinde video bağlantısı aracılığıyla bir toplantıya katıldı (Reuters)
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, 5 Eylül 2023’te Rusya’nın Soçi kentinde video bağlantısı aracılığıyla bir toplantıya katıldı (Reuters)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Batılı güçlerin, Nazizm’i yüceltme eğilimini örtbas etmek için bir Yahudi olan Vladimir Zelensky’yi Ukrayna’nın Devlet Başkanı olarak atadığını söyledi.

Şarku’l Avsat’ın Reuters’tan aktardığı habere göre, Rusya ‘özel askeri operasyon’ olarak nitelendirdiği Ukrayna işgalini meşrulaştırma çabası içinde, Kiev liderlerini, Ukrayna’nın Rusça konuşan milyonlarca yerlisine yönelik ‘soykırım’ yapmakla suçluyor.

Kiev ve Batılı müttefikleri ise, bu suçlamaların asılsız olduğunu ve bunların yalnızca Moskova’nın Ukrayna’yı ele geçirmeye yönelik savaşı için yarattığı bir bahane olduğunu vurguluyor.

Putin’in, Ukrayna’nın demokratik olarak seçilmiş hükümetini, İkinci Dünya Savaşı’nda Ukraynalı Yahudilerin, dönemin Sovyet Ukraynası’nı işgal eden Nazi Almanları ve onların yerel işbirlikçileri tarafından toplu katledilmesiyle ilişkilendirmeye çalışması ilk kez değildi.

Rus televizyon muhabiri Pavel Zarubin’e konuşan Putin ayrıca şu ifadeleri kullandı;

Batılı küratörler, modern Ukrayna’nın başına bir kişiyi koydu; Yahudi kökenli bir etnik Yahudi. Böylece, bana göre, modern Ukrayna devletinin temeli olan insanlık karşıtı bir özü örtbas ediyorlar gibi görünüyor. Bu, tüm durumu o kadar iğrenç hale getiriyor ki, bir etnik Yahudi, Nazizmin yüceltilmesini ve bir zamanlar Ukrayna’da bir buçuk milyon insanın yok edilmesi olan Holokost’a öncülük edenlerin yüceltilmesini örtbas ediyor.

Ukrayna Devlet Başkanı Danışmanı Mihaylo Podolyak yorum talebine yanıt olarak, Putin’in ‘başka bir ülkenin vatandaşlarına karşı işlenen toplu suçları korkunç bir yalanla meşrulaştırmaya çalışmasının’ iğrenç olduğunu söyledi.