Sudan: Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri yeni bir muhalefet ittifakı kuruyor


Hartum'da sivil yönetim talep eden protestolardan bir kare (AFP)
Hartum'da sivil yönetim talep eden protestolardan bir kare (AFP)
TT

Sudan: Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri yeni bir muhalefet ittifakı kuruyor


Hartum'da sivil yönetim talep eden protestolardan bir kare (AFP)
Hartum'da sivil yönetim talep eden protestolardan bir kare (AFP)

Sudan’da önceki geçiş hükümetine katılan Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri (ÖDBG) koalisyonu, "Birleşik Sivil Cephe" adıyla yeni bir ittifakın kurulduğunu duyurdu. Bu ittifakın kurulmasının amacı, otuz yıllık Ömer el-Beşir'in yönetimini deviren Aralık 2018 devrimini destekleyen güçleri birleştirmek. Birkaç siyasi parti ve sivil toplum bileşeninden oluşan bu ittifak, sivil ve demokratik geçişi yeniden tesis etmek ve ülkeyi, vatandaşları ve anayasayı koruma görevlerini yerine getirmek amacıyla birleşik bir ulusal profesyonel ordunun oluşturulması için orduyla doğrudan müzakere çağrısında bulundu.

ÖDBG liderlerinden ve eski Kabine İşleri Bakanı Halid Ömer Yusuf, "Sudan Kongresi" partisi tarafından düzenlenen bir toplantıda, "Özgürlük ve Değişim İttifakı, sivilleri birleştiren yeni bir ittifak kurmak için çalışıyor. Bu ittifak, mevcut askeri yönetime karşı sahayı ve siyasi direnişi koordine etmek için siyasi partiler, profesyoneller, direniş komiteleri ve sivil toplumdan oluşuyor” dedi.

Eski Kabine İşleri Bakanı sözlerini şöyle sürdürdü: “Tek kültürlü devleti sona erdirmek için radikal bir değişiklik yapılmalı ve çeşitli Sudan bileşenlerini ifade eden bir devlet kurulmalı. Demokratik geçiş ancak kademeli olarak gerçekleşebilir. Bazıları demokratik geçişin bir “yumruk darbesiyle” gerçekleşeceğini düşünüyor. Dünyanın hiçbir yerinde bir “yumruk darbesiyle” demokratik geçiş gerçekleşmedi. Bolşevik, İran, Küba ve Çin devrimleri değişim getirdi ama demokrasi getirmedi. Bize gelince, totaliter bir çerçevede radikal bir değişim çağrısı yapanların aksine, demokratik bir çerçevede radikal bir değişim arıyoruz. Askeri reform olmadan, ayrıca siviller ve ordu arasındaki ilişkide reform yapılmadan, askeri kurumun rolünü, vatanı ve vatandaşı koruma ve anayasayı koruma misyonuyla sınırlamadan, demokratik değişim gerçekleşmeyecek. Ordu, siyasi alandan uzaklaştırılarak anayasal olarak zorunlu görevleriyle bağlantılı profesyonel bir kurum haline getirilmeli.”
 
Hızlı Destek Güçleri ve harekât ordularını dağıtma çağrılarının tehlikeleri konusunda uyaran Ömer, bu güçlerin tek bir orduda birleşmeleri için çağrıda bulundu. Ömer, “Hızlı Destek Güçleri ve silahlı harekât ordularının dağıtılması talebi mantıksız, çünkü yaklaşık 200 bin savaşçı var ve o kuvvetler dağıtılırsa bu savaşçılar nereye gidecek, bu durumda milislik projelere kapı aralamış olacağız. Bu kuvvetlere mensup savaşçıların çoğu fakir ve mağdur, onlara bir alternatif sunmaktan devlet sorumludur. Çözüm onları dağıtmak değil, aksine tek bir orduda birleştirmektir” dedi.

Siviller ve ordu arasında “düşmanlık atmosferi” olarak adlandırdığı durumu eleştiren Sudanlı eski bakan Ömer, orduya tek grup halinde saldırının durdurulması çağrısında bulunarak, “Değişim Tugayı kampanyasının tek grup olarak orduya saldırmaması doğru olandır. Genelleme yanlıştır. Daha ziyade görevlerine odaklanması için orduyu yeniden inşa ederek, silahlandırarak ve eğiterek sivil demokratik geçişin kendi çıkarına olduğunun farkına varmasını sağlamak gerekir” dedi.
 
ÖDGB ittifakının tekrar orduyla ortaklığa dönmek istemediğini açıkça belirten Ömer, “25 Ekim darbesi ortaklığı sona erdirdi ama orduyla sivil-asker düzeyinde demokratik ve sağlıklı ilişkileri tartışmak gerekiyor. Bu, gerçek, kişisel olmayan bir tartışma olmadan gerçekleşmeyecek” diye konuştu.
 
Diyalog kurulmamasını savunanları eleştiren eski bakan: "Tartışma kapısının kapatılmasını isteyen, askeri düzeni demokratik geçişe karşı birleştiriyor. Barışçıl mücadele birçok araç kullanır, tek bir araç üzerinde odaklanmaz; tek başına yürüyüş ve gösteriler darbeyi bitirmeye yetmez. Biz tek bir araca odaklandık, yürüyüşler. Evet, onlar önemli ve anahtardır ve barışçıl direnişte mızrağın ucudur. Ancak direniş araçlarını yaygınlaştırmak için grev, itaatsizlik, protesto nöbetleri ve barışçıl mücadelenin diğer araçlarını kullanmak gerekiyor” görüşünü dile getirdi.
 



BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.


Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
TT

Abbas, İsrail'in Gazze Şeridi'ni ayırma veya yeniden işgal etme planlarını reddetti

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas (Reuters)

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas dün yaptığı açıklamada, Filistin Yönetimi'nin İsrail'in Gazze Şeridi'ni Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeridi'nden ayırma veya Şeridi yeniden işgal etme ya da herhangi bir bölümünü ilhak etme planlarını kabul etmeyeceğini belirtti.

Şu anda İtalya'yı ziyaret eden Abbas, Gazze Şeridi'nde güvenlik veya askeri çözümlerin olmadığını, Şeridin Filistin devletinin ayrılmaz bir parçası olduğunu vurguladı.

Filistin Haber Ajansı, Abbas'ın İtalyan Dışişleri Bakanı'na işgal altındaki Filistin topraklarındaki son gelişmeler, Gazze Şeridi'ndeki ateşkesin güçlendirilmesi çabaları ve Başkan Donald Trump'ın planının ikinci aşamasının uygulanması hakkında bilgi verdiğini bildirdi. Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre bu aşama, Hamas yönetiminin sona erdirilmesi, İsrail'in çekilmesi, yeniden yapılanma ve yerinden edilmenin önlenmesini içeriyor.


Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
TT

Suriye'nin güneyindeki Dera kırsalında meydana gelen patlamada 33 kişi yaralandı

Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)
Dera ve Süveyda arasındaki otoyolda gıda malzemeleri yüklü kamyonlardan oluşan bir konvoy (AP)

Güney Suriye'deki Dera vilayetinin sağlık müdürlüğü dün yaptığı açıklamada, Dera kırsalının batısındaki Abidin kasabasında bir düğün merasimi sırasında meydana gelen ve kaynağı bilinmeyen patlamada 33 kişinin yaralandığını duyurdu.

Dera Sağlık Müdürü Ziyad el-Mehamid, yaralılar arasında çocukların da bulunduğunu söyledi.

Dera Ulusal Hastanesi 19, Tafas Ulusal Hastanesi 6 ve el-Şecere kasabasındaki sağlık merkezi 8 yaralıyı tedavi altına aldı.

Abidin kasabası sakinleri Alman Basın Ajansı'na (DPA) şunları söyledi: “Ne olduğunu bilmiyoruz. Patlayıcı bir cihaz mıydı yoksa bir top mermisi miydi? Bazıları düğün kutlaması sırasında patlayan bir el bombası olduğunu söyledi ve çoğunluğu çocuk olmak üzere yüzlerce insan toplanmıştı.”

Suriye medyası, İsrail ordusuna ait bir devriyenin batı Dera kırsalındaki patlama bölgesine doğru ilerlediğini bildirdi, ancak daha fazla ayrıntı vermedi.

Bu arada, Suriye devlet televizyonu, güneydeki Süveyda vilayetinde silahlı grupların el-Mezra kasabasında İç Güvenlik Güçlerine ait bir aracı silahlı insansız hava aracıyla (SİHA) hedef aldığını bildirdi.

Bir güvenlik kaynağı televizyon kanalına, "isyancı grupların bombardımanı ateşkes anlaşmasının ihlali anlamına geliyor ve güvenlik güçleri bu ihlallere kararlı bir şekilde karşılık verecektir" ifadelerini kullandı.