ABD ve AB ticaret ve teknoloji alanında işbirliğini geliştiriyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

ABD ve AB ticaret ve teknoloji alanında işbirliğini geliştiriyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

ABD ve Avrupa Birliği (AB), Rusya-Ukrayna savaşının neden olduğu gıda ve sanayi ürünlerindeki arz kesintilerine karşı yakın işbirliği yapmak konusunda anlaştı.
Üst düzey AB ve ABD yetkilileri, Paris'te gerçekleştirilen 2. ABD-AB Ticaret ve Teknoloji Konseyi toplantısında bir araya geldi.
Toplantı bitiminde yapılan ortak açıklamada, ABD ve AB'nin geçen yıl ilişkilerini güçlendirdiği ve derinleştirdiği anımsatıldı.
Ticaret, teknoloji ve güvenlikle ilgili konularda güçlü transatlantik bağlar ve işbirliğinin her zamankinden daha önemli olduğuna işaret edilen açıklamada, tarafların Ukrayna'nın egemenliğini, bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü korumada kararlı olduğu belirtildi.
Açıklamada, tarafların Rusya'nın Ukrayna'ya yönelik saldırganlığının küresel ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için eylemleri koordine etmeye devam edeceği kaydedildi.
Konseyin tedarik zinciri esnekliğini geliştirmeye, öngörülebilirliği ve ticaret çeşitliliğini teşvik etmeye yönelik ortak yaklaşımlar geliştirmeyi ve ortak çözümler üretmeyi amaçladığı belirtilen açıklamada, çok taraflı, kurallara dayalı düzeni ve uluslararası hukukun temel ilkelerini tehdit eden aktörlere karşı durmaya devam edileceği bildirildi.
Açıklamada, üçüncü ülkelerde Rus dezenformasyonuyla mücadele etmenin önemli olduğuna dikkati çekildi.

"Güvenilmez stratejik tedarik kaynaklarına bağımlılığı azaltmak için işbirliği yapmaya kararlıyız"
İfade özgürlüğü ve güvenilir bilgiyi teşvik eden hizmetleri sağlamak için çevrim içi platformların şeffaf olması ve sorumlu tutulması gerektiği görüşünün paylaşıldığına işaret edilen açıklamada, yasa dışı ve zararlı içeriğin yayılmasının önlenmesi için somut projelerin araştırılacağı belirtildi.
Açıklamada, ticari anlaşmazlıkları karşılıklı biçimde çözmek için çalışmaların yoğunlaştırılacağı, ikili ticaret ve yatırımların önündeki engellerin azaltılacağı vurgulandı.
Tedarik zincirinde güvenilir kaynaklar ve ortaklarla bağlantı kurulacağına işaret edilen açıklamada, "Güvenilmez stratejik tedarik kaynaklarına bağımlılığı azaltmak için işbirliği yapmaya kararlıyız." denildi.
Açıklamada, tedarik zincirlerinde özellikle kritik materyallerde ani kopmaların olumsuz etkilerinin birlikte azaltılmak istendiği, nadir elementler, mıknatıs, güneş enerjisi gibi alanlarda tedarik zincirlerini çeşitlendirmek, yarı iletken değer zincirinde şeffaflığı artırmak, yarı iletkende sübvansiyon yarışlarından kaçınmak konusunda işbirliğinin artırılacağı belirtildi.
Rusya-Ukrayna savaşının, önemli tarımsal emtia ve gübre gibi girdilerin ticaretini kesintiye uğratarak milyonlarca insan için gıda güvensizliğini artırdığı anımsatılan açıklamada, dünya gıda fiyatlarının bu yılın mart ayında şimdiye kadarki en yüksek seviyelerine ulaştığı ve bunun ekonomik istikrarsızlığa neden olduğu vurgulandı.
Açıklamada, AB ve ABD'nin gıda güvenliğinin önemi konusunda hemfikir olduğu, gıda üretim ve ticaretinin devamı için çalışılacağı belirtildi.

Biden ve von der Leyen'den ortak açıklama
Bu arada, ABD Başkanı Joe Biden ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, ABD-AB Ticaret ve Teknoloji Konseyi toplantısı bitiminde ortak açıklama yayımladı.
ABD ve AB'nin Haziran 2021'de gerçekleştirdiği zirvede Ticaret ve Teknoloji Konseyi kurdukları anımsatılan açıklamada, konseyle 21'inci yüzyıl ekonomisinde, hızla gelişen dijital ve gelişen teknolojilere ilişkin kuralları belirlemenin hedeflendiği kaydedildi.
Açıklamada, konseyin bir yıldan kısa bir sürede özellikle ikili ticareti ve yatırımları artırma, ticari bariyerleri kaldırma, mevcut sorunları giderme ile Rusya-Ukrayna savaşına ortak tepki gösterme gibi konularda transatlantik işbirliğinin önemli bir unsuru halini aldığı belirtildi.
ABD-AB Ticaret ve Teknoloji Konseyi toplantısına, ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, ABD Ticaret Bakanı Gina Raimondo, ABD Ticaret Temsilcisi Katherine Tai ile AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcıları Margrethe Vestager ve Valdis Dombrovskis'in katıldığına işaret edilen açıklamada, konseyin tedarik zincirleri, gıda güvenliği, ihracat kontrolleri, gelişen teknoloji, dijital altyapı, ticaret gibi alanlarda yeni girişimler duyurduğu bildirildi.
Açıklamada, söz konusu girişimlerin ortak değerleri ve küresel rekabet gücünü güçlendireceği, Atlantik'in her iki yakasındaki çalışanlara fayda sağlayacağı belirtilerek, çalışmaların gelecek aylarda daha fazla ilerleyeceği kaydedildi.

 



AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
TT

AB’nin “iki devletli çözüm” yol haritası büyük engellerle karşı karşıya

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)
AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ve Filistin Dışişleri Bakanı Riyad el Maliki (EPA)

Avrupa Birliği (AB), Gazze Savaşı'nın üzerinden 109 gün geçmesine rağmen, üyeleri arasında derinleşen anlaşmazlıklar ve kendi içinde her biri büyük ölçüde bağımsız bir çizgiyi takip eden üç bloğun oluşması nedeniyle ateşkes çağrısı yapan tek bir toplu bildiri yayınlamayı başaramadı.

Ancak Pazartesi günü geçekleştirilen Dışişleri Bakanları toplantısında Suudi Arabistan, Mısır ve Ürdün Dışişleri Bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri’nin yanı sıra Filistin ve İsrail ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell tarafından Gazze savaşındaki gelişmeleri “ertesi gün” olarak adlandırılan gün konusunda bir paradoks görüldü. Buradaki ironi, Avrupalıların bölünmelerine rağmen AB, Mısır, Ürdün, Suudi Arabistan ve Arap Birliği'nin düzenlediği "barışa hazırlık konferansı düzenlenmesi" çağrısına dayanan bir plan üzerinde anlaşması oldu. Filistinli ve İsrailli tarafların yokluğunda düzenlenebilecek konferansa ABD ve Birleşmiş Milletler (BM) de davet edildi. Amaç, “iki devletli çözümü” sahada gerçeğe dönüştürmek.

Avrupa planı, "barış için yol haritası" olarak adlandırılabilir. AB Ortadoğu Barış Süreci Özel Temsilcisi Sven Koopmans tarafından hazırlanan plan, Pazartesi günkü toplantıdan önce AB’nin 27 üyesine dağıtıldı. Hollanda, Danimarka ve Baltık Denizi ülkelerinin yanı sıra Almanya, Avusturya ve Çek Cumhuriyeti ağırlıklı olmak üzere AB içinde İsrail'e en yakın grubun buna karşı çıkmadı.

Onayın ana sinyali, bugüne kadar sadece diplomatik ve siyasi olarak değil, özellikle Alman ordusunun sahip olduğu en son silah ve teknolojileri sağlayarak kesinlikle İsrail'in yanında olmayı taahhüt eden Almanya'dan geldi. Berlin'in yaptığı son şey, Uluslararası Adalet Divanı önünde İsrail'e verdiği desteği teyit etmek ve İsrail'in Gazze'de “soykırım” yapmadığını tekrar tekrar iddia etmek oldu.

Paris'teki siyasi kaynaklar, Avrupalıların, yönelimleri ne olursa olsun, "Bugün Gazze savaşının İsrail'in sorunlarını çözmeyeceği ve bu başarılsa bile Hamas'ın ortadan kaldırılacağı kanaatine vardıklarını" ancak Hamas’ın yerini başka nesillerin alacağını ve bunun son olmayacağını söylüyor. Bu kaynaklar, Avrupalıların bugün İsrail'i kendisinden daha doğrusu onun yetkililerinden kurtarmaları gerektiğini düşündüklerini ve bunu başarmanın yolunun da İsrail'den geçtiğini aktarıyor.

srftbn
Netanyahu 18 Ocak'ta Tel Aviv'de basına konuşuyor (DPA)

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock yaptığı açıklamada, “Böyle bir çözüm duymak istemediklerini söyleyenler başka bir alternatif de sunmadı” diyerek, barışın bölgenin tüm sakinlerini kapsamadığı sürece sağlanamayacağını ifade etti. Borrell, "Akıllarında başka hangi çözümler var? Tüm Filistinlilerin ayrılmasını sağlamak mı? Ya da hepsini öldürmek mi? Amacın, Hamas'ı ortadan kaldırmak olduğunu söylemek tek taraflı. Çünkü bu, Hamas'ın ne zaman yeterince zayıf olduğuna karar vermenin İsrail'e bağlı olacağı anlamına geliyor. Bu şekilde çalışmaya devam edemeyiz” dedi.

Gerçek şu ki, Avrupalıların ortaya attığı şey yeni bir şey değil, çünkü “barışın belirleyicileri” yıllardır biliniyor ve iki devletli çözüm, John Kirby'nin başarısız olduğu 2014'ten bu yana tartışılmıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın danışmanı olan Kirby, İsraillileri Batı Şeria'daki yerleşim hızını azaltmaya ikna edemedi. Ancak bugün yeni olan şey, AB’nin farklılıklarını ve bölünmelerini bir kenara bırakmayı başarması.

AB’nin 7 Ekim'den bu yana sağladığı sınırsız desteğe rağmen AB’nin yayınladığı her açıklamaya İsrail’de büyük şüpheyle bakılıyor. Bunun son kanıtı, Fransız gazetesi Le Monde'un, İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz'ın Avrupa Birliği dışişleri bakanlarıyla yaptığı toplantıda aktardığı haber. Haberde Katz, İsrail’in tek müttefiki olduğunu bunun da ABD olduğunu ifade etti. Bu da Tel Aviv’in Brüksel’in değil yalnızca Washington’un planını kabul edeceği anlamına geliyor. Katz planı tartışmayı reddetti ve bunun yerine iki video kaset yayınladı. Birincisi İsrail'in Gazze Şeridi'ne liman olarak istediği yapay adayı, diğeri ise İsrail'i Hindistan'a bağlayan tren hattının güzergahını gösteriyor.

sdcevr
ABD Başkanı Joe Biden, 19 Ocak'ta ABD belediye başkanlarının toplantısı vesilesiyle Beyaz Saray’da konuşuyor (Reuters)

Avrupa Birliği'nin aradığı çözümün, İsrail'i tüm uluslararası forumlarda savunan, ona silah, teçhizat ve her türlü desteği sağlayan ABD tarafından benimsenmeden gün ışığına çıkamayacağına dair köklü bir kanaat var. Dolayısıyla onları etkileyebilecek ve bu tür bir çözümü kabul etmeye itebilecek olan taraf da AB. Geçtiğimiz hafta ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu arasında geçtiğimiz Pazar günü gerçekleşen son telefon görüşmesi, Netanyahu'nun reddettiği iki devletli çözüm konusunda aralarındaki derin anlaşmazlığı kamuoyuna ortaya çıkardı.

Pek çok analist, Netanyahu'nun cesaretini ve Biden'ı kızdırma isteğini iki devletli çözümü reddetmesini iki ana faktörle tekrarlayarak açıklıyor: Bunlardan biri, aşırı sağla olan siyasi ittifaka esir olması, iki devletli çözüme açılması durumunda bu ittifakın sürekli çökmesi ve Knesset'te sahip olduğu küçük çoğunluğu kaybetmesi tehdidi, ikinci ise Biden, başkanlık mücadelesinde İsrail'i desteklemek için Yahudi seslerine ve ABD'de İsrail adına çalışan dernek ve kuruluşların etkisine yöneldi. Ayrıca, Biden  İsrail Avrupalıların, Arapların ve dünya ülkeleri ve halklarının ezici çoğunluğunun istediği barışçıl çözümü kabul etmesi için İsrail'e ciddi baskı uygulayabilecek bir konumda.

Netanyahu iki devletli çözüme her zaman karşı çıktı ve bunu yalnızca bir kez ve gönülsüzce kabul etti. Burada, Avrupa'nın Washington'un tutumunun değişeceği yönündeki iddiası muhtemelen kaybedilecek ve eski Başkan Donald Trump'ın önümüzdeki Kasım ayında başkanlığı kazanması durumunda boşa çıkacak.

Soru şu, Avrupalıların elinde ne var? İsrail'in planlarına uymayı reddederek onlarla yüzleşmesi durumunda ellerindeki baskı araçlarına başvurmaya hazırlar mı? Bu soruları cevaplamak zor. Ancak bunun tersine, Tel Aviv'in geleneksel olarak Brüksel'de sahip olduğu siyasi ilişkiler ve diplomatik desteğe paralel olarak İsrail'in Birlik ile yakın ekonomik, ticari, bilimsel ve yatırım ilişkilerinin olduğu ve bu nedenle Avrupalıların İsrail üzerinde ciddi baskı kartlarının olduğu doğrulanabilir. Ancak İsrail'le daha önceki birleşme deneyimlerinden yararlanmak cesaret verici değil ve dolayısıyla buna güvenmek de garanti değil.