Fransa'da yeni Başbakanı Borne'u Macron döneminin kronik sorunları bekliyor

Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne (EPA)
Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne (EPA)
TT

Fransa'da yeni Başbakanı Borne'u Macron döneminin kronik sorunları bekliyor

Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne (EPA)
Fransa'nın yeni Başbakanı Elisabeth Borne (EPA)

Fransa'da yeni Başbakan Elisabeth Borne'un, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un ilk döneminde kronikleşmiş sosyo-ekonomik sorunların yanı sıra özellikle genç neslin çevreyle ilgili beklentilere çözüm bulması ümit ediliyor.
Jean Castex'in istifasının ardından boşalan başbakanlık görevine getirilen 61 yaşındaki Çalışma Bakanı Borne, Fransa'da 5. Cumhuriyet döneminin ikinci kadın başbakanı oldu.
Fransa'nın ilk kadın başbakanı, François Mitterand'ın cumhurbaşkanlığı döneminde yaklaşık 11 ay Edith Cresson olmuştu.

Macron döneminde "kemikleşen" sorunlara çözüm beklentisi
2018'de Fransa'da artan akaryakıt zamlarına dikkati çekmek için başlayan "Sarı Yelekliler" gösterileriyle karşı karşıya kalan Macron'un ikinci görev döneminde, yeni başbakanının çözüm bulması gereken başat sorunlar arasında hayat pahalılığı geliyor.
Kovid-19 salgın sürecinin ardından Rusya-Ukrayna savaşının da etkilerinin ekonomiye yansıdığı ülkede, halkın daha fazla alım gücü talebine yeni başbakanın nasıl yanıt vereceği merak ediliyor.
Macron, geçen ay düzenlenen cumhurbaşkanı seçiminde sol ve çevreci seçmenden oy toplayabilmek için yeni başbakanının iklim konularından doğrudan sorumlu olacağı sözünü vermişti. Borne'un, iklim ve çevreyle ilgili atacağı adımlarla özellikle genç nesle kendisini kanıtlamasının gerektiği düşünülüyor.
Yeni başbakanı bekleyen bir diğer önemli mesele de, Macron'un ilk dönemi vaatlerinden emeklilik reformu. Macron, emeklilik yaşını 64 veya 65'e çıkararak en düşük emekli maaşını 1100 avro yapmak istiyor.
Borne'un gelecek günlerde yeni kabineyi oluşturması bekleniyor.

Borne'un siyasi geçmişi
Elisabeth Borne, siyasi hayatına 1980'li yılların sonunda başladı.
Çeşitli bakanlıklarda danışman olarak görev yapan, Sosyalist Partili eski Başbakan Lionel Jospin döneminde (1997-2002) ulaşımdan sorumlu teknik danışman olan Borne, kısa bir dönem alilik görevi de üstlendi.
Kendisini sol görüşlü bir siyasetçi olarak nitelendiren Borne, Macron'un ilk cumhurbaşkanlığı döneminde sırasıyla Ulaştırma Bakanlığı (2017-2019), Ekoloji Bakanlığı (2019-2020) ve Çalışma Bakanlığı (2020-2022) yaptı.
Borne ayrıca Fransız Ulusal Demir Yolları'nda (SNCF) stratejik direktörlük (2002-2007), Paris'te toplu taşımayı düzenleyen RATP şirketinde de Üst Yöneticilik (CEO) (2015-2017) görevlerinde bulundu.
Fransa'nın yeni Başbakanı Borne'un Çalışma Bakanlığı dönemine tartışmalı İşsizlik Sigortası Reformu damga vurmuştu.



İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
TT

İran: Avrupa Troykası ile birkaç gün içinde görüşmeler yapma konusunda anlaştık

Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 20 Haziran'da Cenevre'de İranlı mevkidaşlarıyla görüşmelerde bulundu (AFP)

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, İran, İngiltere, Fransa ve Almanya'nın cuma günü İstanbul'da nükleer müzakereleri yeniden başlatacağını açıkladı. Bu açıklama, Avrupa'nın üç büyük ülkesi olan İngiltere, Fransa ve Almanya'nın müzakerelerin yeniden başlamaması halinde İran'a uluslararası yaptırımların yeniden uygulanacağı uyarısının ardından geldi.

İran resmi basınına göre Dışişleri Bakanlığı sözcüsü İsmail Bekayi, “İran, İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki toplantının, dışişleri bakan yardımcıları düzeyinde yapılacağını” açıkladı.

İran medyası dün, Batılı güçlerin BM yaptırımlarına hızlı bir şekilde geri dönüş için "snapback" mekanizmasını devreye sokmak üzere ağustos sonuna kadar süre vermesinin ardından, Tahran'ın Avrupa Troykası ile müzakereleri yeniden başlatma konusunda anlaştığı haberini verdi. Devrim Muhafızları'na bağlı Tesnim Haber Ajansı, konuya hakim bir kaynağın "Görüşmelerin prensibi üzerinde anlaşmaya varıldı, ancak zaman ve yer konusunda istişareler devam ediyor" dediğini belirtti.

Birkaç gün önce, Avrupa Troyka'nın dışişleri bakanları ve Avrupa Birliği'nin dışişleri politika sorumlusu, geçen ay İsrail ve ABD'nin İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıdan bu yana İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi ile ilk telefon görüşmesini gerçekleştirdi.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre Avrupa Troykası, Çin ve Rusya ile birlikte, 2015 yılında İran ile imzalanan ve 2018 yılında ABD'nin çekildiği nükleer anlaşmanın kalan taraflarını oluşturuyor. Anlaşma uyarınca, İran'ın nükleer programına kısıtlamalar getirilmesi karşılığında yaptırımlar kaldırılmıştı.

Avrupa Birliği, İran ile İsrail arasında hava savaşı öncesinde devam eden nükleer müzakerelerin yeniden başlamaması veya somut sonuç alınmaması halinde, BM'nin yaptırımlarını otomatik olarak yeniden uygulamaya koyan “Snapback” mekanizması yoluyla, ağustos ayı sonuna kadar İran'a BM yaptırımlarını yeniden uygulayacağını açıkladı.

Arakçi birkaç gün önce yaptığı açıklamada, “Avrupa Birliği ve Avrupa Troyka'sı bir rol oynamak istiyorsa, sorumlu davranmalı ve ahlaki ve hukuki hiçbir temeli olmayan (yaptırımların yeniden uygulanması) politikası da dahil olmak üzere, modası geçmiş tehdit ve baskı politikalarından vazgeçmelidir” ifadelerini kullandı.

2015 nükleer anlaşmasını onaylayan BM kararının maddelerine göre, Avrupa Troykası 18 Ekim 2025 tarihine kadar BM'nin Tahran'a yaptırımlarını yeniden uygulayabilir.

İran Parlamentosu Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu üyesi Vahid Ahmedi, üç Avrupa ülkesinin “uluslararası hukuk açısından mekanizmayı devreye sokma hakkına sahip olmadığını”ifade etti. İran Observer haber sitesine verdiği demeçte, Tahran'ın ABD ile müzakerelere dönmek için üç temel şart koyduğunu belirtti. “Birincisi, İran topraklarına yönelik saldırının uluslararası platformlarda kınanması, ikincisi, 12 gün süren savaşın yol açtığı zarar ve kayıpların belirlenmesi, üçüncüsü, gelecekte İran topraklarına yönelik herhangi bir saldırının tekrarlanmayacağına dair net garantiler verilmesi.”

İsrail-İran savaşından önce Tahran ve Washington, Umman'ın arabuluculuğunda beş tur nükleer müzakere gerçekleştirdi, ancak Batı güçlerinin silahlanma tehlikesini ortadan kaldırmak için İran'ın uranyum zenginleştirmesini sıfıra indirmesini talep etmesi gibi önemli engellerle karşılaştı.

ABD saldırılarından önce İran, uranyumu yüzde 60 saflıkta zenginleştiriyordu. Bu uranyumun saflığı, silah geliştirmeye imkan veren yüzde 90'a kadar kolaylıkla yükseltilebilir.

Tahran, nükleer programının sadece sivil amaçlara yönelik olduğunu söylüyor. Batılı güçler ise bu düzeyde zenginleştirmenin sivil bir gerekçesi olmadığını belirtiyor.

Birleşmiş Milletler'in en üst düzey denetim kurumu olan Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ise nükleer silah üretmeden uranyumu bu düzeye kadar zenginleştiren başka bir ülke olmadığını vurguluyor.