Die Antwoord'a çocuk istismarı soruşturması

Güney Afrikalı hip-hop ikilisi evlatlıklarının suçlamasıyla karşı karşıya

Çift, 2015'te yayımlanan Chappie isimli filmde de yer aldı (AFP)
Çift, 2015'te yayımlanan Chappie isimli filmde de yer aldı (AFP)
TT

Die Antwoord'a çocuk istismarı soruşturması

Çift, 2015'te yayımlanan Chappie isimli filmde de yer aldı (AFP)
Çift, 2015'te yayımlanan Chappie isimli filmde de yer aldı (AFP)

Güney Afrika'dan çıkarak tüm dünyada ün kazanan müzik grubu Die Antwoord'un üyeleri, şimdi çocuk istismarı iddialarıyla gündemde. Evlatlık edindikleri Gabriel du Preez'in geçen ay verdiği röportajlarda yaptığı sansasyonel açıklamalar, Ninja lakaplı Watkin Tudor Jones ve Yolandi Visser diye bilinen Anri du Toit'in evine sosyal hizmetler görevlilerinin gelmesine neden oldu. 
Ülkenin önde gelen haber sitelerinden News24'un haberine göre, iddiaların üzerine soruşturma başlatan yetkililer çiftin 17 yaşındaki biyolojik çocukları Sixteen Jones'un durumunu görmek istedi. 
Cape Town Çocuk Mahkemesi'nden alınan emirle birlikte sosyal hizmetler görevlileri çocuk istismarı ve ihmali iddialarını 10 Mayıs'ta yerinde inceledi. Ancak yetkililer Sixteen Jones'u ailesinden ayırmadı. 
Hem polis hem de sosyal hizmetler görevlilerinin yer aldığı soruşturmada ortaya çıkacak bulgular mahkemeye sunulacak. Eldeki kanıtların ciddiyetine göre yasal süreç şekillenecek. 

"I Fink U Freeky" ve "Ugly Boy" gibi kliplerde evlatlık çocuklar yer almıştı (Die Antwoord/YouTube)
Çiftin onlarla birlikte Cape Town'da yaşayan tek biyolojik çocuğu var. Evlat edindikleri ya da bakımını üstlendikleri üç çocuksa aileleri ya da bakıcılarıyla Johannesburg'da yaşıyor. 
News24'a konuşan kaynaklar, çiftin üvey evlatlarını Sixteen Jones'tan ayırarak onlara yeterli eğitim ve öğretimi sağlamadığını belirtiyor. 
"Tokkie" lakaplı, 20 yaşındaki Gabriel du Preez, geçen ay yayımlanan röportajlarında çiftin kendisine köle gibi davrandığını iddia ediyor. 
Önceden grupla birlikte çalışan video sanatçısı Ben Jay Crossman'ın ve News24'un yaptığı röportajlarda Gabriel du Preez, 12 yıl önce çiftin kendisini evlat edindiğini belirtiyor. 

Çiftin, kendisinden 6 yaş küçük kardeşiyle birlikte evlat edindiği gencin iddiaları arasında müzik videolarında emeğinin sömürülmesi, pornografi ve çıplaklığa maruz bırakılmak, şiddet dolu aktivitelere katılmak zorunda kalmak bulunuyor.  
Hipohidrotik ektodermal displazi isimli ender rastlanan bir hastalığa sahip olan du Preez, çiftin zorlamasıyla biyolojik ailesine fakir oldukları için küfrettiği videolar kaydettiğini iddia ediyor:
"Terleyemediğim için sürekli olarak suya ihtiyacım var. Bahçelerinde bir havuz olması bana iyi geldi. Beni şeytan olduğuma inandırdılar. Bana daha fazla küfür ettirdiler. İnsanları cehennemde yakabileceğime ve benim cehennemin kralı olduğuma inandırdılar. Dünyaya karanlığı getirebileceğimi söylediler."
Çiftin kardeşiyle kendisini zorla soyundurduğunu, reddetmeleri halindeyse cezalandırdığını iddia eden Gabriel du Preez, yalnızca 13 yaşındayken bir ev partisinde Anri du Toit'in çıplakken kendisini yanına çağırdığını da öne sürüyor:
"Beni odaya çağırdı, çıplaktı ve her yere kusuyordu. Ninja'yı yanına çağırmamı istiyordu. Odamdaki (şişme) bebek gibi bacaklarını açmıştı. En kötüsü, annem olması gereken kişi, ya da üvey annem diyeyim, sarhoş ve çıplakken benimle vakit geçirmek istiyordu. Bundan çok rahatsız olmuştum."
14 yaşındaki kız kardeşinin artık çiftle vakit geçirmek istemediğini belirten Gabriel du Preez, yakın zamanda yaşadığını iddia ettiği bir olayı da anlatıyor:
"Geçen aralık ayında Ninja'yla birlikte kardeşimi saunaya götürdüler. Herkes çıplaktı ve kardeşimden de soyunmasını istediler. Ninja neden kız kardeşimi çıplak görmek istiyor ki? O çok küçük. Ninja'nın kardeşime dair istekleri bana sapkınca geliyor. Ne zaman ailemi arasa kardeşimin hamile olup olmadığını soruyor. Bu ben buradayken olmayacak." 
Gabriel du Preez, Crossman'a verdiği röportajda ağabeyini üç kere bıçaklamasından sonra çiftin bunu erkeklik gösterisi olarak görüp kendisini tebrik ettiğini de öne sürüyor.

Gabriel du Preez, artık 2015’te hayatını kaybeden annesinin fakir mahallesinde yaşıyor (Iavan Pijoos/News24)
Çiftin menajeri Scumeck Sabottka iddiaları "Die Antwoord, Tokkie'nin açıklamalarına katılmıyor" diyerek yalanlamıştı.
2008'de Cape Town'da kurulan grup, 5 albüm çıkardı. Sıradışı stilleriyle dünya çapında ün kazanarak 5 Haziran 2016'da İstanbul'da da konser verdiler. 
2019'da çiftin Hercules and Love Affair projesinin beyni Andy Butler'a yönelik homofobik küfürler ettiği bir video ortaya çıkınca istismar ve ırkçılıkla da suçlanan Die Antwoord bazı festival kadrolarından atılmıştı.  
Yine aynı yıl Avustralyalı müzisyen Zheani Sparkes, 2013'teki Güney Afrika ziyareti sırasında Ninja lakaplı Watkin TudorJones'un cinsel saldırısına uğradığını iddia etmişti. 2014'te de Jade Carroll benzer suçlamalarda bulunmuştu. Watkin Tudor Jones iki iddiayı da reddetmişti. 
Independent Türkçe, News24, NME, Crack Magazine



Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
TT

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere güvenin azaldığı tespit edildi

Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)
Araştırmacılar, yanlış haberleri çürütmek için yeni yollar aranabileceğini söylüyor (Pexels)

Yanlış bilgileri çürüten gazetecilere daha az güvenildiği ortaya kondu. Hatta okuyucu bilginin yanlış olduğundan şüphelense bile, gerçeği ortaya çıkaran gazeteciye pek güvenmiyor. 

Medyaya güven azalırken dezenformasyonun arttığı bir dönemde hatalı bilgileri düzeltmek de zorlaşıyor.

Yayın kuruluşları ve gazetecilerin taraflı olduğu düşüncesiyle insanlar okudukları haberlere temkinli yaklaşıyor. Daha önceki çalışmalarda veri doğrulamanın yarattığı etkiyle ilgili çelişkili sonuçlar çıkmıştı. 

Yanlış haberleri çürütmenin ne kadar işe yaradığı ve neden etki yaratmadığını öğrenmek isteyen araştırmacılar bir çalışma yürüttü.

Communication Research adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmada 691 katılımcıya siyasi ve ekonomik haberler okutuldu. Bu haberlerde evsizlik oranlarından fentanilin aşırı doz ölümlerindeki etkisine kadar çeşitli iddialar yer alıyordu.

Bunların doğruluğuna ne kadar inandığını belirten katılımcılar daha sonra bu iddiaları onaylayan veya çürüten doğrulamayı okudu. Ardından bu doğrulamayı yapan gazeteciye ne kadar güvendikleri soruldu. 

Daha sonra bazı ürünlerle ilgili bilgiler içeren yazılarla aynı çalışma yürütüldü. Bu sefer verilen doğrulamalara "doğruluk kontrolü" işareti konmadı. Araştırmacılar bu sayede duyulan güvenin bu etiketten etkilenip etkilenmediğini anlamaya çalıştı.

İki çalışmanın sonucunda da yanlış bilgileri çürüten gazetecilere duyulan güven kayda değer derecede daha azdı. Katılımcılar inandıkları düşünceyi doğrulayanlara daha çok güvenirken, diğerlerinde daha fazla kanıt talep ediyordu. 

Çalışmanın yazarlarından Randy B. Stein, PsyPost'a yaptığı açıklamada "Halk genel olarak gazetecilere güveniyor ve doğrulayıcı makalelere duyulan güven epey yüksek" diyerek ekliyor: 

Yani klişe düşüncenin aksine, halkın doğruluk kontrollerine ve gazetecilere hiç güvenmediği doğru değil ancak düzelten/çürüten makalelere yönelik daha fazla şüphe var.

Araştırmacılar buradaki düzeltmenin, yayın kuruluşlarının haberlerindeki hataları düzeltmek için yayımladığı tekzip metinleri olmadığını ekliyor.   

Bilim insanları ilginç bir sonuçla da karşılaştı: Katılımcılar bir bilginin doğruluğundan şüphe etse bile bunu çürüten gazetecilere güvenmiyordu. 

Araştırmacılar bir haberin çürütülmesinin şaşkınlık yaratması, insanların onaylamaya kıyasla daha çok kanıt araması ve gazetecilerin taraflı davrandığından şüphelenmesinin buna yol açtığını düşünüyor. 

Şaşırtıcı bir diğer bulguysa, haberin çürütülmesi katılımcıların iddiayla ilgili düşüncesini değiştirmesine karşın gazeteciye güvenleri yine de sarsılıyordu. 

Stein, "Yanlış bilgileri düzeltmeye çalışan gazetecilerin (ya da herhangi birinin) aleyhine bir durum var" diyor. 

Araştırmacılar, halkın yanlış bilgileri çürüten haberlere nasıl ve neden güvenip güvenmediği üzerine daha fazla araştırma yapılması gerektiğini belirtiyor.

Makalenin yazarları, Conversation için kaleme aldıkları yazıda şu ifadeleri kullanıyor:

Gazetecilerin önündeki zorluk, bilgiyi çürüten biri gibi görünmeden bunu nasıl çürüteceklerini bulmak olabilir.

Independent Türkçe, PsyPost, Conversation, Communication Research