Bilim kurgu değil... Ukrayna’da artık robotlar savaşıyor

Rusya, ölümcül otonom silahların yasaklanmasına karşı. Çin’in pozisyonuyla ilgili belirsizlik sürüyor ve ABD ise mevcut yasaları ve sivil toplum baskısını gündeme getiriyor.

23 Nisan 2013’te Londra’nın merkezinde, ölümcül robot silahlarını yasaklama kampanyası sırasında sahte bir ‘katil robot’ (AFP)
23 Nisan 2013’te Londra’nın merkezinde, ölümcül robot silahlarını yasaklama kampanyası sırasında sahte bir ‘katil robot’ (AFP)
TT

Bilim kurgu değil... Ukrayna’da artık robotlar savaşıyor

23 Nisan 2013’te Londra’nın merkezinde, ölümcül robot silahlarını yasaklama kampanyası sırasında sahte bir ‘katil robot’ (AFP)
23 Nisan 2013’te Londra’nın merkezinde, ölümcül robot silahlarını yasaklama kampanyası sırasında sahte bir ‘katil robot’ (AFP)

Tarık eş-Şami
İnsanları öldürebilen robot sürüleri artık sadece bilim kurgu değil. Ölümcül otonom silah sistemleri artık savaşta bir gerçek ve Moskova ve Kiev’in bazılarını çatışmalarında kullandığını gösteren raporlar bulunuyor.
Geleneksel dronlardan farklı olarak bu sistemler, kendi başlarına gezinme yeteneğine sahip. Bazıları, hedefleri belirleyebiliyor ve bu hedeflere ölümcül mühimmat yönlendirebiliyor. Ancak tehlike şu ki, bu teknolojiler bir kez dünyaya yayıldığında, onları kontrol etmek zor olacak. Bu nedenle, şimdiye kadar tartışmaktan başka bir şey yapmayan ülkeler, bu silahların tehlikeleriyle başa çıkmak için yeni bir yaklaşıma ihtiyaç duyuyorlar. Peki bu hedefe ulaşmak için ne gerekiyor?

Robot savaşları
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının başlamasından birkaç hafta sonra Hollanda merkezli Pax for Peace’e göre savunma analistleri savaş alanında bir katil robot keşfetti. Aktarılana göre Ukraynalılar, ölümcül patlayıcılarla dolu bir Rus insansız hava aracının fotoğraflarını çektiler. Kiev’de bir sokakta ölü bir balık gibi yüzüstü yatıyordu. Uçağın burnu kırılmıştı ve muhtemelen bir arıza nedeniyle arka pervanesi bükülmüştü. Ancak uçağın fotoğrafları sosyal medyada yayınlanmaya başlandığında silah uzmanları, söz konusu uçağın Zala Aero tarafından üretildiğini belirtti. Söz konusu kuruluş, Rus Kalaşnikov Şirketi’nin dron üreten kolu. Bu insansız hava aracı, belirli bir alana doğru otonom olarak uçabiliyor ve daha sonra etrafında 30 dakikaya kadar dönebiliyor. Yapay zeka teknolojisini kullanarak hedefini belirliyor ve daha sonra patlayıcı yükü ile hedefe doğru yöneliyor.
Öte yandan katil robotlar, Ukrayna’nın elinde de mevcut. Öyle ki Ukrayna, kendi kendine hareket etme kabiliyeti olan Türk yapımı ‘Bayraktar TB2’ uçaklarını kullanıyor. Bir silahın otonom çalışma modunun kullanılıp kullanılmadığını belirlemek zor olsa da Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yayınlanan bir rapora göre daha önce bu mod, Libya’da da en az bir kez kullanıldı. Ukrayna tarafından resmi bir rapor yayınlanmamasına rağmen Ukrayna’daki savaş sırasında tekrar kullanılmış olma ihtimali de yüksek.
Rusya, yapay zekayı stratejik bir öncelik haline getirmiş durumda. Öyle ki Devlet Başkanı Vladimir Putin, 2017 yılında yapay zekada lider olanın dünyanın hükümdarı olacağını söylemişti. Buna rağmen ABD hükümeti tarafından finanse edilen Deniz Analizleri Merkezi araştırmacıları, Rusya’nın savunma yeteneklerine hizmet edecek yapay zeka geliştirme konusunda ABD ve Çin’in gerisinde kaldığını belirtti.

Artan yaygınlık
Geleneksel SİHA’ların aksine bu öldürücü uçan robotlar, sadece kendi başlarına gezinme ve uçma yeteneğine sahip değiller. Aksine bazı ölümcül otonom silah sistemleri, düşman radar sistemlerini, tank gruplarını ve gemileri tanımlamak da dahil olmak üzere makine öğrenme algoritmaları aracılığıyla hedefleri bulmak için bir alanda bile dolaşabiliyor. Hatta yüz tanıma teknolojileri aracılığıyla belirli kişileri de tanımlayabiliyor.
İnsanların kontrolünün devam ediyor olmasına rağmen bu silahlar, zaman içinde hızlanan teknolojik gelişmelerle birlikte daha fazla bağımsız yetenekler kazanacak. Artık dünyanın dört bir yanındaki askerler ve kuvvetler, bu robotların yeteneklerinin farkında ve bu teknolojileri yaygın dağıtım için hazırlıyorlar.
Ulusal Araştırma Birliği’nde geleneksel olmayan silahlar ve teknoloji araştırmacısı Zachary Kallenborn, ABD, Çin, Avustralya ve İngiltere, sürekli genişleyen bir ölçekte ölümcül otonom silah sistemleri geliştirmeye büyük yatırımlar yaparken, Rusya, Güney Kore, İsrail ve Türkiye’nin bağımsız yeteneklere sahip silahları konuşlandıran ülkeler arasında yer aldığını belirtti.

İnsan öldürme makineleri
Son yıllarda otonom silahların geliştirilmesinden bu yana, büyük bir küresel endişe baş gösterdi. ‘Ipsos’ şirketi tarafından 22 Ocak 2019’da gerçekleştirilen bir anket, 26 ülkedeki katılımcıların yüzde 61’inin ölümcül otonom silahların kullanımına karşı olduğunu ortaya koydu. Binlerce yapay zeka araştırmacısı, İnsanlığın Geleceği Enstitüsü’nde (The Future of Life) makinelerin insanları öldürmesine izin vermeyecekleri taahhüdünde bulundu. Bu, haklı bir korku. Zira yapay zeka verimli olsa da duman ve enkazla dolu karmaşık ve dinamik bir savaş alanında kolayca hata yapabilir. Bu durum, doğru hedefi bulmasını zorlaştırabilir ve sivilleri ve askerleri riske sokabilir.
Devletlerin, uluslararası STK’ların, bilim adamlarının ve yapay zeka uzmanlarının ölümcül otonom silah sistemleri konusunda endişe duymasının birkaç nedeni var. Bu silahların toplumu nasıl etkilediği konusunda anlaşamasalar da yayılmasının ciddi ve zararlı sonuçlara yol açabileceği konusunda hemfikirler.
Bu nedenle arasında, bu silahların hedef kişilere dair bir sayıyla sınırlı olmamaları göz önüne alındığında şiddeti büyük ölçüde kolaylaştırabilmeleri olası. Aynı zamanda yüz tanıma ve diğer teknolojiler aracılığıyla belirli tanımlara uyan kişi veya grupları hedef alabilir. Bu da şiddet yanlısı grupları veya devlet ordularını, siyasi suikastlar ve etnik temizlik yapmaya teşvik edebilir.
En tehlikeli neden ise bu silahlar, kendilerini kontrol edenlerin kimliklerini kolayca gizleyebiliyor. Böylece siyasi rejimleri devirme ve toplumdaki şiddet ve terörün kapsamını genişletme kabiliyetinin artması muhtemel. Ayrıca bu silahlar, sivillerin ve askerlerin kafasını karıştıran hatalar da yapabilir.
Büyük ülkeler devre dışı
Ancak uluslararası toplum, konunun tartışılması gerektiği konusunda uzlaşmaktan başka bir şey yapmadı. Ölümcül otonom silah sistemleri geliştirmede önde gelen ülkeler, onları yasaklama çağrılarına direnirken, ABD de mevcut uluslararası insani yasaların bu silahları düzenlemek için yeterli olduğunu iddia etti.
Öte yandan ölümcül otonom silah sistemlerinin dar bir tanımı yapılırken Çin’in konumu hakkında da bir belirsizlik var. Öyle ki Çin, genel hukuk kurallarının uygulanmasının tam olarak dikkate alınması gerektiğini söylüyor. Rusya ise konuyu gündeme getirmeyi reddederken, diplomatik prosedür araçlarını kullanarak BM’nin konuyu tartışmaya ayırdığı zamanı azaltmaya çalışıyor. Çoğu ülke, ölümcül otonom silahların geliştirilmesi ve kullanılmasının yasaklanması veya en azından bu konuda düzenleme yapılması çağrısında bulunuyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise bu silahları kullananları kabul edilemez ve ahlaki açıdan tiksindirici rejimler olarak nitelendiriyor. Ayrıca bu silahların uluslararası hukuk tarafından yasaklanması gerektiğini savunuyor.
California Üniversitesi’nden siyaset bilimi araştırmacıları Prof. Dr. Robert Trager ve Prof. Dr. Laura Luca’ya göre uluslararası toplumun ölümcül otonom silahları düzenleme girişimleri, Aralık 2021’de tarihi bir fırsat olarak kabul edilen bir toplantı sırasında ve sekiz yıllık teknik tartışmaların ardından başarısız oldu. Öyle ki hükümet temsilcileri, bu teknolojilerin geliştirilmesini ve kullanımını düzenlemek için tüm ülkelere eşit olarak uygulanan yasal açısında bağlayıcı kurallar tercih etti.
Diğer silah ambargo sözleşmeleri, 1997 Ottawa Anlaşması’nda kara mayınlarının terk edilmesi, 2008 Oslo Anlaşmaları’nda misket bombalarının kullanımının yasaklanması ve 2017 Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması maddeleri gibi geçmişte bazı başarılar elde etti. Nükleer Silahların Yasaklanması Antlaşması, nükleer silahları tamamen uluslararası insancıl hukuka uygun olarak yasaklayan ilk anlaşma olarak biliniyor. Ancak büyük güçlerin bu teknolojilerin güvenlikleri için kritik hale gelebileceğinin giderek daha fazla farkına varmaları, ölümcül otonom silahların yasaklanmasına ilişkin anlaşmanın başarısız olmasının ana nedeni sayılıyor. Yani onlara göre bu silahlardan tek taraflı olarak vazgeçmek mümkün değil.
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Trager ve Luca’ya göre ülkeler, 1970 yılında yürürlüğe giren Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması örneğini takip ederse, bir anlaşmaya varmada başarı hala mümkün. Öyle ki anlaşma, nükleer silahlara sahip ülkeleri onları derhal terk etmelerini gerektirmiyor ve diğer ülkelerin nükleer enerjiyi barışçıl amaçlarla kullanmasına izin veriyor. Aynı şekilde ölümcül otonom silah sistemlerine benzer bir yayılmayı önleme sistemi, bunların geliştirilmesini, transferini ve istihdamının düzenlenmesini de kolaylaştırabilir.



Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
TT

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek için gösteri düzenledi

Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

İsrail ve Hamas arasında iki yıldan uzun süredir devam eden kanlı savaşın harap ettiği Gazze Şeridi'ndeki Filistinlilere destek olmak için dün Paris'te binlerce kişi gösteri düzenledi.

Organizatörlerin yaklaşık 50 bin, Paris polisinin ise yaklaşık 8 bin 400 kişi olduğunu tahmin ettiği kalabalık, "Gazze, Gazze, Paris seninle" ve "Paris'ten Gazze'ye direniş!" gibi sloganlar atarak yürüdü. Filistin bayrakları ve "Filistin, sessiz kalmayacağız" ve "Soykırımı durdurun" yazılı pankartlar taşıdılar.

Yürüyüşe, başta Boyun Eğmeyen Fransa Partisi lideri Jean-Luc Mélenchon olmak üzere birçok sol görüşlü siyasi isim katıldı.

Fransa-Filistin Dayanışma Derneği Başkanı Anne Tuyon, ateşkesin 10 Ekim'de yürürlüğe girmesinden yedi hafta sonra AFP'ye yaptığı açıklamada, "Henüz hiçbir şeyin yolunda olmadığını unutmamalıyız" dedi. Dernek, gösteriye çağrıda bulunan 80 STK, siyasi parti ve sendikadan biri.

frgt
Paris'te binlerce kişi Filistinlilere destek gösterisi düzenledi (DPA)

"Ateşkes sadece bir sis perdesi... İsrail bunu her gün ihlal ediyor, Gazze'ye insani yardımların girmesini engellemeye devam ediyor ve Gazze'deki altyapıyı ve evleri yıkmaya devam ediyor. Kalıcı bir ateşkes ve soykırımın sona ermesini talep ediyoruz."

ABD'nin arabuluculuğunda varılan ateşkes anlaşmasının şartları uyarınca, İsrail ordusu Gazze Şeridi'nden "sarı hat"ın gerisine çekildi ve bu hat, İsrail'e bölgenin yüzde 50'sinden fazlasının kontrolünü hâlâ sağlıyor.

Ancak, Hamas'ın 7 Ekim 2023'te İsrail'e saldırmasının ardından patlak veren savaşta ateşkes son derece kırılgan olmaya devam ediyor.

Anne Tuyon, "İsrail'in uluslararası hukuka uymasını sağlamanın tek yolu yaptırımlar uygulanmasıdır" diyerek, işgal altındaki Batı Şeria'da yerleşimci şiddetinin "eşi benzeri görülmemiş boyutlara" ulaştığı "yerleşim faaliyetlerindeki şaşırtıcı hızlanma"yı kınadı.

Tam adını vermek istemeyen 72 yaşındaki Saliha, Gazze'deki "soykırıma" karşı düzenlenen bir yürüyüşe katılmak için geldiğini söyledi.

"Tüm insanlık çaresizce izliyor. Bu tam bir dokunulmazlık," diyerek, "İnsanların bunu görüp de hiçbir şey yapamaması son derece şok edici. Yapabileceğimiz tek şey seferber olmak" ifadelerini kullandı.

İsminin açıklanmasını istemeyen 42 yaşındaki Bertrand ise perşembe günü işgal altındaki Batı Şeria'da bulunan Cenin'de İsrail polisi ve ordusunun ortak operasyonunda öldürülen iki adamın videolarının da kanıtladığı gibi, "katliam ve soykırımın devam ettiğini" söyledi. Birleşmiş Milletler, "bir başka yargısız infaz gibi görünen" olayın soruşturulması çağrısında bulundu.

Protestocular, ekonomik ve mali yaptırımların olmaması nedeniyle, "Sokaklarda ve seçilmiş yetkililer aracılığıyla baskı yapmaya devam etmeliyiz" diye düşünüyor.


İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
TT

İtalya Suudi Arabistan ile savunma alanında iş birliğini artırmaya hazır

Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)
Suudi Arabistan - İtalya Yatırım Forumu önümüzdeki salı günü 500'den fazla İtalyan şirketinin katılımıyla başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalya'nın Riyad Büyükelçisi Carlo Baldocci, ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini derinleştirmeye hazır olduğunu ve bu hayati alanda yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedefleriyle tam uyum içinde olduğunu söyledi.

Büyükelçi Baldocci, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, şu an çeşitli İtalyan şirketlerin Suudi ortaklarıyla deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve gelişmiş gözetleme teknolojileri dahil olmak üzere çok çeşitli sistemler üzerinde iş birliği yaptığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin geçtiğimiz yıl el-Ula'da gerçekleştirdiği görüşme ve stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma sektörlerinde iş birliğinin hızla genişlemesine yol açtığını açıkça ifade etti.

Büyükelçinin açıklamaları, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun salı günü başkent Riyad'da 500'den fazla İtalyan şirketin katılımıyla iki ülke arasında sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklar kurmak amacıyla başlamasına eşlik etti.

El-Ula toplantısının meyveleri

İtalya’nın Riyad Büyükelçisi Baldocci, Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakan Muhammed bin Selman ile İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin katılımıyla el-Ula'da imzalanan stratejik ortaklık anlaşmasının rekor sürede somut ilerlemeler sağladığını açıkladı.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji, altyapı, kültür, inovasyon ve savunma alanlarında iş birliğinin hızla genişlediğini gördük. 10 milyar avronun üzerinde değere sahip anlaşmaların imzalanması, bu yeni aşamanın derinliğini ve ciddiyetini yansıtıyor. Daha da önemlisi, kurumlarımız arasındaki diyalog daha düzenli, yapılandırılmış ve ileriye dönük hale gelerek, uzun vadeli planlamaya imkan veren bir güven ortamı yarattı.”

cvf
Suudi Arabistan Veliaht Prensi, İtalya Başbakanı'nı geçtiğimiz yıl el-Ula'da ağırladı (SPA)

Savunma iş birliğinin derinleştirilmesi

Ülkesinin Suudi Arabistan ile savunma alanındaki iş birliğini, yerelleştirme, endüstriyel kapasite geliştirme ve beceri geliştirme konularında Vizyon 2030 hedeflerine tam olarak uygun şekilde artırmaya hazır olduğunu vurgulayan İtalya Büyükelçisi Baldocci, İtalyan şirketlerinin, İtalya'nın uluslararası alanda tanınan uzmanlığa sahip olduğu çok çeşitli sistemlerde Suudi Arabistan’dan muadilleriyle ortaklık kurduğunu belirtti. Söz konusu sistemler arasında deniz platformları, helikopterler, elektronik savunma ve ileri gözetleme teknolojileri yer alıyor.

Bu bağlamda, iki ülkenin savunma bakanlıklarının iş birliğiyle Riyad'da düzenlenen İtalyan Sanayi Günleri, İtalyan yeteneklerini sergilemek ve pratik iş birliği biçimlerini tartışmak için önemli bir platform sağlayan Büyükelçi Baldocci, “Bu etkinlik, İtalyan şirketlerinin Krallık'taki kurumlar ve endüstri ile doğrudan iletişim kurmasına ve yerelleştirme, ortak eğitim ve endüstriyel gelişme gibi alanlarda fırsatları keşfetmesine olanak tanıdı. Temeller sağlam ve her iki taraf da bu iş birliğini zaman içinde güçlendirmeye kararlı” ifadelerini kullandı.

Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu

İki ülke arasındaki ortaklığın güçlendirilmesinde bir sonraki adımın bu iş birliğinin sürekliliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Büyükelçi Baldocci, her iki tarafın da şu anda bakanlıklar, kurumlar ve özel sektör arasındaki koordinasyonu güçlendirmek için çalıştığını ve böylece büyük projelerin net yol haritaları ve ortak öncelikler doğrultusunda ilerlemesini sağlamak için çaba gösterdiğini belirtti.

sdfgt
Suudi Arabistan-İtalya Yatırım Forumu, İtalya’dan 500'den fazla şirketin katılımıyla önümüzdeki salı günü başlayacak (Fotoğraf: Mişal el-Kadir)

İtalyan Büyükelçiye göre, Riyad'da 25 ve 26 Kasım tarihlerinde 500'den fazla İtalyan şirketini bir araya getirecek olan Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu, stratejik ortaklık hedefini sürdürülebilir endüstriyel ortaklıklara, ortak yatırımlara ve daha derin kurumsal diyaloga dönüştürmeye yardımcı olacak önemli bir dönüm noktası olacak. Büyükelçi Baldocci, Suudi Arabistan-İtalya Yatırım ve İş Forumu'nun özel oturumlar ve doğrudan iş toplantıları aracılığıyla bu sektörlerin çoğuna odaklanarak somut ortaklıkları keşfetmek için benzeri görülmemiş bir platform sağlayacağını belirtti.

Vizyon 2030 fırsatları

Suudi Arabistan Vizyon 2030 projesinin İtalya’nın endüstriyel güçleriyle son derece uyumlu bir yatırım ortamı yarattığını belirten Büyükelçi Baldocci, altyapı ve mobilitenin en cazip sektörler arasında yer almaya devam ettiğini, İtalyan şirketlerinin şu anda büyük ölçekli kentsel gelişim projelerine, sürdürülebilir ulaşım çözümlerine ve inşaat işlerine katkıda bulunduğunu ve Vizyon ile bağlantılı stratejik projelerde ek fırsatların ortaya çıkacağını ifade etti.

Büyükelçi Baldocci, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Enerji sektöründe, İtalyan grupların yenilenebilir enerji, hidrojen, şebeke modernizasyonu ve enerji verimliliği teknolojileri alanlarında faaliyet göstermesi ile iş birliği hızla genişliyor. Bu alanlar, Suudi Arabistan’ın temiz enerji gündemini hızlandırması açısından öncelikli. Suudi Arabistan’ın yeşil hidrojen konusunda küresel bir merkez olma hedefi, özellikle Avrupa pazarlarına tedarik sağlamak açısından ortak yatırımlar için en umut verici alanlardan birini oluşturuyor.”

xscdfrg
Suudi Arabistan ve İtalya hükümetleri arasında Stratejik Ortaklık Konseyi'nin kurulmasına ilişkin imza töreninden bir kare (SPA)

Suudi Arabistan’ın yapay zeka, siber güvenlik, yarı iletkenler, veri merkezleri ve akıllı şehir uygulamalarına yoğun yatırım yaptığı ileri teknolojilerden de bahseden İtalyan Büyükelçi, ülkesinin endüstriyel otomasyon, özel yazılım, ileri üretim ve dijital çözümler alanlarında bu öncelikleri tamamlayan rekabetçi yeteneklere sahip olduğunu belirtti.

İki ülke arasındaki ticaret hacminin büyümesi

İki ülke arasındaki ticarette görülen güçlü artışın, Suudi Arabistan’ın Vizyon 2030 programı kapsamında geçirdiği dönüşüm ile İtalya’nın sanayisinin kapasiteleri arasındaki yapısal uyumu yansıttığını ifade eden Büyükelçi Baldocci, “İtalya'nın ihracatı, altyapı, enerji dönüşümü ve ileri teknolojiler alanındaki büyük yatırım döngüsünün etkisiyle, makine, ilaç, elektrikli ekipman ve özel endüstriyel bileşenler gibi neredeyse tüm başlıca kalemlerde büyüme kaydetti” dedi.

İtalyan Büyükelçi, ikinci faktörün İtalya'nın Ulusal İhracat Planı’nda Suudi Arabistan’ın öncelikli ülkeler arasında yer alması ve bu sayede İtalyan şirketlerinin Suudi pazarına daha verimli bir şekilde girmesine yardımcı olan tanıtım programları, kurumsal destek araçları ve ticari düzenlemeler başlatması olduğunu söyledi. Büyükelçi Baldocci, İtalyan ihracatının yüzde 28 gibi dikkat çekici bir artışla 6,2 milyar euroya ulaştığını hatırlattı.

Üçüncü faktörün ise iki ülke arasındaki iş ortamının iyileşmesi olduğunu ifade eden Büyükelçi Baldocci, “Kurumsal misyonların yoğunluğu, yatırımı kolaylaştırmak için yeni kanalların etkinleştirilmesi ve ekonomik kurumlar arasındaki yakın diyalog, engellerin azaltılmasına ve ticaret alışverişinin hızlanmasına katkıda bulundu” diye ekledi.


Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
TT

Muhammed bin Selman, Starmer ve Erdoğan ile son gelişmeleri görüştü

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)
Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman (Şarku'l Avsat)

Suudi Arabistan Veliaht Prensi ve Başbakanı Muhammed bin Selman bin Abdulaziz ile Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer arasında dün yapılan telefon görüşmesinde, bölgedeki anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi gerektiği vurgulandı.

Görüşmede, bölgedeki son gelişmeler ve İsrail'in İran'a yönelik askeri operasyonlarının yansımaları ele alınırken, tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesi ve gerilimin azaltılması için her türlü çabanın sarf edilmesinin önemine değinildi.

Diğer yandan İsrail'in İran'a yönelik saldırısı bağlamında Suudi Arabistan ve Türkiye, gerilimin düşürülmesi ve itidalli davranılması için her türlü çabanın sarf edilmesi gerektiğini ve diyaloğa dönülerek tüm anlaşmazlıkların diplomatik yollarla çözülmesinin önemini vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Suudi Arabistan resmi haber ajansı SPA’dan aktardığına göre, Veliaht Prens Muhammed bin Selman ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasındaki telefon görüşmesinde, İsrail'in İran'a yönelik saldırısının ardından bölgede yaşanan gelişmeler gözden geçirildi ve söz konusu gelişmelerin krizin çözümüne yönelik mevcut diyaloğun kesintiye uğramasına yol açtığı ifade edildi.

Türk devlet televizyonu TRT, iki tarafın bölgesel ve küresel konuları ele aldığını belirtti. Erdoğan'ın, Başbakan Binyamin Netanyahu liderliğindeki İsrail'in ‘bölgenin istikrar ve güvenliğine en büyük tehdidi oluşturduğunu’ söylediği ve bu tehdidin İran'a yönelik saldırıyla bir kez daha ortaya çıktığını belirttiği aktarıldı.

Erdoğan, ABD ile İran arasında nükleer müzakereler yoluyla uzlaşma arayışlarının sürdüğü bir dönemde İsrail'in İran'a yönelik saldırısının barış çabalarını baltalamayı amaçladığını ve İsrail saldırılarının İsrail'in ‘bölgesel ve küresel güvenliği sorumsuzca tehdit ettiğini’ bir kez daha ortaya koyduğunu belirtti.

Görüşme sırasında Erdoğan, ‘bölgenin yeni bir krizi kaldıramayacağı ve yıkıcı bir savaşın bölgedeki tüm ülkelere düzensiz göç dalgaları yaratabileceği’ uyarısında bulunarak, ‘nükleer anlaşmazlığın ancak devam eden müzakereler yoluyla çözülebileceğini’ vurguladı.