Erbil ve Bağdat arasında yeni tartışma alanı: Irak yargısı

Bağdat’taki El-Kerh Soruşturma Mahkemesi, yargıyla ilgili açıklamalarından dolayı Hoşyar Zebari’yi mahkemeye çağırdı.

Erbil ve Bağdat arasında yeni tartışma alanı: Irak yargısı
TT

Erbil ve Bağdat arasında yeni tartışma alanı: Irak yargısı

Erbil ve Bağdat arasında yeni tartışma alanı: Irak yargısı

Irak yargısı son dönemde Bağdat ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki ihtilaflı meselelerde bir tartışma sahası olmaya aday görünüyor.
Irak’ta siyaset ile yargı arasında ayrım yapmanın imkânsız olduğuna dair yaygın bir kanaat hâkim. Ancak Irak Başbakanı Mustafa el-Kazımi hükümeti ile Erbil arasındaki ilişkilerde son iki yıldır gözlemlenen olumlu atmosferle birlikte geleneksel siyasi çatışmanın yerini yargı çatışmasının aldığı söylenebilir.
Bağdat ve Erbil arasındaki yargı savaşı, Irak Yüksek Federal Mahkemesi’nin Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) yöneticisi Hoşyar Zebari’yi cumhurbaşkanlığı seçiminde saf dışı bırakmasıyla başladı. Mahkeme yolsuzluk suçlamalarından beraat etmemesini gerekçe göstererek Zebari’nin cumhurbaşkanlığı adaylığını iptal etti. Mahkeme bu karardan yaklaşık üç gün sonra IKBY’nin petrol ve gaz yasasının Irak Anayasası’na aykırı olduğuna hükmetti. Bağdat’taki El-Kerh Soruşturma Mahkemesi, önceki gün, Federal Mahkeme’nin şikayet başvurusu üzerine ‘karalama amaçlı ifadeler kullandığı’ gerekçesiyle Zebari’yi mahkemeye çağırdı.
Federal Mahkeme’nin geçersiz saydığı IKBY’nin petrol ve gaz yasası Bağdat ve Erbil arasındaki en derin sorunlardan biri olmaya devam ediyor. IKBY yargısının yaptığı çeşitli hukuki işlemler, küresel petrol şirketleriyle imzalanan sözleşmeler ve bunların doğurduğu karmaşık mali ve hukuki yükümlükler söz konusu soruna sebep oldu. Bu sorun ayrıca Bağdat’taki merkezi hükümet ile IKBY hükümeti arasındaki olumlu ilişkilerin gerilmesine neden oldu.
Ekim 2021’deki genel seçimlerin ardından, Meclis’teki sandalye sayıları büyük ölçüde gerileyen Şii siyasi parti ve grupların bir araya gelerek oluşturduğu Şii Koordinasyon Çerçevesi, Federal Mahkeme’nin IKBY’ye yönelik kararlarını, rekabet halinde olduğu Vatanı Kurtarma İttifakı’na karşı kullanıyor. Nitekim Sünni Egemenlik İttifakı ve Sadr Hareketi’nin içinde yer aldığı Vatanı Kurtarma İttifakı’nın üçüncü ve son üyesi KDP.
Şii Koordinasyon Çerçevesi, Federal Mahkeme’nin “Gıda Güvenliği ve Kalkınma için Acil Destek” isimli kanun tasarısını reddetmesi kararına yanıt olarak dün yaptığı açıklamada, “Hükümet Federal Mahkeme’nin IKBY petrolüne ilişkin kararının uygulanmasını önlemek amacıyla Bütçe Kanunu’na alternatif bir tasarıya başvurdu” ifadelerini kullandı.
IKBY Yargı Konseyi, Şii Koordinasyon Çerçevesi’nin söz konusu açıklamasına verdiği yanıtta, IKBY’nin petrol ve gaz yasasının Irak Anayasası’na aykırı olmadığını yineledi.
IKBY Yargı Konseyi’nin açıklamasında şu ifadelere yer verildi:
“IKBY hükümetinin petrol dosyası ve petrol işlemleriyle ilgili tutumları 2005 Irak Anayasası’na uygundur. IKBY Parlamentosu’ndan çıkan 2007 yılı 22 sayılı Petrol ve Gaz Kanunu’nun hükümleri Irak Anayasası’nın hükümlerine aykırı değildir. Petrol ve Gaz Kanunu’nun hükümleri işletilmeye devam edilmeli. Zira (Irak Anayasası’nın) 110’uncu maddesine göre, petrol ve doğalgaz dosyası artık federal makamların münhasır yetkisi dahilinde değil. Çünkü Irak Anayasası’nın 112’nci maddesi, federal hükümetin, gelirleri ülke genelindeki nüfus dağılımına uygun olarak adaletli bir şekilde dağıtması şartıyla petrol üreten bölgesel hükümetler ve vilayetlerle birlikte mevcut sahalardan çıkarılan petrolü ve gazı yöneteceğini ifade ediyor. Bunun gereği olarak, IKBY’de 2005 sonrası bulunan petrol sahaları IKBY’nin münhasır yetki kapsamına girer. IKBY’nin Petrol ve Gaz Kanunu’nun maddeleri, Irak Anayasası’nın hükümleriyle uyumludur ve bu hükümlere aykırı değildir.”
KDP yöneticisi Zebari’nin mahkemeye çağrılması meselesine gelince, Zebari önceki gün Twitter hesabından paylaştığı mesajda, “Aslında anayasal oluşu tartışmalı olan Federal Mahkeme bir kez daha kendini siyasetin ve seçim sürecinin üzerinde konumlandırdı ve sanki ülkenin yürütme ve yasama otoriteleri üzerinde endüljans ve vesayeti bulunuyor. Bu nedenle mevcut durum düzeltilmeli ve siyasallaşmış yargının zulmü engellenmelidir. Yargının üzerinde yasadan başka bir otorite yoktur” ifadelerini kullandı. Zebari, dün paylaştığı iki tweet’te ise Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Meclis Başkanlarının başarısızlıkları ve yargının taraflı kararları sonucu oluşan “tehlikeli güvenlik ve siyasi açmaza” karşı uyardı. Zebari ayrıca ülkedeki “siyasi tıkanıklığa karşı gençlerden oluşan halk ayaklanmasının gelmekte olduğunu” ifade etti.



Hükümet, Suriye'nin kuzeyinde Kürt kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlemeyi planlıyor

 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
TT

Hükümet, Suriye'nin kuzeyinde Kürt kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlemeyi planlıyor

 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)
 Suriye'nin kuzeydoğusundaki Kamışlı şehrinde bir okulda kız öğrenciler (Şarku'l Avsat)

 

Suriye Eğitim Bakanlığı'ndan üst düzey bir eğitim kaynağı, Bakanlığın, ana gücü Kürtler olan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol edilen kuzeydoğu Suriye bölgelerinde genel ve temel ortaöğretim sınavlarının düzenlenmesi için bir anlaşma duyurmak üzere olduğunu açıkladı. Bu anlaşma, bölgede yaşayan öğrencilere ve sakinlere final sınavlarına kendi bölgelerinde girme imkânı tanıyacak.

Bu kaynaklara göre, Kamışlı, Haseke, Rakka ve Deyrizor kırsalında dört sınav merkezinin açılacağı duyurulacak. Merkezlerin denetimini, Millî Eğitim Bakanlığı ile Suriye'nin kuzey ve kuzeydoğusunda Kürt nüfusun yaşadığı bölgeleri yöneten "Özerk Yönetim"in Eğitim Kurumu yetkilileri birlikte yürütecek. Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) da tarafsız gözlemci olarak katılacak.

Bu anlaşma, temel eğitim ve genel lise sınavlarına kayıtlı 25 binden fazla öğrenciyi kapsıyor. Bu öğrenciler, Haseke vilayetinden ve sadece bu vilayetin şehirlerinden geliyor. Ayrıca, Rakka vilayetinde ve Deyrizor vilayetinin kuzey ve doğu kırsalında, devlet okullarına devam eden binlerce öğrenci var. Geçen yılın sonunda Esed rejimin düşmesinden önce güvenlik bölgelerinde resmi müfredatla eğitim gördüler.

Öğrencilerin aileleri, sınavların düzenlenmesi için Şam ve Kamışlı arasında yürütülen görüşmelerin sonucunu sabırsızlıkla bekliyorlar, çünkü sınavların başlangıç tarihi önümüzdeki ayın başında.

Milli Eğitim Bakanlığı kaynakları, Şam vilayetlerinde ve Suriye içinde çocuklarını kayıt ettirenlerin, sınavlar başlamadan önce, kayıtlarını bulundukları bölgelerdeki yeni merkezlere aktarabileceklerini açıkladı. Milli Eğitim Bakanlığı, bölgedeki yaşam ve ekonomik koşulların kötüleşmesi, alandaki dalgalanmalar ve genel gelişmeler nedeniyle bugüne kadar kayıt yaptıramayanlar için kayıt süresini uzatacak ve kapıları yeniden açık tutacak.

Rakka kentindeki bir sınav salonundan (Eğitim Bakanlığı'nın resmi sayfası)Rakka kentindeki bir sınav salonundan (Eğitim Bakanlığı'nın resmi sayfası)

Özerk Yönetim Eğitim Otoritesi Başkanı Halef el-Matar, Şarku'l Avsat'a yaptığı açıklamada, Şam yönetiminin kontrolündeki bölgelerde sınav düzenlenmesi konusunda Şam'dan resmi bir yanıt beklediklerini söyledi. Yetkililerin, "UNICEF ve Şam'daki hükümetin Eğitim Bakanlığı ile iletişim kurarak öğrencilerin haklarını güvence altına almak için yoğun çaba sarf ettiğini" vurguladı.

Bu eğitim yetkilisi, Şam Eğitim Bakanlığı'nın, yönetimin ilkokuldan ortaokula ve üniversiteye kadar olan eğitim kademelerini müfredata bağlamasının ardından, "Özerk Yönetim"in eğitim müfredatlarını ve mevcut okullarını tanımasını talep etti.

"Özerk Yönetim" yetkilileri, Şam hükümetinin, Kürtçe ve Süryanice öğrenmek isteyen öğrencilere, seçme özgürlüğünü velilere ve öğrencilere bırakarak, Kürtçe ve Süryanice dersleri tahsis etmesini ve "Özerk Yönetim" üniversitelerinin, yani Kamışlı'daki "Rojava", Rakka'daki "El-Şark" ve Halep'in doğu kırsalındaki Ayn el-Arab ("Kobani") kentindeki üç üniversiteyi, devrik rejimden sonra İdlib ve Halep kentlerindeki diğer özel üniversitelerle aynı doğrultuda resmen tanımasını ve resmileştirilmesini talep ediyor.

Bu eğitim girişimleri, Genel İstihbarat Müdürü Hüseyin es-Seleme'nin, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutanı Mazlum Abdi ile Deyrizor kırsalındaki el-Ömer petrol sahasında, geçen mart ayında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara ile imzalanan anlaşmanın uygulanması amacıyla bu ayın 5'inde dördüncü müzakere oturumunu gerçekleştirmesinin ardından geldi. Anlaşma, SDG güçlerinin, ona bağlı sivil kurumların ve yerel yönetim meclislerinin Suriye devlet yapısına entegre edilmesini öngörüyor.

Suriye Eğitim Bakanı Muhammed Turko, geçen ay "Özerk Yönetim" yetkilileriyle eğitim konusuna ilişkin ön mutabakatlara varıldığını açıklamıştı.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu'nun (UNICEF) Suriye'deki savaş ve çatışmaların eğitim üzerindeki etkisine ilişkin bir raporunda uyarıda bulunduğunu belirtmekte fayda var. Raporda, çatışmalar ve savaşların eğitim altyapısını tahrip etmesi sonucu binlerce çocuğun eğitiminde ciddi aksamalarla karşı karşıya kaldığı belirtildi. Raporda ayrıca, iktidardaki otoritelerin Suriye'deki öğrencilerin eğitim geleceğini kurtarmak için acil ve hızlı önlemler almaması halinde, örgütün “nesiller boyu sürecek bir felaket” olarak nitelendirdiği durumun ortaya çıkabileceği belirtildi.