Rusya, Baltık Denizi Devletleri Konseyi’nden çekildi

Rusya söz konusu hamleyi yapmakta İsveç ve Finlandiya’dan önce davrandı.

Mariupol’de Azovstal Metalürji Fabrikası’ndan tahliye edilen Ukraynalı askerler. (EPA)
Mariupol’de Azovstal Metalürji Fabrikası’ndan tahliye edilen Ukraynalı askerler. (EPA)
TT

Rusya, Baltık Denizi Devletleri Konseyi’nden çekildi

Mariupol’de Azovstal Metalürji Fabrikası’ndan tahliye edilen Ukraynalı askerler. (EPA)
Mariupol’de Azovstal Metalürji Fabrikası’ndan tahliye edilen Ukraynalı askerler. (EPA)

Moskova, Avrupa’nın Ukrayna nedeniyle Rusya’yı dışlayan politikalarına yönelik eleştiri dozunu artırdı. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Avrupa ülkelerinin enerji alanında izledikleri politikaların olumsuz yansımaları konusunda uyarıda bulunarak Avrupa’nın tutumunu ‘ekeonomik intihar’ olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Avrupa politikalarına ve özellikle Almanya’ya yönelik sert sözler sarf etti. Diplomatik gerilimin tırmanmasına eş zamanlı olarak Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinden önce davranarak, Baltık Denizi Devletleri Konseyi’nden çekilme yönünde karar aldı. 
Putin, Avrupa'nın siyasi bazı çıkarlar ve ABD'nin baskısı nedeniyle enerji sektöründe çeşitli kısıtlamalar uygulamaya başladığını ve Rus enerji kaynaklarını terk etme yönünde bir anlayışı benimsediğini belirttiği açıklamasında şunları söyledi:
“Avrupalılar şu ana kadar henüz Rus enerji kaynaklarından tamamen vazgeçemeyeceklerini itiraf ediyorlar. Bazı Avrupalı ülkelerin Rus petrolünden uzun bir süre vazgeçemeyeceği açıktır. Avrupa sanayisi rekabette dünyanın başka bölgelerine kıyasla kayıplar yaşamaktadır, Rus enerji kaynakları da başka bölgelere kayacak, ayrıca artan ekonomik faaliyet olanağı da Avrupa'dan dünyanın diğer bölgelerine geçecektir. Bu uygulamalar bir tür ekonomik intihardır. Tabii bu Avrupalı ülkelerin kendi iç meselesidir.”  
Yaptırımlar nedeniyle küresel petrol ürünlerinin fiyatlarında önemli artışlar yaşandığını belirten Putin sözlerini şöyle sürdürdü:
"Rusya'nın enerji kaynaklarının kabul edilmemesi, Avrupa'nın büyük bir bölümünün sistematik olarak uzun vadede dünyanın en yüksek enerji maliyetine sahip bölgesi haline gelmesi anlamına geliyor. Hatalarını kabul etmek yerine suçlu arıyorlar. Batılı politikacılar ve ekonomistler, ekonominin basit temel yasalarını unutmuş ya da kendi zararlarına olacak şekilde görmezden gelmeyi tercih etmiş gibi görünüyorlar."
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov da “Almanya, Scholz hükümeti iktidara geldikten sonra bağımsızlığının son belirtilerini de kaybetti” dedi. Sergey Lavrov, Rusya’nın başkenti Moskova’da katıldığı bir konferansta Almanya Başbakanı Olaf Scholz’u sert bir şekilde hedef aldı. Ukrayna’ya destek veren ve Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulayan Scholz’u; ‘basiretsiz, dar görüşlü ve kaba’ olarak nitelendiren Lavrov, genel olarak Avrupa’da Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bir şekilde Avrupa’nın stratejik bağımsızlığından bahsetmeye çalıştığına işaret ederek, “Ancak eminim ki ona izin vermeyeceklerdir” ifadesini kullandı.   
Avrupa Birliği’nin ekonomik topluluk kimliğinden gün geçtikçe uzaklaştığına ve giderek NATO’yla özdeşleştiğine işaret eden Lavrov, sözlerinin devamında "Daha da kötüsü, onlar (Avrupalılar) bunu gizlemiyorlar" dedi. Kiev yönetimine de sert bir şekilde saldıran Rus Bakan, Kiev'in ABD ve İngiltere tarafından yönlendirildiğini savundu:
“Kiev rejimi Rus karşıtı olmadıklarını ve ülkelerinde Neo Nazi bulunmadığından bahsediyor. Ne söylerlerse söylesinler elbette gerçek farklı ve bağımsız değiller. Washington ve Londra'nın Ukraynalı müzakerecileri yönlendirdiği ve hatta Ukrayna topraklarında bu ülkelerin temsilcilerinin bulunduğuna dair bilgilere sahibiz. Her ne kadar bunu kabul etmeseler de Ukrayna uzun süredir bağımsız bir devlet değildir. Batı'nın Ukrayna'ya sadece tüketilebilir bir kart olduğu sürece ihtiyacı olacaktır. Dolayısıyla Batı Kiev’e güvenlik garantileri sunmayacaktır.”  
Bu arada Rusya, Finlandiya ve İsveç'in muhtemel NATO üyeliği karşısında yeni bir adım attı. Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre Moskova, Baltık Denizi Devletleri Konseyi’nden çekilme kararı aldı. Bakanlıktan şu açıklamada bulunuldu:
“Saldırgan tutumlara tepki olarak Bakan Lavrov’un Konsey ülkelerine gönderdiği mektupla üyeliğimizin sona ermesi, Rusya’nın bölgedeki varlığını etkilemeyecek. Ülkemizi Baltık'tan çıkarmaya yönelik girişimler başarısızlığa mahkumdur. Sorumlu davranan partnerlerle çalışmaya, Baltık bölgesinin, ortak mülkümüzün ve mirasımızın geliştirilmesi için kilit meselelere yönelik etkinlikler düzenlemeye, çıkarlarımızı korumaya devam edeceğiz. Batı ülkeleri, fırsatçı amaçlarını uygulamak için konseyi tekeline almıştılar ve eylem mekanizmalarını Rus çıkarlarına karşı çevirmeyi planlamaktaydılar.”
Söz konusu gelişme, Moskova'nın bölgedeki olası NATO genişlemesine yanıt vermek için atacağını açıkladığı adımlardan biriydi. Rus uzmanlar, Finlandiya ve İsveç'in NATO’ya katılmasının, Baltık Denizi'ne kıyısı olan tüm ülkelerin Rusya'ya düşman saflarda yer alacağı ve Moskova’nın Baltık Havzası'ndaki stratejik pozisyonlarını zayıflatan yeni bir jeopolitik durum yaratacağı uyarısında bulunmuştu. Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılması, Rusya’nın bölgedeki askeri faaliyet yeteneklerini de önemli ölçüde etkileyecektir. Rusya’nın Baltık Denizi Devletleri Konseyi’nden çekilme kararını, muhtemelen ihraç edileceği için aldığı değerlendiriliyor.
Diğer yandan Rusya mütekabiliyet ilkesi uyarınca iki Fin diplomatı kovdu. Rusya Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Finlandiya'nın Moskova Büyükelçisi Antti Helanterya'nın dışişlerine çağrıldığı bildirildi. Büyükelçi Helanterya'nın, iki Fin büyükelçilik çalışanın sınır dışı edilmesi hakkında bilgilendirildiği aktarıldı 

Çatışmalar sürüyor
Sahada ise ayrılıkçı Lugansk güçleri, bir dizi kasaba üzerinde kontrol sağlayarak önemli ilerleme kaydetti. Lugansk'taki ayrılıkçı güçlerin verilerine göre, dün stratejik öneme sahip olarak nitelendirilen Orekhovo kasabasını ele geçirdiler. Lugansk güçlerinin yayınladıkları video kaydında, kasabanın girişindeki tabela önünde duran ayrılıkçı savaşçılarca kasabanın tamamen kontrol altına alındığı belirtildi.  Lugansk’ta günlerdir ilk ciddi ilerleme olan bu gelişme, ayrılıkçı güçlere moral verdi. Rusya Savunma Bakanlığı Sözcüsü İgor Konaşenkov, son iki günde Mariupol’de Azovstal Metal Fabrikası sahasında iki aydır kuşatılmış olan yüzlerce Ukraynalı askerin teslim olduğunu bildirdi. Konaşenkov, "Bir gün içinde, 251’i yaralı 256 Ukraynalı savaşçı Rus güçlerine teslim oldu. Yaralılar tedavi altına alındı” dedi.
Rus ordusunun Ukrayna’daki operasyonunun devam ettiğini belirten Konaşenkov, havadan fırlatılan yüksek hassasiyetli füzelerle Avrupa ve ABD’nin sağladığı cephanelikler ve silah depoları dahil olmak üzere Ukrayna ordusuna ait iki komuta merkezi, Krasnogorovke ve Mıkolayiv’de Avrupa ülkelerinden gelen yabancı paralı savaşçı birliklerinin karargahları ve Ukrayna birliklerinin bulunduğu çok sayıda alanın vurulduğunu söyledi. Rus savaş uçaklarının son 24 saat içinde Ukrayna ordusuna ait dokuz komuta merkezi dahil olmak üzere 93 hedefe hava saldırısı düzenlediğine işaret eden Konaşenkov, operasyonlarda 470 silahlı kişinin tasfiye edildiğini ve 68 askeri aracın imha edildiğini kaydetti.



Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
TT

Gizli belge uyarıyor: Çin, Tayvan'da bir çatışma çıkması halinde ABD ordusunu geride bırakabilir

2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)
2017 yılında düzenlenen bir etkinlikte Devlet Başkanı Şi Cinping'i Hong Kong'da karşılamaya hazırlanan Çin askerleri (Reuters)

Son derece gizli bir ABD hükümeti değerlendirmesi, Çin'in Tayvan üzerindeki bir savaşta ABD ordusundan daha üstün olacağını ortaya koydu.

Gizlilik derecesi yüksek olan ‘Askeri Üstünlük’ raporu, ABD’nin, pahalı ve ileri teknoloji silahlara olan bağımlılığı nedeniyle, Çin’in çok daha ucuz sistemleri büyük miktarlarda üretebilme kapasitesine karşı savunmasız hale geldiği konusunda uyardı.

New York Times, eski Başkan Joe Biden döneminde ulusal güvenlikten sorumlu bir yetkilinin raporu incelediğinde, Pekin’in ‘akla gelebilecek her taktiğe karşı sayısız alternatife’ sahip olduğunu fark edince şaşkına döndüğünü aktardı.

Tayvan’ın kaybı, ABD’nin Batı Pasifik’te Çin’in etkisine karşı en önemli kalesi olarak stratejik ve sembolik bir darbe anlamına gelecek.

Rapor, ABD’nin en gelişmiş uçak gemisi USS Gerald R. Ford’un, Başkan Donald Trump’ın uyuşturucu kaçakçılarına karşı Karayipler’de yürüttüğü operasyon çerçevesinde bölgeye gönderilmesine rağmen, imha edilebileceğini öngörüyor.

7u
USS Gerald R. Ford (CVN 78) uçak gemisi, ABD Virjin Adaları'nın St. Thomas limanına ulaştı. (AFP)

13 milyar dolarlık (9,75 milyar sterlin) ve 2022’de hizmete giren USS Gerald R. Ford uçak gemisi, dizel-elektrik tahrikli denizaltılar ve Çin’in yaklaşık 600 hipersonik füzeden oluşan cephaneliği karşısında risk altında. Bu füzeler, ses hızının 5 katına kadar hızlara ulaşabiliyor.

Pekin, eylül ayında düzenlenen bir askeri geçitte, gemilere yönelik yıkıcı YJ-17 füzelerini sergiledi; bu füzelerin hızı ses hızının 8 katı olarak tahmin ediliyor.

Buna rağmen ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), Ford sınıfından dokuz ek uçak gemisi inşa etmeyi planlıyor; ABD’de şu ana kadar hiçbir hipersonik füze geliştirilmiş değil.

Tayvan Güvenlik İzleme Merkezi’nden araştırmacı Eric Gomez, olası bir Tayvan çatışmasını simüle eden bir savaş tatbikatına katıldığında nihai sonucun net olmadığını söyledi, ancak ABD’nin ağır kayıplar verdiğini belirtti.

Gomez, Telegraph gazetesine verdiği demeçte, “ABD bu operasyon sırasında çok sayıda gemi kaybediyor. F-35’ler ve diğer taktik uçaklar da operasyon sahasında hızla hasar görüyor” dedi.

Gomez, “Operasyon sonrası özetleri hazırladığımızda maliyetin gerçekten şok edici olduğunu fark ettik. 100’den fazla beşinci nesil uçak, birkaç muhrip, iki denizaltı ve iki uçak gemisini kaybettiniz” ifadelerini kullandı.

sdefrgt
Çin'in ilk uçak gemisi Liaoning, Hong Kong'a doğru yola çıktı. (AP)

Çin, ABD uçak gemilerini ‘dakikalar içinde’ imha etme kapasitesine sahip

ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth geçen yıl, Pentagon’un Çin’e karşı düzenlediği savaş tatbikatlarında ‘her seferinde kaybettiğini’ açıkladı. Hegseth, Çin’in hipersonik füzelerinin uçak gemilerini dakikalar içinde imha edebileceğini öngördü.

Çin, kısa, orta ve uzun menzilli füze cephaneliğini büyük ölçüde genişletti; bu durum, ABD’nin gelişmiş silahlarının Tayvan’a ulaşmadan önce yok edilebileceği anlamına geliyor.

Öte yandan, New York Times’a göre, 1990’larda sayıları 10 kat fazla iken şimdi azalan savunma sanayii şirketleri, hâlâ ABD hükümetine daha pahalı gemi, uçak ve füzelerin üst versiyonlarını satmaya devam ediyor.

Savunma Bakanlığı yetkilileri, ABD’nin bu gelişmiş silahları büyük miktarlarda üretmesinin neredeyse imkânsız olduğunu fark etti. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı gibi son çatışmalar, nispeten ucuz silahların, örneğin insansız hava araçlarının (İHA) yıkıcı etkisini gösterdi.

Kongre, önümüzdeki iki yıl içinde 340 bin küçük İHA üretimi için yaklaşık 1 milyar dolar (750 milyon sterlin) ayırdı.

Başkan Donald Trump, Dan Driscoll’u İHA’lardan sorumlu kılarak, Amerikan teknolojisini güncelleme ve rakiplerin bu alandaki çalışmalarına karşı koyma görevini verdi.

Buna rağmen ABD hâlâ rakiplerinin gerisinde bulunuyor. Telegraph’a konuşan uzmanlar, ABD’nin, Çin gibi düşük işçilik maliyeti ve daha az sıkı düzenlemeye sahip ülkelerle rekabet edemediğini belirtti.

Herhangi bir köklü Amerikan savunma politikasının değişikliği büyük yatırımlar gerektirecek; ancak savunma harcamaları yaklaşık 80 yılın en düşük seviyesinde, GSYİH’nin yalnızca yüzde 3,4’üne denk geliyor.

Eski Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan, ABD’nin Çin ile olası bir savaşta temel mühimmat, örneğin top mermilerinin hızla tükeneceği uyarısında bulundu.

Pentagon içi değerlendirmeler, Çin’in ABD’ye kıyasla çoğu seyir ve balistik füze türünde sayıca üstün olduğunu gösteriyor. Her iki süper güç yaklaşık 400 kıtalararası balistik füze stokuna sahip.


Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
TT

Trump Gazze'de yeni aşamayı planlıyor: ABD’li bir general uluslararası gücü yönetecek

Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)
Gazze şehrinin Şeyh Rıdvan mahallesinde yıkılmış binaların arasında yürüyen yerlerinden edilmiş Filistinliler (EPA)

ABD Başkanı Donald Trump, iki ay önce imzalanan ateşkes anlaşması kapsamında Gazze’de oluşturulması planlanan uluslararası istikrar gücünün başına bir ABD’li generali atamayı planlıyor.

Buna karşın Beyaz Saray yetkilileri, Gazze Şeridi’nde hiçbir Amerikan askerinin sahada bulunmayacağını vurguladı.

Şarku’l Avsat’ın Axios’tan aktardığına göre Trump yönetimi, savaşa geri dönüşü önlemek ve kırılgan ateşkesi korumak amacıyla Gazze anlaşmasının ikinci aşamasına geçmeyi hedefliyor. Ekim ayında yürürlüğe giren ateşkesten bu yana İsrail saldırılarında 383 Filistinli hayatını kaybetti. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre açıklanan bu rakamın yanında, Hamas savaşçılarının düzenlediği bazı saldırılarda da İsrail askerleri öldü.

Anlaşmanın ikinci aşaması, İsrail’in Gazze Şeridi’nin bazı bölgelerinden çekilmesini, uluslararası bir istikrar gücünün konuşlandırılmasını ve Trump liderliğinde Barış Konseyi’ni içeren yeni yönetim yapısının hayata geçirilmesini kapsıyor.

Planlanan uluslararası güç, şu anda İsrail ordusunun kontrolünde bulunan bölgede konuşlanacak. ABD’li yetkililer, bu adımın İsrail’in söz konusu bölgelerden geri çekilmesini mümkün kılacağını belirtti.

ABD’li yetkililer pazartesi günü Tel Aviv’de Avrupalı diplomatlara yaptıkları bir bilgilendirmede, ülkelerinin uluslararası istikrar gücüne asker göndermemesi ya da bu güce katılan ülkelere destek vermemesi durumunda İsrail ordusunun Gazze’den çekilmeyeceğini açıkça ifade etti.

Bilgilendirmeye hâkim bir Avrupalı diplomat şu ifadeyi kullandı: “Verilen mesaj şuydu: Eğer Gazze’ye gitmeye hazır değilseniz, İsrail ordusunun orada kalmasından şikâyet etmeyin.”


Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
TT

Bolivya'nın eski cumhurbaşkanı yolsuzluk davasında tutuklandı

Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)
Bolivya'nın eski Cumhurbaşkanı Luis Arce (Arşiv-AFP)

Bolivya hükümetinin açıklamasına göre, eski Bolivya Devlet Başkanı Luis Arce, ekonomi bakanı olduğu dönemdeki yolsuzluk iddialarına ilişkin soruşturma kapsamında dün La Paz'da tutuklandı.

62 yaşındaki Arce, ağustos ayındaki seçimlerde yeniden aday olmamıştı.

Eski devlet başkanı Jaime Paz Zamora'nın (1989-1993) oğlu 58 yaşındaki Rodrigo Paz, başkanlığı kazandı.

Paz'ın cumhurbaşkanlığı seçimindeki zaferi, ülkedeki büyük bir siyasi değişimi yansıttı. Bu zafer, 26 yıl boyunca Evo Morales (2006-2019) tarafından kurulan ve yönetilen Sosyalizm Hareketi (MAS) partisinin yirmi yıllık egemenliğine son verdi; Arce ise Morales'in mirasını sürdürdü.

Arce'nin cumhurbaşkanlığı, özellikle yakıt ve döviz kıtlığı gibi ciddi krizlerle gölgelendi ve bu durum protestolara yol açtı.

Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgiye göre yolsuzluk soruşturması, Arce'nin Morales döneminde ekonomi bakanı olduğu zamana kadar uzanıyor.

Arce, kamu hazinesinden siyasi liderlerin kişisel hesaplarına para transferine izin vermekle suçlanıyor. Bu transferlerden faydalandığı şüphelenilenler arasında, geçen hafta aynı davada yaklaşık 100 bin dolar domates yetiştirme projesi için aldığı şüphesiyle tutuklanan eski solcu milletvekili Lydia Paty de bulunuyor.