AB, Körfez İşbirliği Konseyi ile "stratejik ortaklık" kurduğunu açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

AB, Körfez İşbirliği Konseyi ile "stratejik ortaklık" kurduğunu açıkladı

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Avrupa Birliği (AB), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile enerji, yeşil geçiş, iklim değişikliği, ticaret ve ekonomik çeşitlilik, bölgesel istikrar ve küresel güvenlik gibi konularda "stratejik ortaklık" kapsamında birlikte çalışacağını duyurdu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB Komisyonu Kıdemli Başkan Yardımcısı Margrethe Vestager ve Komisyon üyesi Thierry Breton ile birlikte, AB Komisyonu üyelerinin haftalık görüşmelerinin ardından basın toplantısı düzenledi.
AB'nin Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı sonrasında Avrupa güvenlik mimarisindeki değişiklikleri göz önünde bulundurarak hazırladığı savunma harcamaları için ortak mekanizmaya değinen Borrell, "Mevcut yeteneklerimizi artırmamız, nitelik ve nicelik olarak boşlukları doldurmamız gerekiyor. Modern hava savunmasına ihtiyacımız var. Dronlara ihtiyacımız var. Havadan havaya yakıt ikmali yeteneklerine ihtiyacımız var. Tanklara ve zırhlı araçlara ihtiyacımız var" diye konuştu.
Borrell, fosil yakıtlara bağımlılığı azaltmak ve iklim değişikliğine karşı mücadele etmek için Körfez ülkeleri ile stratejik iş birliği kuracaklarını belirterek, bu ülkelerin bölgede İran ile nükleer anlaşmazlık ve Yemen'deki savaş konularına AB ile birlikte dahli olduğunu vurguladı.
AB Komisyonundan yapılan yazılı açıklamada da Borrell'in şu ifadelerine yer verildi:
"Rusya'nın Ukrayna'ya karşı savaşının ağırlaştırdığı, kurallara dayalı uluslararası düzene yönelik güvensizlik ve önemli zorlukların olduğu bir zamanda, AB ve Körfez ülkeleri daha güçlü ve bir dizi kilit alana yayılan stratejik ortaklıktan fayda sağlayacak."
Açıklamada, iş birliğinin enerji, yeşil geçiş ve iklim değişikliği, ticaret ve ekonomik çeşitlilik, bölgesel istikrar ve küresel güvenlik, insani sorunlar, kalkınma sorunları hakkında AB ve KİK için somut öneriler sunan bir dizi kilit politika alanını kapsadığı kaydedildi.



Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
TT

Küba'dan ABD'ye yaptırım tepkisi: "Soykırım savunucusu"

Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)
Ülkeyi sarsan eylemler için "son 60 yılın en büyük yönetim karşıtı protestoları" denmişti (Reuters)

Temmuz 2021'de Havana yönetimine karşı düzenlenen büyük protesto eylemlerinin yankıları sürüyor.

ABD, Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'in de aralarında bulunduğu Kübalı yetkilileri insan haklarını ihlal ettikleri gerekçesiyle yaptırım listesine aldı. 

Karayipler'deki ada ülkesinin üst düzey yöneticilerine vize kısıtlamaları uygulanacağı da duyuruldu.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio, X hesabından yaptığı açıklamada "Temmuz 2021'deki protestolara katılanların haksız bir şekilde gözaltına alınıp işkenceye tabi tutulmasından sorumlu olan ya da bu olaylarda suç ortaklığı yapan" yargı ve cezaevi çalışanlarının da vize kısıtlamalarıyla karşı karşıya kalacağını söyledi. 

54 yaşındaki siyasetçi şu ifadeleri kullandı:

ABD, Küba halkının insan hakları ve temel özgürlüklerini desteklemeyi ve gayri meşru, dikta rejimlerinin yarıküremizde hoş karşılanmadığını net bir şekilde ortaya koymayı sürdürecek.

Devlet Başkanı Miguel Diaz-Canel'le birlikte Küba Savunma Bakanı Álvaro López Miera ve İçişleri Bakanı Lázaro Álvarez Casas'ın da yaptırım listesine alınmasına Havana'dan tepki geldi. 

Dışişleri Bakanı Bruno Rodriguez de X'te açıklama yaparak ABD'nin Küba halkının ya da liderlerinin iradesini ipotek altına alamayacağını vurguladı. 

Küba Dışişleri Bakanlığı'nın ABD'den sorumlu yetkililerinden Johana Tablada ise Rubio'yu "soykırım ve toplu sınırdışı savunucusu" diye niteledi. 

Elektrik kesintileri yüzünden Havana'nın defalarca karanlığa gömülmesinin ardından 11-12 Temmuz 2021'de patlak veren protestolar, tüm dünyanın dikkatini çekmişti. 

Bir kişinin öldüğü eylemlerin bazılarında protestocular devlet binalarına ve kamu malına zarar vermiş, güvenlik görevlilerine ve mağazalara taş atarak saldırmıştı.

Batı medyası, eylemlerin herhangi bir muhalif örgüt tarafından organize edilmediğini bildirirken Küba yönetimi, onlarca yıldır süren ABD yaptırımları ve propagandasını sorumlu tutmuştu.

Yönetim destekçileri, yetkililerle birlikte tepki göstererek muhalif eylemleri bastırmaya çalışmıştı. 

Ekonomik kriz, gıda ve ilaç kıtlığına karşı başlayan gösterilerin ardından ABD merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün aktardığına göre en az 1400 kişi gözaltına alınırken, yaklaşık 700 kişi hapse atılmıştı. 

2022'de Kübalı savcılar, 790 civarında kişinin bu eylemlerle ilgili olarak soruşturulduğunu açıklamıştı.

Davaları takip eden 11J adlı hak örgütü, 554 kişinin protesto gösterileriyle ilgili olarak aldıkları cezayı çektiği bilgisini 2024 sonunda vermişti. Bunlardan bazıları Papa Francis'in talebiyle şartlı tahliyeden faydalandı. Halihazırda hapiste kalan eylemci sayısının 360'la 420 arasında olduğu tahmin ediliyor.  

Independent Türkçe, France 24, AFP, AP