ABD yakıt ikmal tankerleri İsrail tatbikatlarında yer alacak

İsrail Savunma Bakanı Gantz istişarelerde bulunmak üzere Washington'a gitti

İsrail ordusu, Kurilla ve Kohavi’nin ‘Ateş Arabaları’ tatbikatına katılımına dair fotoğraf paylaştı.
İsrail ordusu, Kurilla ve Kohavi’nin ‘Ateş Arabaları’ tatbikatına katılımına dair fotoğraf paylaştı.
TT

ABD yakıt ikmal tankerleri İsrail tatbikatlarında yer alacak

İsrail ordusu, Kurilla ve Kohavi’nin ‘Ateş Arabaları’ tatbikatına katılımına dair fotoğraf paylaştı.
İsrail ordusu, Kurilla ve Kohavi’nin ‘Ateş Arabaları’ tatbikatına katılımına dair fotoğraf paylaştı.

ABD Merkezi Kuvvetler Komutanlığı (CENTCOM) Komutanı General Michael Erik Kurilla, İsrail Genelkurmay Başkanı Aviv Kohavi’yle bütün bir günü birlikte geçirdi. Kurilla, İsrail ordusunun İran’a yönelik bir saldırı ve birden fazla cephede eş zamanlı çatışmaların simülasyonunu yaptığı ‘Ateş Arabaları’ adı verilen askeri tatbikatı inceledi. ABD Hava Kuvvetleri’nin de İsrail’in İran’a saldırıya yönelik tatbikatına katılması bekleniyor. ABD Hava Kuvvetleri’ne ait tanker uçakları, yapılacak hava tatbikatlarında İsrail savaş uçaklarına yakıt ikmal desteği verecek.  
Güvenlik kaynaklarına göre bir süre önce yeni görevine atanan CENTCOM Komutanı Kurilla İsrail’i yetkililerle tanışma amaçlı bir ziyaret gerçekleştirmişti ancak kendisini, yetkili olduğu Ortadoğu’daki değişken koşulları hatırlatan bir tatbikatın içinde buldu. Kurilla CENTCOM komutanı olarak, aralarında Afganistan, Pakistan, Somali, Sudan ve Mısır’ın da yer aldığı 20 ülke ile temas halinde olmalı. ABD geçen yıl ‘İbrahim Anlaşması’ imzalandıktan sonra İsrail’i de bu gruba dahil etmişti. İsrailli kaynaklar General Kurilla’nın Hizbullah dahil birden çok cephedeki savaş ihtimallerinin simüle edildiği tatbikatın ayrıntılarıyla ilgilendiğini aktardı. İsrailli yetkililer ABD’li generale, bir hafta önce başlayan tatbikatın dört hafta süreceğini, İran’a ve Lübnan ile Gazze’deki kollarına yönelik geniş çaplı muhtemel saldırı senaryolarının ele alındığını söylediler.
İsrail'in Kanal 13 televizyonunun haberinde, ABD hala İran'la sorunların çözümünde diplomatik yolu tercih etse de bir aşamada askeri seçeneğe başvurma veya en azından İsrail'i destekleme olasılığını göz önünde bulunduruyor. Habere göre, muhtemel bir İran savaşında ABD doğrudan savaşa dahil olmasa da İsrail’e destek sunabilir. Kanal 13’ün haberinde, ABD Hava Kuvvetleri’ne ait tanker uçaklarının, yapılacak hava manevralarında İsrail savaş uçaklarına yakıt ikmali desteği vereceği belirtildi. Haberde ayrıca bu katılımın, İranlılara, ‘nükleer müzakerelerin’ aksadığı yönünde bir mesaj da taşıdığı iddia edildi. İsrailli üst düzey bir yetkili, "İsrail ve Amerikan güçleri arasındaki yakın askeri ilişkiler ve İsrail'in birçok Arap ülkesiyle birlikte CENTKOM’da yer alması İran liderlerini endişelendiriyor, niçin endişelenmeleri gerektiğini gayet iyi biliyorlar’’ dedi.  
İranlı karar vericilerin, İsrail-ABD arasındaki ‘nükleer müzakerelerle’ ilgili anlaşmazlıklar ve farklılıklar üzerine illüzyonlar inşa ettiğini iddia eden yetkili, ‘’Ancak ABD-İsrail arasındaki görüş ayrılıklarının azaldığını görüyorlar, müttefikler arasında bazen gerginlikler olabilir ancak ilişkiler kırılmaz. İsrail’in büyük çaplı bir tatbikat yaptığı sırada General Kurilla’nın ziyaretinin birden fazla anlamı var.’’ diye konuştu.  
İsrailli kaynaklar, ‘Ateş Arabaları’ tatbikatının İran ve müttefiklerine acı verici ağır darbeler vurmayı simüle ettiğini ve senaryolar arasında, Gazze’deki Hamas lideri Yahya Sinvar ve Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları'nın lideri Muhammed Dayf’e de suikast seçeneğinin yer aldığını aktarmıştı.  
İsrail Savunma Bakanı Benny Gantz dün ABD’ye doğru yola çıktı. Gantz'ın Washington’da ABD’li mevkidaşı Lloyd Austin, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ve diğer yetkililerle temaslarda bulunması bekleniyor. Güvenlik kaynakları Gantz’ın ABD’li yetkililerle birçok konuyu tartışacağını ancak ana gündeminin İran olduğunu bildirdi. Benny Gantz’ın Reichman Üniversitesi'nde düzenlenen paneldeki konuşmasını tamamen İran’a ayırmasının tesadüf olmadığını değerlendiren kaynaklar, Gantz’ın, İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı kararlı bir duruş sergilediğini belirtti. Reichman Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada, İran'ın halihazırda IR6 model 1000 gelişmiş santrifüjün üretimini ve montajını tamamlamaya çalıştığını ifade eden Gantz, “İran ilk bombanın yapımına yetecek bileşenleri toplamaya birkaç hafta uzaklıkta. Yüzde 60 oranında zenginleştirilmiş 60 kilogram uranyuma sahip. Ukrayna savaşından alınan derslerden biri de ekonomik ve siyasi gücün kullanılması, gerektiğinde de önleyici olarak askeri gücün kullanılmasıdır, belki de savaş bu şekilde engellenebilir. Bu İran’la karşı karşıya kaldığımız duruma da uygulanabilir, muhtemel bir savaşın etkilerini, bölgesel ve uluslararası işbirliği dahilinde çok yönlü baskılarla hafifletebiliriz" açıklamasında bulunmuştu.  
Gantz ayrıca, İran'ın hassas silahlarını Suriye'ye taşımasına izin vermeyeceklerini söylemiş ve İran’a bağlı Irak ve Yemen'deki grupların elindeki silahların da geçen yıl ciddi miktarda arttığını da ifade etmişti. İsrail ordusunun İran’a muhtemel saldırı hazırlığında olduğunu söyleyen Gantz, bu konuda birçok senaryo üzerinde çalışıldığını kaydetmişti.  



Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
TT

Amerikan bankalarından Arjantin'e soğuk duş

Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)
Milei - Trump yakınlığının ekonomik boyuta taşınması, Arjantin'de "ABD içişlerimize karışacak" korkusunu büyüttü (AFP)

Wall Street Journal'ın (WSJ) özel haberine göre JPMorgan Chase, Bank of America ve Citigroup, Arjantin'e 20 milyar dolarlık kredi vermekten vazgeçti.

Amerikan gazetesinin kaynakları, Arjantin Devlet Başkanı Javier Milei'yi desteklemek isteyen Donald Trump yönetiminin çağrısıyla harekete geçen bankaların bunun yerine daha küçük bir paket hazırladıklarını söyledi. 

WSJ, geçen ay ad ve görevlerini açıklamadığı kaynaklara dayandırdığı haberde bankaların kendilerini riske atmadan kredi vermeye çalıştığını bildirmişti. 

Normalde bu tarz işlemleri kendileri yürüten bankaların ABD Hazine Bakanlığı'na Buenos Aires yönetiminin kendilerine nasıl bir teminat verebileceğini sorduğu ve yeterli güvenceyi alamazlarsa ekonomik istikrarsızlığın sürdüğü Arjantin'e kredinin çıkmayabileceği aktarılmıştı. 

WSJ'nin yeni haberinde 20 milyar dolarlık krediden vazgeçen üç bankanın yaklaşık 5 milyar dolarlık bir repo anlaşması hazırladığı ve bu parayı birkaç ay içinde geri almayı planladığı belirtildi. 

Ancak müzakerelerin daha başlangıç aşamasında olduğu ve koşulların değişebileceği ya da anlaşmanın hiç yapılmayabileceği de vurgulandı. 

Buenos Aires yönetiminin ocakta ödemesi gereken 4 milyar dolarlık borcunu bu anlaşmayla kapaması bekleniyor. 

Arjantin, ABD Hazine Bakanlığı'yla yaptığı döviz takası anlaşmasıyla 20 milyar dolara erişmişti. Bu miktarın ne kadarının kullanıldığı net değil. 

ABD Hazine Bakanlığı'ndan WSJ'ye yapılan açıklamada "Birleşik Devletler, Başkan Milei ve Bakan Caputo'nun Arjantin'i Yeniden Harika Yapma konusundaki temel prensiplere bağlılığına güvenmeyi sürdürüyor" dendi. 

Diğer yandan Hazine Bakanlığı'nın bazı eski yetkilileri, ABD'nin Arjantin'e maddi desteğinin boyutlarının net bir şekilde kamuoyuna açıklanmadığını söylüyor. 

Barack Obama dönemi yetkililerinden Brad Setser da bunlardan biri:

Esasen bu paranın nasıl kullanıldığına dair hiçbir bilgi yok. Vergi mükelleflerinden alınan paranın verildiği düşünüldüğünde, bu sıradışı bir durum.

Independent Türkçe, WSJ, AP


Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
TT

Çin'in Japonya'ya öfkelenmesinin asıl sebebi ne?

Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)
Çin lideri Şi Cinping, göreve geldiğinden beri orduyu modernize etmeye çalışıyor (Reuters)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik sürüyor. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Ancak CNN'in analizinde, Pekin'in asıl "Asya'daki askeri dengelerin değişme olasılığından endişelendiği" yorumu yapılıyor. 

Tokyo yönetimi, II. Dünya Savaşı'nda 1937-1945'te Çin'i işgal etmişti. İmparatorluk Ordusu, 1895-1945'te de Tayvan'ı da kolonileştirmişti. 

Geçen ay göreve gelen Takaiçi, Japonya'nın savunma harcamalarını marta kadar Gayri Safi Yurtiçi Hasıla'nın (GSYH) yüzde 2'sine çıkaracaklarını duyurmuştu. Merkez sağ Liberal Demokrat Parti (LDP) lideri, Parlamento'da yaptığı ilk konuşmada Asya-Pasifik bölgesinde Çin, Kuzey Kore ve Rusya'yla artan gerilimlere dikkati çekmişti. 

Analizde, Pekin yönetiminin "Japonya'nın Çin'in yükselişini tehdit edebilecek askeri emelleri olduğunu" düşündüğüne dikkat çekiliyor. 

Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP) resmi gazetesi Halkın Günlüğü'nde 17 Kasım'da yayımlanan bir köşe yazısında şu ifadeler kullanılmıştı: 

İlk kez bir Japon lider Tayvan'a silahlı müdahale niyetini dile getirdi ve Çin'e karşı askeri tehditte bulundu. Bunun arkasında, Japonya'nın sağcı güçlerinin pasifist Anayasa'nın kısıtlamalarından kurtulup ‘askeri güç' statüsü elde etme yönündeki tehlikeli girişimi yatıyor.

CNN'in analizinde, Takaiçi'nin savunma bütçesini artırdığı gibi ABD Başkanı Donald Trump'la daha yakın ilişkiler kurmayı hedeflediğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur Ulusal Üniversitesi'nden Chong Ja Ian, Çin'in "ilk baştan Takaiçi'yi köşeye sıkıştırmayı" hedeflediğini ve Japonya'ya savunma harcamalarını artırmaması için gözdağı vermeyi istediğini söylüyor. 

Independent Türkçe, CNN, Reuters


ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
TT

ABD’nin Ukrayna barış planında “tam af” detayı

Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)
Ukrayna'nın baştan beri yanaşmadığı toprak tavizi seçeneğini kabul edip etmeyeceği henüz belli değil (AFP)

ABD'nin Rusya-Ukrayna savaşını sonlandırmak için hazırladığı 28 maddelik plan, Kiev yönetiminin birçok taviz vermesini öngörüyor. 

Wall Street Journal'ın (WSJ) incelediği taslak metne göre Ukrayna'dan işgal altındaki Donbas bölgesini Rusya'ya vermesi isteniyor. Ayrıca Ukrayna ordusunun 600 bin personelle sınırlandırılması ve ülkenin NATO'ya katılımının rafa kaldırılması talep ediliyor. 

Planın kabul edilmesi halinde Rusya'nın birçok talebi de gerçekleştirilmiş olacak. 

Bu hafta ABD heyetiyle toplantı yapan Ukrayna lideri Volodimir Zelenski, adil bir barış talep ettiklerini belirterek, "Bağımsızlığımıza, egemenliğimize ve Ukrayna halkının onuruna saygılı koşullar sağlayan değerli bir barış istiyoruz" demişti.

Ukrayna lideri 18 Kasım'da Ankara'yı da ziyaret ederek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la görüşmüştü. Zelenski "Acil bir barış ve bunun için güvenlik garantisi sağlanmasını istiyoruz" demiş, Erdoğan da "Adil ve kalıcı barışın önünü açacak önerileri Rusya'yla da ele almakta kararlıyız" ifadelerini kullanmıştı.

Diğer yandan WSJ'nin aktardığına göre anlaşmada son dönemde Ukrayna'yı çalkalayan yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili bir maddede yer alıyor. Kimliğinin paylaşılmaması şartıyla gazeteye konuşan üst düzey bir ABD'li yetkili, basına sızan taslak metinde Kiev yönetiminin sonradan önemli bir değişikliğe gittiğini belirtiyor. 

Buna göre taslakta yolsuzluk iddialarının detaylandırılması amacıyla, "Ukrayna, aldığı tüm yardımları kapsamlı denetime tabi tutacak ve hataları düzeltmek ya da savaştan yasadışı kazanç sağlayanları cezalandırmak için yasal bir mekanizma oluşturacak" maddesi yer alıyordu. 

Kiev'in bu maddenin "savaştaki tüm taraflar savaş sırasındaki eylemleri için tam af alacak ve gelecekte herhangi bir talepte veya bulunmayacaklarını kabul edecekler" şeklinde değiştirilmesini istediği aktarılıyor. 

Ayrıca Rusya'nın büyük kısmı Avrupa bankalarında yer alan 300 milyar dolarlık dondurulmuş varlıklarının akıbetinin de anlaşma çerçevesinde belirlenmesi bekleniyor. 

ABD'nin öncülüğünde hazırlanan plana Avrupa'dan tepkiler de geldi. Fransız Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot dünkü açıklamasında "Barış, teslimiyet anlamına gelemez. Ukrayna'nın teslimiyetini istemiyoruz" dedi. 

Polonya Dışişleri Bakanı Radoslaw Sikorski de Ukrayna ordusuna sınırlandırma getirilmemesi gerektiğini belirterek, bunun yerine Rusya'nın "saldırgan potansiyelinin" törpülenmesi çağrısında bulundu. 

Independent Türkçe, Wall Street Journal, CNN, New York Post, Washington Post