Diyabet bunama riskini 4 kat artırabilir

Diyabet beyinde zararlı proteinlerin birikmesine neden olarak bunamaya yol açar (Reuters)
Diyabet beyinde zararlı proteinlerin birikmesine neden olarak bunamaya yol açar (Reuters)
TT

Diyabet bunama riskini 4 kat artırabilir

Diyabet beyinde zararlı proteinlerin birikmesine neden olarak bunamaya yol açar (Reuters)
Diyabet beyinde zararlı proteinlerin birikmesine neden olarak bunamaya yol açar (Reuters)

İrlanda’da yapılan yeni bir araştırma, orta yaşta tip 2 diyabete sahip olmanın demans (bunama) riskini dört kat artırabileceğini ortaya koydu.
Araştırmacılar, diyabetin beyinde zararlı proteinlerin birikmesine neden olarak bunamaya yol açtığından şüpheleniyor.
Daily Mail gazetesinin haberine göre, İrlanda’daki Galway Ulusal Üniversitesi’nden araştırmacılar, 55 yaş ve üstü yaklaşık 5 bin kişiyi demans geliştirip geliştirmediklerini görmek için on yıl boyunca izledi.

Araştırma sonunda, 55 yaşındaki diyabetli kişilerin 65 yaşından sonra bunama riskinin dört kat daha fazla olduğu görüldü.
Çalışma sonucuna göre, diyabet ve yüksek tansiyon, 55 yaşındaki kişilerde bunama için en büyük riskti.

65 yaşındakiler için daha önce geçirilen kalp krizi veya anjina gibi kardiyovasküler hastalığa sahip olmak, bunama ile bağlantılı en büyük risk oldu.
70 yaş ve üstü kişilerin ise, daha önce felç geçirmiş veya şeker hastalığı geçirmişlerse en büyük bunama riskine sahip oldukları görüldü.
Galway Ulusal Üniversitesi’nden araştırmayı yöneten Profesör Emer McGrath şunları söyledi;
“Çalışmamız, 50’li yaşlarındaki diyabeti olan kişilerin 60’lı yaşlarında demans geliştirme olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Bu özellikle önemli, çünkü bu insanların çoğu emekli olduktan sonraki on yılda bunama riski dört kat daha fazla. Emekli olduğunda, çalışmayı bıraktığında ve endişe duymadan hayatın tadını çıkarmaya başladığında hiç kimse kendisine Alzheimer gibi bir hastalık teşhisi konulmasını istemez.”
Neurology dergisinde yayınlanan çalışma, bunamaya neden olabilecek faktörlerin farklı yaşlarda nasıl değiştiğini gösterdi.



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe