Britanyalı bilim insanlarından yeni teori: Uzay görünmez duvarlarla kaplı

Araştırmacılar "5. kuvveti" bulduklarını iddia ediyor

Gökbilimciler galaksilerle ilgili teorilerini güçlendirmek için yeni araştırmalar tasarlayacak (NASA)
Gökbilimciler galaksilerle ilgili teorilerini güçlendirmek için yeni araştırmalar tasarlayacak (NASA)
TT

Britanyalı bilim insanlarından yeni teori: Uzay görünmez duvarlarla kaplı

Gökbilimciler galaksilerle ilgili teorilerini güçlendirmek için yeni araştırmalar tasarlayacak (NASA)
Gökbilimciler galaksilerle ilgili teorilerini güçlendirmek için yeni araştırmalar tasarlayacak (NASA)

Bilim insanları evrene dair standart teoriler ve gözlemler arasındaki boşluğu varsayımsal bir teoriyle birleştirmeye çalışıyor.
Yeni ortaya ortaya atılan bir teoriye göre uzay "görünmez duvarlarla" kaplı ve galaksilerin konumlarını bu duvarlar şekillendiriyor.
Evrenin düzeniyle ilgili mevcut teoriler, küçük galaksilerin, ev sahibi galaksiler etrafında rastgele yörüngelerde dağıtıldığını kabul ediyor.
Ancak gözlemler, bu daha küçük galaksilerin ev sahiplerinin etrafında ince diskler halinde yerleştiklerini gösteriyor. Uzmanlar bu yapıyı tıpkı Satürn’ün halkalarına benzetiyor.
Bu da teoriler ve gözlemler arasında büyük bir boşluğa işaret ediyor.
Öte yandan, yeni bir araştırma bu küçük galaksilerin "simetron" (symmetron) adı verilen yeni bir parçacık türünün ortaya çıkardığı "görünmez duvarlar" nedeniyle o şekilde dizildiğini öne sürdü.
Araştırmacılar "5. kuvvet" diye niteledikleri bu varsayımsal parçacık sayesinde teori ve gözlem arasındaki boşluğun dolabileceğini ifade etti.
Buna göre söz konusu parçacıklar, uzayda görünmez duvarlar veya sınırlar oluşturmak üzere çekim kuvveti üretmiş olabilir. Bunun da küçük "uydu" gökadaları, büyük galaksilerin etrafındaki anlaşılmaz yörüngelere itmiş olabileceği belirtiliyor.
Uzmanlar, bunu astrofizik yasalarını yeniden yazabilecek büyüleyici bir öneri diye niteliyor.
Hakem onayından geçmeyi bekleyen araştırma makalesinde ortaya atılan parçacığın karanlık enerji için yeni bir parçacık adayı olduğu aktarılıyor.
Nottingham Üniversitesi’nde görev alan, araştırmanın başyazarı Aneesh Naik, "Yeni parçacıklara ihtiyacımız olduğunu biliyoruz" dedi ve ekledi:
"Çünkü karanlık madde ve karanlık enerjimiz var. Bunları açıklamak için standart modelimize yeni parçacıklar eklememiz gerekeceğinden şüpheleniyoruz."
Independent Türkçe, VICE, Futurism



Beynin korkuyu nasıl yendiği bulundu

Korkuyu yönetme becerisi, bu duyguyu hissetmek kadar önem taşıyor (Unsplash)
Korkuyu yönetme becerisi, bu duyguyu hissetmek kadar önem taşıyor (Unsplash)
TT

Beynin korkuyu nasıl yendiği bulundu

Korkuyu yönetme becerisi, bu duyguyu hissetmek kadar önem taşıyor (Unsplash)
Korkuyu yönetme becerisi, bu duyguyu hissetmek kadar önem taşıyor (Unsplash)

Bilim insanları beynin içgüdüsel korkuyu nasıl atlattığını tespit etti. Bulguların fobi ve anksiyete gibi korkuyla ilişkili ruh sağlığı sorunlarını çözmeye katkı sağlaması bekleniyor.

Korku, hayatta kalmak için kritik önem arz ediyor. Ancak ortada gerçek bir tehlike olmadığını fark edince bu duygunun ortadan kalkması da büyük önem taşıyor. 

Bilim insanları, bulguları hakemli dergi Science'ta dün (6 Şubat) yayımlanan çalışmada beynin bunu nasıl yaptığını buldu. 

Araştırmacılar yaklaşık 100 fareyi tek tek kapalı bir alana koyarak onları, yırtıcı bir kuşun üzerlerine doğru geldiği izlenimi yaratan, gittikçe genişleyen bir gölgeye maruz bıraktı.  

İçgüdüsel korkularının tetiklenmesiyle fareler ilk başta sığınacak bir yer bulmak için koşturmaya başladı. 

Ancak 30 ila 50 simülasyonun ardından hayvanlar normal davranışlarına geri döndü. 

Ekip, deneyler sırasında farelerin beyin aktivitesini izleyerek korkularını bastırmayı öğrendikçe hangi sinirsel mekanizmaların harekete geçtiğini kaydetti.

Bulgular, öğrenme sürecinin ilk aşamasında görsel korteksin kritik bir rol üstlendiğini gösteriyor. Ancak fare içgüdüsel korkusunu bastırmayı öğrendiğinde bu bilgi, beynin bugüne kadar pek incelenmeyen ventrolateral genikülat çekirdek (vLGN) adlı bölgesinde depolanıyor. 

Farelerin öğrenme ve hatırlama süreçlerini inceleyen daha önceki çalışmalarda bilim insanları büyük ölçüde görsel kortekse odaklanıyordu. 

Çalışmaya liderlik eden Sara Mederos, vLGN'nin öğrenilenleri unutma sürecine dahil olduğu bilinse de anıların burada depolandığının bugüne kadar netlik kazanmadığını söylüyor.

University College London'dan Mederos bulguları şöyle değerlendiriyor:

Beynin hangi potansiyel içgüdüsel tehlikelerin aslında tehlike teşkil etmediğini deneyim yoluyla anlamasını sağlayan mekanizmayı ortaya çıkardık.

Araştırmacılar bir beyin fonksiyonunun bu kadar detaylıca anlaşılmasının nadir gerçekleşen bir durum olduğunu ifade ediyor.

Ekip, benzer sinir yollarının insan beyninde de bulunması nedeniyle bulguların, fobi, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi korkuyla ilişkili ruh sağlığı sorunlarının tedavisine katkı sağlayabileceğini söylüyor.

Korkunun beyinde nasıl bastırıldığının anlaşılmasıyla bu bölgeleri hedefleyen tedaviler geliştirilebilir. Ancak ekip bunun için daha fazla çalışmaya ihtiyaç duyulduğunu da belirtiyor.

Mederos "Beyindeki vLGN gibi bölgelere odaklanmak, bu rahatsızlıkların tedavisinde yeni yollar açabilir" diyerek ekliyor:

Özellikle vLGN'yi hedef alan özel ilaçlar, anksiyete veya TSSB tedavisine yardımcı olabilir.

Independent Türkçe, Washington Post, IFLScience, Science