İsrail ordusu, Lübnan sınırındaki ayırım duvarının inşasına yeniden başladı

İsrail’in Lübnan sınırındaki Demir Kubbe Savunma Sistemi. (AFP)
İsrail’in Lübnan sınırındaki Demir Kubbe Savunma Sistemi. (AFP)
TT

İsrail ordusu, Lübnan sınırındaki ayırım duvarının inşasına yeniden başladı

İsrail’in Lübnan sınırındaki Demir Kubbe Savunma Sistemi. (AFP)
İsrail’in Lübnan sınırındaki Demir Kubbe Savunma Sistemi. (AFP)

İsrail ordusu dün, Lübnan sınırda uyguladığı tatbikatlar ve alarm durumu ile eş zamanlı olarak, ayırım duvarı inşasını yeniden başlattı. Bu gerilim bir yanlış anlaşılmaya neden oldu. Olayda Demir Kubbe’den bir insansız hava aracına (İHA) yönelik savunma füzeleri fırlatıldı ancak daha sonra İHA’nın İsrail güçlerine ait olduğu ortaya çıktı.
Lübnan güney sınırına yakın Demir Kubbe sisteminden hava savunma füzelerinin fırlatılmasının ardından, dün sabah güney sınırında gerilim arttı. Sınır bölgesi sakinleri, İsrail savaş uçaklarının Lübnan hava sahasında alçak irtifalarda uçtuğunu bildirdi.
İsrail güçlerinin Lübnan sınırında gerçekleştirdiği ve türünün en büyüğü olarak nitelendirilen tatbikatlarla eş zamanlı olarak, ayın başından bu yana İsrail ile Lübnan arasındaki sınır bölgesinde gerginlik hakim oldu.
Hizbullah daha önce yaptığı bir açıklamada, herhangi bir acil duruma hazırlık ve olası bir İsrail askeri harekat için Lübnan sınırındaki bölgeye unsurlarını konuşlandırılacağını duyurdu.
İsrail yaklaşık iki yıllık bir aranın ardından dün sınırdaki ayırım duvarı inşasını kaldığı yerden yeniden başlatırken Lübnan sınırdaki lojistik prosedürlerini uygulamaya devam ediyor. Lübnan medyası konu ile ilgili olarak, İsrail ordusunun İsrail tarafındaki Zar’it ve Shtula yerleşimleri ile Lübnan’ın Ramyeh beldesi arasındaki çitin yerine beton duvar inşa etmeye başladığını bildirdi.
İsrail bu duvarı 2019 yılında inşa etmeye başlamıştı. Çalışmaları sırasında, sahile bitişik alanda ve el-Celil’ye yakın sınır bölgesinde birkaç kilometreyi beton duvarlarla kapatmıştı.
Lübnanlılar, parlamento seçimlerinden sonra güney sınırında olası bir güvenlik sorunun gelişmesinden endişe ediyorlar. Lübnanlıların endişesi iki nedenden kaynaklanıyor. Bunlardan birinin, İsrail’in askeri tatbikatlarıyla, diğerinin de İsrail’in Lübnan sınırına yakın tartışmalı bölgeye bitişik deniz sınırı bölgesinden petrol ve gaz çıkarmak amacıyla karasularına kurmaya çalıştığı yüzen bir platformla bağlantılı olduğu belirtiliyor.
Hizbullah, İsrail’i Lübnan ile deniz sınırlarını çizmek için bir anlaşmaya varmaması halinde platformu hedef almak üzere füze veya insansız hava araçları kullanmakla tehdit etmişti.
Lübnan geçen ay ABD’nin sınır çizme önerisine karşı çıktı. . Söz konusu öneri, Lübnan’ın hakkı olduğunu iddia ettiği deniz alanının yüzde 20’lik bir alanını yok eden yeni bir hattın benimsenmesine dayanıyordu. Bununla birlikte Lübnan, arabulucu ABD’ye, bir sınır çizgisi anlaşmasına varılma olasılığı konusunda müzakere yapma kapısını kapatmadı.



Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
TT

Meclis Başkanı'nın ‘Irak'ın kimliği’ konusundaki açıklamaları siyasi krize yol açtı

 Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)
Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani (Irak Temsilciler Meclisi internet sitesi)

Irak Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani'nin açıklamaları, yardımcısı Muhsin el-Mendelavi ile yaşadığı tartışmanın ardından siyasi krize yol açarak dün yapılması planlanan oturumun ertelenmesine neden oldu.

El-Meşhedani, ‘Irak'ın kimliği’ olarak tanımladığı şeyin anayasa metninde belirtildiği gibi ‘Arap Birliği'nin kurucu üyesi’ olmakla ilişkilendirilmesini kınamış ve açıklamasında ‘bu kimliğin binlerce yıl öncesine dayandığını’ belirtmişti.

Söz konusu kimliğin bu bağlantıyla nitelendirilmesine ilişkin bir soruya cevaben el-Meşhedani, bu bağlantıyı tamamen uygunsuz bularak ‘saçma’ kelimesini kullandı ve siyasi bir krize yol açtı.

Oturumun ertelenmesine, yapılmaması konusunda ısrar etmesine ve açıklamalarını geri çekmemesine rağmen el-Meşhedani bugün X platformunda “Gerçek bir sınav anında Sünni bloklar başkan etrafında kenetleniyor” diye yazdı ve meclis başkanına destek vermek için parlamento merkezinde toplanan Sünni milletvekillerine atıfta bulundu.

Irak'ın siyasi geleneğine göre meclis başkanlığı Sünni güçlerin elindeyken, Kürtler cumhurbaşkanlığı, Şiiler ise başbakanlık koltuğuna oturuyor.

Başbakan Muhammed Şiya es-Sudani'nin liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu, yardımcısıyla patlak veren krizi kontrol altına almak amacıyla Sünni kampı dışından el-Meşhedani'ye desteğini açıklayan ilk siyasi bloklardan biri oldu.

İnşa ve Kalkınma Bloğu Sözcüsü Firas el-Meslemavi yaptığı basın açıklamasında, “Cabbar el-Kenani, Muhammed es-Sayhud, Kazım et-Tuki ve Murtaza es-Saadi'nin de aralarında bulunduğu 5 milletvekilinden oluşan blok liderliği, oturumu etkileyen sözlü tartışmalarla ilgili olarak parlamento içinde yaşananların koşullarını belirlemek üzere Temsilciler Meclisi Başkanlığı ile kapalı bir toplantı gerçekleştirdi” dedi.

El-Meslemavi, “Yaşananlar, meclis başkanlığının toplu olarak sorumlu olduğu bir emsal teşkil ediyor. Çünkü en yüksek yasama otoritesi olan yasama kurumunun başkanlığını ve üyelerini düzenleyen usul kuralları ve Temsilciler Meclisi yasası vardır. Bu nedenle bir blok olarak çözümlerle birlikteyiz ve oturumları düzenlemek ve önemli yasaları geçirmek için uygun yolları destekliyoruz” ifadelerini kullandı.

Sudani liderliğindeki İnşa ve Kalkınma Bloğu’nun el-Meşhedani ve yardımcılarıyla görüşmesi, parlamentodaki Sünni blokların el-Meşhedani'yi destekleyici bir tutum sergilemek üzere bir araya gelmesinin ardından gerçekleşti.

 Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Temsilciler Meclisi Başkanı Mahmud el-Meşhedani arasında Bağdat'ta gerçekleşen bir görüşmeden (hükümet medyası)

Yanlış anlama

Sünni bir siyasetçiye göre, ‘el-Meşhedani'nin açıklamaları herhangi bir belirsizlik içermiyor, ancak Şii güçlerin yardımcısını bu yöne iten kasıtlı bir iradesi olduğu anlaşılıyor’.

Adının açıklanmaması kaydıyla Şarku'l Avsat'a konuşan Sünni siyasetçi, “El-Meşhedani ile pek çok konuda aynı fikirde olmasam da, Irak'ın kimliği ve anayasal olarak Arap Birliği üyeliğiyle ilişkilendirilmesi konusunda söyledikleri doğru. Hatalı olan Irak anayasasını hazırlayan taraftır” dedi.

Söz konusu tartışma, Temsilciler Meclisi Başkan Yardımcısı Muhsin el-Mendelavi’nin el-Meşhedani'yi telefonla arayarak “Irak'a hakaret ettin” demesiyle başladı.

Telefon görüşmesiyle yetinmeyen el-Mendelavi tartışmayı sürdürmek üzere el-Meşhedani'nin ofisine gitti ve ‘Irak'ın kimliği’ hakkındaki açıklamalarına itiraz etti. El-Meşhedani ise “Irak, Arap Birliği kurumundan daha büyüktür, 7 bin yıllıktır ve kimliğini onlarca yıllık bir kurumdan alması makul değildir” şeklinde yanıt verdi.

El-Meşhedani'nin Arap Birliği'ne ilişkin açıklamaları, meclis başkanlığı ile ilişkilerde bardağı taşıran son damla gibi görünse de el-Meşhedani televizyonda yaptığı açıklamalarda, Irak'ta önümüzdeki ay gösteriler düzenleneceğini ve bir güvenlik sorunu yaşanması halinde ‘acil durum hükümetine’ gidilebileceğini söylemek gibi başka önemli konuları da gündeme getirdi. ABD'nin Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ile ilgili olarak tüm siyasi liderlere mesaj gönderdiğini de doğrulayan el-Meşhedani, ABD'nin yaklaşımının Halk Seferberlik Güçleri’ni yapılandırmak değil, güvenlik güçlerine entegre etmek olduğunu belirtti.

‘Boşluğu doldurmak’

Araştırmacı Yahya el-Kubeysi Şarku’l Avsat'a yaptığı açıklamada şöyle dedi: “Devlet içindeki Sünni temsiliyeti sadece bir boşluğu dolduruyor, çünkü bu boşluğu Şii siyasi aktörler yönlendiriyor.”

El-Kubeysi'ye göre bu durum, Federal Yüksek Mahkeme'nin Irak Temsilciler Meclisi eski Başkanı Muhammed el-Halbusi'yi görevinden alma ve parlamentodan ihraç etme kararına kadar uzanıyor.

El-Kubeysi, “Bu karar anayasal ya da yasal bir argümana dayanmıyordu; daha ziyade siyasi bir karardı. Federal Yüksek Mahkeme de bu kararı almak için bir araçtı” ifadelerini kullandı.

Araştırmacı Seyf es-Saadi'ye göre ‘Temsilciler Meclisi'nin krizi 61. madde ve fıkralarında öngörülen yasama sürecinden sapması ve siyasi bloklar ile liderlerinin meclisin genel gidişatını kontrol etmesidir. Tüm sorumluluk meclis başkanlığına atfedilemez; aksine Temsilciler Meclisi Başkanı’nın sorumluluğu milletvekillerinin sorumluluğunu tamamlayıcı niteliktedir. Milletvekillerinin çoğu kendi bloklarının direktiflerini takip etmekte ve başkanlarının kararlarına uymamakta, bu da parlamento içinde tıkanıklığa yol açmaktadır.’

Es-Saadi Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, ‘beşinci parlamento döneminin sona erdiğini ve halen yürütme makamının performansını denetleyecek anayasal bir dayanaktan yoksun olduğunu’ ifade etti.