Yunuslar cilt hastalıklarını mercan resifi mukusuyla tedavi ediyorlar

Keşif, Mısır kıyılarında çalışmalar yapan İsviçreli bir araştırmacı tarafından yapıldı.

Yeni doğan bebeğine mercan resiflerine sürünmeyi öğreten bir yunus.
Yeni doğan bebeğine mercan resiflerine sürünmeyi öğreten bir yunus.
TT

Yunuslar cilt hastalıklarını mercan resifi mukusuyla tedavi ediyorlar

Yeni doğan bebeğine mercan resiflerine sürünmeyi öğreten bir yunus.
Yeni doğan bebeğine mercan resiflerine sürünmeyi öğreten bir yunus.

Ciltte meydana gelen kızarıklıklar doktorlar tarafından verilen merhem ve ilaçlarla tedavi edilir. Elbette bu durum insanlar için geçerli. Hint-Pasifik yunusları ise cilt hastalıklarını derilerini mercan resiflerine sürterek tedavi ediyor.
Cell Press Yayınevi tarafından i-Science dergisinde dün yayımlanan bir çalışmada araştırmacılar bu mercanların tıbbi özelliklere sahip olduğunu ve yunusların bunları cilt hastalıklarını tedavi etmek için kullandıklarını gösterdi.
İsviçre'deki Zürih Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı ve vahşi yaşam biyoloğu Angela Zeltner, yunuslardaki bu davranışı 13 yıl önce gözlemledi. Zeltner ve ekibi Kuzey Kızıldenizi’nde Mısır kıyılarında yaşayan yunusların mercan resiflerine sürtünürken, temas ettikleri resifler konusunda çok seçici olduklarını gördüler ve bunun nedenini merak ettiler.
Şarku'l Avsat'a konuşan Zeltner “Daha önce hiç bu kadar çok sürtünülen mercan görmemiştim. Yunusların tam olarak hangi mercanları kullanmak istediklerini bildikleri açıktı. Bunun bir nedeni olması gerektiğini düşündüm” dedi.
Florida ve Karayipler'de de yunusların mercanlar ve süngerlerle temas ettiği rapor edilmişti. Ancak bu gözlemlerin sayısı oldukça az. Çünkü muhtemelen çoğu araştırma tekne araştırmalarına dayanıyordu. Zira dalış yaparak balinaları ve yunusları su altında gözlemlemek oldukça zor. Zeltner konuya dair şunları söyledi:
“Fakat ben dalışı sevdiğim için Mısır'ın Kızıldeniz bölgesinde yunusları yakından inceleyebildim. Burada yunusların sürtündüğü mercan resiflerini tespit edip örnek alabildim. Yunusların mercan resifleriyle sık sık temas kurarak mercan topluluğunu oluşturan küçük omurgasızları uyardığını ve bu omurgasızların mukus salgıladıklarını keşfettik. Mukusun özelliklerini anlamak için örnekler topladık.”
Zeltner, numunelerini Almanya'daki Justus Liebig Üniversitesi Giesen’de analitik kimyager ve gıda bilimcisi olan yardımcı yazar Gertrud Morlock'a incelemesi için gönderdi. İnceleme sonucunda içeriklerinde antibakteriyel, antioksidan ve detoksifiye edici özelliklere sahip 17 aktif bileşik bulundu.
Söz konusu biyoaktif bileşiklerin keşfi, ekibi mercan mukusunun yunusun cilt mikrobiyomunu düzenlediğine ve enfeksiyonları tedavi ettiğine ikna etti.
Morlock Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Tekrarlanan sürtünme, aktif metabolitlerin yunusların derisiyle temas etmesine izin verir ve bu bileşikler, cilt dengesini sağlamalarına yardım edebilir ve mikrobiyal enfeksiyonlara karşı önleme veya ek tedavi için faydalı olabilir.”
Morlock söz konusu bileşikleri insanları tedavi etmek için kullanma olasılığına ilişkin de şunları söyledi:
“Bu mümkün olabilir ancak daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ancak ondan önce mercan resiflerini tehdit etmemeli ve onları yunuslar için yararlı bir kaynak olarak korumalı ve insanlar tarafından sömürülmesine engel olmalıyız.”



Sam Altman'ın "ürkütücü" göz tarama girişimi beklentinin çok altında kaldı

Worldcoin, metal bir küre kullanarak insanların biyometrik verilerini alıyor ve bu veriler daha sonra kripto para birimi edinmek için kullanılabiliyor (Worldcoin)
Worldcoin, metal bir küre kullanarak insanların biyometrik verilerini alıyor ve bu veriler daha sonra kripto para birimi edinmek için kullanılabiliyor (Worldcoin)
TT

Sam Altman'ın "ürkütücü" göz tarama girişimi beklentinin çok altında kaldı

Worldcoin, metal bir küre kullanarak insanların biyometrik verilerini alıyor ve bu veriler daha sonra kripto para birimi edinmek için kullanılabiliyor (Worldcoin)
Worldcoin, metal bir küre kullanarak insanların biyometrik verilerini alıyor ve bu veriler daha sonra kripto para birimi edinmek için kullanılabiliyor (Worldcoin)

Sam Altman'ın, insanların gözbebeklerini tarayarak kimlik doğrulama ve kripto parada devrim yaratma hedefi, 2 milyar kayıt hedefinin yanına bile yaklaşamadı.

Göz tarama girişimi Worldcoin (ismi daha sonra sadece World olarak değiştirildi) lansmanından iki yıl sonra 17,5 milyon kullanıcıya ulaştı; ki bu, Altman'ın açıkladığı hedefin yüzde 1'inden daha az.

İlk kez Business Insider'ın açıkladığı rakamlar, Birleşik Krallık da dahil 21 ülkede gerçekleştirilen lansmanlara ve 240 milyon doları aşan yatırıma rağmen böyle.

Proje, OpenAI patronunun "yapay zeka çağında insanlar için teknoloji" geliştirmek amacıyla 2019'da kurduğu Tools for Humanity tarafından yürütülüyor.

World, Orb adı verilen futbol topu büyüklüğündeki bir cihazla insanların irislerini tarayarak, yapay zeka değil insan olduklarını doğrulayan benzersiz bir kod oluşturuyor.

Kullanıcılar göz taraması karşılığında, World'ün halihazırda yaklaşık 1,7 milyar dolarlık piyasa değerine sahip WLD kripto para biriminin token'larını alıyor.

dfrg
4 Ağustos 2023'te İspanya'nın Barselona kentindeki bir Worldcoin kayıt noktasında, 21 yaşındaki Daniel Kertusha'nın gözleri bir Orb tarafından taranıyor (AP)

Orb'un oluşturduğu kod, Minecraft ve Reddit gibi çevrimiçi oyun ve uygulamalara giriş yapmak için kullanılabiliyor.

2023'te Worldcoin'i açtıktan kısa süre sonra Altman, "birinin kişi olduğunu kanıtlamaya dayalı küresel bir finans ve kimlik ağı" yaratmayı hedeflediklerini belirterek "bunun özellikle yapay zeka çağında önemli geldiğini" eklemişti.

Girişimin beta aşamasında 2 milyon kayıt gören Altman, "bu sayının artık 2 milyara ulaşmasını umduğunu" söylemişti.

The Independent, bu kullanıcı sayısına ulaşmak için bir zaman çizelgesi olup olmadığını öğrenmek üzere Tools for Humanity'yle temasa geçti.

"Ürkütücü" diye nitelendirilen proje, topladığı verilerle ilgili endişeler nedeniyle birçok ülkedeki düzenleyiciler ve gizlilik savunucularının tepkisini çekti.

Bazıları, biyometrik verilerin hassas doğası nedeniyle kötü niyetli kişiler tarafından suiistimal edilebileceği uyarısında bulunuyor fakat World, veri güvenliği uygulamalarını savunuyor.

Şirketin bir blog yazısında "İris görüntüleri, World ID sahibinin mobil cihazında Kişisel Saklama paketi olarak güvenli bir şekilde depolanır; başka hiçbir yerde tutulmaz" ifadeleri yer alıyor.

Biri insan olduğunu gösteren kanıtı veya World ID'sini kullandığında, sıfır bilgi kanıtı (zero-knowledge proof / ZKP), üçüncü tarafların kişinin açık anahtarını bilmesini veya kişiyi uygulamalar arasında takip etmesini engeller. ZKP'ler ayrıca World ID kullanımının herhangi bir kişisel veriyle ilişkilendirilmesini de önler.

Independent Türkçe


Öpücük hastalığının lupusu tetikleyebildiği keşfedildi

EBV konak hücre çekirdeği içinde etkileşime giriyor (ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri)
EBV konak hücre çekirdeği içinde etkileşime giriyor (ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri)
TT

Öpücük hastalığının lupusu tetikleyebildiği keşfedildi

EBV konak hücre çekirdeği içinde etkileşime giriyor (ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri)
EBV konak hücre çekirdeği içinde etkileşime giriyor (ABD Ulusal Sağlık Enstitüleri)

Yeni bir araştırmaya göre, çoğu kişiye bulaşan yaygın bir virüs, bağışıklık sistemini etkileyen kronik bir hastalık olan lupusu tetikleyebilir.

Dünya çapında yaklaşık 5 milyon kişi, bağışıklık sisteminin kendi hücrelerinin çekirdeklerine saldırdığı bu otoimmün hastalıktan muzdarip.

Cilt, eklemler, böbrekler, kalp ve sinirler gibi organlara zarar veren lupusun semptomları kişiden kişiye büyük ölçüde değişiyor.

Lupus hastalarının çoğu nispeten normal bir hayat sürebilse de bu otoimmün hastalık, yaklaşık yüzde 5'inin hayatını tehdit edebilir. Henüz bilinmeyen nedenlerden dolayı 10 lupus hastasından 9'u kadın.

Mevcut tedaviler hastalığın ilerlemesini yavaşlatmaya katkı sağlasa da tedavi etmiyor.

Stanford Üniversitesi bilim insanları, Epstein-Barr virüsünün (öpücük hastalığı) veya EBV'nin, az sayıda bağışıklık sistemi hücresini doğrudan kontrolden çıkarıp zincirleme bir etkiyi tetiklemesiyle, bağışıklık hücrelerinin vücuda karşı geniş çaplı bir saldırı başlattığını söylüyor.

Romatolog William Robinson, "Lupus vakalarının yüzde 100'ünde geçerli olduğunu düşünüyoruz" diyor.

EBV tükürük yoluyla bulaşıyor. Yetişkinlik dönemindeki kişilerin büyük çoğunluğunu, aynı kaşığı paylaşmak, aynı bardaktan içmek ya da öpüşmek yoluyla enfekte edebiliyor.

EBV, suçiçeği ve uçuğa da neden olan bir virüs sınıfına ait.

Virüs, genetik materyalini enfekte olan hücrenin çekirdeğine bırakıyor. Semptoma yol açmadan gizli kalıp bağışıklık sisteminin gözetiminden saklanabiliyor ama daha sonra geri dönüp diğer hücrelere ve insanlara bulaşabiliyor.

Virüsün, daha sonra hafifleyen ateşle başlayan ve aylarca sürebilen yorgunluğa dönüşen mononükleoz veya "öpücük hastalığı"na da yol açtığı biliniyor.

Science Translational Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmanın yazarlarından Dr. Robinson şöyle diyor:

EBV'ye yakalanmamanın neredeyse tek yolu balonda yaşamak. Normal bir hayat yaşayan birinin hastalığa yakalanma olasılığı neredeyse 20'de 1.

EBV, enfekte bir kişinin bağışıklık sistemindeki B hücrelerinin yalnızca çok küçük bir kısmında bulunuyor. Bu nedenle araştırmacılar, enfekte B hücrelerini mevcut yöntemlerle tespit etmenin "neredeyse imkansız" olduğunu belirtiyor.

Stanford araştırmacıları son çalışmalarında, EBV bulaşmış hücreleri dizileyip saptamak için yüksek hassasiyetli bir sistem geliştirdi. Tipik bir EBV'yle enfekte olması dışında sağlıklı durumdaki birinin B hücrelerinin 10 binde 1'inden azının, uykudaki bir EBV virüs genomuna ev sahipliği yaptığını buldular.

Ancak lupus hastalarındaki EBV bulaşmış B hücrelerinin oranı 25 kat artarak yaklaşık 400'de 1'e ulaştı.

Araştırmacılar daha sonra bu kadar az sayıda enfekte hücrenin, kişinin kendi doku ve organlarına güçlü bağışıklık saldırılarını nasıl tetiklediğini inceledi. EBV neredeyse tamamen pasif halde olsa da zaman zaman B hücrelerini EBNA2 adlı bir viral protein üretmeye teşvik ettiğini keşfettiler. Bu protein, iltihaplanmanın arkasındaki insan genlerini aktive ederek B hücrelerinin "yüksek derecede inflamatuar" hale gelmesine neden oldu.

Araştırmacılar, EBV'nin tetiklemesiyle B hücrelerinin kendi kendine saldırmasının, lupusun ötesinde multipl skleroz, romatoid artrit ve Crohn hastalığı gibi diğer bağışıklık sistemi hastalıklarıyla da ilişkili olabileceğinden şüpheleniyor.

Çoğu kişide gizli EBV varken, neden yalnızca bazılarında lupus gibi otoimmün hastalıklar görüldüğü belirsizliğini koruyor.

Bilim insanları, virüsün yalnızca belirli varyantlarının, B hücrelerinin "bağışıklık sisteminin vahşi bekçi köpeklerine" dönüşmesini tetikliyor olabileceğini düşünüyor.

Independent Türkçe

 


Bilim insanları koşarken sakatlanma riskini düşürmenin en etkili yolunu açıkladı

Araştırmacılar, daha kısa uyku süresi, daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla uyku sorunu yaşayanların yaralanma olasılığının neredeyse iki kat yüksek olduğunu buldu (Unsplash)
Araştırmacılar, daha kısa uyku süresi, daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla uyku sorunu yaşayanların yaralanma olasılığının neredeyse iki kat yüksek olduğunu buldu (Unsplash)
TT

Bilim insanları koşarken sakatlanma riskini düşürmenin en etkili yolunu açıkladı

Araştırmacılar, daha kısa uyku süresi, daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla uyku sorunu yaşayanların yaralanma olasılığının neredeyse iki kat yüksek olduğunu buldu (Unsplash)
Araştırmacılar, daha kısa uyku süresi, daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla uyku sorunu yaşayanların yaralanma olasılığının neredeyse iki kat yüksek olduğunu buldu (Unsplash)

Dünya genelinde milyonlarca kişi güne sabah koşusuyla başlıyor. Ancak spor ayakkabılarınızı bağlamadan önce biraz uyumayı ihmal etmek, sakatlanma riskini kayda değer derecede artırabilir.

Bu sonuca, uyku eksikliğinin, koşucuların yaralanma riskinde fırlamaya yol açtığını keşfeden araştırmacılar tarafından ulaşıldı. 

Hollanda'daki Eindhoven Teknoloji Üniversitesi ve Güney Avustralya Üniversitesi'nden araştırmacılar, 425 Hollandalı amatör koşucuyla anket yaptı ve daha kısa uyku süresi, daha düşük uyku kalitesi ve daha fazla uyku sorunu yaşayanların sakatlanma olasılığının neredeyse iki kat yüksek olduğunu saptadı.

Ancak yeterli uyku alan ve koşular arasında vücutlarının toparlanmasına izin veren koşucuların yaralanma ihtimali daha düşüktü. Bu da iyi dinlenmenin, iyi antrenman yapmak kadar önemli olduğuna işaret ediyor.

Eindhoven Teknoloji Üniversitesi'nden Profesör Jan de Jonge, uykunun "sakatlanmayı önlemede kritik ancak genellikle göz ardı edilen bir bileşeni" olduğunu söylüyor. 

Koşucular özellikle mesafeye, beslenmeye ve toparlanma stratejilerine odaklanırken, uyku genellikle listenin en alt sıralarında kalıyor.

Hakemli dergi Applied Sciences'ta yayımlanan çalışma, yeterli uyku almayanların sakatlık bildirme olasılığının, istikrarlı ve kaliteli uyku çekenlere göre 1,78 kat daha yüksek olduğunu ortaya koydu.

Ayrıca yeterince uyumayan koşucuların 12 aylık bir süre boyunca sakatlanma olasılığı yüzde 68'di.

Profesör de Jonge, "Uyku, bedenin ve zihnin toparlanmasına ve antrenmanın fiziksel ve zihinsel gerekliliklerine adapte olmasına imkan tanıyan hayati bir biyolojik süreç" diyor.

Uyku kesintiye uğradığında veya yeterince alınmadığında vücudun dokuları onarma, hormonları düzenleme ve odağı koruma yeteneği azalır ve tüm bunlar sakatlık riskini artırabilir.

Araştırmada uykuya dalmada zorluk, gece sık sık uyanma veya kalkınca dinlenmiş hissetmeme gibi sorunlar yaşayan koşucuların sakatlanmaya karşı bilhassa savunmasız olduğu tespit edildi.

Bunun aksine, uyku süresi düzenli ve uyku kalitesi iyi olanlar daha az sakatlık bildirdi.

Araştırmacılar bulguların sadece amatör koşucular için değil, aynı zamanda yarışlara katılan sporcular, antrenörler ve sağlık profesyonelleri için de önemli olduğunu belirtiyor.

Sağlıklı bir yetişkinin genellikle yaklaşık 7 ila 9 saat uykuya ihtiyacı var. Ancak Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Servisi'ne göre, yaş, sağlık durumu ve kişisel koşullar ne kadar uykuya ihtiyacımız olduğunu etkiler ve bazıları doğal olarak diğerlerinden daha fazla uyur. Ancak araştırmacılar, sporcuların toparlanmak için şekerleme yapmak gibi daha fazla dinlenmeye ihtiyaç duyduğunu söylüyor.

Profesör de Jonge "Genellikle daha fazla antrenmanın daha iyi performans anlamına geldiğini varsayarız ancak durum her zaman böyle değil" diye ekliyor.

Koşucular (özellikle antrenmanı iş, aile ve sosyal sorumluluklarla dengeleyenler) düzgün bir şekilde toparlanmak için ortalama yetişkinlerden daha fazla uykuya ihtiyaç duyabilir. Uyku, sonradan akla gelen bir şey değil, bir performans önceliği olarak görülmeli.

Independent Türkçe