Suriye'den dönen Iraklı ailelerin askıya alınan hayatları

Çocuklarının geleceklerini kaybetmeleri korkusu yaşayan aileler, DEAŞ üyesi olmakla damgalanmak istemiyor.

Yerinden edilenlerin rehabilitasyonu için kurulan Ced'a Mülteci Kampı. (AFP)
Yerinden edilenlerin rehabilitasyonu için kurulan Ced'a Mülteci Kampı. (AFP)
TT

Suriye'den dönen Iraklı ailelerin askıya alınan hayatları

Yerinden edilenlerin rehabilitasyonu için kurulan Ced'a Mülteci Kampı. (AFP)
Yerinden edilenlerin rehabilitasyonu için kurulan Ced'a Mülteci Kampı. (AFP)

Iraklı Avatif Mesud (35), Suriye'de geçirdiği üç yılın ardından Anbar'daki köyüne dönmeyi sabırsızlıkla beklese de Ced'a Toplum Rehabilitasyon Merkezi, bölgeye gelen kişilerin tüm radikal düşüncelerden kurtulması ve psikolojik destek alması için memleketlerine dönmeden önce uğramaları gereken bir durak.
Kuzey Irak'taki Musul şehrinin güneyinde yer alan, yerinden edilenlerin kaldığı Ced'a Mülteci Kampı’nda bulunan merkezin tüm sakinleri gibi Avatif Mesud da Suriye'nin doğusunda Iraklı ve yabancı uyruklu DEAŞ üyelerinin ailelerinin kaldığı el-Hol Mülteci Kampı’ndaydı. Irak Göç ve Yerinden Edilmişler Bakanlığı'nın verilerine göre 20 bini çocuk olmak üzere yaklaşık 30 bin Iraklı halen El-Hol Mülteci Kampı’nda kalıyor.
Ancak şehirleri ve köyleri yakıp yıkan, katliamlar yapan DEAŞ terör örgütüyle ilişkili olmakla suçlanan ailelerin dışlandıkları ülkede uzlaşıya varılması halen hassas bir sorun. Yüz hatları yorgun görünen ve dört aydır bu merkezde yaşayan Avatif Mesud, “Buradaki sivil toplum örgütleri üzgün olduğumuzu fark ettiklerinde bize psikolojik destek veriyorlar. Örgü, pastacılık gibi aktiviteler var” açıklamasında bulundu. Çocuklarının kampta ‘devlet okuluna’ gittiğini sınav döneminin başladığını söyleyen Mesud,  DEAŞ ile olan ilişkisi sorulduğunda “Kocamın ailesi örgütteydi, ama şimdi ne durumdalar bilmiyorum” dedi. Eşi DEAŞ tarafından öldürülen ve çocuklarından üçü Suriye'de babalarının ailesiyle birlikte kalan Avatif Mesud, “Şimdi çocuklarımın geri gelmesini bekliyorum. Sonra Enbar'daki ailemin yanına dönmek istiyorum” şeklinde konuştu.

Yerinden edilenlerin rehabilitasyonu için kurulan Musul yakınlarındaki Ced’a Mülteci Kampı’ndaki bir çadırda oturan kalan Iraklı bir aile. (AFP)
Şu an 452 aileye ev sahipliği yapan, bitişik ilçenin eteklerinde çorak bir arazinin ortasında yer alan Ced’a Mülteci Kampı’na ulaşmak için girişindeki bir güvenlik noktasından geçmeniz gerekiyor. Yetkililerden izin alınmadan kampa girilmesi ise yasak.

DEAŞ bir utanç kaynağı
Kamp, sokaklarında DEAŞ terör örgütüyle yapılan çatışmalarda öldürülen askerlerin resimlerinin bulunduğu kasabanın eteklerindeki beton evlerin bitişiğinde yer alıyor.
AFP kampta görüştüğü kadınlardan bazıları, kocalarının ya da akrabalarının DEAŞ ile ilişkili olduğunu kabul ederken, bazıları herhangi bir ilişkileri olmadığını söyledi.
Ninova Göç ve Yerinden Edilenler İdaresi Müdürü Halid Abdulkerim, kamptaki ailelerin burada rehabilitasyon için bir geçiş süreci olarak kaldıklarını, uluslararası ve yerel kuruluşların rehabilitasyon sürecinde çalıştıklarını ve Göç ve Yerinden Edilenler İdaresi ekiplerinin, buradaki ailelerin yasal belgeler almalarına yardımcı olduklarını söyledi. Aynı zamanda güvenlik güçleri ile iş birliği içerisinde olduklarını belirten Abdulkerim, ailelerin radikalizmle ilgili farklı fikirleri olup olmadığını öğrenmek için onlarla iletişim kuran ve psikolojik destek konusunda uzmanlaşmış bir grup araştırmacı ile iş birliği yapan mobil ekipleri olduğunu da sözlerine ekledi.
Şarku’l Avsat’ın edindiği bilgilere göre kampta, DEAŞ’lı damgasından kurtulmak konusunda uzmanlaşmış bir ekip var. Kampta halen fertleri DEAŞ çetelerine bağlı olan bazı aileler olduğunu ifade eden Abdulkerim sözleirni şöyle sürdürdü:
“En nihayetinde bu kişiler Irak vatandaşı olduğundan Irak hükümeti onun manevi babası sayılır. Bir baba gözüyle bakıldığında bu kişilerin tedavi edilip topluma geri kazandırılmaları gerekiyor.”
Bazı ailelerin radikal düşünceden etkilendiğini kabul eden Abdulkerim ancak sayılarının çok az olduğunu belirtereksözleirne şöyle devam etti:
“Ailelerle günlük olarak yaptığımız görüşmelerde sosyal aktivitelerin reddedildiği yönünde bir vakaya rastlamadık. Hatta kadınların ve çocukların erkeklerin yanında durduklarını gördük. Giyimlerde de herhangi bir radikallik yoktu. Aşırılıkçı bir ideoloji olduğuna dair bir işaret bulamadık.”
Kampta, komşular arasında ‘yarı normal’ bir hayat sürüyor. Çocukları arkadaşlık kuran komşular, bir birlerini ziyaret ediyorlar. Kadınlar dikiş dikerken bir odadan dikiş makinelerinin sesleri yükseliyor. Çadırların eteklerinde çocukların spor aktiviteleri için küçük bir oyun alanı bulunuyor.

Uzlaşı
Memleketlerine dönmeyi bekleyenlerin rehabilitasyonu ve uyumu kapsamında her hafta aile ziyaretleri gerçekleştirilerek geri dönüşleri için hazırlıklar yapılıyor. Şimdiye kadar 100'den fazla aile beş grup halinde memleketlerine geri döndüler. Ninova Göç ve Yerinden Edilenler İdaresi Müdürü Abdulkerim, güvenlik yetkilileri ve yerel yetkililerle kurulan koordinasyonun ardından ailelerden bazılarının Enbar'a, bazılarının Salahaddin'e ve bazılarının da Ninova'ya döndüklerini söyledi.
Söz konusu ailelerin geri dönüşlerinde sorun yaşanmaması için o bölgelerdeki aşiret liderlerinin onayının alınması gerekiyor. Dünya Bankası'nın ocak ayında yayınladığı bir rapora göre DEAŞ ile ilişkili olduğuna inanılan aileler, güvenlik gerekçeleri, toplum tarafından reddedilme ve damgalanma nedeniyle geri dönüşlerinin durduğunu ve intikam güdülü saldırılara karşı savunmasız olduklarını biliyorlar. Bunun yanı sıra rapor, DEAŞ’lı ailelerin geri dönmek istedikleri memleketlerinde yaşayanların, örgütün bir dönem desteklediğine ya da halen desteklemekte olduğuna inandıkları ailelerin geri dönmelerinin, toplumlarını istikrarsızlaştıracağından ve güvenlik ve sosyal ilişkilerde yeni riskler yaratacağından yaygın bir şekilde korktuklarına işaret ediyor.
Yerinden edilenlerin geri dönüşüyle ilgili olarak 2015-2020 yılları arasında sekiz uzlaşı anlaşması imzalandığına değinen rapor, özellikle, ‘yerinden edilenlerin aşiret şeyhleri aracılığıyla dolaylı olarak temsil edilmesinin başka türlü gerçekleşmeyecek müzakerelerin yapılmasının önünü açtığına’ dikkat çekiyor.
Irak Dışişleri Bakanı Fuad Hüseyin bu ay içinde yaptığı bir açıklamada, ülkesinin ‘güvenlik kontrolleri ve Irak vatandaşı olduklarının onaylanmasının’ ardından Suriye’nin Haseke ilindeki el-Hol Mülteci Kampı’nda kalan Iraklı aileleri geri almayı sürdüreceğini söyledi. Geri gönderilenlerin çoğunluğunu kadınların ve çocukların oluşturduğuna işaret eden Iraklı Bakan, DEAŞ’la Mücadele Uluslararası Koalisyonu’nda (DMUK) yer alan ülkelere, bu kişilerin rehabilitasyon ve topluma entegrasyonuna destek için aşırılık yanlılarıyla mücadele çağrısında bulundu.
Yakında Suriye ile olan el-Kaim Sınır Kapısı’ndan ülkesine geri dönmeyi umut eden Iraklı Şeyma Ali (41) şu açıklamada bulundu:
“Büyüklerimizin bizi kabul etmesini bekliyoruz. Bize ‘Sizler DEAŞ’lısınız’ diyorlar. Kocamın DEAŞ üyesi olduğunu inkar etmiyorum, bu doğru ama kocam DEAŞ’lı diye ben de mi DEAŞ’lı oluyorum? Bana şimdi dışarı çıkabilirsin deseler, çıkardım. Beş yıldır bir yer den başka bir yere savrulduktan sonra şimdi iki kızımın geleceğiyle ilgileniyorum. Benim geleceğim kaybolmuş olabilir, ama onların da geleceklerinin kaybolmasını istemiyorum.”
Diğer yandan Irak Güvenlik Medya Ağı, dün, Salahaddin ilinin çeşitli bölgelerinde DEAŞ terör örgütünü hedef alan hava saldırılarında üç DEAŞ’lının etkisiz hale getirildiğini duyurdu. Güvenlik Medya Ağı’ndan yapılan açıklamada, Irak Hava Kuvvetleri’ne ait savaş uçaklarının, bir grup DEAŞ’lının içinde olduğu bir kamyonete düzenledikleri hava saldırısında iki DEAŞ’lının, es-Sirsar bölgesindeki bir başka hava saldırısında ise bir DEAŞ’lının etkisiz hale getirildiğini aktardı. Açıklamaya göre Irak güçleri, ülkenin farklı bölgelerinde DEAŞ üyelerini yakalamak için neredeyse her gün operasyonlar düzenlemeye devam ediyor.



“Gazze’de ateşkes” müzakerelerini yeniden canlandırmak için yeni bir adım olarak Hamas heyeti Kahire'ye gitti

İsrail'in Zeytun Mahallesi’ne düzenlediği hava saldırısında öldürülen çocukların cenazelerini Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'ne taşıyan Filistinliler (AFP)
İsrail'in Zeytun Mahallesi’ne düzenlediği hava saldırısında öldürülen çocukların cenazelerini Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'ne taşıyan Filistinliler (AFP)
TT

“Gazze’de ateşkes” müzakerelerini yeniden canlandırmak için yeni bir adım olarak Hamas heyeti Kahire'ye gitti

İsrail'in Zeytun Mahallesi’ne düzenlediği hava saldırısında öldürülen çocukların cenazelerini Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'ne taşıyan Filistinliler (AFP)
İsrail'in Zeytun Mahallesi’ne düzenlediği hava saldırısında öldürülen çocukların cenazelerini Gazze şehrindeki Şifa Hastanesi'ne taşıyan Filistinliler (AFP)

Hamas Hareketi liderlerinden oluşan bir heyet, Mısır'a yönelik Gazze Şeridi'ne insani yardımların ulaştırılması konusunda yapılan sert açıklamalardan yaklaşık bir hafta sonra Gazze Şeridi'nde ateşkes anlaşması sağlanması konusunda yeni görüşmelerin başlamasıyla dün Kahire'ye ulaştı.

Şarku’l Avsat’a konuşan uzmanlar, Hamas ve Kahire'nin ayrıntılarını açıklamadığı bu ziyareti İsrail'in Gazze'yi işgal etmemesi ve uluslararası toplumun ve ABD’nin baskısıyla İsrail'in inatçılığı olmadan anlaşmazlık noktalarını sona erdirecek tek bir anlaşmaya varılması halinde, geçtiğimiz temmuz ayı sonlarından bu yana durmuş olan müzakereleri yeniden canlandırmak için yeni ve önemli bir adım olarak görüyor.

Hamas’tan kaynaklar dün, Hamas liderlerinden oluşan bir heyetin, Gazze Şeridi'ndeki Siyasi Büro Başkanı ve müzakere ekibinin başı Halil el-Hayya'nın önderliğinde Kahire'ye gelerek Mısır Genel İstihbarat Teşkilatı’nın üst düzey isimleriyle görüşmelerde bulunduğunu bildirdi.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hamas'tan bir kaynak, ziyaretin bazı önemli konuları görüşmek için yapıldığını açıkladı. Kaynağa göre bunların başında, ateşkesin sağlanması için gerekli mekanizmanın etkinleştirilmesi konusunda Kahire ile müzakere ve istişare yapılması, İsrail'in Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etme tehdidi ve Gazze Şeridi'ne insani yardımların yoğun bir şekilde ulaştırılması için Arap dünyasının rolünün daha fazla etkinleştirilmesi konuları geliyor.

Bu gelişmenin öncesinde ABD merkezli haber sitesi Axios, birkaç gün önce ABD Başkanı Donald Trump'ın Ortadoğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff ile Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani'nin İspanya'nın İbiza kentinde yaptığı görüşmede geçtiğimiz temmuz ayı sonlarında ABD ve İsrail'in istişare için çekilmesinin ardından askıya alınan müzakereleri yeniden canlandırma çabalarını ele almışlardı.

Yeni çıkarımlar

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve İsrail uzmanı akademisyen Ahmed Fuad Enver Hamas'ın Mısır'a yönelik açıklamalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede “Mısır büyük bir ülke ve Filistinlilerin acılarına son vermek istiyor, mevcut anlaşmazlıkları görmezden gelecektir” dedi. Enver, Hamas'ın Kahire ziyaretinin gündeminde, insani yardımlarla ilgili son zamanlarda yaptığı olumsuz açıklamalar için özür dilemek, yaklaşan müzakerelerin ayrıntılarını tartışmak ve savaşı sona erdirmek için kapsamlı bir anlaşma konusunda yeni öneriler sunmak gibi başlıkların yer almasını bekliyor.

Filistinli siyasi analist Husam ed-Deceni, Hamas ile Mısır arasındaki ilişkinin hiçbir zaman etkilenmediğini ve ziyaretin, görüşmelerde ciddi bir hareketliliğin yaşandığı bir dönemde anlamlı olduğunu düşünüyor.

Deceni, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Bu ziyaret, müzakere sürecine yeni bir ivme ve destek sağlayabilir, Gazze'deki insani durumu iyileştirme çabalarını güçlendirebilir, işgali askeri operasyonu durdurmaya zorlayabilir ve bu savaşı sona erdirecek kapsamlı bir anlaşmaya zemin hazırlayacak müzakere sürecini ilerletebilir.”

Hamas konusunda uzman Filistinli siyasi analist İbrahim el-Medhun, Hamas ile Mısır arasında hiçbir anlaşmazlık olmadığını, aksine Mısır'ın müzakerelerde hareketin sunduğu önerileri kabul ettiğini vurguladı.

Medhun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Hamas’ın muhaliflerinin yarattığı medya gürültüsünden uzak olarak, iletişim yoğunlaştı ve derinleşmişti. Çünkü Hamas Mısır'a kötü davranmadı. Tüm girişimlerine ve açıklamalarına yanıt verdi ve Mısır'ın her zaman güçlü ve etkili bir rol oynamasını savundu.”

Kahire'ye gelen Hamas heyetinin önemli ve üst düzey bir heyet olduğunun altını çizen Medhun, Kahire'nin savaşı sona erdirmek ve Gazze Şeridi’ne insani yardımları ulaştırmak için Hamas’la iletişimini artırmaya ve yoğunlaştırmaya özen gösterdiği bir dönemde birçok görevi üstlendiğini düşünüyor.

İki seçenek

Öte yandan İsrail’de müzakerelere gidilmesiyle gerginliğin tırmandırılması olmak üzere iki seçenek hala gündemde. İsrail Yayın Kurumu (İBA), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Witkoff’a yeşil ışık yaktığını ve kapsamlı bir anlaşma için müzakereye gitmek üzere Pazar günü ABD Başkanı Donald Trump ile görüştüğünü ve İsrail'in Gazze'de kalan Hamas kalelerini kontrol altına alma planlarını görüştüğünü bildirdi. Ancak İsrail Netanyahu pazar günü ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail'in Gazze'de kalan Hamas kalelerini ele geçirme, savaşı sona erdirme, rehineleri geri alma ve Hamas'ı boyun eğdirme planlarını görüştü.

Diğer taraftan Filistinliler, Netanyahu'nun açıklamalarından sadece birkaç saat sonra Gazze şehrinin doğu bölgelerinin haftalardır en şiddetli bombardımana maruz kaldığını bildirdi. Şifa Hastanesi kompleksindeki bir çadıra düzenlenen hava saldırısı sonucunda, aralarında Al Jazeera kanalının önde gelen muhabiri Enes eş-Şerif'in de bulunduğu 6 gazeteci hayatını kaybetti.

Netanyahu dün İsrail medyasında yer alan basın açıklamasında, Gazze'deki savaşın sona ermesi ve rehinelerin kurtarılması konusunu bir kez daha vurguladı.

Bu gelişme, Batı'nın İsrail'e yönelik baskısının devam ettiği bir dönemde yaşandı. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese, Avustralya'nın önümüzdeki ay yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarında Filistin devletini tanıyacağını açıkladı. Bu adım, Fransa, İngiltere ve Kanada'nın benzer açıklamalarının ardından İsrail üzerindeki uluslararası baskıyı yoğunlaştırıyor.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, dün Fransız Haber Ajansı AFP’nin aktardığı açıklamasında “İsrail Bakanlar Kurulu'nun Gazze'deki operasyonlarını genişletme ve Gazze'yi yeniden işgal etme kararını açıklaması, benzeri görülmemiş bir felaketin habercisi ve sonsuz bir savaşa doğru atılmış bir adımdır. İsrailli rehineler ve Gazze sakinleri bu stratejinin başlıca kurbanları olmaya devam edeceklerdir” ifadelerini kullandı.

İsrail Bakanlar Kurulu cuma günü Gazze Şeridi'nin tamamının işgalini onayladı ve savaşı sona erdirmek için Hamas'ın silahsızlandırılması, (canlı ya da ölü) tüm esirlerin geri alınması, Gazze Şeridi'nin silahsızlandırılması, İsrail'in Gazze Şeridi üzerinde güvenlik kontrolü sağlaması ve Hamas'a veya Filistin Yönetimi'ne bağlı olmayan alternatif bir sivil yönetim kurulması olmak üzere beş şart belirledi.

Fuad Enver, İsrail'in şimdiye kadar Gazze Şeridi'nin tamamını işgal etmemesi nedeniyle, özellikle Hamas'ın silahsızlandırılması gibi anlaşmazlık noktalarında uzlaşı sağlanması halinde tek bir anlaşmaya varılabileceğini düşünüyor.

Deceni'ye göre ise İsrail'in tutumu genellikle katı olsa da savaşın durdurulması sürecini desteklemek için özellikle de herkes kapsamlı bir anlaşma istediğinden Mısır ve Suudi Arabistan'ın önemli bir rol üstlenmesini umuyor. Deceni ayrıca uluslararası toplumun ve ABD'nin bu konuda İsrail'e ciddi baskı yapması halinde anlaşma şansının artacağını tahmin ediyor.