Somali’de Fermacu seçimi kaybetti: Afrika’daki siyasi kartlar yeniden karılıyor

Şeyh Mahmud'un Somali’de Cumhurbaşkanı seçilmesi bölge ülkelerinde ne gibi dönüşümler getirebilir?

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, 23 Mayıs Pazartesi günü Mogadişu'daki Villa Somalia’daki devir teslim töreninde selefinden görevin devrini temsil eden sembolik kılıcı aldı (AP)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, 23 Mayıs Pazartesi günü Mogadişu'daki Villa Somalia’daki devir teslim töreninde selefinden görevin devrini temsil eden sembolik kılıcı aldı (AP)
TT

Somali’de Fermacu seçimi kaybetti: Afrika’daki siyasi kartlar yeniden karılıyor

Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, 23 Mayıs Pazartesi günü Mogadişu'daki Villa Somalia’daki devir teslim töreninde selefinden görevin devrini temsil eden sembolik kılıcı aldı (AP)
Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, 23 Mayıs Pazartesi günü Mogadişu'daki Villa Somalia’daki devir teslim töreninde selefinden görevin devrini temsil eden sembolik kılıcı aldı (AP)

Mahmud Abdi
Somali'nin başkenti Mogadişu'da eski Cumhurbaşkanı Muhammed Abdullah Fermacu ile yeni Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud arasında barışçıl olarak gerçekleşen iktidar devri sürecinin başarısı genel bir memnuniyet yaratırken bu değişikliğin, komşu ülkelerin ve Somali'nin çevresinin beklentilerini somutlaştıran göstergelerin ortaya çıktığı bölgesel düzeyde geniş yankıları oldu. Somali'nin siyasi meseleleriyle ilgilenen ülkeler ile Somali arasındaki ilişkilerin ulaştığı gerçekliğin yanı sıra daha önce yakından tanıdıkları bir ismin cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturmasının getirebileceği dönüşümler ve varlığının bazı ülkelere sağlayacağı kazanımlar, bazıları için ise neden olacağı kayıplar gibi seçim sürecinin sonuçlarına yönelik farklı tepkiler verildi.

Fermacu yönetimi sırasında bölgesel ilişkiler
Afrika ülkeleri ile Somali ilişkileri, komşu ülkelerin gündemlerinden etkilenmişti. Ancak bu ilişkiler Fermacu’nun iktidarı sırasında bir değişime tanık oldu. Bu değişim, Somali'nin bölgesel siyasi gerçekliği şekillendirmede rol almasını sağladı. Siyaset bilimci Prof. Dr. Hasan Muallim Ahmed, konuyla ilgili değerlendirmesinde, “Afrika ülkelerindeki siyasi değişiklikler, bazı liderler arasında bölgesel düzeyde içeride belirli hedeflere ulaşma hırsının ortaya çıkmasına neden oldu” dedi.
Bunu, Etiyopya, Eritre ve Somali tarafından her birinin siyasi liderlerinin farklı hedefleri olmasına rağmen daha önce benzerine rastlanmayan bölgesel bir ittifakın kurulduğu gelişmelerle ilişkilendiren Ahmed, ittifakın en üst düzeyde iş birliği ve uyumu savunduğunu belirtti. Ahmed, “En üst düzeyde iş birliği ve uyum, Cibuti ve Kenya'nın kendi bölgelerindeki konumlarından dışlanmalarına yol açan ve ters tepmesine rağmen geniş düzeyde kabul gören bir kamusal söylemin parçasıydı. Özellikle Cibuti'de dışlanmışlık duyguları arttı. Bu yeni söylem, Kenya ile Somali arasındaki siyasi gerginliğin tırmanmasına yol açarken, Kenya’yı büyük ekonomik kayıplara uğrattı. Somali, kardeş ülke Sudan’a siyasi ve manevi olarak yaklaşmakta geç kaldı. Bu durum, Somali'nin Mısır’a karşı Etiyopya'ya lehine önyargılı bir tutum sergiliyor gibi görünse de Somali Başbakanı Muhammed Hüseyin Roble Somali ve Mısır arasındaki siyasi soğukluğu düzeltme girişimlerde bulunmasını gerektirdi” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanının görev süresinin sona ermesi ve değişimin başlaması
Araştırmacı Abdullah Rageh, eski Cumhurbaşkanı’nın görev süresinin sona ermesinin Somali ile bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin seyri üzerindeki etkisine dair değerlendirmesinde, Somali federal hükümetinin dış ilişkiler dosyasıyla uğraşma yöntemlerini değiştirmesi için baskının artmaya başladığını belirtti.
Araştırmacı Rageh, değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Başbakan Roble’nin Somali’nin komşu ülkelerle olan ilişkilerin geçmişini sıfırlama çabaları haklı görülebilir. Bunun nedeni, son seçimleri başarılı kılmak amacıyla siyasi arenaya girmesiydi. Aynı zamanda güvenlik dosyası çerçevesinde içeride gerileme yol açan nedenlerin yanı sıra dış ilişkilerle ilgili devlet kurumlarındaki idari kadroların ve uzmanların, özellikle bazı bölge ve Arap ülkeleriyle ilişkili olanların karşılaştığı zorluklara ve engellere karşı dış gerilimlerin azaltılması gerekiyor. Somali devletinin yeniden inşası, kurumların inşası, kadroların güçlendirilmesi ve verimliliklerinin artırılması sürecinin devamı bağlamında tüm komşu, kardeş ve dost ülkelerle ilişkilerde istikrara ve her biri ile yapılan anlaşmalar ve uzlaşılarla elde edilenlerin korunması gerek. İşleri ortak çıkarlardan uzaklaştırabilecek dar görüşlü siyasi çıkarlara yönlendirebilecek orta ve uzun vadede Somali devletine zararı olacak geçici bir siyasi partiden yana görünen tek taraflı siyasi kararlardan uzaklaşılmalı”.

Fermacu’nun yenilgisi ve Şeyh Mahmud’un zaferi
Biriken faktörler, Somali seçimlerinin sonucunu belirlemede önemli bir rol oynadı. Dış ilişkiler dosyası onu etkileyen en önemli faktörlerden biriydi.  Somalili gazeteci Mahmud Musa Hüseyin, eski Cumhurbaşkanı Fermacu’nun görev süresinin son iki yılında, dış ilişkiler dosyasının yönetiminde bir takım olumsuzlukların ortaya çıkmaya başladığı yorumunda bulundu.
Hüseyin, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Somali devletinin Cibuti’de 2008 yılındaki görüşmelerden sonra gelişmeleri ülkedeki gerçekler çerçevesinde ele alırken, devletteki sivil ve düzenleyici kurumların yanı sıra ülkeler ve uluslararası kurumlar gibi dış taraflar arasında iş birliği gerektiren tüm faaliyetler ve alanlarla ilgilenirken sergilediği alışılmışın dışındaki aşamalı, itidalli ve uzlaşmacı yaklaşımdan bir sapma gibi görünen bu gidişat içeridekiler tarafından tehlikeli olarak değerlendirildi. Bir kişinin devletin yüzü olarak kabul etme eğiliminin artması, bir yandan Villa Somalia’nın (Somali Cumhurbaşkanlığı Konutu) vücut bulmuş hali olma, diğer yandan Somali’nin şerefinin koruyucusu olarak cumhurbaşkanın imajını parlatma arzusundan başka hiçbir gerekçesi olmayan kararların verilmesine katkıda bulundu. Belirli iç siyasi gündemlere uygun olarak seçilmiş dış düşmanlıklarla Fermacu, Somali halkı için değerli olan ne varsa hepsinin karşılığı olacak bir hale getirildi. Öyle ki Fermacu’yu eleştirmek ya da davranışlarını yargılamak, Somali devletinin prestijine ve Somalililerin şerefine karşı yapılmış hareket olarak kabul ediliyordu. Fermacu iktidarının eğilimleri, siyasi meselelerle uğraşanların zihinlerinde Somaliler için çok karanlık bir tarihsel dönem olan Somali devletinin kurulduğu dönemlere ait görüntüleri tazeledi. Somali’nin nasıl davranacağı bilinmeyen bir dost ülkeye ve güvenilmez bir müttefike dönüşmesi içeride Fermacu’ya verilen desteğin azalmasına yol açtı. Müttefikleri ve yakın çevresindeki siyasetçiler Fermacu’yu bir bir terk ettiler. Bu da Fermacu’nun cumhurbaşkanlığı yarışındaki sıradan adaylardan biri haline getirdi. Eski Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud'un yeniden cumhurbaşkanlığına getiren kişiler büyütülmemeli. Çünkü Şeyh Mahmud, hem sakin hem de mantıklı davranan bir isim.”

Değişimin tezahürleri
Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı analize göre siyaset araştırmacısı Halid Said, Şeyh Mahmud'un seçilmesine verilen tepkileri ve bunun bölge ülkelerinin Somali'deki siyasi gelişmelerden beklediği değişimlere olan yansımalarını değerlendirdi. Said, “Kenya ve Cibuti'nin memnuniyetini bu tanıdık siyasi yüzün zaferini tebrik ettikleri mesajlarda açıkça görebiliyoruz” dedi. Hem Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in hem de Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (TPLF) liderliğinin aynı anda iki tebrik göndermesi de dikkat çekiciydi. Eritre Cumhurbaşkanı Isaias Afewerki’nin bölgedeki bu siyasi değişim karşısında sessiz kalması ise Somali ve bölge ülkeleri arasındaki ilişkilerin bir sonraki aşamasına ışık tutan sonuçlardan biriydi” ifadelerini kullandı.
Said, değerlendirmesinde şunları söyledi:
“Yeni Cumhurbaşkanı’nın hem Cibuti hem de Kenya ile son yıllarda yaşadıklarda yaşanan gerilimi ve tecridi kırmalarını için çok sıcak ilişkiler kurmayı istediği biliniyor. TPLF liderlerinin tebrikleri, hem Etiyopya hem de Eritre ile güvenlik işbirliği ve ekonomik uyum dosyalarına yönelik Somali baskısının düşüşüne ilişkin beklentilerini ortaya koyuyor. Eritre’nin sessizliği ise özellikle Asmara’nın son zamanlarda Tigray isyancıları ile büyük bir askeri gerilimin yaşanabileceğine dair yaptığı uyarıyla birlikte büyük umutlar bağladığı önemli bir müttefikin kaybından duyulan hayal kırıklığını gösteriyor”.



Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

TT

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

Refah tünellerinin sırrı: Hamas unsurları 8 ay yeraltında nasıl hayatta kaldı?

İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah kentindeki tünellerde Kassam Tugayları’na bağlı unsurları öldürdüğüne ve esir aldığına dair ardı ardına yaptığı açıklamalar, bu kişilerin kim olduklarına ve özellikle Mayıs 2024’te İsrail’in kenti işgal etmeye başlamasından, ardından operasyonu genişleterek tam kontrol sağlamasından sonra, tünellerde nasıl bu kadar uzun süre gizlenebildiklerine ilişkin pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Bir aydan uzun bir süre boyunca, bu unsurların tünellerden silahsız ve can güvenliklerini sağlayacak bir yöntemle çıkarılmasına yönelik temaslar yürütülüyordu. Bu girişimler, İsrailli subay Hadar Goldin’in naaşının 9 Kasım’da teslim edilmesini hızlandırdı. Ancak İsrail, dosyayı Türkiye ile birlikte takip eden ABD ile yapılan sözlü mutabakatları daha sonra ihlal ederek bu kişilere güvenli çıkış izni tanımadı.

Günler ilerledikçe İsrail, söz konusu unsurları tünellerden veya sığınaklarından çıktıkları anda hava saldırılarıyla ya da doğrudan takip ederek öldürmeye veya esir almaya başladı. Bu durum, Refah’ın doğusundaki Ceninah Mahallesi’nde tünellerin son kalan ceplerinin tamamen kuşatılmasıyla daha da yoğunlaştı.

Tünellerde ve pusu bölgelerinde 8 ay

Şarku’l Avsat’a  konuşan Hamas içindeki sahaya yakın kaynaklar, “Bu direnişçilerin, savaşın büyük kısmını, İsrail ordusunun kentte konuşlanmasına ve çok sayıda tünele girmesine rağmen, çoğu zaman tünellerin içinde geçirdiklerini” söyledi. Kaynaklara göre tüneller, İsrail’in tüm ayrıntılarını hâlâ çözemediği bir yapıda inşa edilmişti.

Aynı kaynaklar, Kasım 2023’teki ilk 7 günlük ateşkes sırasında söz konusu savaşçıların yer üstüne çıktığını, çatışmalar yeniden başlayınca tekrar tünellere döndüğünü aktardı. Bu süreçte zaman zaman yer üstünde hareket ettikleri, pusu noktaları arasında geçiş yaptıkları, ardından yeniden tünellere çekildikleri belirtildi. Komutanlarıyla temas, Ocak 2024’te varılan ikinci ateşkese kadar sürdü. Bu ateşkes 18 Mart’a kadar devam etti.

Kaynaklardan biri, çatışmaların yeniden başlaması öncesinde, İsrail ordusunun Refah’ta konuşlanmasına rağmen bazı savaşçıların yer üstüne çıkarak Han Yunus’a ulaştığını, burada komutanlarıyla buluştuğunu ve bazılarıyla birlikte Şubat 2024’te İsrailli esir Avraham Mengistu’nun teslim sürecine katıldığını söyledi. Mengistu, 2014 savaşından beri Gazze’de tutuluyordu.

Savaş yeniden başlayıp diplomatik girişimler sonuçsuz kaldıktan sonra Kassam unsurları tüneller aracılığıyla tekrar Refah’a döndü ve yer üstündeki pusu bölgelerine geri yerleşti.

rth
İsrailli rehine Avraham Mengistu, Hamas ile İsrail arasında geçen Şubat ayında Refah'ta imzalanan esir değişim anlaşması kapsamında teslim platformunda görülüyor (Reuters)

Mart ayı sonunda itibaren bu kişiler, Ağustos ayına kadar komutanlıklarıyla irtibat hâlinde kaldı. Bu süre zarfında İsrail’in Refah’ı tamamen kontrol altına aldığı yönündeki açıklamalarına rağmen, İsrail güçlerine kayıplar verdiren bir dizi saldırı gerçekleştirdiler.

Bu dönemde Kassam Tugayları “Cehennem Kapıları” adını verdiği operasyonlar dizisini başlattı. Askeri araçların, tuzaklanmış evlerin ve tünel çıkışlarının patlatıldığı saldırılarda yaklaşık 6 İsrail askerinin öldürüldüğü açıklandı. Bu saldırılardan birinde Kassam unsurlarının bir İsrail askerini esir almaya çalıştığı belirtildi.

Hamas, o dönem yürütülen ateşkes müzakerelerinde, Refah Taburu’nun hâlâ sahada aktif olduğuna dair bir mesaj vermeyi hedefliyordu. Buna karşın İsrail’in askeri kaynakları, taburun tümüyle dağıtıldığını savunuyordu.

Doğrulanabilen bilgilere göre, Kassam komutanlarıyla birlikte Refah’ta bulunan savaşçılar yer altı tünellerinde ve yer üstündeki pusu noktalarında toplamda 8 aydan fazla süre geçirdi.

Yiyecek ve suya nasıl ulaştılar?

Ateşkesin ardından İsrail ordusunun kontrolündeki bölgede sıkışan bu savaşçıların iaşesiyle ilgili soruları yanıtlayan saha kaynakları, tünellerde belirli miktarda yiyecek ve suyun önceden stoklanmış olduğunu aktardı.

Kaynaklardan biri, geçmişte benzer şekilde erzakın tükendiği bir savaş deneyimine atıfla, savaşçıların muhtemelen İsrail askerlerinin daha önce kullandığı evlerde bıraktığı yiyeceklerden ya da hasar görmemiş Filistinli evlerindeki malzemelerden faydalanmış olabileceğini söyledi. Sosyal medyada aylar önce paylaşılan, “ev sahiplerinden aldıkları yiyecekler için helallik isteyen Hamas ve İslami Cihad mensuplarının bıraktığı notlar” buna örnek gösterildi.

Kaynaklar, Kassam’ın elit birliklerinin görevleriyle yer altındaki destek gruplarının görevlerinin birbirinden farklı olduğuna da dikkat çekti. Bazılarının lojistik ve ikmal, bazılarının pusu operasyonları yürüttüğü, bazılarının ise farklı gruplar arasında geçiş yaparak doğrudan saha komutanlığı ile temas kurduğu belirtildi.

Öne çıkan komutanlar

İsrail medyasının öldürülmelerinin ardından fotoğraflarını yayımladığı kişiler arasında, Refah’ın doğu tabur komutanı Muhammed el-Bavab, yardımcısı ve aynı zamanda eniştesi İsmail Ebu Lebde, ayrıca elit birlik komutanı Tufik Salim bulunuyor.

Kaynaklara göre Ebu Lebde, Avraham Mengistu’nun teslim edilmesi sürecinde Kızılhaç ekibiyle doğrudan temas kuran isimdi. Bavab ise süreci uzaktan takip etti.

Her iki isim de 2014 savaşında İsrailli subay Hadar Goldin’in kaçırılması operasyonunu yöneten kişiler olarak biliniyor.

df
Kızılhaç araçları, Hadar Goldin'in cenazesini geçtiğimiz kasım ayında Gazze Şeridi'nde taşıyor (Reuters)

İsrail’in öldürdüğü isimler arasında ayrıca, Hamas Siyasi Büro üyesi Gazi Hamad’ın oğlu Abdullah Hamad da bulunuyor. Abdullah Hamad’ın müzakere heyetinin üyesi olduğu, savaş öncesinde Hamas yönetimine bağlı Rubat Askerî Koleji’nden mezun olduğu ve eğitimci olarak görev yaptığı aktarıldı. Abdullah Hamad, kuzeni Ahmed Said Hamad ile birlikte, tünelde Kassam komutanları ve diğer savaşçılarla aynı noktada öldürüldü.

Kaynaklar, Gazi Hamad’ın kardeşi Said Hamad’ın ise 7 Ekim saldırısına katılan damatlarının öldürülmesinin ardından üç kızını İsrail bombardımanında kaybettiğini belirtti.


İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
TT

İsrail, Hamas tarafından teslim edilen kalıntı örneklerini aldı

Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)
Geçtiğimiz ay Gazze Şeridi'nde tutulan İsrailli bir rehinenin cesedini almak için hasarlı binaların önünden geçen Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracı (Reuters)

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun ofisi bugün, İsrail’in Hamas tarafından Uluslararası Kızılhaç Komitesi (ICRC) aracılığıyla teslim edilen kalıntı örneklerini teslim aldığını duyurdu. Örneklerin adli tıp laboratuvarına gönderilmesi planlanıyor.

Şarku’l Avsat’ın Reuters'tan aktardığına göre bir Hamas lideri, hareketin bugün Gazze Şeridi'nde kalan iki cesetten birini teslim edeceğini açıklamıştı.

İsrailli rehine Ran Gvili ve Taylandlı rehine Sudthisak Rinthalak'ın cesetleri halen Gazze'de bulunuyor.

Bu gelişme, İsrail güçlerinin bugün Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’nda bir Filistinliyi öldürmesi ve Gazze Şeridi'nin çeşitli bölgelerinde evlerin yıkılması ve bombardımanların devam etmesi ile birlikte gerçekleşti.

Filistin resmi haber ajansı WAFA, ‘işgal güçlerinin kuzeydeki Cibaliye Mülteci Kampı’na yoğun hava saldırıları düzenlediğini ve kuzey Gazze’de bazı konut binalarını yıktığını’ bildirdi. Ayrıca İsrail’e ait insansız hava araçları (İHA) et-Tuffah mahallesindeki es-Senafur kavşağı yakınlarında Filistinlilerin evlerine bombalar attı ve eşzamanlı olarak yoğun ateş açıldı.


Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
TT

Sudan'dan Rusya'ya cazip teklif: ABD ve AB kızabilir

Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)
Ordunun başındaki General Abdülfettah Burhan, Sudan'ı fiili olarak yönetiyor (AP)

Orduyla paramiliter Hızlı Destek Kuvvetleri (HDK) arasındaki çatışmaların sürdüğü Sudan'daki askeri yönetim, Rusya'yla daha yakın ilişkiler kurmak istiyor.

Wall Street Journal'ın (WSJ) Sudanlı yetkililere dayandırdığı habere göre, Moskova'ya Afrika'daki ilk deniz üssünü kurması teklif edildi.

Ekimde iletilen teklifin, Rusya'nın 25 yıl boyunca 300 askerini ve 4 savaş gemisini barındırabileceği bir üssü içerdiği aktarıldı.

Port Sudan ya da Kızıldeniz kıyısındaki bir başka yerde yapılabileceği bildirilen üs, bölgedeki kritik ticaret yollarına yakın olacak.

Küresel ticaretin yüzde 12'si, Avrupa-Asya alışverişinde önemli bir yere sahip olan Süveyş Kanalı üzerinden gerçekleşiyor.

WSJ, bunun Çin ve Rusya'yı kıtadaki limanlardan uzak tutmaya çalışan ABD için endişe verici bir gelişme olacağını vurguladı. 

Bu iki ülkenin Afrika'daki limanların kontrolü sayesinde buralarda savaş gemilerini tamir edip yeni silahlarla donatabileceği ve kritik denizyollarını kapatabileceği belirtildi.

Çin de denizaşırı ilk deniz üssünü 2017'de Cibuti'de kurmuştu. Kızıldeniz'i Aden Körfezi'ne bağlayan Babülmendep Boğazı'ndaki üs, bir uçak gemisinin demirleyebileceği kadar büyük.

ABD'nin Afrika'daki en büyük üssü Camp Lemonnier, Çin'inkinden yalnızca 10 kilometre uzaklıkta.

ABD'nin ayrıca Somali'de birlikleri var. 

Kremlin'in, Afrika'nın en büyük üçüncü altın üretici Sudan'dan madencilik konusunda imtiyazlar alabileceği de Amerikan gazetesinin haberinde ifade edildi. 

Sudanlı yetkililer tüm bunlar karşılığında hava savunma sistemleri gibi silahları ucuza almak istiyor.

WSJ, Sudan ordusundan bir yetkilinin, bu anlaşmanın AB ve ABD'yle aralarında sorun yaratabileceğinin farkında olduklarını söylediğini aktardı.

Bu hamlenin Moskova'yı kıtada yeniden güçlendirebileceği de haberde vurgulandı.

Paralı asker şirketi Wagner'in kurucusu Yevgeni Prigojin'in 2023'teki ölümünün ardından Rusya'nın Afrika planları sekteye uğradı.

Rusya Savunma Bakanlığı'na bağlı Afrika Kolordusu, Wagner'in operasyonlarını devralsa da kıtadaki yerini doldurmakta zorlandığı bildiriliyor.

General Abdülfettah Burhan'la işbirliği yapan General Muhammed Hamdan Dagalo, Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin soykırımla suçladığı Ömer el Beşir'i 2019'da devirmişti. 

Ülkeyi sivil yönetime döndürme ve 100 bin kişilik paramiliter kuvvet HDK'yi ordu bünyesine dahil etme süreci nedeniyle iki general anlaşmazlığa düşmüş, 2023'te yeniden iç savaş patlak vermişti. 

Yeniden başlayan çatışmaların başlarında Moskova, Dagalo'ya bağlı HDK'yi destekliyordu. 

Başkent Hartum'dan HDK güçlerinin atılmasındaysa Ukrayna rol oynamıştı. 

WSJ, Rusların desteğini yetersiz bulan HDK'nin Kiev'e yanaştığını ve bunun üzerine Moskova'nın da Burhan'a bağlı orduyla ittifak kurduğunu aktarıyor.

Amerikan gazetesinin haberinde İran, Mısır ve Türkiye'nin Sudan ordusuna drone sağladığı da öne sürüldü.

Tahran'dan gelen deniz üssü kurma önerisinin, ABD ve İsrail'in tepkisiyle karşılaşmaktan korkan Hartum yönetimi tarafından geçen sene reddedildiği bildirildi. 

Diğer yandan ABD ve BM, Birleşik Arap Emirlikleri'ni (BAE) HDK'yi silahlandırmakla suçluyor. BAE ise bu iddiaları reddediyor.

Independent Türkçe, WSJ, AP