Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Suriye’deki ‘güvenli bölgelerin’ genişletileceği yönündeki açıklamasının ardından ABD’den tepki geldi. Basında çıkan haberlerde, Türk silahlı kuvvetlerinin ve Suriye Ulusal Ordusu’nun olası hedefleri arasında, Ayn el-Arab (Kobani) Tel Rıfat, Ayn İsa ve Münbiç bölgelerinin olduğu ifade edildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, son kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada şunları söyledi:
"Güney sınırlarımız boyunca 30 kilometre derinliğinde güvenli bölgeler oluşturmak için başlattığımız çalışmaların eksik kalan kısımlarıyla ilgili yeni adımları da yakında atmaya başlıyoruz. Ülkemize ve güvenli bölgelerimize sık sık yapılan saldırıların, tacizlerin, tuzakların merkezi konumundaki alanlar harekat önceliğimizin başında yer almaktadır. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, istihbaratımız, emniyet güçlerimiz hazırlıklarını tamamlar tamamlamaz bu operasyonlar başlayacaktır."
ABD ile Türkiye 17 Ekim 2009’da,13 maddeden oluşan, ‘Kuzeydoğu Suriye'ye İlişkin’ bir anlaşma imzalamıştı. Bu anlaşmaya göre oluşturulacak ‘Güvenli Bölge’ Türk askerinin kontrolünde olacak ve YPG güçleri beş gün içinde güvenli bölgeden, yani Türk sınırlarına 30 kilometre mesafede yer alan alandan çekilecekti. Türk kaynakları YPG’nin anlaşmanın bu bendini halen uygulamadığına dikkat çekti.
ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Suriye'de güvenli bölgeler oluşturmak için adımlar atacağız' açıklamasından sonra ABD Dışişleri ve Ankara Büyükelçiliğinin, Türkiye'deki ilgili mercilerle temasa geçtiğini söyledi. Price önceki gün düzenlediği basın toplantısında, Suriye’nin kuzeydoğusuna yapılacak herhangi bir operasyonun, bölgedeki istikrarı zedeleyeceğini öne sürdü:
“Suriye'nin kuzeyinde artan olası askeri faaliyetlere ve özellikle buradaki sivil nüfus üzerindeki etkilerine ilişkin rapor ve tartışmalardan derin endişe duyuyoruz. Türkiye'nin güneydeki sınırlarına ilişkin güvenlik endişelerinin farkındayız. Ancak herhangi yeni bir operasyon bölgesel istikrarı daha da zayıflatır. ABD güçlerini ve DEAŞ’a karşı Uluslararası Koalisyon’un mücadelesini riske atar."
Ülkesinin Türkiye'den Suriye'nin kuzeydoğusundaki operasyonların durdurulması dahil Ekim 2019'da varılan anlaşmaya uymasını beklediğini kaydeden Price, "Gerginliğin artırılmasına karşıyız. Mevcut ateşkes hatlarının korunmasını destekliyoruz" dedi.
Ankara yönetiminden ABD’nin açıklamalarına dair herhangi bir resmi yorum yapılmadı. Şarku’l Avsat’a bilgi veren Türk kaynakları, Ekim 2019 anlaşmasında YPG güçlerinin ‘güvenli bölgelerden’ beş gün içinde çekilmesinin öngörüldüğünü ancak Kürt güçlerin bu maddeyi uygulamadığını, roket saldırılarını ve sızma girişimlerini sürdürdüğünü aktardı.
Suriye’den tepki
Suriye Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin yeni operasyon sinyaline tepki göstererek Birleşmiş Milletler’e mektup yazdı. Bakanlık, BM Genel Sekreterliği'ne ve Güvenlik Konseyi'ne mektup gönderdiklerini duyurarak, Türkiye'nin eylemlerini 'gayrı meşru' olarak nitelendirdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘güvenli bölgelere yönelik olası operasyon’ açıklaması, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya muhtemel üyeliğine itiraz etmesinin ardından geldi. Ankara hükümeti, İsveç ve Finlandiya’yı terör örgütü PKK ve YPG’ye destek vermekle suçluyor.
Gözlemciler, Erdoğan’ın sürpriz açıklamasının, Ankara’nın İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım hedefine yönelik desteğine ihtiyaç duyduğu bir zamanda, Batı’nın bu tür operasyonlara karşı çıkmayacağına olan inancını yansıttığını düşünüyor. Gözlemciler, ABD’nin DEAŞ’a karşı yürüttüğü operasyonlarda bölgedeki en önemli müttefiki olan YPG güçlerine yönelik bir TSK operasyonunun her zaman ihtimal dahilinde görüldüğünü aktardı. Her ne kadar 2019’dan bu yana YPG’nin kontrolünde olan bölgelerden Türk topraklarına doğrudan bir saldırı gerçekleşmemiş olsa da Ankara terörist olduğunu vurguladığı YPG’nin etkinliğini kırmak istiyor. ABD ve Rusya’nın Barış Pınarı Harekatı’nı bir anlaşmayla durdurmayı başarmış olsa da Türkiye’ye göre, meselenin can damarı olan, terör örgütü PKK’nın Suriye kolunun faaliyetleri konusu bir çözüme kavuşturulmuş değil.
Türkiye ile Rusya arasında da 22 Ekim 2019’da Suriye konusunda mutabakat muhtırası imzalanmıştı. Bu anlaşmanın maddelerine göre Tel Abyad ve Ras Al Ayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecek, Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacak, Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktı. Gözlemciler, Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliği meselesini, Suriye sınırında YPG militanlardan arınmış bir tampon bölge kurma yönünde uzun süredir devam eden meselede değerlendirmeye çalıştığını iddia ettiler.
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi üyesi gazeteci Aslı Aydıntaşbaş, Erdoğan’ın hamlesinin, Türkiye’nin NATO müttefiklerini test etmeye yönelik olduğunu savundu. Aydıntaşbaş değerlendirmesinde şu ifadeleri kullandı:
“'Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uluslararası meydan okumalarla başa çıkma tarzı, her zaman çıtayı yükseltmesine dayanıyor ve neredeyse her zaman NATO müttefiklerinin geri adım atmasını sağlıyor. Nitekim geçmişte Doğu Akdeniz’de ve Suriye’de işe yaradı.”.
Türk operasyonunun olası hedefleri
Yeni Şafak gazetesi çarşamba günkü haberinde, Milli Güvenlik Kurulu’ndan çıkacak karar sonrası Suriye'ye yeni operasyonun başlayacağını aktardı: ‘Suriye’nin kuzeyinde ‘güvenli bölge’ oluşturmak için 2016’dan itibaren dört büyük harekat düzenleyen Türkiye, beşinci harekatın da hazırlıklarını tamamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki akşam işaretini verdiği yeni harekatın muhtemel hedefleri halen PKK/YPG işgali altında bulunan Tel Rıfat, Ayn-El Arap, Ayn İsa ve Münbiç. Dört bölgenin de temizlenmesiyle Rasulayn’dan Afrin’e kadar tüm bölge terörden arındırılmış olacak. Harekatta en kritik önemli Tel Rıfat taşıyor. Terör örgütü PKK, Tel Rıfat’ı adeta üs olarak kullanıyor. Türkiye’nin terörden temizlediği Kasaba, Afrin, Azez, Cerablus bölgelerin yapılan saldırılar buradan planlanıyor. Yine bomba yüklü araç ve EYP’ler de buradan temin ediliyor.’
Suriye’nin kuzeyine yönelik askeri bir operasyon düzenlenmesi bugün toplanacak olan Milli Güvenlik Kurulu’nda belirlenecek. Reuters haber ajansına açıklamada bulunan YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, ‘Erdoğan’ın tehditlerini ciddiye aldıklarını, ABD, Rusya ve Uluslararası Koalisyon’un bölgeye yönelik verdikleri sözleri tutmaları gerektiğini söyledi. Uluslararası Koalisyon’un bölgedeki varlığının operasyonları engellemesi gerektiğini’ öne sürdü.
Uluslararası Kriz Grubu üyesi Darin Halife, “Cumhurbaşkanı Erdoğan Tel Rıfat’a yönelik bir operasyondan mı söz ediyor yoksa doğuda daha uzak bölgeleri de kapsayan bir operasyonu mu kastediyor bu açık değil. Tel Rıfat Ankara’nın istediğini sağlayacaktır. ABD’nin Tel Rıfat meselesiyle çok da ilgili olduğunu düşünmüyorum” dedi.
Bölgede asker bulunduran Rusya’nın, Türkiye’nin kontrolünde olan alanlara Tel Rıfat’tan silahlı saldırı yapılması konusunda Erdoğan’ın endişelerini gidermediğini belirten Halife, Erdoğan’ın uzun süredir bu bölgede kontrol sağlanması gerektiğini dillendirdiğini söyledi. Kaynaklar Kürt nüfusun yoğunlukta olduğu Ayn el-Arab'ın da (Kobani) muhtemel hedefler arasında olduğunu iddia etti. YPG Sözcüsü Nuri Mahmud, “Kobani teröre karşı savaşta küresel bir zaferi temsil ediyor. Güçlerimiz bölgeyi savunmak için ne gerekiyorsa yapacaktır” dedi.
Ancak Darin Halife, Türkiye'nin Kobani'yi hedef alma olasılığının düşük olduğunu vurguladığı açıklamasında şunları söyledi:
“Kobani’ye yönelik bir operasyon isteği olduğunu sanmıyorum, buradaki Kürt nüfusunun diğer bölgelere gitmesi durumunda dramatik demografik değişiklikler olacaktır ve bu konuda sert tepkiler gelecektir.”