Suriye’deki ‘üçlü cephe’ askeri gerilime sahne olur mu?

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında bulunan Binş bölgesinde anız yakan vatandaşlar (AFP)
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında bulunan Binş bölgesinde anız yakan vatandaşlar (AFP)
TT

Suriye’deki ‘üçlü cephe’ askeri gerilime sahne olur mu?

Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında bulunan Binş bölgesinde anız yakan vatandaşlar (AFP)
Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib kırsalında bulunan Binş bölgesinde anız yakan vatandaşlar (AFP)

Üç gösterge, Suriye’de birden fazla cephede askeri bir gerilim olasılığına işaret ediyor. Suriye'nin üç nüfuz alanındaki temas hatlarında iki yıldan uzun süredir devam eden istikrar, tarafların birbirlerine yeniden ateş açması nedeniyle tehdit altında. Bu tehdit yerel güçlerden değil, yurtdışından, özellikle Suriye'ye komşu ülkelerden geliyor.
Rusya’nın Ukrayna savaşı, Suriye’de şimdiden yeni hesapların yapılmasının önünü açtı. Moskova’nın askeri olarak savaş alanında, siyasi olarak yurtiçi ve yurtdışı alanında devam eden çatışmalarla meşgul olacağı inancı, bölge ülkeleri arasında “Rus boşluğunu doldurma” yarışını üç cephede tetikledi.
İlk cephe, Tahran’ın askeri, siyasi ve ekonomik çabalarını Suriye hükümetinin kontrol ettiği bölgelere yoğunlaştırması, anlaşmalar imzalaması ve Şam'a finansal kredi hattı açması nedeniyle İsrail ve İran arasında. Ayrıca İran Rus unsurlarının çekildiği veya çekilebileceği yerlere milislerini ve örgütlerini konuşlandırdı.
Aynı zamanda Tahran gözünü Hmeymim üssü tarafından desteklenen fakat son dönemde aylık maaşları düşen Suriyeli gruplara dikmiş durumda. İran ister karadan ister havadan olsun, eski ve yeni ikmal hatları üzerinden Suriyeli gruplara ve Hizbullah'a silah tedarik etmek için girişimlerini artırdı.
İran’ın bu adımı, Suriye'de Tel Aviv ile Tahran arasındaki ‘gizli savaş’ta yeni bir raunt başlattı. Çatışan taraflar arasında dengeli bir rol üstlenmeye çalışan Rusya, İsrail savaş uçaklarının 13 Nisan'da Suriye'ye düzenlediği hava saldırılarının ardından S-300 füze sistemini gündeme getirdi. Ancak Moskova’nın Tahran ve Tel Aviv arasında bugüne kadar sağlamayı başardığı denge bugün, özellikle iki taraf arasındaki yarışın kızışması ve “Rusların Ukrayna bataklığında boğulduğu” izleniminin güçlenmesi halinde kontrolden çıkma tehdidiyle karşı karşıya.
İkinci cephe Türkiye ile Kürtler arasında. İran ve İsrail arasındaki ‘gizli savaş’ yeni bir durum olmadığı gibi Türkiye'nin kendi güney sınırında ve Suriye'nin kuzeyindeki her türlü Kürt oluşumunun “uzvunu bedeninden ayırma” konusundaki ısrarlı çabaları da yeni bir şey değil.
Ankara 2016’nın sonlarında, Fırat Nehri'nin doğusu ve batısındaki Kürtler arasında bağlantıyı kesmek için ‘Fırat Kalkanı Bölgesi’nin kurulması karşılığında doğu Halep'ten vazgeçti. 2018 yılının başında Rusya'nın yeşil ışık yakmasıyla Kürtlerin Akdeniz'e girişini engellemek için Afrin'de Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattı. 2019 sonunda Başkan Donald Trump ile uzlaşmanın ardından ‘Barış Pınarı Bölgesi’ni kurarak Fırat'ın doğusunda Kürt oluşumunun birbiriyle bağlantısını kesti
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin sınır hattı boyunca 30 km derinliğinde bir ‘güvenli bölge’ kurmak ve Suriye'nin kuzeyindeki üç Türk yerleşim bölgesini birbirine bağlamak için birçok kez girişimde bulundu. Ancak ne ABD'den ne de Rusya'dan destek gördü. Görüşleri zaman zaman Washington veya Moskova'dan yapılan tehditlerle karşılaştı.
Bugün bir şey değişti. Ukrayna savaşı Türkiye’nin rolünü güçlendirdi. Ankara bir yandan Rusya'nın Batı izolasyonunu kırması için bir kapı diğer yandan NATO'nun İsveç ve Finlandiya'nın ittifaka üyeliklerini kabul etmesi için onayı alınması gereken bir müttefik rolü üstleniyor. Bunun üzerine Erdoğan, ‘güvenli bölge’yi doğrudan ve dolaylı pazarlıkların ve müzakerelerin yapıldığı masaya koydu, ordusunu ve Suriye’de desteklenen grupları harekete geçirdi.
İster Fırat'ın doğusunda ister Halep'in kuzeyinde, yeni bir Türk askeri harekatının başlaması halinde Suriye'nin doğusunda askeri hatlar değişecektir. Ayrıca İdlib ateşkesinin akıbeti tartışmaya açılabilir. Gelecek ay düzenlenecek NATO zirvesinden önce Türkiye’nin herhangi bir askeri harekat başlatması, Ankara ile Washington arasında siyasi sorunlara neden olabilir.
Üçüncü cephe ise Ürdün ve İranlı milisler arasında. Amman'ın siyasi, askeri, güvenlik ve ekonomi başta olmak üzere tüm düzeylerde Şam ile normalleşme konusunda en istekli taraflar arasında yer aldığına şüphe yok.
Ürdün, Rusya'nın misafir olduğu ve rejimin kalıcı olacağı şeklindeki yeni gerçekliğe ikna oldu. Ürdün normalleşmenin sınır ötesi uyuşturucu ve kaçakçılık operasyonlarını kolaylaştıracağını umuyordu.
Ürdün ayrıca Suriye’de tercihini İran değil, Rusya’dan yana yapmıştı.
“Ancak son haftalarda hesaplarda bir değişiklik oldu.”
Ürdünlü yetkililer bu sözü hem gizli hem açık bir biçimde kullanıyor. Zira Ürdünlü yetkililer arasında Suriye’nin güneyi ve Ürdün sınırlarındaki Rus askerlerinin geri çekileceği ve İran'ın boşalan bu yerlere ilerlemek için girişimde bulunacağı yönünde bir kanaat hakim.
Ürdün tarafının attığı yeni adımları bu kanaatin dışavurumu olarak okumak mümkün. Nitekim Ürdünlü yetkililer son günlerde kuzey sınırında ‘olası bir gerginlikten’ bahsederken, uyuşturucu kaçakçılığı girişimlerinin engellenmesini ve kaçakçılara karşı hemen ateş açılmasını içeren yeni ‘angajman kuralları’nın uygulanmasına ilişkin açıklamalar yaptı.
Ürdün ordusu sözcüsü Mustafa Al-Hiyari’nin devlet kanalına yaptığı şu açıklama manidardır:
“Bu sınırlarda bir savaşla karşı karşıyayız. Bir uyuşturucu savaşı. İran örgütleri… bu örgütler en tehlikelisi çünkü dış gündemlerle hareket ediyor ve Ürdün'ün ulusal güvenliğini hedef alıyorlar."
Ürdün ordusu daha önce Suriye topraklarındaki uyuşturucu ağlarına yönelik baskınlar düzenlemişti, ancak Şam’la gerilimi tırmandırmaktan kaçınmak için bunları kamuoyuna açıklamamıştı.
Bu açıdan Ürdün’den yapılan son açıklamalar, Amman’ın çatışmaya dahil olma hususunda yeni bir aşamaya girdiği ve El-Tanf'taki ABD üssünün Suriye-Ürdün-Irak sınırı üçgeninde oynayabileceği olası bir role işaret ediyor.



Irak ile Umman arasında çatışmaların yayılmasını durdurma anlaşması

Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
TT

Irak ile Umman arasında çatışmaların yayılmasını durdurma anlaşması

Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)
Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said, el-Husn Sarayı'nda Irak Başbakanı Muhammad Şiya es-Sudani'yi kabul etti (WAA)

Irak ve Umman, dün Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani'nin Maskat'a yaptığı ziyaret sırasında çeşitli alanlarda iş birliği için mutabakat zaptı imzaladı ve bölgede ‘çatışmanın yayılmasını durdurma’ gerekliliği konusunda anlaştı.

Irak Başbakanı Sudani, Umman’ın Salalah şehrindeki el-Husn Sarayı'nda Umman Sultanı Heysem bin Tarık es-Said ile bir araya geldi. Irak tarafından yapılan açıklamada, Başbakan Sudani’nin Irak'ın ikili ilişkileri güçlendirme arzusunu ve ‘bölgeye istikrar getirme çabalarına katkıda bulunma isteğini’ vurguladığı belirtildi.

Başbakan Sudani, naşkent Bağdat'tan Maskat'a gitmek üzere yola çıkmadan önce düzenlediği basın toplantısında hükümetin kurulduğu günden bu yana ikili ve çok taraflı ortaklıklar ve verimli diplomasi yoluyla kardeş ülkelerle ilişkileri güçlendirmeye çalıştığını söyledi.


Şam'ın Mezze bölgesinde bir güvenlik görevlisine yönelik patlama... ölüm ya da yaralanma olmadığı bildirildi

Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
TT

Şam'ın Mezze bölgesinde bir güvenlik görevlisine yönelik patlama... ölüm ya da yaralanma olmadığı bildirildi

Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)
Mazze bölgesinde patlayıcı cihazın infilak etmesinin ardından yapılan tarama (Suriye İçişleri Bakanlığı)

Suriye İçişleri Bakanlığı dün, başkent Şam'ın Mazze bölgesinde bir patlayıcı cihazın infilak ettiğini, patlamanın bir iç güvenlik personelini hedef aldığını ancak herhangi bir can kaybına yol açmadığını duyurdu.

İçişleri Bakanlığı'nın resmi Facebook sayfasında, Şam vilayetinin iç güvenlik komutanı Tuğgeneral Usame Muhammed Hair Atika olayla ilgili açıklamasında, "Mezze 86 Mahallesi'nde meydana gelen patlama, bir iç güvenlik görevlisini hedef alan patlayıcı bir cihazdan kaynaklandı. Birimlerimiz hemen müdahale ederek, bölgeyi kuşattı ve güvenliğini sağladı. Herhangi bir can kaybı yaşanmadı" ifadelerini kullandı.

Yetkili makamlar olayla ilgili soruşturma başlatılırken, saldırıyı henüz üstlenen olmadı.


Kassam Tugayları, İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonların genişletilmesinin rehineler üzerinde yaratacağı etkilere karşı uyardı

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
TT

Kassam Tugayları, İsrail'e Gazze'deki askeri operasyonların genişletilmesinin rehineler üzerinde yaratacağı etkilere karşı uyardı

Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)
Gazze Şeridi'nin orta kesimlerindeki el-Bureyc Mülteci Kampı’ndan bir kare (AFP)

Hamas Hareketi’nin askeri kanadı İzzettin el-Kassam Tugayları, İsrail'e, Gazze şehrinde askeri operasyonları genişletme kararının İsrail askerleri ve Hamas’ın elinde tutulan rehineler üzerinde olumsuz sonuçlar doğuracağı konusunda uyarıda bulundu.

Kassam Tugayları, Telegram üzerinden Arapça ve İbranice olarak yayınlanan kısa bir videoda, İsrail'in herhangi bir yeni tırmanışın bedelini ödeyeceği belirtilirken bunun hem askerlerin hem de rehinelerin acılarını uzatabileceğini kaydetti.

Videoda, bazı rehineler de yer aldı. Rehinelerden biri yüzünü elleriyle kapatarak ağlıyordu.

Kassam Tugayları, İsrail’i tehdit ederken İsrail ordusu, Gazze'ye yönelik hava ve topçu saldırılarının kapsamını genişletti ve bölge sakinlerinden güneye gitmelerini istedi.

İsrail, 48 rehineden yaklaşık 20'sinin hala Gazze Şeridi'nde hayatta olduğunu tahmin ediyor.

İsrail'in Gazze Şeridi’nde yürüttüğü büyük çaplı savaş, Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihinde İsrail'in güneyine ani bir saldırı düzenleyerek yaklaşık bin 200 kişiyi öldürmesi ve onlarca kişiyi esir almasından bu yana devam ediyor.

İsrail, Hamas’ın bu saldırısına Gazze Şeridi'nde geniş kapsamlı bir askeri operasyonla karşılık verdi. Gazze Şeridi’ndeki Sağlık Bakanlığı'nın verilerine göre İsrail’in o tarihten bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılar sonucunda şimdiye kadar 63 binden fazla Filistinli öldü, 160 binden fazlası yaralandı.