Suudi Arabistan’ın ağaçlandırılmasına hız verildi

Yeşil Suudi Arabistan Girişimi’nin uygulama planı Kasım ayında duyurulacak. Suudi Arabistan’ın bitki örtüsünü genişletmek için ağaçlandırma girişimlerini destekleme çağrıları yapılıyor

Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanı, dün Riyad'daki Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu’nun açılışı sırasında (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanı, dün Riyad'daki Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu’nun açılışı sırasında (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan’ın ağaçlandırılmasına hız verildi

Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanı, dün Riyad'daki Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu’nun açılışı sırasında (Şarku’l Avsat)
Suudi Arabistan Çevre, Su ve Tarım Bakanı, dün Riyad'daki Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu’nun açılışı sırasında (Şarku’l Avsat)

Çevre uzmanları, çölleşmenin neden olduğu zorluklara karşı mücadele kapsamında, sürdürülebilir ağaçlandırma projelerini ve bitki örtüsünün geliştirilmesini benimseyen çevre koruma ve geliştirme girişimlerinin desteklenmesi gerektiğini belirtiyor.
Yeşil Suudi Arabistan Araştırmaları Projesi İttifakı yönetimi, toprak, su, iklim değişikliği ve çölleşme alanlarında, dünya genelinde 60’dan fazla şirket ile bilimsel araştırma kuruluşunun ittifakına dayanan girişim için Kasım ayında, kapsamlı strateji ve uygulama planını duyurulacağını açıkladı.
Bu kapsamda Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da, Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın himayesinde Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu başlatıldı. Formun açılışı, Çevre, Su ve Tarım Bakanı aynı zamanda Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı olan Abdurrahman bin Abdulmuhsin el-Fadli tarafından yapıldı. 20 diyalog oturumdan oluşan foruma, 80 fuar katılımcısı ve 90 konuşmacı katıldı. Fuar ve foruma katılanlar, çabaların dağılmasının yanı sıra bitki alanında gelişme ve kapsamlı çevresel bakım çalışmalarında farklı deneyimlerin çatışmasına engel olmak için bölge ülkeleri arasındaki iş birliği seviyesinin artırılması, bu projelerden istenen etkinin sağlanması ve uygun bir çerçeveye oturtulması çağrısında bulundu.

İddialı girişim
Bakan Fadli “Suudi Arabistan, yerel ve bölgesel kapsamdaki bu tür iddialı girişimlerle, çevre koruma ve bitki örtüsünün geliştirilmesi konusunda Orta Doğu’da benzeri görülmemiş niteliksel bir gelişim gösteriyor. Bunun, çölleşmenin azaltılması, biyolojik çeşitliliğin artırılması, daha temiz ve sürdürülebilir bir gelecek sağlanması, insanların yaşam kalitesinin ve refahı arttılması açısından küresel olarak yansımaları da olacaktır” ifadelerini kullandı. 

Bu aşamanın zorlukları
Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi CEO’su Dr. Halid Abdulkadir ise yaptığı konuşmada, arazi müdahalesi ve biyoçeşitlilik kaybının büyük zorlukların yanı sıra ekonomi ve çevre üzerinde önemli bir yük oluşturduğunu vurguladı. Abdulkadir 10 milyar ağaç dikilmesinin çevresel, sosyal ve ekonomik düzeyde birçok fayda sağlayacağını, bunlardan en önemlisinin, Krallık’ın arazi bozulmasının ve çölleşmenin durdurulması olduğunu söyledi.
Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı Yardımcısı Dr. Usame Fakiha, Suudi Arabistan’ın, ağaçlandırma programlarını Krallığın tüm bölgelerinde uygulamak için çok büyük bir çaba sarf ettiğini söyledi. Fakiha bu bağlamda, yaklaşık 7,5 milyon ağaçla başlayan Yeşil Riyad Programı, Kral Selman Parkı ve ülkenin tüm şehirlerindeki bahçelerde ve parklarda 30 milyondan fazla ağaç dikilmesini hedefleyen, bölgeye insancıl bir karakter kazandırmayı amaçlayan Suudi Yeşil Şehirler Girişimi de dahil olmak şu anda uygulanmakta olan çeşitli program ve girişimlerin başlatıldığını belirtti.

Çevreci hareket
Yeşil Suudi Araştırmaları Projesi İttifakı Başkanı Mühendis Halid el-Osman, çevre konularının ele alınmasının coğrafi sınırları olmadığını zira zorlukları ele alma sürecinin, aynı bölgedeki karşılıklı çevresel etkiler sebebiyle ayrı tutulamayacağını söyledi. Osman, geniş bir bölgede yer alan Suudi Arabistan’ın, Yeşil Suudi Girişimi’nin çevresel ve iklimsel zorluklarla mücadelede bölgesel iş birliğini teşvik etme yaklaşımlarının bir parçası olarak, geniş kapsamlı ve entegrasyon adayalı çevre hareketini benimsemesi gerektiğini belirtti.
Osman, Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Yeşil Suudi Girişimi’nin Yeşil Orta Doğu Girişimi’nin temel taşı olduğunu bunun da Suudi Arabistan’ı bu alandaki çalışmalarda bir öncü olduğunu, aynı zamanda ağaçlandırma ve yeşil alanların bölgesel olarak genişletilmesinde sahip olduğu bilgi birikimini aktarması ve katkıda bulunması sebebiyle bir lider haline getirdiğini belirtti.

Uygulama stratejisi
Osman “Şirketlerden, bilim ve araştırma kuruluşlarından oluşan bir ittifak, Bitki Örtüsü Geliştirme Ulusal Merkezi ile iş birliği içinde, bilimsel temelleri, çevresel durumu, zorlukları, kaynakları ve imkanları anlamaya dayalı bir plan oluşturma ve bunları stratejik bir uygulama stratejisi çerçevesine yerleştirme görevini üstlendi. Bu, 60’tan fazla bilim insanının emeğiyle, iş ve yatırım fırsatlarının yanı sıra toprak, su, iklim değişikliği ve çölleşme seviyeleri konusunda, çevresel, sosyal ve ekonomik düzeylerde, durumu anlamak veri toplamak ve gerekli anketleri yapmak için yapıldı” ifadelerini kullandı.
Osman kapsamlı bir stratejik planların ve bu iddialı projeyi gerçekleştirmeye yönelik uygulama planı çalışmalarının, gerekli finansman programlarının, tüm devlet ve kar amacı gütmeyen kuruluşlara verilen rollerin, projede kullanılabilecek bilimsel araştırma, yenilik ve yeni teknoloji alanlarının belirlenmesi ile sonuçlanacağını belirtti. Ayrıca gerekli uygulama araçlarıyla birlikte bir yol haritasını oluşturulacağını ve kapsamlı plan çerçevesinde, bitki yetiştirme ve kapsamlı çevre bakımı imkanları konusunda çabaların ve çelişkili deneyimlerin dağıtılması yerine, uluslararası deneyimlerle karşılaştırmalı araştırmalar yapıldıktan sonra tamamlanması için çaba gösterileceğini belirtti.
Osman “Son aylarda çalışmalara başladık, planı bundan bir yıl sonra uygulamayı umuyoruz, araştırma projesinin ön sonuçları Kasım ayında açıklanacak. Uygulama araçları belirlenecek aynı zamanda su kaynakları, mahsullerin kalitesi, zamanlamaları ve yerlerine ilişkin tüm sorular cevaplanacak” ifadelerini sözlerine ekledi.

Bölgenin durumu
Suudi Arabistan Yerbilimleri Derneği Başkanı Prof. Dr. Abdullah el-Umeri, bölgenin kuraklık, çölleşme ve çeşitli çevre sorunlarından mustarip olduğunu ve bunun kurak ve yarı kurak bölgelerde, karbon salınımını ve küresel ısınmayı azaltmak için ağaçlandırma girişimlerini daha da önemli bir çalışma haline getirdiğini söyledi.
Prof. Dr. Abdullah el-Umeri Şarku’l Avsat’a verdiği röportajda, Suudi Arabistan’ın ve bölgedeki diğer ülkelerin, geniş alanları ve düşük yağış oranları göz önüne alındığında, bunlarla iddialı girişimler ve projelerle yüzleşeceğini, su kaynaklarının kıtlığı başta olmak üzere çeşitli sıkıntılara karşı mücadele edeceğini belirtti. Ayrıca Suudi Arabistan’ın, çeşitli girişimleri aracılığıyla Krallığın ihtiyaçlarını karşılamaya, zorluklarla mücadele etmeye, çabaları birleştirmeye ve çözümler üretmeye çalıştığını söyledi.
Prof. Dr. Umeri, Krallığın bitki örtüsünü geliştirmeye yönelik uzun vadeli planının, ağaçlandırma projelerinin rastgele olmadığı doğruladığını belirtti. Ayrıca, bölgesel tutumun önemli olduğunu ve Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu’na farklı ülkelerden yetkililerin katılımının, bu girişimlerin hedeflerine ulaşması, teşvik edilmesi, deneyim alışverişinde bulunulması ve işbirliklerinin güçlendirilmesi için gerekli olduğunu vurguladı.

Su kaynaklarının artırılması
El-Umeri, bu planların ana hedefinin su kaynaklarının arttırılması olduğuna ve başarı hedeflerinin büyük bir kısmının su kıtlığı sorununun çözülmesine dayandığına dikkat çekti. Yetkili Suudi Arabistan’ın bu konuda çaba sarf ettiğini ve suyu tuzdan arındırma teknolojilerine ilk yatırım yapan ülkelerden biri olduğunu, 30 yıldır suni göller ve bulut tohumlama konusunda çeşitli çalışmalar ve deneyler gerçekleştirdiğini belirtti. Ülkesinin ayrıca, açık alanlarda depolanan suyun yüksek sıcaklıklar ve artan buharlaşma seviyeleri sorunları ile karşılaşmasına rağmen, Suudi Arabistan’da 230’dan fazla barajın inşa edildiğini belirtti. Yetkili, Suudi Arabistan’ın suyun tükenmemesi, gelecek nesiller için su kaynaklarının güvence altına alınması, artan nüfus yoğunluğunun ihtiyaçlarının karşılanması ve kamu menfaatinin korunması için, su israfı sorunuyla mücadele etmeye devam ettiğini, zorlukların üstesinden gelmek için çalışmalar ve yenilikler benimsediğini, kanun koyma sürecini sıkılaştırdığını ve yenilenemeyen sular konusunda ödün vermediğini belirtti.

Anlaşmalar ve sözleşmeler
Bitki Örtüsü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Ulusal Merkezi dün Kral Abdülaziz Kraliyet Koruma Alanı Geliştirme Kurumu ile koruma alanına bir milyon ağaç dikmek için bir anlaşma imzaladı. Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu oturumunda imzalanan anlaşma, bir milyon ağaç dikme projesi de dahil olmak üzere belirli ağaçlandırma projelerinin başlatılması yoluyla, koruma alanındaki doğal bitki örtüsü alanlarını geliştirmek, genişletmek ve çeşitliliğini korumak için iş birliği ve entegrasyon sağlanmasını amaçlıyor.
İki taraf arasındaki iş birliği alanları, Kuzey ve Güney Hafas Bahçesi ile Nur Bahçesi’ni içeren koruma alanları içerisinde ağaçlandırma hedef noktalarının belirlenmesini, ayrıca arıtılmış su ile sulama kaynaklarının ve ağaçların ve çalıların yerel bitki türlerinin belirlenmesini kapsıyor.
Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi, Fuar ve Formun oturum aralarında, Suudi Arabistan Temel Endüstriler Kurumu (SABIC), Drone Teknoloji Ticaret Şirketi, Suudi Arabistan madencilik şirketi Maaden ve Sürdürülebilir Kırsal Tarım Kalkınma Programı ile çölleşme ile mücadele amacıyla üçer mutabakat zaptı imzaladı.
İş birliği alanları, bitki örtüsünün korunması, geliştirilmesi ve sürdürülebilirliği, ile ilgili bir dizi konuyu içeriyor. Bunlar arasında, çevreyi korumanın önemi konusunda farkındalığın arttırılması, Ulusal Bitki Örtüsünü Geliştirme ve Çölleşmeyle Mücadele Merkezi ile Maaden arasında 2040 yılına kadar 20 milyon ağaç dikme projesi gibi ağaçlandırma girişimlerinin ve projelerinin başlatılması yer alıyor. Aynı zamanda, Krallık ve çevresinde hedeflenen ağaçlandırma sahalarının, yerel bitki türlerinin ve sayılarının, her saha için uygun ekim dönemlerinin ve yenilenebilir su kaynaklarının  belirlenmesi, ağaçlandırmada dikkate alınacak teknik hususlar ve bilimsel tavsiyelerin hazırlanması, ağaçlandırma çalışmalarının teknik denetimine katkıda bulunulması,  bilimsel ve teknik araştırma ve çalışmalar yapılması, karşılıklı olarak bilimsel uzmanlık ve yetkinliklerin aktarılması ve Suudi Arabistan’daki bitki örtüsünün geliştirilmesinde ve çölleşmeye karşı mücadelede modern bilimsel tekniklerin ve araçların kullanılmasını da kapsıyor.

NEOM hedefi
NEOM projesinin CEO’su Mühendis Nazmi en-Nasr, projenin Krallık içinde 10 milyar ağaç dikmeyi hedefleyen Yeşil Suudi Girişimi kapsamında 100 milyon ağaç dikme taahhüdünü açıkladı. NEOM projesinin dünyada tamamen yenilenebilir enerji kaynakları olarak güneş ve rüzgar enerjisine dayanarak çalışan ilk bölge olacağını vurguladı. Nasr, Riyad’daki Uluslararası Ağaçlandırma Teknolojileri Fuarı ve Forumu açılış programına katıldığı sırada, NEOM’un Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı ile ortaklığının çok yol kat ettiğini, çok daha ileri gideceğini vurgularken, NEOM’un geleceği yaratma, gelişimini sürdürme ve geleceğe yönelik hedeflere ayak uydurma taahhüdüne dikkat çekti. Projenin fiili olarak 100 milyon ağaç dikimine başlayacağını belirtti.
Nasr, Belçika büyüklüğünde bir alanı kaplayan NEOM’un, birçok girişim ve bilimsel araştırma ışığında Çevre, Su ve Tarım Bakanlığı ile daimi çalışma ve koordinasyon sonucunda, doğayla tam uyum taahhüdü içerisinde yüzde 95 oranında doğal alana sahip olacağını, ayrıca 1,5 milyon hektar arazi ve doğal rezervin ve vahşi yaşam habitatlarının da bakımının yapılacağını belirtti.



ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

ABD ve Türkiye arasındaki LNG anlaşması, Rusya'yı nasıl etkileyecek?

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

ABD ve Türkiye arasında geçen ay imzalanan sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ve nükleer enerji anlaşmasının yankıları sürüyor. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na (BMGK) katılmak için geçen ay ABD'ye gitmiş, Beyaz Saray'da Başkan Donald Trump'la bir araya gelmişti. 

İki ülke arasında imzalanan Stratejik Sivil Nükleer İşbirliği Mutabakat Zaptı kapsamında hem sivil nükleer enerji hem de LNG sektöründe ortak çalışılmasına karar verilmişti. BOTAŞ, 20 yıl boyunca toplamda yaklaşık 70 milyar metreküp doğalgaz eşdeğeri LNG almak için Mercuria ve Woodside Energy ile anlaşma yapmıştı. 

Reuters'ın analizinde, Türkiye'nin bu anlaşmayla doğalgaz üretimini artırıp ABD'den LNG ithal ederek 2028 sonuna kadar doğalgaz ihtiyacının yarısından fazlasını karşılayabileceği yazılıyor. 

Trump, 25 Eylül'deki açıklamasında Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz satın almasını istemediğini belirtmişti. Analizde, Ankara yönetiminin bunu göz önünde bulundurarak enerji tedarikini çeşitlendirmeyi amaçladığı yorumu yapılıyor. Böylelikle Türkiye'nin "enerji güvenliğini artırabileceği ve bölgesel bir doğalgaz merkezine dönüşme hedefinde ilerleyebileceği" belirtiliyor. 

Analizde, Türkiye'nin ithal ettiği LNG'yi ve kendi ürettiği doğalgazı Avrupa'ya yeniden ihraç edeceği, Rusya ve İran'dan aldığı doğalgazı da yurtiçinde kullanacağı savunuluyor. 

Diğer yandan Türkiye-ABD anlaşmasının, Rusya ve İran'ın Avrupa enerji piyasasındaki payını olumsuz etkileyeceğine dikkat çekiliyor. Rusya, Türkiye'nin en büyük gaz tedarikçisi ancak pazar payı 20 yıl önce yüzde 60 iken, sözkonusu oran bu yılın ilk yarısında yüzde 37'ye geriledi. Rusya'nın 2022'de Ukrayna'yı işgal etmesinin ardından Avrupa ülkelerinin çoğu doğalgaz ithalatını büyük ölçüde sınırladı veya durdurdu. 

Türkiye'nin Rusya'yla yaptığı Mavi Akım ve TürkAkım boru hatları üzerinden yıllık 22 milyar metreküp doğalgaz tedariki sağlayan sözleşmeler sona ermek üzere. İran'la yapılan 10 milyar metreküplük sözleşme 2026 ortasında sonlanacak, Azerbaycan'la yapılan toplamda 9,5 milyar metreküplük iki anlaşmanın biri 2030, diğeriyse 2033'te bitecek. 

Paris merkezli düşünce kuruluşu Akdeniz Enerji ve İklim Örgütü'nden Sohbet Karbuz, Türkiye'nin bu sözleşmelerin bir kısmını uzatabileceğini ancak tedarik çeşitliliğini artırmak için daha esnek şartlar ve daha küçük hacimlerde anlaşma yapmak isteyeceğini söylüyor. 

Analizde, Türkiye'nin Rusya'dan doğalgaz tedarikini azaltmaya yönelik adımlar atmak durumunda kalacağına da dikkat çekiliyor. Moskova merkezli Enerji ve Finans Enstitüsü'nden Aleksey Belogoryev "BOTAŞ'ın teorik olarak iki ila üç yıl içinde Moskova'dan ithalatı durdurabileceğini" savunuyor ve ekliyor: 

Bu bir ihtimal ancak böyle bir şey yapmayacaklar çünkü Rus gazı fiyat açısından rekabetçi ve BOTAŞ'ın diğer tedarikçilere baskı yapmak için kullanabileceği bir fazlalık yaratıyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
TT

Savaş etkisi: Çin petrol depolarını büyütüyor

Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)
Çin petrole bağımlılığını farklı stratejilerle azaltmaya çalışıyor (Reuters)

Çin, Ukrayna savaşının etkisiyle petrol rezervi sahası inşaatlarını hızlandırdı.

Reuters'ın analizinde, Pekin yönetimine ait Sinopec ve CNOOC gibi petrol ve doğalgaz firmalarının, 2026'da 11 tesise en az 169 milyon varil depolama kapasitesi eklemeyi planladığı aktarılıyor.

Kimliklerinin paylaşılmaması şartıyla konuşan kaynaklara göre Çin, bunun 37 milyon varillik kısmının inşası halihazırda yapıldı. Yeni tesisler de tamamlandığında Çin'in iki haftalık net ham petrol ithalatının hepsinin tesislerde depolanabileceği belirtiliyor. Diğer yandan Pekin yönetiminin rezerv verilerini gizli tuttuğu ve gerçek rakamların değişebileceği ifade ediliyor. 

Dünyanın en büyük petrol ithalatçısı Çin, bu bağımlılığının yaratabileceği olası sorunlarla mücadele edebilmek için depolama kapasitesini artırmayı hedefliyor. 

Pekin yönetimi ayrıca yenilenebilir enerjide de hızlı atılımlar yapıyor. Benzin ve dizel talebi düşerken, genel petrol tüketiminin 2027'de zirveye ulaşması, daha sonra da düşüşe geçmesi öngörülüyor.

Çin ilk stratejik petrol rezerv tesisini 2006'da kurmuştu. Ancak analizde, Rusya-Ukrayna savaşının petrol piyasasında yarattığı dalgalanma ve Batı ülkelerinin Kremlin'in enerji sektörüne yaptırımları nedeniyle Pekin'in kendini güvenceye almak istediği yazılıyor.

Şi Cinping yönetiminin 2023 sonundan beri devlet destekli şirketlere petrol stoklama talimatı gönderdiğine de dikkat çekiliyor. 

Singapur merkezli emtia verisi şirketi Sparta Commodities'den analist June Goh, "Ham petrol ithalatına büyük ölçüde bağımlı olan Çin'in stok oluşturma stratejisiyle enerji güvenliğini garantiye almayı amaçladığını" belirtiyor. 

Bloomberg'ün analizinde de petrolünün yüzde 70'ini ithal eden Çin için stok ve rezerv kapasitesini geliştirmesinin "ulusal güvenlik meselesi" olduğuna dikkat çekiliyor. Özellikle Rusya ve İran'la ilgili jeopolitik gelişmelerin, bu ülkelerden yüksek miktarda petrol satın alan Pekin yönetimini doğrudan etkilediği ifade ediliyor.

Independent Türkçe, Reuters, Bloomberg


Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
TT

Altın, güvenli liman talebiyle ilk kez 3 bin 900 doları aştı

Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)
Londra'daki Hatton Garden Metals'deki kıymetli metal satıcılarında sergilenen altın külçeleri (Reuters)

Altın, bugün ilk kez ons başına 3 bin 900 doların üzerine çıktı. Bu yükseliş, zayıflayan yenin ardından oluşan güvenli liman talebi, ABD’de hükümetin kapanması ve FED’in faiz indirimlerine yönelik artan beklentilerin etkisiyle gerçekleşti. Spot altın, ons başına %1,1 artışla 3 bin 929,91 dolara yükseldi. ABD aralık vadeli altın işlemleri de %1,2 artışla bin 954,70 dolara yükseldi.

KCM Trade'de kıdemli piyasa analisti olan Tim Waterer, "Japonya'daki Liberal Demokrat Parti seçimlerinin ardından zayıflayan yen, yatırımcıların yöneldiği güvenli liman varlıklarının sayısını azalttı ve altın bundan faydalandı" dedi. "Devam eden ABD hükümetinin kapanması, ABD ekonomisi ve GSYİH üzerindeki potansiyel etkisi üzerinde hâlâ bir belirsizlik bulutunun asılı kaldığı anlamına geliyor."

Water, özellikle bu ay FED’in faiz indirimi beklentileri göz önüne alındığında, altının bu koşullar altında yatırımcılar için tercih edilen varlık olduğunu ifade etti.

Mali açıdan şahin bir isim olan Sanae Takaichi'nin iktidar partisinin başına geçmesi ve başbakan seçilmesinin ardından yen, ABD doları karşısında son beş ayın en büyük düşüşünü yaşadı.

Üst düzey bir Beyaz Saray yetkilisi dün yaptığı açıklamada, ABD Başkanı Donald Trump'ın Kongre Demokratlarıyla kısmi hükümet kapanışını sona erdirmek için yapılan müzakerelerin "sonuç vermediğine" karar vermesi halinde, Trump yönetiminin federal çalışanları toplu olarak işten çıkaracağını söyledi.

Altın, 2024'te %27'lik bir artışın ardından bu yıl şimdiye kadar %49 değer kazandı. Bu yükseliş, merkez bankalarının agresif alımları, altın destekli borsa yatırım fonlarına (ETF) olan talebin artması, doların zayıflaması ve artan ticaret ve jeopolitik gerilimler nedeniyle korunma arayışında olan bireysel yatırımcıların artan ilgisiyle desteklendi.

Bu yükseliş, Federal Rezerv'in faiz oranlarını çeyrek puan düşürmesinin ve yılın geri kalanında borçlanma maliyetlerini istikrarlı bir şekilde azaltacağını göstermesinin ardından geçen ay yeniden destek buldu.

CME Group'un FedWatch aracına göre, yatırımcılar hem ekim hem de aralık aylarında sırasıyla %95 ve %83 olasılıklarla 25 baz puanlık ek faiz indirimini fiyatlıyor.

Spot altının ons fiyatı ilk olarak mart ayında 3 bin doları, eylül ortasında ise 3 bin 700 doları aştı. Bu yükseliş, birçok aracı kurumun iyimser olmasına yol açtı.

Diğer piyasalarda, spot gümüş %1,2 artışla ons başına 48,53 dolara, platin %1,2 artışla 1.623,88 dolara ve paladyum %1,2 artışla 1.275,65 dolara yükseldi.