Berlin: İran ve Alman uyruklu DEAŞ üyesi kadına 3 yıl hapis cezası verildi

DEAŞ üyesi olmakla suçlanan bir kadın, geçtiğimiz ay Hamburg’daki Yüksek Bölge Mahkemesi’ndeki duruşmasının başlamasını beklerken avukatları Jacob Hösl (Solda) ve Johannes Pausch (Sağda) arasında dururken (AFP)
DEAŞ üyesi olmakla suçlanan bir kadın, geçtiğimiz ay Hamburg’daki Yüksek Bölge Mahkemesi’ndeki duruşmasının başlamasını beklerken avukatları Jacob Hösl (Solda) ve Johannes Pausch (Sağda) arasında dururken (AFP)
TT

Berlin: İran ve Alman uyruklu DEAŞ üyesi kadına 3 yıl hapis cezası verildi

DEAŞ üyesi olmakla suçlanan bir kadın, geçtiğimiz ay Hamburg’daki Yüksek Bölge Mahkemesi’ndeki duruşmasının başlamasını beklerken avukatları Jacob Hösl (Solda) ve Johannes Pausch (Sağda) arasında dururken (AFP)
DEAŞ üyesi olmakla suçlanan bir kadın, geçtiğimiz ay Hamburg’daki Yüksek Bölge Mahkemesi’ndeki duruşmasının başlamasını beklerken avukatları Jacob Hösl (Solda) ve Johannes Pausch (Sağda) arasında dururken (AFP)

Almanya’nın kuzeyinde yer alan Hamburg şehrindeki Yüksek Mahkeme önceki gün, Almanya’ya dönen DEAŞ’lı bir kadına, yurtdışında terör örgütü üyeliği de dahil olmak üzere çeşitli suçlamalar yöneltirken, üç yıl hapis cezasına çarptırdı.
Yüksek Mahkeme Sözcüsü, karar verilmeden önce, hem İran hem de Alman vatandaşlığına sahip olan zanlının suçlarını itiraf etmesi halinde, iki buçuk ila üç buçuk yıl arasında hapis cezası alabileceğini duyurdu. Sözcü, kararın henüz yürürlüğe girmemiş olması sebebiyle zanlının hala tutuklu yargılandığını da sözlerine ekledi.
38 yaşındaki kadın, 2014 yazında, ilk evliliğinden 3 yaşındaki kızı ve ikinci evliliğinden bir yaşındaki kızıyla birlikte Suriye’ye gitmişti, orada kocasıyla birlikte DEAŞ’a katıldı. Sanık, eşinin örgüt savaşçısı olduğunu ve örgütün kendilerine ödediği ücretlerden geçimlerini sağladıklarını söyledi.
Mahkeme yargıçları, sanığın, bakım ve görüşme hakkı olan babadan kızını tamamen uzak tuttuğunu düşünüyor.  Bunların yanı sıra sanığın kızının örgüte bağlı bir okulda eğitim gördüğünü ve büyüdüğünü söyleyen yargıçlar, bu durumu, kızına karşı ciddi bir mahrumiyet suçu aynı zamanda bakım ve eğitim yükümlülüğünün ihlal suçu olarak gördüklerini söyledi.
Sözcü, iki çocuk konusunda sanığın pişman olduğuna dayalı itirafının, ceza miktarını düşürdüğünü söyledi. Sanığın DEAŞ’ı reddettiğini ‘ikna edici’ bir şekilde açıkladığını da sözlerine ekledi.
Sözcü, mahkemenin kadının yaklaşık 4 yılını bir Kürt esir kampında zor koşullar altında geçirmiş olmasının da göz önünde bulundurulduğunu belirtti.
Aile, 2017 yılında örgüte ait bir bölgeden kaçtı ve Kürt güçleri tarafından tutuklandı. Ekim ayında Almanya’ya dönen kadın Alman polisi tarafından havalimanında gözaltına alındı.



Pakistan-Hindistan ateşkesinin perde arkasında neler yaşandı?

Hindistan-Pakistan sınırında ateşkese rağmen yer yer karşılıklı taciz atışları sürüyor (Reuters)
Hindistan-Pakistan sınırında ateşkese rağmen yer yer karşılıklı taciz atışları sürüyor (Reuters)
TT

Pakistan-Hindistan ateşkesinin perde arkasında neler yaşandı?

Hindistan-Pakistan sınırında ateşkese rağmen yer yer karşılıklı taciz atışları sürüyor (Reuters)
Hindistan-Pakistan sınırında ateşkese rağmen yer yer karşılıklı taciz atışları sürüyor (Reuters)

İhtilaflı Keşmir bölgesindeki saldırının ardından Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginlik, topyekun savaşa dönüşmeden durduruldu. 

Nükleer silahlara sahip iki ülke, 10 Mayıs'ta ABD'nin arabuluculuğunda ateşkes ilan etmişti.

Guardian, tüm dünyayı korkutan çatışmaların durdurulması için yürütülen ateşkes sürecinin perde arkasını yazdı. 

Kimliklerinin açıklanmaması şartıyla gazeteye konuşan Pakistanlı iki istihbarat yetkilisi, ABD Dışişleri Başkanı Marco Rubio’nun, Pakistan Kara Kuvvetleri Komutanı Asim Munir’le 10 Mayıs sabahı telefonla görüştüğünü söylüyor. 

Yetkililer, ABD arabuluculuğundaki ateşkes görüşmelerinin yaklaşık 8 saat sürdüğünü belirtiyor. 

Analizde, Trump’ın ilk başta devreye girmediği, Başkan Yardımcısı JD Vance’in de çatışmalarla ilgili “Bizim sorunumuz değil” dediği hatırlatılıyor. Ancak iki nükleer güç arasındaki gerginliğin topyekun savaşa dönüşme ihtimalinin Washington’ı korkuttuğu, Trump’ın da sonunda harekete geçmeye karar verdiği yazılıyor. 

ABD Başkanı’nın, 9 Mayıs’ta Rubio’ya Pakistan tarafıyla, Vance’e de Hindistan lideri Narendra Modi’yle görüşme talimatı verdiği aktarılıyor. 

Rubio’nun yalnızca Munir’le değil, Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif ve İstihbarat Genel Müdürü General Asım Malik’le de irtibata geçtiği ifade ediliyor.

Pakistanlı yetkililer, Washington’ın devreye girmesinden memnun olduklarını belirtiyor: 

ABD'nin müdahalesini memnuniyetle karşıladık. Savaş istemiyoruz ama bize dayatılırsa, o zaman yaptığımız gibi saldırganlıkla karşılık vermekten başka seçeneğimiz kalmıyor.

Haberde, ABD’nin yanı sıra Suudi Arabistan, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin taraflarla iletişime geçtiği, Birleşik Krallık’ın da diplomatik arka kanallar aracılığıyla baskı uyguladığı belirtiliyor.

İslamabad yönetimi, ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlandığını kamuoyuyla paylaşmasına rağmen Yeni Delhi, Washington’ın süreçteki rolüne dair bir açıklama yapmadı. Modi, ateşkesle ilgili konuşmasında teklifin Pakistan’dan geldiğini savunmuştu.

BBC’nin analizinde Hindistan’ın, Keşmir meselesinde üçüncü tarafların müdahalesine izin vermek istemediğine ve konunun bir tabu olarak görüldüğüne dikkat çekiyor. Dolayısıyla Trump’ın devreye girmesinin Modi yönetimini zor bir pozisyona soktuğuna işaret ediliyor. Yeni Delhi’nin bir yandan Washington’ın arabuluculuğunu istemediği, diğer yandan da Trump yönetimiyle iyi ilişkileri korumayı hedeflediği belirtiliyor.

Hindistan-Pakistan çatışmaları

Hindistan'ın idaresindeki Cammu Keşmir'in Pahalgam bölgesinde 22 Nisan'da düzenlenen saldırıda 26 turist öldürülmüş, olayı Pakistan'da yasaklı Leşker-i Tayyibe (LET) örgütünün uzantısı olan Direniş Cephesi (TRF) üstlenmişti. Keşmir Direnişi diye de bilinen radikal İslamcı örgütten yapılan açıklamada, bölgedeki "demografik değişime" karşı çıkıldığı belirtilmişti.

Bunun ardından Yeni Delhi yönetimi, saldırıyı düzenleyenlerin Pakistan'dan geldiği suçlamasında bulunmuş, İslamabad ise iddiaları reddetmişti.

Sonrasında Hindistan ordusunun 6 Mayıs'ta Pakistan'a ve İslamabad yönetimi kontrolündeki Azad Keşmir bölgesine düzenlediği füze saldırılarıyla gerginlik daha da büyümüştü.

Independent Türkçe, Guardian, BBC