İsrail ordusu: Hizbullah'ın 210 km menzilli füzeleri var

Kıbrıs'taki askeri tatbikatlara İsrail hava indirme kuvvetleri de katıldı. (AFP)
Kıbrıs'taki askeri tatbikatlara İsrail hava indirme kuvvetleri de katıldı. (AFP)
TT

İsrail ordusu: Hizbullah'ın 210 km menzilli füzeleri var

Kıbrıs'taki askeri tatbikatlara İsrail hava indirme kuvvetleri de katıldı. (AFP)
Kıbrıs'taki askeri tatbikatlara İsrail hava indirme kuvvetleri de katıldı. (AFP)

İsrail ordusu, Hizbullah'la savaşmak da dahil olmak üzere çok cepheli savaş senaryolarını simüle ettiği tatbikatları tamamladı. Tatbikatın hemen ardından Hizbullah’ın Tel Aviv yakınlarındaki bölgeleri bombalayabileceği füzelerle ilgili rapor yayınladı. Raporda, kuzey sınırına konuşlanmış askerlerin, ortak bölgeye yaklaşan bir Lübnanlı grubu uyarmak ve uzaklaştırmak için havaya ateş açtığı kaydedildi.
İsrail ordusu dün çok cepheli savaşları simüle ettikleri ‘Ateş Arabaları’ adlı askeri  tatbikatların sona ermesiyle birlikte yayınladığı raporda, Hizbullah’ın yanı sıra Suriye ve Lübnan'daki diğer İran destekli milisler, Gazze Şeridi'ndeki müttefikleri ve Batı Şeria'daki bir dizi silahlı operasyon ve İsrailli Arap vatandaşlarının gösterileri yer aldı.
Raporda özellikle Hizbullah'ın en yakın tehlike olarak görülen füze cephaneliğine ve bunun İsrail'deki iç cephe üzerindeki etkisine işaret edildi. İsrail istihbaratının tahminlerine göre 2006 yılındaki İkinci Lübnan Savaşı öncesinde Hizbullah’ın 15 bin füzesi vardı. Söz konusu dönemde Hizbullah, İsrail’e yaklaşık dört bin roket fırlatılırken bugün 26 bin fırlatma kapasitesine sahip 100 binde fazla füzenin olduğu düşünülüyor. Raporda, Hizbullah'ın füzelerinin çoğunun eski ve 20 kg patlayıcı başlık içeren 40 km menzile sahip Rus yapımı ‘Katyuşa’  füzeleriyle sınırlı olduğu kaydedildi. Hizbulllah İkinci Lübnan Savaşı öncesinde,çoğunluğunu İran’dan aldığı 7 bin ila 8 bin füzeye sahipti. Ancak bu füzelerin bir kısmı modernize edilerek tahribat kapasiteleri artırıldı.
Raporda, Hizbullah’ın sahip olduğu daha gelişmiş füzeler olduğu da belirtildi. Bunların arasında 43 km menzil ve 45 kilogram savaş başlığına Fecr-3’ün yanı sıra daha güçlü olduğu bilinen 75 km menzil ve 90 kg patlayıcı kapasitesine sahip Fecr-5 füzeleri de bulunuyor. Ayrıca Raid-2 ve Raid-3’ün yanı sıra Rus yapımı FROG-7 füzeleri de var. Bu füzeler İsrail derinliklerine ateş etme gücüne sahip. Raporda Hizbulah’ın 160 km menzil ile 600 kg patlayıcı kapasitesine  sahip Zilzal-1 ve en gelişmiş olarak kabul edilen 210 km menzil ve 600 kmlik benzer bir savaş kapasitesine sahip Zilzal-2 füzesi mevcut olduğu kaydedildi.
İsrail raporuna göre Hizbullah’ın füze cephaneliği, küresel konumlama sistemine (GPS) sahip, 250 ila 300 km menzilli bir İran kısa menzilli balistik füzesi Fetih-110’nu içeriyor. Bu füze aynı zamanda 500 kilograma kadar savaş başlığı taşıyabiliyor. Bu da menzilin Tel Aviv ve Tel Aviv’in ötesine ulaşabileceği anlamına geliyor.
Maarib gazetesi dün, Hizbullah’ın İsrail'in iç cephesine günde ortalama bin 500 roket atarak günde 300 sivil ve savaşçının ölümünü tehdit edebilecek bir sonraki savaşı planladığını iddia etti.
Yapılan değerlendirmeler İsrail ordusunun tatbikatlarının son bölümünü Güney Kıbrıs topraklarında gerçekleştirmesinin özellikle adadaki  muhalefette protesto dalgasına yol açabileceği yönünde. Güney Kıbrıs’ın ana muhalefet partisi Emekçi Halkın İlerici Partisi (AKEL), İsrail tatbikatlarını kendileri için ‘tehlikeli bir gelişme’ olarak nitelendirerek, “ülke toprakları ve şehirlerinin hiçbir ordunun eğitim sahasına dönüştürülemeyeceğini” vurguladı.
Güney Kıbrıs'ta yaşayan bir İsrail vatandaşı, Tel Aviv'deki Walla haber sitesine yaptığı açıklamada “İnsanlar burada  büyük beğeni toplayan dev bir komünist partinin (AKEL) olduğunu unutuyor” dedi.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nden yapılan açıklamada tatbikatların  Güney Kıbrıs Ulusal Muhafızları’nın savunma hazırlığını artırmayı amaçladığı  bildirildi. Tatbikatların, İsrail ordusunun İran'a karşı bir saldırıyı simüle ettiği yönünde yaptığı açıklamaların aksine, bölgedeki hiçbir ülkeye yönelik olmadığı kaydedildi.



Danimarka sularını insansız tekneler koruyacak

Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışabilen yelkenli drone’lar ortalama 100 gün kesintisiz faaliyet gösteriyor (AP)
Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışabilen yelkenli drone’lar ortalama 100 gün kesintisiz faaliyet gösteriyor (AP)
TT

Danimarka sularını insansız tekneler koruyacak

Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışabilen yelkenli drone’lar ortalama 100 gün kesintisiz faaliyet gösteriyor (AP)
Güneş ve rüzgar enerjisiyle çalışabilen yelkenli drone’lar ortalama 100 gün kesintisiz faaliyet gösteriyor (AP)

Danimarka, denizaltı kablolarını Rusya'ya karşı korumak için ABD yapımı yelkenli drone'lar kullanmaya başladı.

Danimarka, Rusya'nın hibrit saldırı tehdidine karşı denizaltı altyapısını korumak ve denetimi güçlendirmek için Baltık Denizi'ne özel drone’lar yerleştirdi. 

Kaliforniya merkezli Saildrone merkezinin ürettiği yelkenli drone’lar, 10 metre uzunluğa sahip. Yapay zeka destekli yazılımlar, sensörler, kameralar ve radarlarla donatılmış bu insansız tekneler, denizcilik faaliyetleriyle ilgili veri topluyor. 

Önceden ABD donanmasıyla da ortak çalışmış olan şirket, Danimarka’yla yapılan sözleşmeyle ilk kez Avrupa sularında faaliyet gösteriyor. 

Şirketin CEO’su Richard Jenkins, “Saildrone'un amacı, daha önce gözümüzün ve kulağımızın ulaşamadığı yerlere erişim sağlamak” diyor.

Baltık ülkeleri, Rusya'nın “gölge filosuyla” denizaltı kablolarına yönelik sabotajlar düzenlediğini öne sürüyor. Sözkonusu gemiler, Çin ve Hindistan'a ham petrol taşıyarak yaptırımları atlatmak için kullanılan eski tankerlerden oluşuyor. Yelkenli drone’ların özellikle bu gemilerin hareketlerini takip edeceği belirtiliyor. 

Guardian’ın aktardığına göre Danimarka ordusu, deniz gözetleme ve istihbarat toplama kapasitesini geliştirmek için Baltık Denizi'nde 4 adet insansız tekneyi test etmeye başladı. 

Diğer yandan Danimarka’yla ABD’li şirket arasındaki drone anlaşması ülkede tepki çekti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Grönland’ı topraklarına katma tehditleri nedeniyle Washington ve Kopenhag arasında gerginlik yaşanmıştı.

Danimarkalı yazılım mühendisi David Heinemeier Hansson, ABD’nin veri kaçırabileceğini savunarak şunları söylüyor: 

Amerikan şirketlerinin sorunu, Amerikan yasalarına, Amerikan kararnamelerine ve Amerikan Başkanı’na uymak zorunda olmalarıdır. Başkan istediği zaman veri talep edebilir ve istediği zaman bir hesabı kapatabilir.

Danimarka Siber Güvenlik Konseyi Başkanı Jacob Herbst de “Karşı karşıya olduğumuz uluslararası durum göz önüne alındığında, bu alanda Amerikan tedarikçileri seçerken çok dikkatli düşünmek gerekiyor” ifadelerini kullanıyor. 

Firmanın CEO’su Jenkins ise veri toplanmayacağını ve dataların güvenli şifreleme sistemleriyle korunacağını savunuyor.

Independent Türkçe, Guardian, AP