Filistin Devlet Başkanlığı: Mescid-i Aksa’ya yapılan günlük baskınlar ziyaret değil, işgale dönüştü

Mescid-i Aksa’nın avlusundaki ultra Ortodoks Yahudi grupları (AFP-Arşiv)
Mescid-i Aksa’nın avlusundaki ultra Ortodoks Yahudi grupları (AFP-Arşiv)
TT

Filistin Devlet Başkanlığı: Mescid-i Aksa’ya yapılan günlük baskınlar ziyaret değil, işgale dönüştü

Mescid-i Aksa’nın avlusundaki ultra Ortodoks Yahudi grupları (AFP-Arşiv)
Mescid-i Aksa’nın avlusundaki ultra Ortodoks Yahudi grupları (AFP-Arşiv)

Filistin Devlet Başkanlığı Sözcüsü Nebil Ebu Rudeyne, radikal Yahudilerin Mescid-i Aksa ve avlularına her gün yaptığı baskınların bir ziyaret değil, işgal haline geldiğini dile getirerek, bu eylemlerin kınandığını bildirdi.
Filistin resmi haber ajansı WAFA’ya göre, Sözcü Mescid-i Aksa’daki hukuki ve tarihi statükonun korunmasının önemini vurguladı.
Ebu Rudeyne, bu işgalin devam etmesinin çatışmayı ciddi sonuçlar doğuracak bir din savaşına dönüştüreceği konusunda uyarıda bulundu.
İsrail’in Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar ile Yahudiler arasında zamansal ve mekansal olarak bölünmesi için tarihi ve yasal statükoyu değiştirme girişimlerinin reddedildiğini söyleyen Ebu Rudeyne, bu eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğunu söyledi.
Sözcü, ABD yönetimini sorumluluklarını üstlenmeye ve İsrail’i çok geç olmadan Mescid-i Aksa’ya yönelik gerginlik ve saldırıyı durdurmaya zorlama çağrısında bulundu.
Ebu Rudeyne, “Uluslararası çifte standartların devam etmesi ve Birleşmiş Milletler (BM) kararlarının göz ardı edilmesi, İsrail’in suçları ve uluslararası hukuku bariz ihlalleri için bir koruma haline geldi. Bu, işgalci devleti suçlarında ısrar etmeye teşvik ediyor” dedi.
Filistin Başbakanı Muhammed Iştiyye ise, Ramallah’ta düzenlenen haftalık kabine toplantısından önce yaptığı açıklamada, “İsrail ihlallerinden sorumlu tutulsaydı ve bunu sona erdirmek için uluslararası bir irade olsaydı, bu işgal devam etmeyecekti. Bu suskunluk, bu kayıtsızlık, bu cezasızlığın bedelini kanımızla, toprağımızla, bugünümüzle ve geleceğimizle çok ağır ödedik ve ödüyoruz” diye konuştu.
Başbakan, uluslararası toplumu, Filistin konusunda yürüttüğü çifte standart politikasına son vermeye ve işgalci gücü, ihlalleri, suçları ve uluslararası hukuku alenen ihlallerinden dolayı durdurmak ve cezalandırmak için gerekli adımları atmaya çağırdı.
Iştiyye, çocuk haklarıyla ilgilenen kuruluşları da, işgalci askerlerin öldürmesi, gözaltına alması, korkutması ve özgürlüklerini ihlal etmesine karşı onları savunma ve korumaya çağırdı.



İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)
TT

İsrail Savunma Bakanı Katz: Suriye’deki silahlı gruplar Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşünüyor

Golan Tepeleri (Reuters)
Golan Tepeleri (Reuters)

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, Knesset Dışişleri ve Savunma Komitesi toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye’deki bazı silahlı grupların Golan Tepeleri’ni ele geçirmeyi düşündüğünü söyledi. Şarku’l Avsat’ın Times of Israel’den aktardığına göre Katz, İsrail’in Şam ile güvenlik anlaşması ya da normalleşme yolunda olmadığını belirterek, Suriye ordusu ya da ülkedeki farklı milislerin İsrail yerleşimlerine saldırma veya Suriye’deki Dürzi toplumunu yeniden tehdit etme ihtimaline karşı hazırlık yapıldığını ifade etti.

Katz, Husilerin de Golan Tepeleri’ne yönelik olası bir kara harekâtını değerlendirdiğini söyledi.

Öte yandan, İsrail güçleri Aralık 2024’te Beşşar Esad rejiminin çöküşünün ardından Suriye’nin güneyinde dokuz noktada konuşlandı. Bu noktaların büyük bölümü, iki ülke arasındaki sınırda Birleşmiş Milletler tarafından izlenen tampon bölgede yer alırken, konuşlanma alanları arasında Cebel Hermon’un (Şeyh Dağı) Suriye tarafındaki iki nokta da bulunuyor.

İsrail, bu birliklerin İsrail yerleşimlerini korumak ve düşman unsurların eline geçtiğinde tehdit oluşturabilecek silahları güvence altına almak amacıyla Suriye topraklarında yaklaşık 15 kilometre derinliğe kadar faaliyet yürüttüğünü açıkladı. Bu potansiyel tehdit unsurları arasında Lübnan Hizbullahı ile İran destekli diğer milis gruplar da yer alıyor.

Suriye’nin güneybatısında bulunan Golan Tepeleri, başkent Şam’ın yaklaşık 60 kilometre batısında yer alıyor ve toplamda 1.860 kilometrekarelik bir alanı kaplıyor. İsrail, Haziran 1967 Savaşı sırasında bölgenin yaklaşık 1.250 kilometrekarelik kısmını işgal etmiş, 1981’de ise fiilen ilhak etmişti. Ancak bu ilhak, bölgeyi hâlen işgal altındaki Suriye toprağı olarak kabul eden Birleşmiş Milletler tarafından tanınmıyor.


BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
TT

BM: İsrail–Hizbullah ateşkesi kırılgan, belirsizlik devam ediyor

İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)
İsrail askerleri, Güney Lübnan'daki Mays el-Cebel köyünde yıkılmış evler arasında hareket ediyor (EPA)

Birleşmiş Milletler’in Lübnan Özel Koordinatörü Jeanine Hennis-Plasschaert, Perşembe günü yaptığı açıklamada, hükümetin aldığı önemli kararlar ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri’nin güçlendirilmiş varlığına rağmen ülkenin güneyindeki belirsizlik ortamının devam ettiğini belirtti. Hennis-Plasschaert, bu iki unsurun “normalleşme yolunda temel bir zemin oluşturduğunu” söyledi.

Hennis-Plasschaert, “Birçok Lübnanlı için çatışma düşük yoğunlukla da olsa sürüyor. Mevcut durum devam ettiği sürece, düşmanlıkların yeniden tırmanma ihtimali ortadan kalkmış değil” ifadelerini kullandı.

BM yetkilisi, mevcut fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Diyalog ve müzakereler tüm sorunları çözemeyebilir; ancak taraflar arasında karşılıklı anlayışın oluşmasına katkı sağlar ve en önemlisi, istenen güvenlik ve istikrara giden yolu açar” dedi.

İsrail ile Hizbullah arasında geçen yıl Kasım ayında, Gazze’deki savaşın yol açtığı bir yılı aşkın karşılıklı bombardımanın ardından ABD arabuluculuğunda ateşkes sağlanmıştı. Ancak İsrail, anlaşmaya rağmen Güney Lübnan’daki bazı noktalarda varlığını sürdürürken, ülkenin güneyi ve doğusuna yönelik saldırılarına devam ediyor.


Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
TT

Irak’ta Koordinasyon Çerçevesi güçleri, başbakanlık için dokuz aday arasından hem yurtiçi hem de yurtdışından kabul gören kişiyi seçeceklerini açıkladı

Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)
Koordinasyon Çerçevesi güçleri liderleri kendilerini ‘en büyük blok’ ilan ettiler (Facebook)

Irak parlamentosunda şu anda ‘en büyük blok’ konumundaki (Şii) Koordinasyon Çerçevesi güçleri, dokuz aday arasından yeni bir başbakan seçmeye hazırlanıyor.

Şii ittifakının genel sekreteri Abbas Radi dün yaptığı açıklamada, adayın Irak’ta kabul görmesi, uluslararası gerekliliklerle başa çıkma becerisine sahip olması ve devlet kaynaklarını partizan amaçlarla kullanmayacağına dair taahhütte bulunması gerektiğini vurguladı. Radi, güvenlik ve ekonomi alanlarında başbakanın görevlerine ilişkin ayrıntılı bir programın, gelecek hükümetin bir parçası olabilecek bir ekip tarafından hazırlanmasının ardından, en olası adayın özelliklerini belirleyecek bir toplantının yapılacağını da sözlerine ekledi.

Koordinasyon Çerçevesi, siyasi normlara uygun olarak cumhurbaşkanlığı, başbakanlık ve meclis başkanlığı makamlarına getirilecek isimlere karar vermek için Kürt ve Sünni güçlerle müzakereler yürütürken, adayları değerlendiren önde gelen siyasi şahsiyetlerden oluşan bir komisyon aracılığıyla faaliyet gösteriyor.

Radi, rekabetin tanınmış önde gelen isimler arasında yaşandığını söyledi.

Radi, Şarku’l Avsat’ın Koordinasyon Çerçevesi güçlerinin yeni gündeminin bir parçası olarak milis grupların silahları sorununu ele almayı düşünüp düşünmediğine ilişkin sorusuna verdiği yanıtta, “Hükümet programı, yeni başbakan tarafından uygulanacak güvenlik reformlarını içerecek” ifadelerini kullandı.