Cezayir: Tebbun’un ikinci dönem adaylığı tartışma yarattı

Cezayir Cumhurbaşkanı Tebbun’un ikinci dönem için aday olmaya yönelik olası isteği kamuoyunda tartışmalara yol açtı

Cumhurbaşkanı’nın toplumsal birlik çabaları çerçevesinde, taraflarla yaptığı görüşmelerin bir kare (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı’nın toplumsal birlik çabaları çerçevesinde, taraflarla yaptığı görüşmelerin bir kare (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
TT

Cezayir: Tebbun’un ikinci dönem adaylığı tartışma yarattı

Cumhurbaşkanı’nın toplumsal birlik çabaları çerçevesinde, taraflarla yaptığı görüşmelerin bir kare (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)
Cumhurbaşkanı’nın toplumsal birlik çabaları çerçevesinde, taraflarla yaptığı görüşmelerin bir kare (Cezayir Cumhurbaşkanlığı)

Cezayir resmi haber ajansı APS’nin bir ay içinde yayınladığı iki haber analizi, ‘Cumhurbaşkanı Tebbun’un ikinci dönem için aday olmaya yönelik olası isteği’ hakkında tartışmalara yol açtı. Gözlemciler, Cumhurbaşkanı’nın 2019 sonlarına doğru iktidara gelmesinden bu yana yürüttüğü politika ve eylemlerin sonuçlarını içeren söz konusu iki haberin, 2024 için planlanan cumhurbaşkanlığı seçimleri için seçim kampanyasına erken bir başlangıç ​​olarak değerlendirdi.
Şarku’l Avsat’ın APS’den aktardığı haber analizinde “Afrika, Orta Doğu, Kuzey Afrika bölgeleri ve Akdeniz Havzası, Abdulmecid Tebbun’un Cezayir Cumhurbaşkanı olarak seçilmesinden bu yana, nefes alacak yeni alan buldu” ifadelerine yer verdi. Analizde “İktidara geldiği sırada, ülke içinde ve dışında kendisini nelerin beklediğinin tamamen farkındaydı, öyle ki ülkenin sözden çok eyleme ihtiyacı vardı. Cumhurbaşkanı yönetim uygulamasını değiştirmek ve bocalayan bir demokratik modeli yeniden gözden geçirmek ve aynı zamanda pasif bir diplomatik duruma yeniden hayat vermek amacıyla, kurumsal, ekonomik ve politik çalıştaylar başlatma konusunda zaman kaybetmedi” ifadeleri vurgulandı.
APS “Cumhurbaşkanı Tebbun son derece kısa bir zaman içerisinde, Cezayir’i uluslararası arenaya geri döndürmeyi başardı ve böylece forumlardaki yerini geri aldı. Onun liderliğinde Cezayir, tüm bölgesel ve uluslararası gündem konularındaki varlığıyla uluslararası oyunun kalbinde kalmaya çalışıyor” ifadelerine yer verirken, “Cezayir tüm alanlarda ilerleyen bir hal aldı. Şimdi de, son derece çalkantılı olan mevcut koşullarda kapsayıcı olmayı hedefleyen ve Kasım ayının başında yapılması beklenen, Arap ülkeleri arasında önemli bir zirve düzenlemeye hazırlanıyor. Yeni dünya düzeninin ortaya çıkmasıyla birlikte Cumhurbaşkanı Tebbun, Bağlantısızlar Hareketi’ni yeniden canlandırılması için mevkidaşlarına referans oldu. Cezayir, Cumhurbaşkanı’nın istikrarlı ve sarsılmaz duruşu sayesinde, vazgeçilmez bir faktör ve ışık saçan bir merkez haline geldi” ifadelerine yer verdi.
Siyasi meselelerin gözlemcileri, bu makalede, Tebbun’un ikinci dönemi kazanmasını teşvik eden bir kampanya başlatmaya hazırlanmayı amaçlayan politikaları için bir propaganda hitabı olarak değerlendirdiler.
Mayıs ayının başlarında APS, Cumhurbaşkanı Tebbun’un “yeni bir Cezayir’i isteyen tüm Cezayirliler tarafından seçildiğini” belirten benzer bir makale yayınladı ve “Tebbun birleştirici bir cumhurbaşkanı, zira seçim kampanyası aracılığıyla, ülke tarihindeki ilk demokratik müzakereyi oluşturacak, gençlik ile toplumu bir araya getirmeyi başardı” ifadelerine yer verdi. Haberde “Cumhurbaşkanı’nı uzattığı el, kırmızı çizgileri geçenler ve vatanlarına sırt çevirenler dışında herkese uzanıyor” ifadeleri kullanılırken, yurtiçinde ve yurtdışındaki muhalefet aktivistleri ve terör suçlamasıyla yargılananları ima ediyor.
Ajans, cumhurbaşkanı ile ilgili olarak “Ayrımcılığın savunucusu değil, bunun tam tersi. Kendini marjinalleşmiş hissedenlerin, yeni Cezayir’in yeni bir sayfa açmak için onlara kollarını açtığını bilmesi gerekiyor. Dışlama kelimesi, geçmişte anlaşamayan kişileri ve tarafları birleştirmek için tüm bilgeliğini seferber eden Cumhurbaşkanı’nın sözlüğünde yer almıyor. Kahraman ve tüm çeşitliliği ile birleşmiş halkıyla Cezayir, bağımsızlığının 60’ıncı yıldönümünü birlikte kutlamak için tüm halkına ihtiyaç duyuyor” ifadelerine yer verdi.
Haberde tartışılan ‘uzlaşma çabası’, gözlemciler tarafından 2024’te yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kazanmak isteyen cumhurbaşkanının siyasi bir proje olarak değerlendirildi. Ajans, bu çabayı, halk hareketinin yüzlerce muhalif üyesini 5 Temmuz’da 60’ıncı bağımsızlık günü vesilesiyle serbest bırakma isteği olarak açıkladı.
Eski Cumhurbaşkanı Abdulaziz Buteflika 2004’te ikinci dönem için aday olmadan önce medya aracılığıyla büyük bir propaganda başlattı. Söz konusu propaganda, terörü durdurma karşılığında İslami militanların topluma geri dönmesini sağlayan “ulusal uzlaşma politikası”ydı. Buteflika birinci döneme (1999) seçilmesinden birkaç ay sonra, binlerce militanın silah cephelerinden ayrılmasını sağlayan “sivil uyum politikası” ile İslami Kurtuluş Cephesi (FIS) ile uzlaşmaya çalışmıştı .



Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
TT

Suriye’nin işgal altındaki Golan Tepeleri’nde artık bir tampon bölge yok

Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)
Stratejik öneme sahip Şeyh Dağı'nın zirvesindeki İsrail askerleri (Reuters)

Halil Musa

İsrail ordusu, ‘ileri savunma cephesi’ kurmak amacıyla Suriye'nin işgal altındaki toprakları Golan Tepeleri’ndeki tampon bölgede askeri üsler kurmaya devam ediyor. Bu üsler, tampon bölgenin ötesine geçerek Golan Tepeleri’nin doğusundaki Suriye topraklarının derinliklerindeki köylere kadar ilerliyor.

Söz konusu askeri üsler, Şeyh Dağı'nın (Hermon Dağı) kuzeyinden batıya doğru Dera'nın batı kırsalındaki Yermuk Havzası’na kadar uzanan Suriye-Ürdün-İsrail sınır üçgeninde yer alıyor.

İsrail'in 8 Aralık 2024 tarihinden bu yana Suriye’de işgal ettiği toprakların yüzölçümü 500 kilometrekareyi aşarak Golan Tepeleri’nin yarısı kadar bir alana ulaştı.

En büyük ve stratejik açıdan en önemli üs, deniz seviyesinden 2 bin 814 metre yüksekliğindeki Şeyh Dağı'nın zirvesinde yer almakta ve başkent Şam’a, Lübnan'ın Bekaa Vadisi’ne ve İsrail’in kuzeyine hâkim bir konumda.

İsrail ordusu, bu üssü Suriye ordusunun geçen yılın sonunda Esed Beşşar rejiminin düşüşüyle birlikte çekilmeden önce kullandığı yerlerde kurdu.

Üs, 1974 yılında İsrail ile Suriye arasında imzalanan Ayrışma Anlaşması ile kurulan tampon bölgenin dışında yer alıyor.

Her sabah Şam'da

Birkaç ay önce üssü ziyaret eden İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, “Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şara’nın her sabah Şam'daki başkanlık sarayında gözlerini açtığında İsrail Savunma Ordusu'nun onu Şeyh Dağı'nın tepesinden izlediğini ve bizim burada, Suriye’nin güneyindeki tüm güvenlik bölgesinde Golan Tepeleri ve Celile halkını onun tehditlerinden korumak için bulunduğumuzu hatırlayacak” ifadelerini kullandı.

İsrail’in söz konusu askeri üslerinde, İsrail ordusunun üç tugayı konuşlu. Bu tugaylar 210. Bölgesel Bashan Tümeni'ne bağlı. İsrail, Şeyh Dağı'nın eteklerinden Dera’nın batı kırsalındaki Hamma bölgesine (Yermuk Nehri havzası) kadar uzanan 70 kilometre uzunluğundaki tampon bölge boyunca 10'dan fazla askeri üs kurdu.

Üsler, Cibata el-Haşeb, el-Hamidiye, Kuneytra, Kahtaniye, Tel Kuna, Tel el-Ahmer eş-Şarki ve Tel el-Ahmer el-Garbi köylerine kuruldu.

jı8uk

İndependent Arabia’ya konuşan kaynaklar, İsrail ordusunun şu anda Kenitra kırsalındaki Kudna kasabası yakınlarındaki Tel Ahmer’in doğusunda bir askeri üs inşa ettiğini ve bu üssün Tel Ahmer'in batısındaki başka bir askeri üsse ekleneceğini söyledi.

İsrail ordusu, bu askeri üslerin yakınlarındaki evleri yıkıyor. Son haftalarda, Kuneytra kırsalında yer alan Hamidiye köyünde 16 evi yıktı.

İsrail ordusu, Dera’nın batı kırsalında güvenlik ve askeri operasyonlar yürütmek üzere Mariye beldesi yakınlarında bir askeri üs kurdu.

İsrail, bu üsleri kurarak ordusunun bölge üzerindeki kontrolünü güçlendirmeyi ve iki taraf arasındaki ‘çatışmayı önleme anlaşmasına’ aykırı olarak Suriye'nin güneyinde yeni bir gerçeklik oluşturmayı hedefliyor.

Birleşmiş Milletler Ateşkes Gözlem Gücü (UNDOF), Kuneytra’daki başlıca karargahı ve Nebe el-Fevvar köyündeki başka bir karargahı ile Şeyh Dağı eteklerindeki diğer karargahları aracılığıyla tampon bölgede çalışmalarını sürdürüyor.

Dişleri olmayan bir ülke Suriye

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre Suriye’nin Golan Tepeleri’nde kontrol ettiği bölge, bin 800 kilometre karelik yüzölçümüyle Suriye'nin yüzölçümünün yaklaşık yüzde birini oluşturuyor. İsrail 1967 yılında Golan Tepeleri’nin bin 160 kilometre karelik kısmını ele geçirmişti. Son aylarda ise kontrolünü 500 kilometre karelik bir alana daha genişletti.

İsrail ordusu bu üsler aracılığıyla kuzeyde Şeyh Dağı'ndan güneyde sınır üçgenine kadar uzanan onlarca Suriye köyüne baskınlar ve aramalar düzenleyerek, ‘terörizmin altyapı tesisleri’ olarak adlandırdığı yerleri hedef alıyor ve ‘kuzey cephesinden gelebilecek tehditleri önlemek’ için askeri faaliyetlerde bulunuyor.

İsrail ordusu, birkaç gün önce ‘Suriye'nin güneybatısındaki Ummu el-Lahs ve Ayn el-Bustali bölgelerinde İran'a bağlı dört silahlı kişiyi’ tutukladığını duyurdu.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada, ‘İsrail'in kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamak için tampon bölgede ve ona yakın birkaç ek noktada faaliyet gösterildiği’ belirtilirken nerelerde konuşlandığına değinmekten kaçındı.

Suriyeli kaynaklara göre İsrail ordusu birkaç hafta önce bu köylerde, özellikle de Yermuk Havzası'nda bulunan Dera ilinin batı kırsalında ve Kuneytra kırsalında nüfus ve sosyal araştırmalarını tamamladı.

İsrail ordusu, Suriye'nin güneyindeki güvenlik bölgesinin silahsız ve tehditlerden arındırılmış olmasını sağlamak amacıyla Suriye'de süresiz olarak kalmaya hazır olduğunun altını çizdi.

Suriyeli stratejist Fayez el-Esmer, “İsrail, Beşşar Esed rejiminin düşüşünü fırsat bilerek Suriye'yi dişsiz ve pençesiz hale getirmeye ve Golan Tepeleri’ndeki kontrol alanını genişletmeye çalışıyor” yorumunda bulundu.

Tel Aviv'in bunun durumun perde arkasında Ayrışma Anlaşması dışında yeni bir anlaşma dayatmak istediğini düşünen Esmer, “Bu anlaşma, Tel Aviv'e tampon bölgede erken uyarı istasyonları kurma ve güvenliğini sağlama bahanesiyle bölgeye ABD askerleri konuşlandırma imkanı verecek” dedi.

Suriyeli stratejist, İsrail’in Ahmed eş-Şara liderliğindeki yeni Suriye yönetimine güvenmediği için tıpkı 7 Ekim 2023'te Hamas'ın İsrail'e düzenlediği Aksa Tufanı Operasyonu gibi bu kez Suriye topraklarından yeni bir saldırı düzenlenmesinden çekindiğini söyledi.

1974 tarihli Ayrışma Anlaşması’nın çöküşü

Stratejist Anan Vehbi ise İsrail'in bu üsler aracılığıyla güvenlik tehditlerine karşı önleyici saldırılar düzenlemeye dayanan yeni çatışma kuralları dayatmak istediğini düşünüyor. Bu yeni üslerin çatışmanın devam etmesini sağlamak, ancak büyük bir savaşa değil, düşük yoğunluklu bir çatışmaya yol açmak amacıyla kurulduğunu söyleyen Vehbi, “İsrail ordusunun bu bölgelerden çekilmesini imkânsız görüyorum, çünkü Tel Aviv bu bölgelerden hareketle Suriye'nin güneybatısının tamamında güvenlik hakimiyeti kurmak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

8ı
Netanyahu, Golan Tepeleri konusunda Ayrışma Anlaşması’nın çöktüğünü açıkladı (Reuters)

Öte yandan Suriye Dışişleri Bakanlığı, Tel Aviv'in Şam ile ilişkilerin ‘normalleştirilmesi’ konusundaki ilgisini dile getirmesinin ardından, Suriye'nin 1974 yılında İsrail ile imzalanan Ayrışma Anlaşması’na geri dönmek için ABD ile iş birliği yapmaya hazır olduğunu açıkladı.

Suriyeli yetkililer, İsrail'in Suriye'nin askeri cephaneliğine yüzlerce hava saldırısı düzenlemesi ve Beşşar Esed rejiminin düşmesinden sonra ülkenin güneyine girmesinin ardından ‘tansiyonu düşürmek için’ İsrail ile dolaylı müzakereler yürüttüğünü kabul etti.

ABD'nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack, Suriye ve İsrail'in ABD'nin arabuluculuğunda ‘sınırlarında sükuneti yeniden tesis etmeyi amaçlayan’ ciddi görüşmeler yaptığını doğruladı.

Suriye'den resmi bir kaynak ise ‘İsrail ile barış anlaşması imzalanacağına dair açıklamalar yapmak için zamanlamanın doğru olmadığını, ancak Tel Aviv'in 1974 tarihli anlaşmaya tam olarak uyması ve işgal ettiği bölgelerden çekilmesi halinde yeni anlaşmaların müzakere edilebileceğinden söz edilebileceğini’ söyledi.