Irak: 6 DEAŞ yöneticisi tutuklandı

Irak yargısı, tarihi eser kaçakçılığıyla suçlanan bir İngiliz vatandaşını 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.

İngiliz Jim Fitton ve Alman Volker Waldman dün Bağdat'taki Karkh Mahkemesi'ne götürülürken hapishane üniformalı (EPA)
İngiliz Jim Fitton ve Alman Volker Waldman dün Bağdat'taki Karkh Mahkemesi'ne götürülürken hapishane üniformalı (EPA)
TT

Irak: 6 DEAŞ yöneticisi tutuklandı

İngiliz Jim Fitton ve Alman Volker Waldman dün Bağdat'taki Karkh Mahkemesi'ne götürülürken hapishane üniformalı (EPA)
İngiliz Jim Fitton ve Alman Volker Waldman dün Bağdat'taki Karkh Mahkemesi'ne götürülürken hapishane üniformalı (EPA)

Irak Silahlı Kuvvetler Komutanı Sözcüsü Yahya Resul, Federal Terörle Mücadele Servisi ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ndeki (IKBY) güvenlik birimleri arasında istihbarat alanında yapılan iş birliği ve koordinasyon kapsamında DEAŞ’ın lider kadrosundan 6 kişinin tutuklandığını bildirdi. Bu arada, Irak yargısı tarihi eser kaçakçılığıyla suçlanan bir İngiliz vatandaşını 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Resul, Selahaddin vilayetine bağlı Şarkat ilçesindeki güvenlik güçlerinin “Dicle bölgesinde tutuklular ve cinayetlerle ilgili dosyadan sorumlu örgüt yöneticisi Ebu Muhammed kod adlı teröristin” tutuklandığını belirtti. Resul’un açıklamasına göre “Irak güvenlik güçlerine ait arananlar listesinin başında yer alan ve yenilgiye uğratılan DEAŞ çetelerin içinde önemli bir pozisyona sahip olan terörist M.A’nın Terörle Mücadele Servisi ile koordinasyon içinde Kürdistan Bölgesi’nin Erbil vilayetinde tutuklandı.”
Silahlı Kuvvetler Komutanı Sözcüsü Resul, “Falahat-Felluce bölgesi askeri emirinin yardımcısı Ebu Aye kod adlı terörist tutuklandı. Operasyon aynı şekilde Terörle Mücadele güçleriyle koordinasyon içinde Erbil’de gerçekleştirildi. Sözde Güney Vilayeti-Zuba bölgesindeki sığınaklardan sorumlu Ebu Emced kod adlı terörist ele geçirildi. Ebu Emced, Asayiş Servisi (Kürt Kamu Güvenlik Güçleri) ile koordinasyon içinde Süleymaniye vilayetinde tutuklandı. Ayrıca Babil vilayetinin kuzeyinde güvenlik birimleri ve vatandaşlara yönelik saldırılara katılan terörist Ebu Fehd ele geçirildi. Ebu Fehd de Süleymaniye Asayişi ile iş birliği içinde tutuklandı. Sözde Felluce Vilayeti’ndeki askeri kamplarda görev alan terörist R.R ele geçirildi” ifadelerini kullandı.
Sözcü Resul’un açıklamasına göre, tutuklananların çoğu, Haziran 2014’te Irak’ta birçok bölgeyi işgal eden DEAŞ’ın 2017’nin sonlarında Irak güvenlik güçleri tarafından yenilgiye uğratılmasının ardından IKBY’de güvenli sığınaklara girerek gözden kaybolan isimlerden oluşuyor. Ayrıca tutuklanan bu kişilerin, kimliklerinin tespit edilmemesi amacıyla işgalin gerçekleştiği yıllarda Arap nüfusun yoğun olduğu bölgelerden IKBY’ye göç eden sivillerin arasına karıştığı değerlendiriliyor.
Ortak Operasyonlar Komutanlığı ile IKBY Peşmerge Bakanlığı arasındaki koordinasyon kapsamında, Peşmerge Bakanlığı’ndan bir heyet dün (pazartesi) Bağdat’ta Ortak Operasyonlar Komutanlığı binasını ziyaret etti.
Ortak Operasyonlar Komutanlığı’ndan yapılan açıklamada görüşmede “gelecekteki ortak operasyonları gerçekleştirmek amacıyla ortak ilgi alanına giren güvenlik meseleleri, ortak koordinasyon ve karşılıklı istihbarat bilgi paylaşımı” konularının ele alındığı belirtildi. Açıklamaya göre, Ortak Operasyonlar Komutan Yardımcısı Korgeneral Abdulemir eş-Şammari “Ortak ilgi alanına giren bölgelerde güvenliği sağlama ve terör örgütü DEAŞ ile mücadele ortak hedefini gerçekleştirme konusunda tüm operasyon bölgelerinde Federal güçler ile Peşmerge arasında yapılan iş birliği ve koordinasyon düzeyinden” övgüyle söz etti.
Öte yandan, Irak yargısı dün (pazartesi) tarihi eser kaçakçılığı suçlamasıyla bir İngiliz turisti 15 yıl hapis cezasına çarptırdı. Aynı davada yargılanan ve İngiliz turistle iş birliği yapmakla suçlanan Alman turist ise beraat etti. 66 yaşındaki İngiliz turist James Fitton ve 60 yaşındaki Alman turist Volker Waldmann 20 Mart’ta Uluslararası Bağdat Havalimanı’nda tutuklandı. Fitton’un bagajından 10 parça tarihi eser niteliğindeki çanak çömlek çıkarken, Waldmann’ın bagajından 2 parça çanak çömlek çıktı. AFP’nin haberine göre Waldmann bagajındaki parçaları İngiliz arkadaşının kendisine verdiğini ve bu parçaların tarihi eser niteliğinde olduğundan haberi olmadığını söyledi. AFP’ye göre iki adam Irak’a turistik amaçlı seyahat gerçekleştirmeden önce birbirini tanımıyordu.
Fitton ve Waldmann’ın Başkent Bağdat’taki Kerh Mahkemesi önünde sarı üniformalarla çekilen fotoğrafları basın yayın organları tarafından servis edildi.
Mahkeme yargıcı, iki sanığa, Irak Tarihi Eserler Kanunu'nun 41. maddesine göre Irak'tan bir arkeolojik eseri kasten çıkaran veya çıkarmaya teşebbüs eden kimsenin idama varan cezalarla karşılaşabileceğini bilip bilmediklerini sordu. İki sanığın avukatları, savunmalarını yaparak müvekkillerinin beraat etmelerini talep etti. Yargıç, Fitton’un avukatının beraat talebini reddederken, Waldmann hakkında beraatı kararı verdi. Yargıç ilgili suçun yasadaki cezasının karşılığının ‘asılarak idam’ olduğunu ancak yaşını göz önüne alarak Fitton’u 15 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Fitton’un Avukatı Sair Mesud, AFP’ye yaptığı açıklamada, kararı iki gün içinde temyiz edeceklerini, Temyiz Mahkemesi’nin bu kararı bozmasını veya cezada indirime gitmesini beklediklerini söyledi. Mesud müvekkiline ‘çok yüksek bir ceza’ verildiği değerlendirmesinde bulundu.
Mesud yargıç önünde yaptığı savunmada eldeki kanıtların, özellikle müvekkilinin yerden aldığı dağılmış haldeki materyallerin müvekkilinin “suç işleme niyeti taşımadığını” gösterdiğini vurguladı.
Mesud, savunmasında, “Bölgede yerden parça alınmaması gerektiğini belirten bir uyarı levhası yok. Bu da yerdeki parçaların alınabileceği izlenimi veriyor. Tarihi Eserler Heyeti’nden müvekkilime eşlik edenler, onu bu parçaları almaması gerektiği konusunda uyarmadı. Müvekkilim el konulan bu parçaları gönüllü olarak bırakacak. Bu da onun suç işleme niyetinin olmadığını gösteriyor. El konulan parçalar kırık çanak çömlekler ve taşlardan ibaret. Bu parçalar, yasanın belirttiği gibi dışarıya çıkarılmasının suç sayılması için tek parça halinde değiller” dedi.
Ancak Mahkeme Fitton’un bu parçaları alırken “tarihi eser alanında olduğunu bildiğini” belirterek, parçaların alınması sürecinde “suç kastı” bulunmadığına ilişkin savunmanın, yargının elinde kanunla cezalandırılabilecek bir suçun varlığına dair “delilleri ortadan kaldıracak” nitelikte olmadığını kaydetti.
Mahkeme Fitton’un tarihi eser alanında bulunduğunun bilincinde olmasının “suç kastının oluştuğu” anlamına geldiğini belirtti. Mahkeme ayrıca "delil yetersizliğinden" Waldmann'ın beraatine ve “derhal serbest bırakılmasına” karar verdi.



Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
TT

Öcalan, Ankara'yı SDG ile Şam arasında bir anlaşmaya varılmasını kolaylaştırmaya çağırdı

Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed eş-Şera ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) lideri Mazlum Abdi, SDG'yi Suriye ordusuna entegre etme anlaşmasını imzalarken, 10 Mart 2025 (EPA)

26 yıldır tutuklu bulunan PKK lideri Abdullah Öcalan, Ankara’yı, Kürtlerin liderliğindeki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) ile Şam arasında bir anlaşma sağlanmasına aracılık etmeye çağırdı. Bu çağrı bugün, Kürt yanlısı Türkiye’deki Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) tarafından iletildi.

Öcalan, 30 Aralık tarihli yazılı mesajında, “Türkiye’nin bu süreçte kolaylaştırıcı ve yapıcı bir rol oynaması, süreci diyalog odaklı yürütmesi çok önemlidir. Bu, bölgesel barış ve kendi iç barışını güçlendirmek için hayati bir gerekliliktir” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Ankara ve Şam, SDG’yi 10 Mart’ta imzalanan Suriye ordusuna entegrasyon anlaşmasını uygulamakta gecikmekle suçladı ve Suriye’nin birliği ile istikrarına yönelik herhangi bir girişimi reddettiklerini açıkladı.

Şarku’l Avsat’ın Suriye medyasından aktardığına göre SDG, ateşkes anlaşmasını ihlal ederek Halep’in kuzeyinde iç güvenlik noktalarına saldırdı.

Dün gelen haberlere göre, Halep’te eş-Şeyhan kavşağındaki İç Güvenlik Kuvvetleri (Asayiş) ve SDG’ye bağlı güvenlik güçlerinin ortak kontrol noktasına Suriye Savunma Bakanlığı’na bağlı birimler tarafından silahlı saldırı gerçekleştirildi. Saldırıda iki Asayiş mensubu yaralanırken, güvenlik birimleri saldırıya karşılık verdi ve bölge çevresinde güvenlik önlemleri artırıldı.


Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
TT

Suriye güvenlik güçleri Lazkiye'de gece sokağa çıkma yasağı ilan etti

Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)
Lazkiye'de protestolar sırasında çıkan çatışmaların ardından Suriye güvenlik güçleri konuşlandırıldı (EPA)

Suriye haber ajansı SANA'nın haberine göre, Lazkiye vilayetindeki iç güvenlik güçleri bugün şehirde saat 17:00'den yarın sabah 06:00'ya kadar gece sokağa çıkma yasağı ilan etti.

İç Güvenlik Komutanlığı yaptığı açıklamada, sokağa çıkma yasağının acil durumları, sağlık personelini, ambulans ve itfaiye ekiplerini kapsamadığını belirtti.


İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
TT

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı ‘yerinden edilme’ ve ‘askeri üsler’ korkularını körüklüyor

Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)
Arap Birliği Komsiyonu’nun daimi temsilciler düzeyinde yapılan toplantısından (Arap Birliği)

İsrail'in Somaliland'ı ‘bağımsız devlet’ olarak tanıma kararı, Filistinlilerin bu ayrılıkçı bölgeye yerleştirileceğine ve İsrail'in Kızıldeniz kıyılarını gören bölgede askeri üsler kuracağına dair endişeleri artırdı.

Somali Başbakanı Hamza Abdi Barre, ‘İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun Somaliland'daki planının Afrika Boynuzu'nda gerilimi artıracağı’ uyarısında bulundu. Barre, bu hamlenin ‘Sudan, Somali ve diğer ülkeler dahil olmak üzere bölge için ciddi sonuçlar doğuracağını’ söyledi.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, cuma günü, Somaliland'ı ‘bağımsız egemen bir devlet’ olarak tanıdığını duyurdu. Böylece Somali içindeki ‘ayrılıkçı bölge’ ilk kez tanındı. Somaliland Cumhurbaşkanı Abdurrahman Muhammed Abdullahi Arawa, bu hamleyi ‘tarihi bir an’ olarak nitelendirdi.

İsrail'in Somaliland’ı tanıma kararı, Arap, İslam ve Afrika ülkeleri tarafından kınandı. Arap ve İslam ülkeleri, Arap Birliği (AL), Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Afrika Birliği Komisyonu, İsrail'in bu adımını tamamen reddettiklerini belirten açıklamalar yayınladı. Somali Başbakanı Barre, İsrail’in tanıma kararını Gazze Şeridi'nden Filistinlilerin yerinden edilmesiyle ilişkilendirdi. Barre, pazar günü Al-Qahera News'e verdiği röportajda “Tüm işaretler Netanyahu'nun Gazzelileri Somaliland'a yerleştirmeyi planladığını teyit ediyor” dedi. Somalili yetkili, ‘ülkesinin bunu kabul etmeyeceğini’ vurgularken, Filistin halkının kendi topraklarında yaşama ve kendi bağımsız devletine sahip olma hakkı olduğunu belirtti.

İsrail'in Somaliland’ı tanımasının Netanyahu’nun ‘Büyük İsrail’ adlı planının bir parçası olduğuna inanan Barre, İsrail'in, Somali'nin kuzeyindeki varlığının Kızıldeniz ve Babu’l-Mendeb Boğazı'nı kontrol etmesine ve bölgede askeri üsler kurmasına olanak sağlayacağını düşünerek, mevcut siyasi ve bölgesel koşulları istismar etmeye çalıştığını belirtti.

Somali hükümeti tarafından cuma günü yapılan açıklamada ‘Filistin’in işgalinin ve Filistinlilerin zorla yerinden edilmesini kategorik olarak reddedildiği’ belirtilerek, ‘Somali’nin Filistin halkının vatansız bırakılmasını asla kabul etmeyeceği’ vurgulandı.

Açıklamada ayrıca, Somali'yi vekalet savaşlarına sürükleyecek veya bölgesel ve uluslararası düşmanlıkları ülkeye taşıyacak herhangi bir yabancı askeri üs veya düzenlemenin kurulmasına izin verilmeyeceğinin altı çizildi.

İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)İsrail'in hamlesinin ardından cuma günü Somali hükümetinin toplantısı (SONNA)

Somaliland bölgesinden araştırmacı ve siyasi analist Numan Hasan, ‘Somaliland hükümetinin Filistinlilerin kendi topraklarına yerleştirilmesini kabul etmeyeceğini’ düşünüyor. Somalilandlı yetkililer, bölgenin, bağımsız devlet olarak tanınması için herhangi bir siyasi çözümü engelleyeceğini düşünen Hasan, Filistinlilerin yerinden edilmeyi reddettiklerini açıkça ifade ettiklerini ve halkın da aynı fikirde olduğunu belirtti.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hasan, Somaliland hükümetinin, komşu ülkelere zarar vermemeleri koşuluyla, bölgede İsrail askeri üslerinin kurulmasına itiraz etmeyeceğini düşündüğünü, özellikle Arap ve İslam dünyasının İsrail'in tanınmasını reddetmesi gibi son gelişmeler çerçevesinde bölgenin herhangi bir dış müdahaleye hazırlıklı olması gerektiğini söyledi.

Numan Hasan'a göre bağımsızlığın tanınması Somaliland hükümetinin birincil hedefi olmaya devam ediyor. Hasan, bu adımın başka hiçbir ülkenin çıkarlarına zarar vermeyeceğini düşündüğünü belirtti.

Öte yandan Somalili siyasi analist Hasan Muhammed Hac, İsrail'in tanınmasının, kalkınma veya güvenlik bölgeleri ve egemen tesislerin kurulması bahanesiyle yerel halkın veya Filistinlilerin bölgeye yerleştirilmesine kapı açarak, bölgenin demografik yapısı üzerindeki etkisine ilişkin endişeleri artırdığını değerlendiriyor.

Şarku’l Avsat’a konuşan Hac, bu tanıma kararının Kızıldeniz kıyısında ve Babu’l-Mendeb bölgesinde İsrail’in askeri üsleri veya istihbarat tesislerinin kurulmasına kapı açacağına dair endişelerin arttığını belirtti.

Bunun, bölgeyi uluslararası çatışmaların merkezine yerleştireceğini ve Somali'nin iç meselesinden bölgesel ve uluslararası rekabetin sahnesine dönüştüreceğini söyleyen Hac, bu senaryoların (yerinden edilme ve militarizasyon) risklerinin daha geniş bölgeye ve Afrika'ya yayılacağını, kabile gerilimlerini körükleyeceğini ve kapsamlı siyasi çözümlerin şansını zayıflatacağını kaydetti.

Mısır Dışişleri Konseyi üyesi ve Yüksek ve Stratejik Araştırmalar Askeri Akademisi danışmanı Tümgeneral Adil el-Umde, Somali'de yaşananların, ayrılmayı teşvik eden hareketler arasında olumsuz algıları güçlendirerek Afrika devletleri arasındaki parçalanma ve bölünmeyi daha da şiddetlendirdiğini düşünüyor. Somali'nin bölünmesinin bölgesel ve uluslararası istikrarı etkileyeceğini, çünkü bu bölgenin dünyadaki çoğu ülkenin stratejik çıkarlarıyla bağlantılı olduğunu söyledi.

Umde, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “İsrail'in Somaliland'ı tanıyarak bölgedeki çatışmada yeni bir cephe açmak ve uluslararası toplumun dikkatini Gazze Şeridi'nden başka yöne çekmek istediğini” düşündüğünü belirtti. Ayrıca, “Somali'nin birliğini ve egemenliğini korumak, Kızıldeniz bölgesinde Arap ve Mısır'ın ulusal güvenliğini korumak anlamına gelir” ifadesini kullandı.

Somali Başbakanı Barre'ye göre ülkesi, İsrail'in hamlelerine karşı egemenliği için bölgesel ve küresel destek bekliyor. Barre, yaptığı açıklamalarda, ülkesinin Netanyahu'nun kararına karşı diplomatik kanalları bir seçenek olarak kullandığını, ayrıca ülkesinin birliğini savunmak için yasal önlemler aldığını açıkladı. Barre, "anayasanın (Somaliland'ın) bunu yapmasına izin vermediğini" kaydetti.

Somaliland, 1991 yılından bu yana Somali Federal Cumhuriyeti'nden tek taraflı olarak ayrıldığını ilan etti, ancak şimdiye kadar uluslararası taraflarca tanınmadı.