Libyalılar yeni anayasa taslağı hazırlanması girişimini nasıl değerlendiriyor?

Bazı kesimler, Temsilciler Meclisi’nin bu girişiminin siyasi süreci daha da karmaşık hale getireceği görüşünde.

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih. (TM)
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih. (TM)
TT

Libyalılar yeni anayasa taslağı hazırlanması girişimini nasıl değerlendiriyor?

Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih. (TM)
Libya Temsilciler Meclisi Başkanı Akila Salih. (TM)

Libya Temsilciler Meclisi (TM) Başkanı Akila Salih, ortak komisyonlar tarafından hazırlanacak yeni bir anayasa taslağının yakında referanduma sunulacağını duyurdu. Salih’in bu açıklaması siyasi arenada tartışma yarattı. Siyasetçilerden bazıları ‘yeni anayasa taslağının’ içeriğini ve bu taslağın Mısır'ın başkenti Kahire'de devam eden ortak komite istişare toplantılarına etkisini sorguladı. Temsilciler Meclisi’nin ‘yeni anayasa taslağı oluşturulması girişimine’ itiraz eden siyasetçiler, Akila Salih’in bu süreçte böylesi bir adım atmasının ‘siyasi manevradan ibaret olduğunu’ ve siyaset sahnesini daha da karmaşık hale getirmekten başka bir sonuç doğurmayacağını savundu.  
Temsilciler Meclisi üyesi Hasan Zerka, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede şunları söyledi:
“Burada söz konusu olan Libya Anayasa Komisyonu’nun 2017’de oluşturduğu taslak üzerinde bazı değişikliklerin yapılmasıdır. Tartışmalı maddeler gözden geçirilerek değiştirilmesi ve daha sonra halk referandumuna sunulması planlanmaktadır. Temsilciler Meclisi, üyelerinin dışında bağımsız anayasa uzmanlarından bir komite oluşturacak, Başkanlık Konseyi’nden de bir komite oluşturması istenecek, ardından 60’lar diye bilinen Libya Anayasa Komisyonu’nun da katılımıyla tartışmalı maddeler müzakere edilecek ve nihai taslak oluşturulacak.”  
Akila Salih’in bu girişiminin, Birleşmiş Milletler (BM) Libya Özel Temsilcisi Stephanie Williams'ın Libya'yı seçimlere götürecek anayasal zemini belirlemek üzere Kahire’de organize ettiği toplantılara olumsuz etkileri olacağı yönündeki görüşlere katılmadığını belirten Zerka sözlerini şöyle sürdürdü:
“Kahire’de toplananlar bir defaya mahsus olmak üzere seçimler için anayasal zemin üzerinde anlaşmaya varmayı hedefliyor. Bütün bir anayasa çalışması söz konusu değil. Eğer anlaşmaya varabilirlerse herkes alınacak kararı destekleyecektir.”   
Kahire’deki toplantılarda uzlaşı sağlansa dahi seçimlerin yapılmasının uzun bir süre alabileceğini değerlendiren Zerka ayrıca Temsilciler Meclisi ve Başkanlık Konseyi’nin, Libya Anayasa Komisyonu ile koordine bir şekilde bu süreci değerlendirmek istediğinin altını çizdi.  
Diğer yandan, Libya Devlet Yüksek Konseyi (DYK) üyesi Muhammed Mazab da Şarku’l Avsat’a şu açıklamada bulundu:
“Akila Salih’in bu önerisi siyasi manevradan ibarettir. Bu süreçte böylesi bir girişim, siyaset sahnesini daha da karmaşık hale getirmekten başka bir sonuç doğurmaz. Akila Salih Kahire’deki ortak komiteninin de benzer bir rol üstlendiğini biliyor. Yani orada Libya Anayasa Komisyonu’nun oluşturduğu taslak üzerinde tartışılıyor. Bu taslaktan seçimlerin yapılabilmesi için bir anayasal dayanak oluşturulmalya çalışılıyor. Hal böyleyken yeni oluşturulacak komiteler ne tür bir yenilik önerebilecektir? Bence bu tam bir zaman kaybıdır. Sonuçta anayasa taslağındaki tartışmalı hususlar herkes tarafından bilinmektedir. En ihtilaflı konu da cumhurbaşkanın yetkileri ve cumhurbaşkanlığı adaylığıyla ilgili olup özellikle de askerlerin adaylığıyla ilgilidir. Yani eğer Kahire’de uzlaşı sağlanamazsa burada uzlaşı sağlanma ihtimali daha da zayıflayacaktır. Bence Temsilciler Meclisi Başağa hükümeti adına zaman kazanmaya çalışmaktadır.”
Libya Anayasa Komisyonu üyesi Meraci Nuh da şu değerlendirmelerde bulundu:
“Bizim önerdiğimiz çözüm yolu hazırlayıp 2017’de parlamentoya sunduğumuz anayasa taslağının referanduma sunulmasıdır. Son kararı asil Libya halkı vermelidir. Kabul ederlerse yeni anayasamız bu olur. Reddederlerse yeni bir taslak yazılır. Anayasa taslağının yetki sahibi olmayanlar tarafından değiştirilme girişimleri, üzerine varılan siyasi uzlaşıyla çelişir. Yani anayasal süreç çok daha karmaşık bir hal alır.”
Temsilciler Meclisi’nin önerisine muhalefet etmenin Ulusal Birlik Hükümeti Başbakanı Abdulhamid Dibeybe’ye yarayacağı iddialarını reddeden Nuh sözleirni şöyle sürdürdü:
“Biz burada taraf tutmuyoruz. Ancak Temsilciler Meclisi’nin görev süresini uzatmayı amaçladığının da farkındayız. Bununlar birlikte Ulusal Birlik Hükümeti’nin seçimlerle ilgili tek taraflı karar almasına da karşıyız.”  
Siyasi analist Senusi İsmail Şerif de Temsilciler Meclisi’nin 2017’den beri kendisine sunulan ‘anayasa taslağını’ halk oylamasına götürmemesinin sebebini, ülkenin içinden geçtiği istikrarsız süreç ve taslağa yapılan güçlü itirazlarla ilişkilendirdi. Şarku’l Avsat’a konuşan Senusi Şerif, şunları söyledi:
“Anayasa taslağına ciddi itirazlar vardı. Özellikle doğu ve güney bölgelerinden ciddi itirazlar geldi. Hal böyleyken, yani bu sorunlar aşılmadan, taslağın halk oylamasına sunulması doğru olmazdı.”



Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
TT

Yemen'de taraflar arasında ‘ABD yıkımını ülkenin başına kim musallat etti?’ tartışması

ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)
ABD'nin Husilere yönelik saldırıları Yemen'de tartışmaya yol açtı (X platformu)

Tevfik eş-Şenvah

Yemen’in meşru hükümeti ve Husiler, on yılı aşkın bir süredir Yemen'in başına bela olan yıkımın sorumlusu olarak birbirlerini suçlamaya devam ediyor. Yemen Enformasyon Bakanı Muammer el-Eryani dün yaptığı açıklamada, İran destekli Husilerin 2014 yılındaki darbeden bu yana ‘Yemen'in altyapısı ve ekonomisindeki yıkımın başlıca nedeni olmakla’ suçladı.

Aynı zamanda uluslararası meşruiyete sahip Yemen hükümetinin sözcüsü olan Eryani, Husilerin kurtarılmış bölgelerdeki hayati tesislere sistematik saldırılar düzenlediğini, örneğin 30 Aralık 2020 tarihinde Aden Uluslararası Havalimanı'na İran yapımı balistik füzelerle düzenledikleri saldırıda 25 kişinin öldüğünü, 110 kişinin de yaralandığını ve havalimanının altyapısının zarar gördüğünü söyledi. Husilerin 2022 yılında da Hadramut ve Şebva'daki petrol ihracat edilen limanlara yönelik saldırılarda bulunduklarını belirten Eryani, bunlar arasında insansız hava araçları (İHA) ve balistik füzeler kullanılarak ed-Debba ve Neşime limanlarına yönelik saldırıların da olduğunu ifade etti.

Yemenli Bakan, söz konusu saldırıların Husilerin iddia ettiği gibi Yemen'i ya da Gazze'yi savunmak için değil, Yemen'i yok etmeyi, halkını yoksullaştırmayı ve bölgenin güvenliğini baltalamayı amaçlayan İran gündemini uygulama stratejisinin bir parçası olduğunu söyledi.

Husilerin Kızıldeniz'deki uluslararası gemilere yönelik saldırıları da dâhil olmak üzere çeşitli maceraperestliklerinin, ABD ve İngiltere tarafından ‘Refahın Muhafızı Operasyonu’ kapsamında geçtiğimiz yıl ocak ayında başlayan askeri saldırılarını tetiklediğini söyleyen Eryani, bu saldırıların yıkımın birincil nedeni olmadığını, daha ziyade Husilerin saldırılarına karşı bir yanıt olduğunu vurguladı.

Öte yandan Husiler, Yemen halkının çektiği acılardan başta Yemen’in meşru hükümeti olmak üzere ABD ve müttefiklerinin sorumlu olduğunu söyledi. ABD merkezli haber kanalı NBC tarafından aktarılan Husilere bağlı medya organlarının haberlerine göre Husiler, 17 Mart 2025 tarihinde 53 kişinin ölümüne ve 98 kişinin yaralanmasına neden olan ABD’nin son saldırılarını ‘suç teşkil eden saldırganlık’ olarak nitelendirdi. Kızıldeniz’deki gemilere ve askeri hedeflere yönelik saldırılarının dış müdahaleye ve Gazze'ye uygulanan kuşatmaya karşı savunma amaçlı bir yanıt olduğunu vurgulayan Husiler, Filistinlilerle dayanışma içinde olduklarını açıkladılar.

Medyada yer alan haberlere göre Husilerin Kızıldeniz’de uluslararası gemilere yönelik saldırıları ülke içindeki popülariteleri ve saflarına savaşçı çekme hızını arttırdı. Uluslararası toplumu kendileriyle etkileşime girmeye zorladılar ve Yemen'in resmi hükümeti olarak tanınmamalarına rağmen popüler bir yankı uyandırdılar. Nüfuzları zayıf olmasına rağmen İsrail'e füze atmalarının ardındaki gizli amaçlarından biri de buydu.

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan çevirdiği habere göre Yemen hükümeti, İran'ı, ‘Birleşmiş Milletler (BM) silah ambargosunu ihlal ederek Husileri İHA ve balistik füzeler gibi çeşitli silahlarla desteklemekle’ suçluyor. Buna karşın İran Devrim Muhafızları Ordusu (DMO) Genel Komutanı Hüseyin Selami, İran medyasına yaptığı açıklamada, Tahran'ın Husilerin kararlarını doğrudan kontrol ettiği iddialarını reddederek Husilerin kararlarını bağımsız bir şekilde aldıklarını vurguladı. Ancak Yemen hükümeti çevreleri İran'ın desteğinin Husilerin eylemlerinin ana kaynağı olduğunda ısrar ediyor.

Yemen hükümeti, ABD'nin hava saldırıları sonucunda Husilerin kontrolündeki limanlarda meydana gelen ağır kayıpların ardından ‘Husiler Yemen'e yıkım getiriyor’ etiketiyle (hashtag) bir sosyal medya kampanyası başlattı. Kampanyanın amacının ‘Husilerin suçlarını ifşa etmek ve ülke kaynaklarına verdikleri zararın boyutlarını ortaya koymak, altyapı ile ekonomik ve sivil tesislerin tahrip edilmesinden ve bunların savaş amacıyla kullanılmasından onları tamamen sorumlu tutmak’ olduğu belirtildi.

Husiler cuma günü, ABD'nin Yemen'in batısındaki Hudeyde ilinde bir petrol ihracatı limanına gece boyunca düzenlediği saldırılarda ölenlerin sayısının 80'e yükseldiğini ve bu sayının Washington'ın bir ay önce başlattığı yoğun hava saldırılarının en ölümcülü olduğunu açıkladılar.

Bu arada saldırılar şiddetlenmeye devam ederken, ABD ile İran arasındaki müzakereler Umman’ın başkenti Maskat'ın ardından Roma'da tüm hızıyla devam ediyor. Basında yer alan haberlerde, İran’ın Dini Lideri Ali Hamaney’in Suudi Arabistan Savunma Bakanı Prens Halid bin Selman'la bölgedeki birçok karmaşık meseleyi görüşmek üzere bir araya gelmesinin ardından gerilimin azalacağına dair umutlar ifade edildi.