Suudi Arabistan: Medine’nin dört kapısı hat sanatıyla bezendi

Suudi Hattat es-Sani, Medine’nin girişinde yeni bir sanat projesi başlattı

Hattat Abdullah es-Sani'nin resimlerinden (Şarku’l Avsat)
Hattat Abdullah es-Sani'nin resimlerinden (Şarku’l Avsat)
TT

Suudi Arabistan: Medine’nin dört kapısı hat sanatıyla bezendi

Hattat Abdullah es-Sani'nin resimlerinden (Şarku’l Avsat)
Hattat Abdullah es-Sani'nin resimlerinden (Şarku’l Avsat)

Suudi Arabistanlı Hattat Abdullah es-Sani, cesur bir sanatsal hamleyle, İslami mirastan esinlenerek Medine'nin dört ana giriş kapısında sanat projesi başlattı. Allah ve Resulü tarafından sevilen Medine'nin en önemli kişilerin adlarının yer aldığı nadide tablo Mescid-i Nebevî'ye sadece beş kilometre uzaklıkta.
50 yılı aşkın süredir hat sanatı ile uğraşan 1948 doğumlu es-Sani, Arap kültür mirasının ve sanatının temeli olan hat sanatının yerini modern teknolojinin hiçbir surette dolduramayacağını ifade ediyor. Sanatçı, Arap harflerini modern, özgür ve bilgisayar yazısı adı altında Latince ve İbranice'ye çevirmeye başlayan çabaların olduğunu da doğruluyor. Bununla birlikte Arap hat sanatını değiştirme ve var olan kurallar yerine hat için yeni kurallar koyma girişimlerinden çekindiğini de ifade ediyor. Es-Sani, “Harfsiz bir millet, çatısız bir binaya benzer” diyor.
Suudi hattatların üstadı olan es-Sani, aynı zamanda kraliyet törenlerinin de hattatı. Sani’nin diğer görevleri arasında devlet törenlerinin kayıt memurluğu ve uluslararası Kur’an-ı Kerim Hattatlar Meclisi Danışmanlığı, Uluslararası Rahmet ve İnsanlık Elçisi” sergisinin kuruculuğu yer alıyor. Ayrıca es-Sani, “Suud Döneminde Mescid-i Nebevi Hattatları” kitabı ile araştırma ve inceleme alanında Kral Selman Ödülünün de sahibi.
Suudi Arabistan krallarının ve liderlerinin portrelerini isimlerinin harfleriyle çizen es-Sani’ye göre, teknoloji ne kadar gelişmiş olursa olsun, Arap hat sanatının tüm formları ve türleri icat ettiği tekniklerle vazgeçilmez.

Şarku’l Avsat’a konuşan es-Sani şöyle diyor: “Arap kaligrafi sanatının eski tekniklerin topluma aktarılamamış olması ve hat sanatı alanındaki 40 yılı aşkın deneyimimle, yeni bir yöntem geliştirdim. Bir nokta, iki nokta, elif ve be gibi harflerin yazım tekniğinde ilk defa ortaya çıkan bu geometrik yönteme göre Rika hattı ile başlanıyor ardından da diğer harflerin çizilmesine geçiliyor. İşte bu konuda kolay olması ve harflerinin düz bir istikamette yer alması esasına dayanan yeni bir yazı türü olan Rika hattını icat ettim”.
Es-Sani, bu yeni yöntemi hangi yaşta olursa olsun herkesin öğrenebileceği ve yazabileceğini düşünüyor. Uzun süren araştırmalardan sonra bulduğu bu yöntemle kursiyerler eğitimlerinin daha başlangıcında yüzde 50-80 oranında harfleri yazmada başarılı oluyorlar. Kursiyerlerin devam etmeleri halinde bu hattın ileri seviyede yazılmasına oldukça yaklaştıkları, hatta hattatlar tarafından bilinen kurala yakın şekilde harfleri tamamlama imkanına sahip oluyorlar.
1971 yılında Bağdat'ta Güzel Sanatlar Bölümü'nden mezun olan es-Sani, hat sanatına elli yılını vermesi nedeniyle Kral Abdullah Ödülünü kazanmıştı.  Meşhur Hattat Haşim Muhammed el-Bağdadi’den ders alan es-Sani, bu dönem içerisinde birçok uluslararası, bölgesel çapta, Körfez ve Suudi Arabistan'da sergilere katıldı. 1975'te İtalya'da kolaj kursuna girdi. Hat sanatında lider olmak ve yeteneklerini geliştirmek üzere üniversite mezunları ve yetenekli insanları yetiştirmek için dersler verdi. Kırk yıl boyunca vatandaşları kaligrafi bilimleri, tarihi ve kuralları hakkında medya aracılığıyla eğitmekle ilgilenirken, kaligrafiyi ve ilgi alanlarını öğrenmenin ve modern ve küreselleşen ortamda yetişen Suudi gençlerine rehberlik etmenin yeni yollarını keşfediyor.



Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmış

Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
TT

Bilim insanları şaşkın: 20 bin yıl önce arılar, kemiklerin içine yumurtalarını bırakmış

Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)
Araştırmacılar, mağarada yer alan kemiklerdeki küçük, sert oyuklar muhtemelen yumurtalara mükemmel bir koruma sağladığını düşünüyor (Unsplash/Temsili)

Arıların 20 bin yıl önce kemiklere yuva yaptığı ortaya çıktı. Bilim insanları bu davranışı bugüne kadar hiçbir arıda görmediklerini söylüyor.

Genellikle arılar, yüzlerce ve belki binlerce üyesi olan büyük kolonilerle ilişkilendiriliyor. Ancak uzmanlar, bunun her zaman geçerli olmadığını vurguluyor.

Şikago'daki Field Müzesi'nden paleontolog Lazaro Viñola López, "Çoğu arı yalnız yaşar. Yumurtalarını küçük oyuklara bırakıp larvaların beslenmesi için polen de koyarlar" diye açıklıyor. 

Viñola López, Avrupa ve Afrika'daki bazı türlerin boş salyangoz kabuklarının içine bile yumurtalarını bıraktığını belirtiyor.

Ancak araştırmacı ve ekibi, Karayipler'deki Hispanyola adasındaki bir mağarada daha önce hiç görmedikleri bir şeyle karşılaştı.. 

Bilim insanları adadaki derin bir kireçtaşı çukurunu inceliyordu. Popular Science'a göre Hispanyola'da epey yaygın olan bu tür çukurlar, dış etkenlerden çok iyi korundukları için yeraltındaki "zaman kapsülleri" görevi görüyorlar.

Mağaralar, büyük ölçüde adadaki baykuşlar sayesinde böyle bir işleve sahip.

Bulguları hakemli dergi Royal Society Open Science'ta bugün (17 Aralık) yayımlanan çalışmada incelenen mağara, binlerce yıl boyunca baykuşlara ev sahipliği yapmıştı.

Bu gececil hayvanlar; kemirgenler ve kuşlar gibi avlarını yutuyor, ardından sindiremedikleri kemikleri yoğun topaklar halinde kusuyordu.

Binlerce yıl boyunca fosilleşen bu topaklar mağarayı kaplamıştı. 

Araştırmacılar, memelilere ait çene kemiklerini temizlerken, eskiden dişlerin bulunduğu deliklerde bir tuhaflık fark etti. Buradaki tortu, pürüzsüz ve adeta içbükeydi.

Çamur normalde fosillerde bu şekilde birikmediği için daha derin bir inceleme yapmaya karar verdiler. 

Gördükleri şeyi fosilleşmiş yaban arısı yumurtalarına benzeten ekip bilgisayarlı tomografi taramalarıyla kemik boşluklarının içindeki mikroskobik yapıların üç boyutlu bir modelini oluşturdu.

Bu görüntüler, kemiklerde arıların yavruları için yaptığı yuvaları ortaya çıkardı. Bilim insanları bazılarında larvanın beslenmesi için bırakılmış polenler de tespit etti.

Arıların kemiklerin içine bu şekilde yuva yapması, günümüzde bilinen türlerde bile daha önce kaydedilmemiş bir davranış.

Viñola López, "Bu keşif, arıların ne kadar tuhaf olabileceğini, insanı nasıl şaşırtabileceğini gösteriyor" diyerek ekliyor: 

Ama aynı zamanda fosilleri çok dikkatli incelemek gerektiğini de hatırlatıyor.

Arıların bedeni mağara koşullarında korunmadığı için 20 bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen bu yuvanın hangi türe ait olduğu bilinmiyor.

Viñola López, "Arıların cesetlerini bulamadığımız için, bunların bugün hâlâ yaşayan bir türe ait olması muhtemel. Bu adalardaki arıların ekolojisi hakkında çok az şey biliniyor" ifadelerini kullanıyor: 

Ancak mağarada kemikleri korunan hayvanların çoğunun artık soyunun tükendiğini biliyoruz. Bu yüzden bu yuvaları yapan arılar da soyu tükenmiş bir türe ait olabilir. 

Independent Türkçe, Popular Science, Interesting Engineering, Royal Society Open Science


Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'den

Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
TT

Dünyada ilk kez drone'larla gökyüzünde Tetris oynandı: Kazanan Türkiye'den

Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)
Bilgisayar mühendisliği öğrencisi olan 19 yaşındaki Fehmi Atalar, galibiyetini "benim ve ülkem için muazzam bir başarı" diye tanımlıyor (Red Bull)

Dünyada ilk kez gökyüzünde drone'larla oynanan Tetris turnuvası düzenlendi.

Red Bull Gaming'in düzenlediği etkinlikte yarışmacılar, Dubai semalarında kozlarını paylaştı. 150 metre uzunluğundaki Dubai Frame adlı yapı, oyun alanı olarak kullanıldı.

Final karşılaşması öncesinde, 60 ülkeden yarışmacılar aylar süren bir eleme sürecinden geçti.

İlk etapta milyonlarca katılımcı, ikonik oyunu cep telefonlarından oynadıkları eleme turuna katıldı. Bu turu geçenler bilgisayar üzerinden yarışarak ülkelerini temsil etme hakkı kazanmaya çalıştı. 

13 Aralık'taki finalden bir gün önce 60 ülkenin yarışmacısı Terra Solis'te, yine bilgisayar üzerinden bire bir maçlar yaptı. 

Nihayet final maçında 2 bin 800 drone'la ilk kez Tetris oynandı.

Klasik oyunun yaratıcısı Aleksey Pajitnov "1984'te Tetris'i yarattığımda, şimdiki gibi küresel bir kültürel simge haline geleceğini, yeni ve heyecan verici şekillerde gelişmeye devam edeceğini asla düşünmemiştim" diyor: 

En büyük hayallerimden biri de drone'larla oynandığını görmekti, bu yüzden bu hayalin gerçekleştiğini görmekten heyecan duyuyorum.

Kazanan Türkiye'den

Türkiye adına yarışan Fehmi Atalar, Güney Kore yarışmacısını; Peru'dan Leo Solórzano da Fransız rakibini yenerek finale yükseldi. 

İkili asıl karşılaşmadan önce üç dakikalık bir oyun oynadı ve kazanan, Büyük Final'in tek oyunculu formatındaki oyun sırasını belirleme hakkını elde etti. Bu maçı kazanan Atalar, rakibinden sonra oynamayı seçti.

Görkemli final maçında drone'lar nihayet sahneye çıktı. Her bir yarışmacıya 5 dakika verilen oyunda, Tetriminolar (oyundaki bloklar) gerçek zamanlı olarak oluşturuldu. Bir oyuncu için 1400 olmak üzere toplam 2 bin 800 drone kullanıldı.
 

Red Bull yarışmayla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullanıyor:

Tarihi bir andı. Daha önce kimse Tetris'in böyle oynandığını görmemişti. Ancak çöl havasında yükselen müzik ve nefesini tutan kalabalık eşliğinde drone'lar, Tetriminoların her hareketini, dönüşünü ve inişini gerçek zamanlı olarak hassas biçimde görüntüledi.

Solórzano 57 bin 164 puan kazanırken, ondan sonra yarışan Atalar 168 bin 566 puanla yarışmanın galibi oldu. 

Atalar yaptığı açıklamada şöyle diyor: 

5 yıllık Tetris deneyimimde yaşadığım en iyi andı; gerçekten eşsiz bir etkinlikti. Kelimelerle tarif edilemeyecek bir şey.

Independent Türkçe, Red Bull, Tom's Hardware, London Daily News 


Yan Yana fırtınası: Variety, 2025'in gişe rekortmenini yazdı

Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana'nın senaryosu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal tarafından kaleme alındı (Universal Pictures International)
Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana'nın senaryosu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal tarafından kaleme alındı (Universal Pictures International)
TT

Yan Yana fırtınası: Variety, 2025'in gişe rekortmenini yazdı

Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana'nın senaryosu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal tarafından kaleme alındı (Universal Pictures International)
Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana'nın senaryosu Aziz Kedi, Feyyaz Yiğit ve Mert Baykal tarafından kaleme alındı (Universal Pictures International)

Fransız yapımı Can Dostum'un (Intouchables) dünya çapında bir gişe fenomenine dönüşmesinin üzerinden neredeyse 15 yıl geçti. Bu süreçte Omar Sy'nin uluslararası kariyerini başlatan filmin Türkçe uyarlaması Soyut Dışavurumcu Bir Dostluğun Anatomisi Veyahut Yan Yana ise bugün kendi başına büyük bir gişe başarısına imza atıyor. Fransız komedisinin yerli versiyonu, 2025'in Türkiye'deki gişe lideri oldu.

Eğlence ve medya sektörünü yakından izleyen Amerikan yayın kuruluşu Variety, Universal Pictures International dağıtımıyla 14 Kasım'da Türkiye'de vizyona giren Yan Yana'nın halihazırda 2 milyonu aşkın seyirciye ulaştığını yazıyor. 

Yönetmen koltuğunda Pardon ve Fi gibi yapımlarla tanınan Mert Baykal'ın oturduğu film, an itibarıyla 12,4 milyon doların üzerinde hasılat elde ederken gişedeki yükselişini de sürdürüyor. Box Office Türkiye, Yan Yana'nın 5 haftalık toplam hasılatının yaklaşık 526 milyon TL olduğunu bildiriyor.

Variety'ye göre bu rakam, Türkiye gişesinde 5,2 milyon dolar kazanan Bir Minecraft Filmi'nin (A Minecraft Movie) iki katından fazla, 4,1 milyon dolarda kalan Zootropolis 2'nin (Zootopia 2) ise yaklaşık üç katı. Veriler Box Office Mojo'ya dayanıyor.

Yapımcılığı, Nuri Bilge Ceylan ve Emin Alper gibi yönetmenlerin filmlerini de hayata geçiren NuLook Production tarafından üstlenilen Yan Yana, aynı zamanda Türkiye'de IMAX formatında gösterime giren ilk yerli yapım olma özelliğini taşıyor.

Uyarlama, 2011 yapımı Can Dostum'un temel hikayesini koruyor. Yamaç paraşütü kazası sonrası felç kalan varlıklı iş insanı Refik, tamamen farklı bir dünyadan gelen neşeli bakıcı Ferruh'u işe alıyor. Refik rolünde usta oyuncu Haluk Bilginer yer alırken, Ferruh'u ise Feyyaz Yiğit canlandırıyor.

Filmde ayrıca Hatice Aslan, Bige Önal ve Şevval Sam da rol alıyor.

Yan Yana, Avrupa dağıtımcısı Cinedex aracılığıyla Fransa, Almanya, Avusturya, İsveç, Belçika, İsviçre ve Hollanda'da da gösterime giriyor.

Filmin gişedeki başarısı, dünya basınında da yankı uyandırmış durumda. 

Yan Yana, dünya genelinde yapılan Can Dostum uyarlamalarının en güncel halkası olarak dikkat çekiyor. Bunlar arasında, Neil Burger'ın yönettiği ve Bryan Cranston'la Kevin Hart'ın başrollerini paylaştığı 2019 yapımı Amerikan uyarlaması Olacak İş Değil (The Upside) de yer alıyor. 

Harvey Weinstein skandalı nedeniyle dağıtımı geciken film, buna rağmen sürpriz bir gişe başarısı yakalamıştı.

Independent Türkçe, Variety, Box Office Türkiye