Fas Rüşvetle Mücadele Derneği’nden hükümete yolsuzlukla mücadelede tavsiyeleri

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş. (MAP)
Fas Başbakanı Aziz Ahnuş. (MAP)
TT

Fas Rüşvetle Mücadele Derneği’nden hükümete yolsuzlukla mücadelede tavsiyeleri

Fas Başbakanı Aziz Ahnuş. (MAP)
Fas Başbakanı Aziz Ahnuş. (MAP)

Fas Rüşvetle Mücadele Derneği Başkanı Ahmed Bernusi, Fas Başbakanı Aziz Ahnuş’a, ‘yolsuzlukla mücadelede öncelikler’ konulu bir mektup gönderdiklerini açıkladı. Başkent Rabat’ta basın toplantısı düzenleyen Bernusi, mektupta, hükümetten yolsuzlukla mücadele alanındaki tutum ve politikalarını netleştirmesinin istendiğini, ayrıca yolsuzlukla mücadele stratejisinde önceliklerin belirlenmesiyle ilgili görüş bildirildiğini ifade etti.  
Bernusi, hükümetin, yolsuzlukla mücadele kapsamındaki bir dizi yasa tasarısını geri çekmesinin nedenini de sorguladı. Mektupta, ‘’Hükümetin göreve başlamasından birkaç gün sonra, ilk eylemlerinden biri, yasa dışı yollarla zenginleşmeyi cezalandıran yasa tasarısını Temsilciler Meclisi'nden geri çekmek oldu. Ayrıca kamu mülklerinin işgali ile ilgili cezaların düzenlenmesinin öngörüldüğü yasa tasarısı da geri çekildi, bu kararların gerekçeleri nelerdir’’ diye sorgulandı.  
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün 2022 Yolsuzluk Algı Endeksi’nde Fas’ın180 ülke arasında 87. Sıraya düştüğü işaret edilen mektupta, 2018 ile kıyaslandığında Fas'ın 4 puan kaybederek 14 sıra gerilediği belirtildi. Fas Şeffaflık ve Rüşvetle Mücadele Ulusal Heyeti’nin oluşturulmasının kuvvetler ayrılığını güçlendirmeyi, bağımsız kurumların ve sivil toplumun rolünü pekiştirmeyi hedeflediğine işaret edilen mektupta, hesap verebilirliğin ve yolsuzluğun cezalandırılmasının önemi vurgulandı. ‘Yolsuzlukla mücadelede ulusal stratejinin’ 2015’te kabul edildiği ancak önceki hükümetlerin bu stratejiyi etkin bir şekilde hayata geçirmemesinin hayal kırıklığı yarattığı kaydedildi.  
Rüşvetle Mücadele Derneği’nin mektubunda, “Yolsuzluk ve rüşvet belasıyla etkin bir şekilde mücadele edilebilmesi, hükümetin bu konudaki programları ve tedbirleri uygulama iradesini göstermesiyle mümkün olabilir’’ denildi. Mektupta ayrıca, ‘çıkar çatışması konusunda özel bir yasa çıkarılması, haksız rekabetin önlenmesine yönelik tedbirlerin arttırılması, rekabet kurulunun güçlendirilmesi, (ekonomik rekabeti denetleyen anayasal kurum) Şeffaflık ve Rüşvetle Mücadele Ulusal Heyeti’nin organlarının yeniden düzenlenmesi’ gibi tavsiyelerde bulunuldu. Gayrı meşru yollarla zenginleşmenin suç sayılmasına yönelik yasaların çıkarılması gerektiği vurgulandı. Temsilciler Meclisi’nden geri çekilen konuyla ilgili yasanın üzerinde altı yıldır çalışıldığı belirtildi.  
Dernek ayrıca mal bildirimi yasasının yeniden düzenlenmesi gerektiğini ve bildirilen mal varlıklarına dair bilgi erişiminin sadece kamu gözetleme kurumu tarafından değil, tüm kurumlara açık olmasının zorunlu olduğunu kaydetti.  



Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
TT

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir ekip, Yemen'in doğusunda istikrarı sağlamak amacıyla Aden'de

Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)
Yemen'in geçici başkenti Aden, (Reuters)

Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri'nden oluşan bir askeri ekip, Yemen'in geçici başkenti Aden'e, Güney Geçiş Konseyi'ne bağlı güçlerin Hadramut ve Al-Mahra vilayetlerinden çekilmesi ve meşru yönetimi destekleyen Suudi liderliğindeki koalisyonun doğrudan gözetimi altında önceki konumlarına geri dönmeleri için yürütme mekanizmalarını kurmayı amaçlayan acil bir görevle geldi.

Ekip ayrıca, statüko öncesine dönüşü sağlamak amacıyla koordineli prosedürlere göre, bölgelerin "Vatan Kalkanı" güçlerine devredilmesi için düzenlemeler üzerinde de çalışıyor. Bu adım, Suudi Arabistan'ın Doğu Yemen'deki gerilimi sona erdirmek için yoğun çabalarının ve koalisyon liderliğinin Hadramut'taki Güney Geçiş Konseyi'nin tek taraflı eylemlerini reddetmesinin bir devamı niteliğinde. Koalisyon liderliği bu eylemleri, zorla yeni bir gerçeklik dayatma veya vilayeti barış ve istikrarı tehdit eden iç çatışmalara sürükleme girişimi olarak değerlendirmektedir.

Şarku’l Avsat'a konuşan özel kaynaklara göre askeri birliğin gelişi, Riyad'ın Yemen'deki meşru kurumlar içinde güvensizlik ortamı yaratacak veya bölünmeyi derinleştirecek adımları reddetme tutumunu güçlendiriyor.


Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
TT

Lübnan, İsrail'den gelecek büyük çaplı bir saldırı endişesi ile yaşıyor

 İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)
İşgal altındaki Golan Tepeleri'nde, Suriye'nin güneyini gören bir gözetleme noktasında duran İsrail askeri, 25 Mart (AFP)

İsrail’in geniş çaplı bir saldırı hazırlığında olduğu yönündeki iddiaların gölgesinde yaşayan Lübnan’da, Mısır gerilimi düşürmek ve ülkenin İsrail kaynaklı herhangi bir askeri tırmanıştan korunmasını sağlamak amacıyla diplomatik girişimlerini yoğunlaştırdı. Bu çerçevede Mısır Başbakanı Mustafa Medbuli’nin gelecek hafta Beyrut’u ziyaret etmesi öngörülüyor.

Mısır’ın Beyrut Büyükelçisi Ala Musa, Cumhurbaşkanı Joseph Avn ile görüşmesinin ardından yaptığı açıklamada, “Üzerinde çalıştığımız konu, gerilimin azaltılması ve Lübnan’ın saldırıların şiddetinde herhangi bir artıştan korunmasıdır. Asıl hedef budur. Sürecin, birçok engelin aşılmasında kullanılabilecek bir ivme yaratmak için adım adım ilerlemesi gerekiyor” dedi.

Öte yandan İsrail, diplomatik çabalara sahadaki gerilim ve geniş çaplı savaş tehditleriyle karşılık verdi. İsrail medyası, Lübnan hükümeti ve ordusunun yıl sonuna kadar belirlenen süre içinde Hizbullah’ın silahsızlandırılmasında başarısız olması halinde, İsrail ordusunun Lübnan genelinde Hizbullah hedeflerine yönelik kapsamlı bir saldırı planladığını yazdı.

Aynı zamanda İsrail, Lübnan’ın güneyindeki askeri gerilimi artırdı. İsrail güçleri, sivil müzakerelerin iki hafta önce başlamasından bu yana ilk kez, sınırdan yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Zahrani bölgesinin de aralarında bulunduğu Litani Nehri’nin kuzeyindeki bölgeleri hedef aldı.


BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
TT

BM raporu: Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri 2017'den bu yana en yüksek seviyesine ulaştı

İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)
İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich, Batı Şeria'daki Ma'ale Adumim yerleşiminin genişletilmesine ilişkin bir haritayı gösteriyor (AFP)

AFP'nin dün gördüğü BM Genel Sekreteri'nin raporuna göre, İsrail'in işgal altında bulunan Batı Şeria'daki yerleşim genişlemesi, BM'nin 2017'de izlemeye başlamasından bu yana 2025'te rekor seviyeye ulaştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi üyelerine gönderdiği belgede, "İşgal altındaki Batı Şeria'da, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere, İsrail yerleşimlerinin devam eden genişlemesini kınıyorum. Bu durum gerilimleri körüklemeye, Filistinlilerin topraklarına erişimini engellemeye ve bağımsız, demokratik, bütünleşik ve tam egemen bir Filistin devletinin kurulma olasılığını tehdit etmeye devam ediyor" ifadelerini kullandı.

İsrail'in 1967'de işgal edip ilhak ettiği Doğu Kudüs'te yaklaşık üç milyon Filistinli yaşıyor; bunların yanı sıra Birleşmiş Milletler'in uluslararası hukuka göre yasadışı saydığı yerleşim yerlerinde de yaklaşık 500 bin İsrailli bulunuyor.

Batı Şeria'daki yerleşim faaliyetleri hem sağcı hem de solcu çeşitli İsrail hükümetleri döneminde devam etmiştir.

Bu yerleşim faaliyetleri, özellikle 7 Ekim 2013'te Hamas'ın güney İsrail'de gerçekleştirdiği benzeri görülmemiş saldırının ardından Gazze'de savaşın başlamasından bu yana, mevcut hükümetin döneminde önemli ölçüde yoğunlaştı.