Sudan muhalefeti ordu ile masaya oturmak üzere anlaşmaya vardı

ABD ve Suudi Arabistan arabuluculuğunda bir toplantı gerçekleştirildi.

Sudanlı partilerin temsilcileri önceki gün düzenlenen diyalog oturumuna katıldı. (AFP)
Sudanlı partilerin temsilcileri önceki gün düzenlenen diyalog oturumuna katıldı. (AFP)
TT

Sudan muhalefeti ordu ile masaya oturmak üzere anlaşmaya vardı

Sudanlı partilerin temsilcileri önceki gün düzenlenen diyalog oturumuna katıldı. (AFP)
Sudanlı partilerin temsilcileri önceki gün düzenlenen diyalog oturumuna katıldı. (AFP)

Sudan ana muhalefet koalisyonu, ABD’nin Afrika İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Molly Phee’nin ve Suudi Arabistan’ın Sudan büyükelçisi Ali bin Hasan bin Cafer’in Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri’nden bir delegasyonun, görüşme yapılmasına şiddetle karşı çıkılan askeri oluşum ile bir toplantı düzenlemesi çağrısına yanıt verdiğini açıkladı.
Sudan’da ana muhalefet olan Özgürlük ve Değişim Güçleri Koalisyonu’nun Merkez Konseyi'nden yapılan açıklamaya göre dün akşam verilen kararla toplantıda, muhalefet tarafından ‘askeri darbe’ olarak nitelendirilen, ordunun 25 Ekim’de açıkladığı prosedürlerin ve bunların tüm sonuçlarının sona erdirilmesi, iktidarın sivillere devredilmesi ve demokratik bir ortam sağlayacak seçimlerin istisnasız bir şekilde derhal hayata geçirilmesi konusunun ele alınacağı bildirildi.
Ayrıca darbeci güçlerin ve eski rejimin unsurlarının siyasi süreçten uzak tutulması da talep edildi. Söz konusu süreç, ulusal diyalogu destekleyen üçlü mekanizma (Birleşmiş Milletler, Afrika Birliği ve IGAD) tarafından yönetiliyor ve alacağı kararların darbeyi yapanlar ve devrim güçlerinden darbeye direnenlerle sınırlı kalacağı belirtiliyor.
Toplantıda, devrimci ve direniş güçleri ile askeri yapının ‘darbeyi sona erdirmek için prosedürlerin nasıl tamamlanacağı’ üzerinde mutabakata varmasının ardından kapsamlı bir siyasi sürecin çerçevesinin belirlenmesinin ele alınacağı kaydedildi.
Üçlü uluslararası mekanizma tarafından yürütülen Sudan-Sudan diyalogu oturumu, Komünist Parti ve Sudan Direniş Komiteleri’nden sert tepki aldı. Söz konusu taraflar bu adımı ‘darbeyi koruma’ girişimi olarak değerlendirdi. Bunun sonucunda Özgürlük ve Değişim Güçleri Koalisyonu, diyalog masasına dönülmesini sağlayacak istişareler yapmak amacıyla üçlü mekanizmanın çağrıda bulunduğu ikinci bir toplantı konusunda özür diledi.
Diğer yandan uluslararası güçler Sudanlıları diyaloga iyi niyetle ve etkin bir şekilde katılmaya çağırdı. Toplantının başarılı olmasının kilit noktasının, sivil paydaşların görüşmeye katılımı olduğu vurgulandı. Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri, ABD ve Suudi Arabistan’ın attığı adımlar neticesinde uluslararası taleplere yanıt verdi ve ordu ile görüşmeyi kabul etti.
Hartum önceki gün Birleşmiş Milletler Sudan Entegre Geçiş Yardımı Misyonu (UNITAMS), Afrika Birliği ve Afrika'da Hükümetlerarası Kalkınma Otoritesi’nden (IGAD) oluşan üçlü mekanizma tarafından yönetilen bir ön müzakere turuna tanık oldu. Söz konusu müzakerelerde ülkedeki gerginliğe, siyasi krize ve anayasal boşluğa son verilmesi hedefleniyordu. Ancak büyük partilerin çoğu görüşmelere katılmayı reddetti.
Koalisyon daha önce yaptığı açıklamada, müzakere turunu ‘aynı projeye katılan ve aralarında herhangi bir anlaşmazlık olmayan darbe güçleri arasında gerçekleştirilen bir iç diyalog’ ve 2014 yılında devrik lider Ömer El-Beşir tarafından başlatılan ve tüm muhalefet güçleri tarafından boykot edilen ‘Vesbe Diyalogu’nun bir kopyası’ olarak nitelendirdi. Söz konusu diyalog tüm muhalif güçler tarafından boykot edilmiş, sadece hükümetin müttefikleri buna katılmıştı. Ancak diyalogda alınan kararlara uyulmamıştı.
Koalisyon, siyasi sürecin başlatılmasından bu yana üçlü mekanizmayla olumlu bir şekilde ilgilendiğini ve bunun üçlü mekanizmanın Sudanlılara yeni anayasal düzende yardım etme yönelimine, devrimi ve hedeflerini ifade eden tam bir sivil otorite tarafından yönetilen demokratik bir geçiş yolunun onaylamasına bağlı olduğunu bildirdi.
Sudan Komünist Partisi, üçlü mekanizmanın diyalogunu, ‘darbeyi koruma’ ve geçiş döneminin siviller ve askeri personel arasında bir anlaşma ile tamamlamasını sağlama girişimi olarak nitelendirdi. Ayrıca üçlü mekanizmaya başarısız planlarını gözden geçirmesi çağrısında bulundu.
Sudan Komünist Partisi siyasi büro üyesi Salih Mahmud, partinin Facebook sayfasında yaptığı açıklamada üçlü mekanizmanın demokratik dönüşümü teşvik etmeye yönelik uluslararası sözleşmeler konusunda daha istekli olmasının yanı sıra Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve Afrika Birliği’nin halka yönelik dayatmacı çözümler içermeyen mekanizmalarının benimsenmesi gerektiğini belirtti.
Hartum’daki Direniş Komiteleri, perşembe günü yapılan toplantıya katıldığı tespit edilen bir üyesini görevden almak için hızla harekete geçti. Aynı zamanda söz konusu şahsın Direniş Komiteleri adına konuşmasının engellendiğini belirttiği bir bildiri yayınladı. Bildiride “Davranışları kınanıyor. Temsil ettiği komitede (Banat Şark Direniş Komitesi) tek bir kişi bile aynı fikirde değil. Kendisi, kişisel zaferler peşinde koştuğunu ve kasten safları bölmeye çalıştığını göstermek istedi” ifadesine yer verildi.



İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
TT

İsrail’in Gazze ve Batı Şeria’da düzenlediği saldırılarda 5 Filistinli hayatını kaybetti

Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)
Filistin sivil savunma ekipleri, Gazze Şeridi’ne yönelik İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin cenazelerini aramak için Han Yunus’taki bir evin enkazını kaldırıyor (EPA)

Gazze Şeridi’nin doğusundaki Şucaiyye Mahallesi’nde İsrail ordusunun bugün (pazar) sabah saatlerinde düzenlediği hava saldırısında üç Filistinli yaşamını yitirdi. Batı Şeria’da ise iki Filistinli, İsrail askerlerinin açtığı ateş sonucu öldürüldü.

Filistin resmi ajansı WAFA’nın sağlık kaynaklarına dayandırdığı habere göre Şucaiyye’de İsrail insansız hava aracının sivillerin bulunduğu bir topluluğu hedef alması sonucu bir kişi hayatını kaybetti.

Aynı kaynaklar, İsrail savaş uçaklarının Mansura Caddesi üzerindeki Şeva akaryakıt istasyonu yakınında iki sivili öldürdüğünü bildirdi.

Bu ölümlerle birlikte, 11 Ekim’de yürürlüğe giren ateşkes anlaşmasından bu yana can kaybı 404’e, yaralı sayısı ise 1108’e yükseldi.

Öte yandan İsrail ordusu, Batı Şeria’nın kuzeyinde yürütülen operasyonlarda iki Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

Kuzeydeki Kabatiya bölgesinde bir Filistinli gencin askerlere taş attığını belirten ordu, askerlerin ateş açtığını ve gencin öldüğünü açıkladı. Ramallah’taki Filistin Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybeden kişinin 16 yaşında olduğunu belirtti.

Diğer yandan Silat el-Harithiya bölgesinde bir Filistinlinin askerlere el yapımı patlayıcı attığı gerekçesiyle öldürüldüğü bildirildi. Filistin Sağlık Bakanlığı, 22 yaşındaki gencin göğsünden vurularak öldüğünü açıkladı.

Gazze Savaşı’nın Ekim 2023’te başlamasının ardından Batı Şeria’daki gerilim belirgin şekilde yükseldi. İsrail ordusu bu süreçte, bölgede faaliyet gösteren silahlı gruplara karşı operasyonlarını yoğunlaştırdı.

Filistin Sağlık Bakanlığı verilerine göre, son iki yılda Batı Şeria’da 1030 Filistinli öldürüldü; bunların 235’i yalnızca bu yıl içinde gerçekleşti.


Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
TT

Iraklı gruplar, silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısına katıldı

Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)
Bağdat'taki Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) unsurları tarafından düzenlenen bir tören (DPA)

Iraklı milis gruplarının liderleri son günlerde silahların devletin elinde sınırlandırılması çağrısı yapmaya başladı. Bu gelişme, yerel düzeyde sürpriz, soru işaretleri ve eleştirileri beraberinde getirdi. Zira söz konusu isimler, kısa süre öncesine kadar direniş eksenine mensup oldukları gerekçesiyle silahlarını açıkça sergiliyor, devlete meydan okuyor; ABD karşıtlığını vurgulayarak Amerikan güçlerinin Irak’tan çekilmesini talep ediyordu.

Yerel analizlerde bu olgu, Irak’taki Amerikan baskıları, olası bölgesel dönüşümler ve bu grupların yeni parlamentoda sandalye kazanmalarının ardından siyasi alana yönelme arayışlarıyla ilişkilendiriliyor.

Diğer yandan Ulusal Hikmet Hareketi lideri Ammar el-Hekim’in çağrısına ek olarak, son iki gün içinde ABD’nin yaptırım ve terör listesinde yer alan, fraksiyonlarla bağlantılı üç tanınmış isimden de silahların devletin elinde sınırlandırılması yönünde çağrılar geldi.

Üç grup

Bu isimlerin başında, yaklaşık 27 sandalyeyle parlamentoda güçlü bir varlık elde eden Asaib Ehli’l Hak Hareketi Genel Sekreteri Kays el-Hazali geliyor. Hazali cuma günü yaptığı açıklamada, “Silahların devletin elinde sınırlandırılmasına inanıyoruz ve bunu gerçekçi adımlarla hayata geçirmek için çalışacağız” dedi. Aynı yönde açıklamalar, Ensarullah el-Evfiya Hareketi Genel Sekreteri Haydar el-Garavi ile İmam Ali Tugayları lideri Şibl ez-Zeydi’den de geldi.

Üç grubun liderlerini ortak paydada buluşturan unsurlar, Şii Koordinasyon Çerçevesi güçleri çatısı altında yer almaları ve ABD’nin terör listesinde bulunmaları olarak öne çıkıyor. Bu durum, söz konusu isimlerin, silahlı gruplara mensup unsurların yeni kurulacak hükümette yer almasına karşı çıkan Washington’a yönelik siyasi manevra arayışında oldukları yorumlarını güçlendiriyor.

Irak’ta en yüksek yargı organının başkanı dün yaptığı açıklamada, silahların devletin elinde sınırlandırılması konusunda silahlı grupların liderlerinin iş birliğine onay verdiğini duyurdu.

Yüksek Yargı Konseyi Başkanı Faik Zeydan, yayımladığı açıklamada, ‘hukukun üstünlüğünün sağlanması, silahların devletin elinde sınırlandırılması ve askeri çalışmaya duyulan ulusal ihtiyacın ortadan kalkmasının ardından siyasi faaliyete geçilmesi’ yönündeki tavsiyesine olumlu yanıt verdikleri için ‘kardeş fraksiyon liderlerine’ teşekkür etti.

Washington'ın ciddiyeti

İslamcı gruplar üzerine çalışan araştırmacı Nizar Haydar, fraksiyon liderlerinin silahların devletin elinde sınırlandırılmasına yönelik çağrılarının, ‘Şii güçler ve tüm fraksiyonların, fraksiyonları içeren yeni bir hükümetle anlaşmayı reddeden Amerikan tutumunun ciddiyetini hissetmeye başlamasından’ kaynaklandığına inanıyor.

Haydar, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Fraksiyonlar, ABD’nin Irak Özel Temsilcisi Mark Savaya’nın Bağdat’a gelmesinden önce Washington’a iyi niyetlerini kanıtlamak için şu sıralar zamanla yarışıyor” ifadesini kullandı.

Haydar, silahlı fraksiyonları iki gruba ayırıyor. İlk grup, siyasi ve seçim sürecine çeşitli aşamalarda dahil olan, son olarak da son parlamento seçimlerine katılan ve geçmiş hükümetlerde bir ya da daha fazla bakanla temsil edilen fraksiyonlardan oluşuyor. Bu gruplar, devlet otoritesi dışında silahlı bir güç olmaktan çıkarak, güvenlik başta olmak üzere devlet kurumlarının bir parçası haline gelmeyi hedefliyor.

Haydar’a göre bu ilk grup, ‘uluslararası ve bölgesel toplum nezdinde, özellikle de ABD’de kabul görmek amacıyla bugün silahların devlet elinde sınırlandırılmasını savunan kesim’ olarak öne çıkıyor.

İkinci grup ise son parlamento seçimlerine katılmış olmalarına rağmen kendilerini hâlâ siyasi sürecin içinde görmeyen, ‘direniş’ söylemini kullanmaya devam eden ve devlete tam entegrasyonunu ilan etmeden önce mümkün olan en büyük siyasi, mali ve güvenlik kazanımlarını elde etmeye çalışan fraksiyonlardan oluşuyor.

Aşamalı taktik

Siyasi Düşünce Merkezi Başkanı İhsan eş-Şemmeri de ABD’nin fraksiyonlar üzerindeki baskısının önem ve etkisi konusunda aynı görüşü paylaşıyor ve bu baskının, söz konusu grupları devlet çerçevesi dışında silah taşımaktan vazgeçtiklerini açıklamaya zorladığını belirtiyor.

Şemmeri, Şarku’l Avsat’a yaptığı değerlendirmede, “Silahsızlanma çağrıları; ABD’nin silahların dağıtılması ve devlet ile silahlı kuvvetler başkomutanının denetimi altında toplanması yönündeki şartlarıyla ve Savaya’nın Irak’a gelişinin yaklaşmasıyla eşzamanlı olması bakımından ele alınmalı” dedi.

Bu çağrıların aynı zamanda yeni hükümetin kurulmasına yönelik müzakerelerin zamanlamasıyla da bağlantılı olduğunu ifade eden Şemmeri, “Bu gruplar, ABD’nin bu yöndeki itirazlarının boyutunu bilerek yeni hükümete dahil olmayı hedefliyor” değerlendirmesinde bulundu.

defrt
Ketaib Hizbullah üyeleri, Eylül 2024'te Bağdat'ta düzenlenen bir geçit töreninde (Reuters)

Şemmeri, söz konusu çıkışların, ‘ABD’nin bu tür çağrılara vereceği tepkiyi ölçmeyi amaçlayan geçici ve taktiksel bir bağlamda’ gündeme gelmiş olabileceğini, aynı zamanda bu fraksiyonların Washington ile doğrudan müzakerelere girmesi için bir kapı aralayabileceğini de dile getirdi.

Iraklı fraksiyonların çağrılarının, Hizbullah’ın söyleminden bağımsız ele alınamayacağını vurgulayan Şemmeri, bu tutumun Hizbullah’ın silahsızlanmaya ilişkin şartlarıyla örtüştüğünü belirterek, “Amaç, silahsızlanma sürecinin ABD ve dış baskıların sonucu değil, yerel ve iç düzenlemelerin bir parçası gibi görünmesini sağlamak” dedi.


Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
TT

Trump intikam alıyor: Suriye'de DEAŞ'a ait 70 hedef vuruldu

ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)
ABD askerleri, cuma günü Suriye'deki DEAŞ hedeflerine saldırmak üzere havalanmadan önce bir F-15E savaş uçağına mühimmat yüklüyor (AFP)

Başkan Donald Trump, geçen cumartesi günü Suriye çölündeki Palmira'da bir aşırılıkçı tarafından düzenlenen saldırıda üç Amerikalının (iki asker ve bir tercüman) öldürülmesinin ardından DEAŞ'a karşı misilleme tehdidini yerine getirdi. ABD hava saldırıları, cuma sabahı erken saatlerde Deyrizor, Hums ve Rakka çöllerindeki 70 DEAŞ mevzisini hedef aldı. Yaklaşık beş saat süren baskınlara uçaklar, helikopterler ve HIMARS roketatarları katıldı. Ürdün de uçaklarının saldırıya katıldığını açıkladı.

Trump cuma günü “çok güçlü bir misilleme saldırısı”ndan bahsederken, ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, “ABD güçleri, DEAŞ savaşçılarını, altyapısını ve silah depolarını ortadan kaldırmak için Suriye'de Hawkeye Operasyonuna başladı” diyerek, operasyonu üç Amerikalının ölümüne yol açan Palmira saldırısının ardından “misilleme ilanı” olarak nitelendirdi.

Şarku’kul Avsat’ın görüştüğü Şam'daki Suriye Savunma Bakanlığına yakın kaynaklar, ABD saldırılarının süresiz olabileceğini ve günlerce devam edebileceğini söyledi.