Biden, İran nükleer anlaşması ile ilgili zorlu seçimlerle karşı karşıya

Tahran ve uluslararası toplum arasında ipler geriliyor

İran'ın Natanz Nükleer Tesisi (AFP)
İran'ın Natanz Nükleer Tesisi (AFP)
TT

Biden, İran nükleer anlaşması ile ilgili zorlu seçimlerle karşı karşıya

İran'ın Natanz Nükleer Tesisi (AFP)
İran'ın Natanz Nükleer Tesisi (AFP)

İran ile uluslararası toplum arasında son zamanlarda iplerin daha da gerilmesiyle birlikte ABD Başkanı Joe Biden'a Tahran'la müzakereleri bir an önce sonuca bağlaması için yapılan baskılar artıyor. Biden zor bir seçimle karşı karşıya. Ya tutumunu yumuşatıp risk alacak -ki bu durumda özellikle Kasım ayında yapılacak yasama seçimlerine aylar kalmışken muhalif Cumhuriyetçi Parti onu ABD’nin en azılı düşmanlarından birine karşı zayıf olmakla suçlayacak- ya da diplomasinin başarısız olduğunu duyurarak Ukrayna-Rusya savaşı ile eş zamanlı olarak Ortadoğu’da büyük bir krizi ateşleme riskini göze alacak.
Uluslararası Kriz Grubu’ndan (ICG) Ali Vaiz Fransız haber ajansına (AFP) yaptığı açıklamada “Bu aşamada işler her iki yönde de gidebilir. Son birkaç gündür yaşanan gerilim, Tahran ve Washington'daki liderleri masadaki anlaşmayı kabul etmeye itebilir. Ya da kaçınılmaz olarak daha da kötüleşecek yeni bir gerilim döngüsü başlatabilir” ifadelerini kullandı. 2021'in başlarında Demokrat ABD Başkanı Joe Biden, İran nükleer dosyası ile ilgili 2015 yılında imzalanan ancak Cumhuriyetçi selefi Donald Trump'ın çekildiği nükleer anlaşmayı canlandırmak için müzakerelerin hızlıca sonuçlanacağını düşünüyordu. Ancak Viyana müzakereleri şu anda askıya alınmış durumda.
Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı’nın (UAEA) İran’ı işbirliği yapmadığı için resmi olarak kınayan bir ABD-Avrupa kararı çıkarmasıyla işler daha da kötüleşti. Kınama kararı UAEA’nın geçen ay yayınladığı bir raporun üzerine geldi. Söz konusu raporda İran'daki üç kayıt dışı bölgede bulunan zenginleştirilmiş uranyum izleri konusunda Tahran tarafından ‘tatmin edici bir açıklama’ yapılmadığı vurgulanmıştı. İran, UAEA’nın bu kararına, nükleer faaliyetlerini izlemek için UAEA tarafından kurulan ‘27 kamerayı kaldıracağını’ söyleyerek karşılık verdi.
Washington'da, 2015 yılında imzalanan anlaşmanın savunucuları bu gelişmelerin, Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nın (KOEP/nükleer anlaşma) İran'ın nükleer bomba edinmesini engellemenin tek yolu olduğunu ve anlaşmayı kurtarmanın ABD tarafından verilecek bazı tavizlere değeceğini kanıtladığını savunuyorlar. Buna karşılık başta Cumhuriyetçiler olmak üzere anlaşmayı eleştirenler, İran uluslararası müfettişlerle işbirliği yapmadığı için son olayları, anlaşmanın yetersiz olduğunun kanıtı olarak görüyorlar. Bu konuda, düşünce kuruluşu Demokrasileri Savunma Vakfı'ndan nükleer anlaşmaya karşı olan Behnam Ben Taleblu "Tahran'ın nükleer alanda son aylarda kaydettiği bütün bu ilerlemeler Biden hükümetinin tutumunu değiştirmesi için yeterli değilse, daha ne olması gerekiyor?" ifadelerini kullandı.
Behnam Ben Taleblu, ABD başkanını selefi döneminde uygulanan ‘azami baskı’ politikasına geri dönmeye, ancak bu sefer bunun ‘çok taraflı bir versiyonunu’ benimsemeye çağırdı. Demokrat Parti safında bile eleştirel sesler yükseliyor. Örneğin Senatör Bob Menendez “Yönetim, İran'ın nükleer ilerlemesi yüzünden artık anlaşmaya geri dönmenin ABD'nin çıkarına olmadığını hangi noktada kabul edecek?” şeklinde tepki verdi.
UAEA Başkanı Rafael Grossi, İran'ın şu anki uranyum zenginleştirme hızında devam etmesi halinde ‘sadece birkaç hafta’ içerisinde nükleer silah için yeterli malzeme elde edeceğine dair uyarıda bulundu. İran ise nükleer silah üretmeye çalıştığı iddialarını sürekli reddediyor. Aslında geçtiğimiz aylarda ABD tarafı Ali Vaiz’in ‘anlaşma yok, kriz yok’ şeklinde özetlediği mevcut duruma razıymış gibi görünüyordu. ABD’liler Aralık ayında bir anlaşmaya varmak için sadece ‘birkaç hafta’ kaldığı konusunda uyarıda bulunduktan sonra, bu süre hiçbir sonuç elde edilemeden geçti ve başka bir tarih de verilmedi.
Perşembe günü Washington niyetinin ne olduğu hususunda belirsizliğini korudu. ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Tahran'ın son ‘kışkırtmalarının’ ‘kötüleşen bir nükleer krizin patlak vermesine’ ve ‘İran'ın ekonomik ve siyasi izolasyonunun artmasına’ sebep olacağına dair uyarıda bulundu. Ancak aynı zamanda hala nükleer anlaşmayı yeniden canlandırmaya çalıştığını vurgulayarak diplomasi için açık bir kapı bıraktı. Blinken’ın bir sözcüsü anlaşmanın etkinleştirilmesinin ABD'nin ‘ulusal güvenlik çıkarlarına güçlü bir şekilde hizmet edeceğini’ söyledi.
AFP’nin aktardığına göre Washington'daki Ortadoğu Enstitüsü'nde araştırmacı olan Randa Slim, çıkmazı ‘herkesin Viyana görüşmelerinin çöktüğünü varsayacağı, ancak kimsenin bunu duyurmaya istekli olmayacağı’ bir belirsizlik durumu olarak nitelendirdi. Biden yönetiminin karşı karşıya olduğu ikilemin bu olduğunu vurgulayan Slim’e göre, uzmanların Tahran'ın nükleer silah edinmeye her zamankinden daha yakın olduğunu iddia ettiği bir zamanda, Biden yönetimi müzakerelerin bittiğini duyurursa, ‘doğrudan harekete geçmeye’ veya şahinleri İran'ın nükleer tesislerine askeri saldırılar başlatmaya teşvik eden ‘İsrail'in müdahalesini kabul etmeye’ mecbur kalacak.
Bununla birlikte Ali Vaiz, UAEA ile yaşanan gerilimin ‘her iki tarafa da’ mevcut durumda ‘devam edilmesinin mümkün olmadığını’ kanıtlamış olduğunu belirtti. Fikrini desteklemek için iki tane geri sayım sayacı olduğunu ve bunların Biden üzerinde büyük bir baskı yarattığını söyledi. Vaiz, Biden’ın bir taraftan İran’ı nükleer silaha yakınlaştıran ve ABD Kongresi’ni Biden’dan daha kararlı bir şekilde ilerlemesini talep etmeye itecek bir geri sayım sayacı; bir taraftan da başkanlık döneminin ortasında yasama seçimlerinin yaklaşmasıyla siyasi bir geri sayım sayacı karşısında olduğunu söyledi.



Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
TT

Lübnan Ordusu: Güneyde bir UNIFIL devriyesine saldıran altı kişi yakalandı

Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)
Birleşmiş Milletler barış gücü güçleri, Marjeyoun'un Bouayda bölgesinde UNIFIL gücüne ait araçlarla devriye geziyor (AFP)

Lübnan Ordusu bugün, Lübnan'ın güneyindeki el-Tayri-Bint Cebeli yolunda Birleşmiş Milletler Lübnan Geçici Gücü'ne (UNIFIL) ait bir devriyeye saldıran altı kişinin yakalandığını duyurdu.

Ordu "X" platformunda yayınlanan bir açıklamasında, UNIFIL gücüne yönelik saldırıda bir UNIFIL aracının hasar gördüğünü, ancak personel arasında herhangi bir yaralanma bildirilmediğini ifade etti.

Ordu, UNIFIL'e yönelik herhangi bir saldırının ciddiyetini vurgulayarak, olaya karışanların cezalandırılmasında hiçbir hoşgörü ve müsamaha gösterilmeyeceğini belirtti.

Ayrıca, UNIFIL'in Litani Nehri'nin güneyinde bulunan bölgedeki temel rolünü, ordu ile yakın koordinasyonunu ve istikrarın yeniden sağlanmasına aktif katkısını vurguladı.

UNIFIL dün yaptığı açıklamada, Güney Lübnan'daki devriyelerinden birine ateş açıldığını, ancak herhangi bir yaralanma bildirilmediğini duyurdu.

Bint Cubeyl yakınlarında devriye gezen üç motosikletli altı kişinin barış gücüne yaklaştığını ve içlerinden birinin aracın arkasına yaklaşık üç el ateş ettiğini açıkladı. Olayda yaralanan olmadı.


Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
TT

Arap ve İslam dünyası, İsrail'in Gazzelileri Mısır'a sürme niyetinden endişe duyuyor

Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)
Mısır ile Filistin toprakları arasındaki Refah sınır kapısı (Arşiv- Reuters)

Suudi Arabistan, Mısır, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Endonezya, Pakistan, Türkiye ve Katar, İsrail'in Gazze Şeridi sakinlerinin Mısır'a geçişine olanak sağlamak için Refah sınır kapısını tek yönlü açacağı yönündeki açıklamalarından derin endişe duyduklarını belirtti.

Sekiz ülkenin dışişleri bakanları yaptıkları açıklamada, Filistin halkını topraklarından çıkarma girişimlerini tamamen reddettiklerini vurgulayarak, ABD Başkanı Donald Trump'ın Refah sınır kapısının her iki yönde de açılması, bölge sakinlerine hareket özgürlüğünün garanti altına alınması, Gazze Şeridi halkından hiçbirinin ayrılmaya zorlanmaması, aksine topraklarında kalmaları ve vatanlarının inşasına katılmaları için uygun koşulların yaratılması, istikrarın yeniden sağlanması ve insani koşulların iyileştirilmesine yönelik bütünleşik bir vizyonun oluşturulması planına tam bağlılık gösterilmesi gerektiğini vurguladı.

Bakanlar, Başkan Trump'ın bölgede barışı sağlama konusundaki kararlılığına ilişkin takdirlerini yineleyerek, güvenlik ve barışın sağlanması ve bölgesel istikrarın temellerinin sağlamlaştırılması amacıyla, planının tüm yönleriyle, gecikme veya aksama olmaksızın uygulanmasının önemini vurguladılar.

Ateşkesin tam olarak sağlanması, sivillerin çektiği acılara son verilmesi, Gazze'ye insani yardımların kısıtlama veya engel olmaksızın ulaştırılmasının sağlanması, iyileştirme ve yeniden yapılanma çalışmalarına erken başlanması ve Filistin Yönetimi'nin sektördeki sorumluluklarını yeniden üstlenmesi için gerekli koşulların oluşturulması ve böylece bölgede yeni bir güvenlik ve istikrar aşamasının başlatılması gerektiğini vurguladılar.

Bakanlar, ülkelerinin, Güvenlik Konseyi'nin 2803 sayılı Kararı ve ilgili tüm Konsey kararlarının tam olarak uygulanmasını sağlamak ve uluslararası hukuk kararları ve iki devletli çözüm ilkesi uyarınca adil, kapsamlı ve sürdürülebilir bir barışa ulaşmak için elverişli bir ortam sağlamak amacıyla Amerika ve tüm ilgili bölgesel ve uluslararası taraflarla çalışmaya ve eşgüdüm sağlamaya hazır olduğunu teyit ettiler. Bu, işgal altındaki Gazze ve Batı Şeria toprakları da dahil olmak üzere 4 Haziran 1967 sınırlarında, başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır.


Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
TT

Katar: Gazze savaşını sona erdirme müzakereleri kritik bir aşamada

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)
Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani, 23. Doha Forumu'nun ilk gününde konuşuyor (Reuters)

Katar Başbakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman el Sani bugün yaptığı açıklamada, Gazze savaşıyla ilgili müzakerelerin kritik bir aşamada olduğunu açıkladı.

Şarku'l Avsat'ın Reuters'ten aktardığına göre Katar'daki Doha Forumu'nda düzenlenen bir panelde konuşan el Sani, arabulucuların ateşkesin bir sonraki aşamasına geçmek için birlikte çalıştıklarını ifade etti.

Başbakan, Gazze'de ateşkesin, İsrail'in Gazze Şeridi'nden tamamen çekilmesi olmadan tamamlanmayacağını açıkladı.

"Şu anda kritik bir noktadayız... Ateşkes olduğunu düşünemeyiz; ateşkes ancak İsrail'in tamamen çekilmesi ve Gazze'ye istikrarın geri dönmesiyle tamamlanır" ifadelerini kullandı.

Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Gazze'ye istikrar gücü kurulmasına ilişkin müzakerelerin sürdüğünü, gücün yetki ve angajman kurallarının da ele alındığını açıkladı.

Katar'daki Doha Forumu'nda konuşan Fidan, gücün temel amacının sınır boyunca İsrailliler ve Filistinliler arasında ayrım yapmak olduğunu belirtti.

Bugün Gazze'nin kuzeyinde, İsrail İHA'sının hedef alması sonucu bir Filistinli hayatını kaybetti, üç kişi de yaralandı. Filistin Bilgi Merkezi yerel kaynaklara dayanarak, "Gazze'nin kuzeyindeki el Atatra kavşağında İsrail'e ait bir İHA tarafından hedef alınanlardan bir şehit ve üç yaralının eş Şifa Hastanesi'ne getirildiğini" bildirdi.

Merkezden yapılan açıklamada, "10 Ekim'de ateşkes anlaşmasının başlamasından bu yana çoğunluğu çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 369 vatandaşımız hayatını kaybetti, 920'den fazla kişi de yaralandı" denildi.